ISPI Analiz: Türkiye çok kutuplu düzende uluslararası konumunu güçlendiriyor - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

ISPI Analiz: Türkiye çok kutuplu düzende uluslararası konumunu güçlendiriyor

Abone Ol 

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya savaş ilan etmesinin ardından, Türkiye’nin dünyadaki rolü hızlı bir şekilde değişti.

Italian Institute for International Political Studies’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

Ankara’nın özellikle Rusya ile Batı arasında değil, farklı güç merkezleri arasında jeopolitik bir dengeleme unsuru olarak hedeflerine ulaşabileceği çok kutuplu bir dünya düzeni ortaya çıkmaya başladı.

Ankara bu süreçte çok sayıda şapka giyiyor. Dahası, süreçte ABD ve Fransa başta olmak üzere bütün olarak Batı ile ilişkileri gelişiyor.

Dünyada birçok ülke, Türkiye’nin Ukrayna’ya silahlı insansız hava araçları sağlamasına odaklandı. Türkiye Ukrayna’da, jeopolitik, diplomatik ve insani nitelikte önemli birçok başka rol de etkin rol alıyor ve bu da uluslararası konumunu güçlendiriyor.

Ayrıca savaş, Türk-Batı ilişkilerini geliştirdi. Süreç özellikle çalkantılı bir dönem geçiren Türk-Fransız ve Türk-ABD ilişkilerini olumlu yönde tetikledi.

Savaş; tarafların birbirlerine karşı kullandıkları daha olumlu dili somutlaştırdığı gibi, daha önce krizle boğuşan bağlarını yeniden değerlendirmeye zorluyor. Hatta Türk ve Fransız donanmaları geçtiğimiz günlerde Doğu Akdeniz’de ortak bir tatbikata katıldı. Ayrıca, son NATO toplantısının ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Paris ile ilişkilerin geliştirilmesinden söz ederek, Libya’da her iki tarafın birlikte çalışacağını belirtti. Son olarak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Fransa, Türkiye ve Yunanistan’ın Ukrayna’nın Mariupol kentinde ortak bir tahliye görevi üstleneceklerini duyurdu.

Rus revizyonizmi, Ankara ve Paris’i anlaşmazlıkları olsa da ilişkilerini ustaca yönetmeye zorluyor. Bu ilişkilerin nereye varacağını ise üç konu gösterecek.

Birincisi; Ukrayna’daki işbirliği ve koordinasyon düzeyleri.

İkincisi; Türkiye’nin şu anda Fransa ve İtalya tarafından ortaklaşa üretilen Eurosam SAMP/T savunma sistemlerinin ortak üretimine katılımı onaylanacak olup olmaması. (Konuyu NATO zirvesinin oturum aralarında Macron ve İtalya Başbakanı Mario Draghi ile gündeme getirdi. Bu konuda bir orta noktaya ulaşılabileceği görülüyor.)

Üçüncüsü ise; Türkiye ve Fransa’nın Libya konusundaki farklılıkları arasında köprü kurup kuramayacaklarıdır. Her halükarda, ilk iki noktada ilerleme sağlanırsa, Fransa ile Türkiye arasında uzlaşma ve angajman için fırsat doğacak gibi görünüyor.

Türkiye-ABD ilişkileri: Sınırlı işbirliği ile yakınsama mı?

Türkiye ile ABD arasında Ukrayna’dan Balkanlar’a ve Afganistan’a kadar bir yakınlaşma var. Ancak söz konusu yakınlaşmaya ve Türkiye’nin işgaldeki önemli rolüne rağmen ABD, Türkiye’yi Ukrayna ile ilgili istişare toplantılarına davet etmemiştir.

Son telefon görüşmesinde Erdoğan, Başkan Biden’den CAATSA yaptırımlarını kaldırmasını ve Türkiye’yi F-35 savaş uçağı programına yeniden dahil etmesini istedi. Artı Türkiye, 40 yeni F-16 savaş uçağı satın almak ve mevcut filosunu modernize etmek istiyor. ABD bu talepleri henüz karşılamadı. Fakat bütün bu gelişmeler, ABD ve Türkiye arasındaki angajman alanını genişletti. Suriye karışıklığındaki taraflar arasında yeni bir angajman için F-16 talebinde potansiyel olarak daha iyi bir ortak zemin olasılığı bulunuyor. Eğer bu gerçekleşirse, Türkiye muhtemelen Batı’ya doğru adım adım ilerleyecektir.

Türkiye, Washington ile ilişkilerinde CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ve F-16 jetlerinin alınması için baskı yapacak.

AB’ye gelince, Türkiye Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve daha büyük olasılıkla Brüksel ile daha yapılandırılmış bir dış politika diyaloğu için baskı yapacak. Her iki durumda da, Ankara’nın Batılı yürütme organlarından sempatik yaklaşımlar bulması muhtemel. Ancak Türkiye, Türkiye karşıtı ABD Kongresi ve Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin birçok talebine karşı muhalefeti göz önüne alındığında buradaki yasama organlarının direnişiyle karşılaşacaktır.

Diğer yandan AB Rus enerjisine olan bağımlılığını azaltmanın yollarını ararken, Türkiye’nin Azerbaycan gazı ve diğer kaynaklar için potansiyel bir geçiş yolu olarak önemi artabilir.

Krizin yükselmesi ve savaşın daha da uzaması halinde Türkiye’nin daha çok bir NATO ülkesi olarak faaliyet göstereceğini tahmin etmek makul bir tahmin. Ancak böyle bir dili benimsemeden önce Türkiye tüm diplomatik seçenekleri denemek ve tüketmek isteyecektir.

Şüphesiz Ukrayna’daki savaş, Türkiye’nin savunma sanayii ve uluslararası itibarı için bir itici güçtür. Ancak, çatışmanın uzaması Ankara’nın şimdiye kadarki dengeleme hareketini sürdürmesini daha zor ve maliyetli hale getirecektir.

Kaynak: M5

 

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close