Batı’dan Doğu’ya Geçen ‘Güç’: Bir Kuşak Bir Yol – Modern İpek Yolu
Günümüzde Bir Yol Bir Kuşak adı ile yeniden canlandırılmaya çalışılan ve Çin, Ortadoğu ve Batı arasındaki ticaret yolu olan İpek Yolu’nun kullanımı İlk Çağ’a kadar uzanmaktadır.
Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu 65 ülkeye yayılan bu proje, 4,4 milyar insanı ve küresel gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) %40’ını kapsamaktadır. Günümüzde Bir Yol Bir Kuşak adı ile yeniden canlandırılmaya çalışılan ve Çin, Ortadoğu ve Batı arasındaki ticaret yolu olan İpek Yolu’nun kullanımı İlk Çağ’a kadar uzanmaktadır.
Dünyadaki, ilk kıtalar arası ticaret yolu unvanını sahip olan İpek Yolu, yüzyıllar boyunca Doğu’nun zengin medeniyeti Batı’ya taşımıştır. İpek Yolu sayesinde Doğu toplumları refah seviyesini yükseltmiştir. İpek Yolu asırlarboyunca ekonomik gelişmelerin yanı sıra farklı medeniyetleri, kültürleri, dil ve dinlere sahip milletleri birbirine bağlamışır. Kısaca bu yol sadece ticari ürünler değil; bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu oldu.
Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa’ya ve diğer bir rotayla da Kızıldeniz üzerinden Afrika’ya kadar uzanan ticaret yollarının genel adı, bu yollar üzerinde ticareti yapılan en kıymetli mal olan ipekten dolayı “İpek Yolu” olarak adlandırılmıştır.
Tarihî İpek Yolu ekonomik açıdan taşıdığı önem sebebiyle bölgedeki milletlerin egemen olmak istediği bir coğrafya olmuştur. İpek Yolu’nun bu önemini coğrafi keşiflere kadar sürmüştür. Coğrafi keşiflerin ardından uluslararası ticaretin Atlas Okyanusu’na kaymasıyla birlikte ise önemini yitirmiştir.
Ancak küreselleşme ile birlikte uluslararası ticaretin yaygınlaşması ve ulaşım imkânları sayesinde denize bağımlılığın azalması, tarihî İpek Yolu ile ilgili durumu artık yeniden gündeme taşımıştır. Ve 2013 yılından itibaren belli bir program dahilinde büyük yatırımlarla tekrar hayata geçirilmeye başlanmıştır.
Bu dosyada “Yeni İpek Yolu” projesinin ticaretten, siyasete, enerjiden jeopolitik etkilerine kadar tüm unsurlarını okuyabilirsiniz.
“Modern İpek Yolu” diğer bir ifade ile ‘Tek Kuşak Tek Yol’
Özellikle son 30 yılda dünyanın en büyük üreticisi konumuna doğru yükselen Çin, doğal olarak ciddi bir enerji ithalatçısı ve ürettiği mallar açısından da büyük bir emtia ihracatçısı haline gelmiştir.
Yakın bir dönemde İpek Yolu’nu yeniden canlandırmak ve dünya ekonomisine yeni bir yön vermek amacıyla Çin başta olmak üzere Türkiye’nin de içinde bulunduğu ülkeler ‘Tek Kuşak Tek Yol’ projesi kapsamında bir araya geldi.
2013 yılında Şi Cinping tarafından startı verilen ‘Tek Kuşak Tek Yol’ projesi ile Çin, Batı kökenli koşullu projeler karşısında kazan-kazan anlayışına dayalı olarak bölge ülkelerine kapsayıcı bir model sundu.
Kuşak kavramı projedeki kara yolları, demir yolları, petrol ve doğal gaz boru hatları ve diğer altyapı yatırımlarını ifade etmek için kullanılmıştır. Proje ile Çin’den başlayarak Orta Asya ve Moskova üzerinden Venedik’e kadar uzanan bir ulaştırma ağı kastedilmiştir. Projede tek bir rota yerine Asya-Avrupa yönünde koridorlar planlanmıştır.
