Türkiye'nin Ana Muharebe Tankı Çözümleri - M5 Dergi
Makaleler

Türkiye’nin Ana Muharebe Tankı Çözümleri

Abone Ol 

Modern savaş araçlarına sahip olma ihtiyacı duyan Türkiye, müttefik ülkelere bağımlı durumda bırakılmış, kimi zaman ihtiyaç duyduğu silah sistemlerini parası karşılığında bile alamamıştır. Bu sıkıntıları aşmak için çalışan Türkiye, son yıllarda müthiş bir teknoloji edinme hamlesi başlatmış, devlete hakim olan ‘Yerli ve Milli’ olma şuuru, önemli sonuçlar doğurmuştur.

Jeostratejik konumunun önemi, güvenlik ve tehdit algılamalarının içerdiği yüksek risk gibi nedenlerle Türkiye, daima güçlü bir orduya ihtiyaç duymuştur.

Modern harp silah ve araçlarına sahip olmak, gerektiğinde bunları yüksek yeterlilikte kullanabilmek Türkiye için daima önemli olmuştur. Soğuk savaş döneminde içerisinde yer aldığı batılı ittifak, soğuk savaşın sona ermesi ve değişen koşullar nedeniyle kuvvetlerini azaltma, savunma harcamalarını kısma imkânı bulurken Türkiye, uzun yıllardır başına bela edilen terör faaliyetleri ve sınır ötesi tehditler nedeniyle hem silah ve teçhizat hem de savunma harcamaları bakımından yüksek hazırlık düzeyinde olmuştur.

BAĞIMLI ÜLKEDEN KENDİ SİLAHINI ÜRETEN ÜLKEYE

Türkiye, geçmiş yıllarda silah tedarikinde kendi müttefikleri tarafından bir yandan desteklenirken bir yandan da kösteklenmiştir. Modern savaş araçlarına sahip olma ihtiyacı duyan Türkiye, müttefik ülkelere bağımlı durumda bırakılmış, kimi zaman ihtiyaç duyduğu silah sistemlerini parası karşılığında bile alamamıştır. Bu sıkıntıları aşmak için çalışan Türkiye, son yıllarda müthiş bir teknoloji edinme hamlesi başlatmış, devlete hakim olan ‘Yerli ve Milli’ olma şuuru, önemli sonuçlar doğurmuştur.

Günümüzde çatışmaların şekli değişmiş, dost-düşman belirsiz hale gelmiş/getirilmiştir. Çatışma alanındaki risk ve tehditler artmış, çok yönlü boyut kazanmıştır.

Soğuk savaş döneminde, milli güvenliği için ABD’den ve Almanya’dan ana muharebe tankları temin eden Türkiye, 1950’ler ve 1960’lı yıllarda ABD’den önce M47 sonra M48 Patton tankları alarak ordusunu donatmıştır.
Benzinli motorları olan 90 mm toplara sahip bu tanklar, yıllar geçtikçe eskimiş, modern muharebeler için yetersiz hale gelmiştir. Bu gerçekten hareketle modernizasyon faaliyetlerine girişen Türkiye, benzinli motorları dizel motorlar ile değiştirmiş, 90 mm çaplı tank toplarını 105 mm’lik daha etkili top sistemleri ile değiştirmiştir. Görece elektronik sistemler de modernize edilmiştir. M48, A5, T2 seviyesine kadar bu eski tanklar modernize edilmiştir. İlerleyen yıllarda dünyanın belki de en önemli ve en ileri tank üreticisi olan ülkesi Almanya’dan kara kuvvetlerimizin gücünü yükseltmek için Leopard1 tankları alınmıştır. Daha üstün özellikli bu tanklar ile Türk kara kuvvetleri ana muharebe tankları bakımından güçlendirilmiştir. Daha üstün bir kuvvet yapısı oluşturmak için yine NATO, müttefikimiz ABD’den Diesel motorlu 105 mm toplara sahip, atış ve vuruş kabiliyeti daha yüksek olduğu bilinen M 60 1 A 1 ile M 60 1 A 3 tankları temin edilmiştir.

1990’ların ortalarından itibaren soğuk savaşın sona ermesi, tehdidin belirsizliği, silah sistemlerinde yaşanan gelişmeler nedeni ile yeniden bir modernizasyon ihtiyacı duyan Türkiye, ihtiyaçlarını gidermek için yine iki müttefiki ABD ve Almanya’ya müracaat etti. ABD, hemen her zaman yaptığı gibi teknolojik olarak geri durumda bırakmak istediği müttefiki Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu modern tankları vermedi. Almanya ise Türkiye’nin istediği Leopard2 tanklarının eski versiyonunu uzun uğraşlar ve bir sürü engel çıkarttıktan sonra nihayet Türkiye’ye satmayı kabul etti.

O yıllarda Almanya, iki Almanya’nın birleşmesinden sonra ellerinde kalan çok miktarda eski Sovyet yapımı zırhlı muharebe aracını Türkiye’ye vermişti. Türkiye’ye verilen zırhlı araçların Doğu’da ve Güneydoğu’da PKK’ya karşı terörle mücadelede kullanılıyor olmasına itiraz eden Almanya, Türkiye’ye ambargo uygulamak istedi.

Türkiye elinde var olan eski M60 tanklarının 170 adedini, İsrail’e modernize ettirdi. M60 tanklarının mevcut zırhlarının üzerine ilave Hibrid zırh kaplaması yapıldı. 105mm’lik topların 120mm’lik M293 topları ile değiştirilerek atış menzili, atış gücü ve isabet oranı yükseltildi. Elektronik teçhizatı yenilendi. Üzerlerine Aselsan ürünü tank elektronikleri takılan gece ve gündüz muharebe yapabilen tankları İMİ (İsrail Military Industries) tarafından yapılan modernizasyonla Türkiye’ye 687 milyon dolara mal oldu. Dışa bağımlılığın ciddi bir örneği olan bu olayda her şeye rağmen Türkiye bazı teknik kazanımlar da elde etti.

YERLİ VE MİLLİ; ALTAY TANKI

Ana muharebe tankları konusunda asıl büyük hamle, Türk ordusunun silah sistemleri bakımından dışa bağımlılıktan kurtulmak, kendi silahını üretmek, ‘Yerli ve Milli’, bağımsız ve güçlü bir ülke olma hamlesi ile 2008 yılında Altay tankı üretme projesi ile başladı. Zaman, para ve enerji tasarrufu için Güney Kore’de faaliyet gösteren Hyundai Rotem ile işbirliği yapılarak normal şartlarda 1.1 milyar dolara mal olacak tasarım ve dizayn çalışmaları 450 milyon dolara elde edildi. ‘Yerli ve Milli’ yeni nesil 3. nesil + bir tank olan Altay tankımızın ilk prototipleri üretildi. Türkiye büyük bir gayret, çalışkanlık ve hızla dünyanın en modern ana muharebe tanklarından birisini, yani Altay tankını üretmiştir. Türkiye’nin hedefi ilk etapta 250 tank üretmek nihai olarak da 1000 adet Altay tankı ile ordusunu donatmaktır.

Türkiye ilk üreteceği tanklar için Alman Mtu ile Powerpack (güç paketi) antlaşması yapmıştır. Ancak Altay tankının tamamen yerli ve milli olması hedeflenmiş, bu maksatla motor ve transmisyon paketi üretimi arayışına girilmiştir.

”BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN HAYIRLIDIR”

Türkiye’nin daha önce anlaştığı Avusturyalı motor üreticisi AVL, daha önce varılmış antlaşmalara rağmen taahhütlerinden cayarak Türkiye’yi engellemek istemiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır’ diyerek Altay tankının motorunun da yerli üretileceği müjdesini vermiştir.

Türkiye, aslında ilk parti üreteceği 250 Altay tankını üretmekte ve bu tankı MTU ürünü güç paketiyle donatmakta bir sıkıntı yaşamamıştır. Ancak Türkiye’nin hedefi, ürettiği yerli ve milli Altay tankını dünyaya satmaktır. Bu noktada Türkiye’nin önüne çıkartılan problemleri Türkiye hızla ve etkin işbirliği ile aşma çalışmaları yapmıştır. Yerli ve Milli olarak üretilecek güç paketi ile bu sorunlar aşılacaktır.

Türkiye, yazımızın başında ifade ettiğimiz hassas coğrafyası, bu coğrafyanın jeostratejik önemi, ülkemizin içerisinde yer aldığı bölgenin dünyanın en riskli savaş, çatışma ve gerginlik bölgelerinden olduğunu ve bu coğrafyada güçlü olanın ayakta kalabileceğini tarih içerisinde tecrübe etmiştir. Gerek terörle mücadelesinde gerekse teröre karşı giriştiği sınır ötesi harekâtlarda her geçen gün daha başarılı sonuçlar alan Türkiye, yerli ve milli silah sistemlerini ve bunların gelişmiş özelliklerini muharebe alanında zafer getiren sonuçları ile tecrübe etmiştir.