Bu güzergâhlar şu şekilde oluşturulmuştur.
Çin-Moğolistan-Rusya
Çin-Bangladeş-Hindistan-Myanmar
Çin-Merkez-Batı Asya
Çin-Hindi Çini Yarımadası
Çin-Pakistan
Bir Kuşak ve Bir Yol; Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları boyunca uzanmakta ve Doğu’yu gelişmiş Avrupa ekonomisine bağlamayı hedef almaktadır. Projenin ilerleyeceğig üzergah ekonomik kalkınma için muazzam bir potansiyele sahip olan ülkeleri içine almaktadır. Böylelikle diğer ülkelerle çok yönlü iş birliklerinin kurulması planlanmaktadır.
Türkiye ise proje içerisinde belirlenmiş alanlardan Çin-Merkez ve Batı Asya koridoru üzerinde yer almaktadır. Türkiye’nin de dâhil olduğu 65 ülkeye yayılan bu proje, 4,4 milyar insanı ve küresel gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) %40’ını kapsamaktadır. Etki alanı bu denli büyük olduğu için proje, uluslararası toplum tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
Güzergâhta bulunan ülkelerin küresel ekonomiyle entegrasyonunun sağlanması planlanırken aynı zamanda ülke içi refahın arttırılabileceği bir vizyon da sunulmuştur. Doğu’dan Batı’ya uzanan projeye yönelik başlatılan çalışmalar, hem güzergâh üzerindeki ülkelere sermaye akışı sağlamayı hem de bu ülkelerde istihdamı artırmayı hedeflemektedir.
Projede Türkiye dâhil 65 ülke yer almaktadır. Bu ülkeler bölge bölge şu şekildedir.
Doğu Asya: Çin, Moğolistan
Güneydoğu Asya: Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Timor-Leste, Vietnam
Orta Asya: Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan
Ortadoğu ve Kuzey Afrika: Bahreyn, Mısır, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Filistin, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen
Güney Asya: Afganistan, Bangladeş, Bhutan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan, Sri Lanka
Avrupa: Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Çekya, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moldova, Karadağ, Polonya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Ukrayna ve Türkiye
Projeye dâhil olan ülkeler incelendiğinde büyük bölümünün gelişmekte olan ekonomilere sahip olduğu görülmektedir ve bu ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğü 21 trilyon doları bulmaktadır.
Oldukça geniş ölçekli olan Modern İpek Yolu projesi, ülkelere altyapılarını geliştirme ve bununla birlikte daha büyük bir ekonomiye sahip olma imkânı vadetmektedir. Uzun vadeli düşünüldüğünde bu ülkeler sadece bir geçiş noktası değil küresel bir ticaret yolu zincirinin de bir parçası olacaktır.
Tek Kuşak ve Tek Yol Girişiminin İlkeleri
Yeni İpek YoluProjesi ile mevcut lojistik imkanlarla bile ulaşılması zor noktalara gidilmesi hedeflenmektedir. Fakat projenin vizyonu bununla birlikte bir çok iletişim ve gelişim aşamasını da beraberinde getirmektedir.
Projenin 5 ilkesi ise şu şekilde özetlenmektedir.
Parasal dolaşımın arttırılması
Karayolu bağlantılarını geliştirme
Engelsiz ticareti teşvik etmek
Politika iletişimini hızlandırmak
İnsanlar ve toplumlar arasındaki iletişimi artırmak
Projenin Ekonomik ve Jeopolitik Etkileri
Tarihî İpek Yolu, kıtalar arası transferi sadece kara yolu ile sağlıyordu. Ancak bu yeni proje ile ticaretin kara, demiryolu, deniz ve hava yolundan gerçekleşmesi planlanmaktadır. Zira; Bir Kuşak Bir Yol projesi çerçevesinde Türkiye’de dahil olmak üzere pek çok ülke; ulaşım, kargo, altyapı, enerji, iletişim, gümrük, yazılım, ekonomi ve ticaret, endüstriyel üretim, e-ticaret ve denizcilik alanlarında birçok proje ve planlara imza attı ve atmaya devam etmektedir.
Yapılan ve yapılması planlanan harcamalara bakıldığında modern İpek Yolu projesinin Çin’i deniz yoluna olan bağımlılıktan kurtarması beklenmektedir. Ayrıca bu inisiyatif ile birlikte hat üzerinde bulunan ülkelerin hem Çin ile hem de kendi aralarında ekonomik ve siyasi ilişkilerinin daha da gelişmesi sağlanacaktır. Diğer taraftan bakıldığında İpek Yolu hattındaki ülkeler diğer küresel güçlerin sert politikalarından bağımsız olarak alternatif hareket kabiliyetine sahip olacaktır.
Modern İpek Yolu projesi, jeopolitik etkilerinin yanında büyük bir ekonomik potansiyeli barındıran bölgeleri kapsamaktadır. Orta Asya’nın ve Ortadoğu’nun sahip olduğu enerji kaynakları bu proje ile daha çeşitli ve daha paylaşılır hale gelecektir.
Modern İpek Yolu Projesi’ne dâhil edilen ülkelerin çoğu gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerden oluşmaktadır. Hayata geçen bu girişimle bu ülkeler için maksimum ekonomik fayda hedeflemektedir.
Bir Kuşak Bir Yol projesi olarak da adlandırılan bu Yeni İpek Yolu için Çin Halk Cumhuriyeti 1 trilyon dolarlık hükümet fonu ayırdığını duyurmuştur. Ayrıca Çin, proje kapsamında ülke dışında yapılacak altyapı ve inşaat projeleri için de kamu firmaları ve finansal kurumlara teşvik verileceğini duyurmuştur.
Modern İpek Yolu projesi için ilan edildiği 2013 yılından 2020’ya kadar harcanan 430 milyar dolar ve gerçekleştirilen 2.100 ortak proje, ev sahibi devletlerin ortaklığında hayata geçirilmiştir. Ancak elbette projenin finansmanında en büyük payı Çin Halk Cumhuriyeti üstlenmiştir.
Bölgesel Bütünleşmede BirKuşak Bir Yol Projesinin Ülkelere Etkileri
Orta Asya’da güvenlik ve istikrarın sağlanmasının, bölgesel ve küresel güvenlik ve istikrar açısından da gerekli olduğunun gözden kaçırılmaması gerekir.
Bölgesel ve küresel aktörler ile Orta Asya Cumhuriyetleri yönetimlerinin devlet merkezli bir güvenlik anlayışı yerine, insan merkezli bir güvenlik anlayışı benimseyerek farklı kimlikleri ve çıkarları yönetebilmeleri bir gerekliliktir. Ulusal, bölgesel ve küresel güvenliğin birbirine bağlı olduğu gerçeği de unutulmamalıdır.
Bölgesel bütünleşmenin sağlanması bu açıdan hayati bir öneme sahiptir. Ancak bu bütünleşme, ‘Türklük’ veya ‘İslam’ gibi ortak kimlikler üzerinden geliştirilecek ‘biçimsel bölge’ (formal region) haricinde aslında bir süredir oluşmakta olan ve ekonomik bütünleşme, refah, demokrasi, Batı’yla bütünleşme gibi ortak hedefler etrafında ‘işlevsel bölge’ (functional region) biçiminde düşünülmelidir.
Bölgesel bir kalkınma projesi olarak değerlendirilebilecek Bir Kuşak Bir Yol projesi, tarihî İpek Yolu’nda olduğu gibi Asya ile Batı arasında kurulacak ticaret yolunda Afganistan’a merkezî bir rol vermektedir. Afganistan, daha önce Orta Asya’yı Güney Asya’dan ayıran bir engel olarak görülürken artık birleştiren bir köprü olarak değerlendirilmektedir. Ancak Afganistan’da ülkenin yeniden imarı süreci henüz tamamlanmamıştır.