Suriye iç savaşı ve burada oluşan istikrarsızlık, Türkiye’nin sınırlarını tehdit etme boyutlarına ulaşınca Türkiye gerek sınırlarının güvenliğini sağlama almak gerekse bölgede barış ve istikrarın koruyucusu olmak için Suriye’ye askeri harekâtlar yapmıştır. Fırat kalkanı harekâtı ile dünyaya gücünü gösteren ve gerektiğinde neler yapabileceğini ortaya koyan Türkiye, Afrin’de giriştiği Zeytin Dalı Harekatı ile bölgede teröre ve istikrarsızlığa fırsat vermeyeceğini göstermiştir.

DOST VE MÜTTEFİK ÜLKELERİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

40 yıldır yürüttüğü terörle mücadelesinde dost-düşman ayrımının belirsizleştiğini, teröristlerin kullandığı silahların önemli bir bölümünü dost ve müttefik görünen ülkelerden elde ettiklerini gözlemlemiştir.

Fırat Kalkanı Harekatı’nda, zırhlı araçlarımıza ve tanklarımıza teröristlerin dost ve müttefik ülkelerden elde ettikleri tanksavarlarla saldırılarına karşı Türk Silahlı Kuvvetleri İHA ve SİHA’ları kullanmaya başlamış ve başarılı sonuçlar almıştır. Bayraktar İHA havadan kontrol görevi yaparken Bayraktar TB2 silahlı İHA nokta atışları ile hedefleri imha etmişlerdir. Fırat Kalkanı harekâtında teröristlerin kullandığı anti-tank roketlerinin ana muharebe tanklarımız ve zırhlı araçlarımıza zarar vermesini önlemek maksadıyla zırhlı araçlarımızın ana muharebe tanklarımızın yanında koruma görevi yapması sağlanmış, diğer yandan tanklarımızın öz savunmasının güçlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu maksatla AKKOR ve PULAT aktif koruma sistemleri yerli ve milli olarak geliştirilmiş, İnfilak bastırıcı yangın söndürücü sistemler ilave edilmiş, aktif ve pasif korunmaları bakımından tanklarımız güçlendirilmiştir.

Doğan ihtiyacı gidermek için Ukrayna ile işbirliğine gidilmiş, ana muharebe tanklarımızın aktif koruma sistemi ZASLON L aktif koruma sistemleri ile donatılmıştır. Zeytin Dalı Harekâtı boyunca, Fırat Kalkanı harekâtında yaşanan bazı sıkıntıların bertaraf edildiği gözlemlenmiş, muharebe alanında hava üstünlüğü, karada ise ‘önce gör, önce at, önce vur’ prensibi ile üstünlük sağlamıştır.

Bölgede kullanılan, çoğu güya müttefikimiz olan ülkelere ait çok sayıda anti-tank silahı, teröristlerin elinde mevcuttur. Rus yapımı Cornet, Konkurs, RPG7 ve gelişmiş versiyonlarının yanı sıra bazı Çin yapımı anti-tank roketleri, Batı’da güya müttefikimiz olan ABD’ye ait TOV, diğer müttefik batılı ülkelerin yapımı Milan gibi roketler kullanılmaktadır.

Teröristler, omuzdan ateşlemeli hava araçlarına karşı kullanılan uçak savar füzesi SA 7 B 2 STRELA kullanmaktadırlar. Görünen o ki bölgeyi istikrarsızlaştırmak isteyen ve dolaylı ilişkileriyle Türkiye’ye zarar vermek isteyen güçler, eski Sovyetler Birliğine mensup ülkelerin envanterlerinde yer alan füze ve roketleri bölgedeki işbirlikçileri (BAE-Dahlan) aracılığı ile yasa dışı yollardan satın alarak, bölgedeki terörist unsurlara vermektedirler. Ayrıca Türkiye’nin terörist olarak tanımladığı bazı unsurlara da hem silah yardımı hem de yüksek miktarda maddi yardımlarda bulunmaktadırlar.

TÜRKİYE ‘YERLİ VE MİLLİ’ SİLAH ÜRETİP ORDUSUNUN KULLANIMINA VERMEYE BAŞLAMIŞTIR

Sonuç olarak Türkiye, bölgesinde barış ve istikrar unsuru olarak hareket etmektedir. Ancak Türkiye’ye karşı dolaylı tutum benimsemiş (açık ilişkilerinde dost gözüken ancak direk ve dolaylı faaliyetleri ile Türkiye’nin “düşmanlarına düşmanımın düşmanı dostumdur” diyerek yardım eden) birçok ülke ve siyasal çıkar grubu mevcuttur. Türkiye’nin büyüklük ve gücü, ‘Yerli ve Milli’ olma hamlesi tamamlanmak üzeredir. Yukarıda sözünü ettiğimiz ülke ve çıkar grupları bu durumdan rahatsızdır.