Başta Özbekistan ve Kazakistan olmak üzere bütün Orta Asya Cumhuriyetleri, Afganistan’da istikrarın korunması ve ticaret kanallarının açılması çabalarına destek vermektedirler.
Aslında kültürel olarak Orta Asya coğrafyasının bir parçası olan Afganistan’ı Orta Asya’ya bağlaması planlanan, Pakistan, Hindistan ve Bangladeş’i de içeren bir ekonomik bütünleşme projesi olan Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin ülkeler arası eski anlaşmazlıkların aşılmasında ne ölçüde bir başarı kaydedeceğini öngörmek zordur. Bölgeyi bütünleştirecek bir ekonomik gelişmenin kapsamlı bir uluslararası yardımın yanı sıra özel sektör yatırımlarının çapına ve yaratılacak istihdam olanaklarına da bağlı olacağı ifade edilebilir.
Ortak çıkarlar etrafında oluşturulacak bu proje, Orta Asya’da giderek yaygınlaşan organize suç, silah, uyuşturucu kaçakçılığı, vb. sorunlarla da mücadele etmek açısından büyük önem taşımaktadır. Bu, aynı zamanda tüm Orta Asya yönetimlerinin mücadele etmek konusunda kararlı oldukları radikal grupların etkinliğini azaltmak açısından da aynı derecede önemlidir.
Artan yoksulluk ve ülke yönetimlerinin ayrımcı politikalarının neden olduğu devlete yabancılaşma olgusunun radikal grupların taraftar toplamasını kolaylaştırdığı, araştırmalarda elde edilen bulgular arasındadır.
Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin Orta Asya Cumhuriyetlerine yeni bir dış politika seçeneği sunma olasılığı bir hayli yüksektir. Bu bölgede barışın, kapsayıcı ulus inşa etmenin ve bölgesel istikrarın anahtarı, bölgesel ticaretin ve karşılıklı bağımlılıkların artırılmasıdır. Bu sağlandığı takdirde Güney Asya ve özellikle Afganistan ve Pakistan’dan yayılan şiddet Orta Asya için tehdit kaynağı olmaktan çıkabilir.
Aslında Kazakistan geçmişte bölgesel bütünleşme için birçok fikir ortaya atmış, bu fikirler çerçevesinde bazı birlik projeleri geliştirmiştir. Bağımsızlığını kazandıktan sonra diğer Orta Asya ülkelerine göre hızlı ve düzenli bir ekonomik kalkınma gerçekleştiren Kazakistan, bölgede kurulmuş olan hemen tüm ekonomik birliklere ve örgütlere katılmıştır. Bağımsızlığın kazanılmasından sonraki ilk yıllarda bölge ülkelerine birlikte hareket etme ve sorunları diyalogla çözme çağrısında bulunan Kazakistan, bölgesel bütünleşmenin ‘işlevsel bölge’ anlayışıyla oluşturulabileceğini kavrayan belki de bölgenin tek lideridir.
Tarihsel olarak inşa edilmiş olan dilsel ve kültürel bütünlük, yine tarihten gelen rekabetlerin önüne geçememektedir. Kazak ve Özbek halkları arasında çok üst düzeyde olmasa da liderlik düzeyindeki rekabet, birlik girişimlerini engelleyen temel faktörlerin başında gelmektedir. Birlik girişimlerinin gerçekleşememesine Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın içe kapanmayı tercih etmeleri de eklenebilir. Kazakistan ise dış dünyaya tümüyle açık, küresel düzene bütünleşmeye çalışan bölgenin tek ülkesidir.
Bir Kuşak Bir Yol Projesi; bölgesel ve ekonomik bütünleşmeyi, dolayısıyla ekonomik refahı sağlamada, bölge ülkeleri arasındaki çatışmaların çözümlenmesinde, bölge ülkelerindeki titüler halklarla komşu ülke etnik grupları arasındaki çatışmaları önlemede Afganistan ve Pakistan’ın proje sayesinde geçireceği değişme ve dönüşüm sonucunda buralardan kaynaklanan terör ve şiddet eylemlerinin sona ermesinde ve Orta Asya’nın ‘işlevsel bölge’ olmasında çok önemli bir kaldıraç olabilir.