Askeri alanda Türkiye ‘Yerli ve Milli’ silahlarını üretip ordusunun kullanımına vermeye başlamıştır. Bu dönemde mevcut kuvvet yapısını takviye edecek özellikle kara kuvvetleri bakımından bazı adımları atılabilir.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları göstermiştir ki, Türkiye’nin ana muharebe tankı envanterinde yer alan 330 Leopard 2 A 4 tankı (30 kadarı eğitim için kullanılmakta, 20 kadarı değişik sebeplerle devre dışı kalmıştır) sayısal olarak ve modern muharebe sahasında maruz kalacağı tehditleri göğüslemek bakımından yeterli değildir. TSK envanterinde İsrail tarafından modernize edilmiş 170 kadar M60 T tankı mevcuttur. Bu tanklar her iki harekât boyunca çok başarılı olmuşlardır. Hatta bazı çatışmalarda birden fazla isabet almalarına rağmen hem tank personelini korumuş hem de muharebelere devam edebilmişlerdir.

MODERN MUHAREBE İSTEKLERİNİ KARŞILAYAN TANK SAYISI YETERSİZDİR

TSK envanterinde, yaklaşık 3500 tank görev yapmaktadır. Ancak bunların sadece 280 kadarı Leopard 2 A 4 ve 170 kadarı M 60 T modeli olup, modern muharebe isteklerini karşılayan tank sayısı yetersizdir.

Türkiye, Suriye’deki son hamlesiyle hem insanlık hem de barış için tarihe geçecek bir başarıya imza atmıştır. Türkiye’nin büyük fedakârlıklarla ülkemizde barındırdığı 3 milyonu aşkın Suriyeli mültecinin Avrupa’ya yönelmesinden korkan Batı, İdlib’te yer alan iki milyon yeni mültecinin önce Türkiye’ye sonra Batı Avrupa’ya yönelmesi endişesini taşımaktadır. Bu yüzden siyasi olarak Türkiye’ye olan olumsuz tavırlarını değiştirerek pozitif yaklaşımlar sergilemektedirler. Bu durumda Türkiye Altay tankının belli sayılara ulaşarak envanterdeki yerini almasına kadar geçecek zamanda ihtiyaç duyulabilecek 200 adet Leopard 2 A 4 veya daha üst model tankları Almanya’dan temin edebilir.

TÜRKİYE’NİN YERLİ VE MİLLİ OLARAK ULAŞMAK İSTEDİĞİ HEDEF

Türkiye’nin son gelişmelerle hem Almanya hem İngiltere ile siyasi ilişkilerinde sıcak bir dönem açılmıştır. Bu dönemde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu tank motorları bakımından yeni bir antlaşmaya varılabilir. Alman MTU üretimi Euro Powerpack, 1630 beygir 5000 Nm tork üretmektedir. Ki bu Türkiye’nin yerli ve milli olarak ulaşmak istediği hedeftir. Dostluk gösterip Türkiye’nin önünü açabilirler. Türkiye, envanterindeki Alman tanklarında 120mm L 44 topu kullanmaktadır. Krauss Maffei Wegman ürünü bu tanklar ile ilgili olarak RheinMetall ile işbirliği yapan Türkiye’ye önce 120mm L55 tank topları sonra ise yürütülecek bir işbirliği ile 130mm tank topu teknolojisi geliştirmesinde destek olabilirler.

Son olarak bu tankların kullandığı özel tank mermileri ile bu askeri harekâtlar esnasında yaşanan sıkıntıları aşmak için destek sağlayabilirler.

Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı esnasında, Güney Kore’de Doosan, İtalya’da Difesa (İsrail malı 120mm mermilere topu ilave ederek kendi üretimi gibi satan İtalyan firması) firmalarına müracaat etmiştir.

‘Yerli ve Milli’ tankını üreten Türkiye, elbette tanklarının mermilerini de üretebilmektedir.

Bunların günümüzde üretmediği modellerini üretecek, gelecekte ihtiyaç duyacağı tipteki mermilerin üretimini de şimdiden planlayacaktır.

Etiketler
Abone Ol 

İlgili Yazılar

One Comment

  1. hocam Türkiye Ukrayna ile ZASLON-L anlaşması imzalamadı ve bu sistemi kullanmıyor bu kullanılan ürün ASELSAN tarafından AKKOR APS(aks) projesinden edinilen bilgiler doğrultusunda geliştirildi adı ise AKKOR PULAT olarak lanse edildi ileri ki dönemlerde AKKOR, AKKOR PULAT, ve AKKOR LİTE versiyonları ile seri tamamlanmış olacak.
    bir diğer konu Türkiye Cumhuriyeti Türk Silahlı Kuvvetleri Ka.K.K nın elinde bolca lnyx kornet konkurs tow ve milan ATGM leri bulunuyor çin yapımı silah kullanmıyor TSK.

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close