Bir Kuşak Bir Yol Projesi, ayrıca hem içe kapanmacılığı ortadan kaldırma hem de ekonomik canlılığı beraberinde getirme olasılığı olan demokrasinin bölgede yerleşmesinde de yaşamsal bir rol oynayabilir. Zira projenin hayata geçirilmesi ile birlikte büyük yatırımlar yapılmaya da başlanmış ve büyük ölçüde yol katedilmiştir.
Bir Kuşak Bir Yol Projesi Yatırımları
Dünya genelinde 2005-2020 yılları arasında toplam yapılan doğrudan yatırım 20 trilyon doların üzerindedir.
Çin’in tek başına aynı yıllar arasında 2 trilyon dolara yakın yatırım yaptığı bilinmektedir. Dünyada yapılan yatırımların yaklaşık yüzde 10’unu gerçekleştiren Çin, KYG için son beş yıllık süreçte 689,88 milyar dolarlık yatırım yapmıştır. 2013-2020 yılları arasında dünya genelinde yapılan yatırımların ulaştığı 9,5 trilyon dolarlık hacim içinde KYG 651 milyar dolarlık yatırım hacmi ile dünya genelinde toplam yatırımların yüzde 6,85’ini oluşturmuştur.
Güney Kore, Rusya, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin toplam yatırım stoklarından daha fazla olan KYG yatırımları Çin’in ekonomik olarak yükselişinin önemli yansımaları arasında yer almaktadır.
Girişim için yapılan yatırımların sektörlere göre dağılıma bakıldığında enerji, ulaşım ve emlak gibi alanların daha fazla öne çıktığı görülmektedir. Bölge ülkelerinde kronik hale gelen yoksulluk döngüsünün kırılması için önem arz eden mevcut yatırımlar özelikle enerji sektöründe yoğunlaşmaktadır.
Ulaşım sektörü yatırımları ile bağlantılı olarak enerji yatırımları bir taraftan üretilen malların daha hızlı bir şekilde tüketim merkezlerine ulaştırılmasını sağlarken diğer taraftan da yatırım yapılan ülkelerin kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Ancak Çin’in kredi, borç ve yatırım üçlüsü olarak ifade edilen yatırım stratejileri bölge ülkeleri açısından tek taraflı bağımlılık ilişkisi oluşturabilecek bir potansiyele sahiptir. Bu yöndeki eleştirilerin önüne geçmek için dikkatli hareket etmesi gereken Çin, iki taraflı projelere daha fazla önem vermelidir.
Batılı ülke ve kurumlara göre daha iyi bir imaja sahip olarak Çin, tarihinde sömürgeci bir güç olarak ön plana çıkmamıştır. Bu tarihsel altyapı ile hareket eden Çin’in gelişmekte olan piyasalarda pozitif şekilde karşılanması KYG’nin başarısı için önemlidir. Afrika ülkelerinin ekonomik sorunlarına doğrudan yatırımlar ile çözüm üreten ülkeler arasında yer alan Çin yüksek düzeyde yatırımlar yapmıştır. KYG ile bağlantılı olarak karşılıklı diyalog ve ticaretin gelişmesini sağlayan bu yatırımlar enerji, ulaşım ve emlak gibi sektörlerde toplanmaktadır.
Yeterli düzeyde merkezi devletlerin güçlü olmadığı bölgelere girmekten çekinmeyen bir güç olarak Çin, ortaya koyduğu kalkınma ve yatırım modeli ile örnek olabilecek potansiyele sahiptir. Ancak Çin’in tek taraflı bağımlılık ilişkilerinden kaçınması ve diplomatik alanı bu kulvara doğru kanalize etmesi gerekmektedir.
Sektörlere Göre Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi Yatırımları (2013-2019) AEI
Sektör | Miktar (Milyar Dolar) | Pay (%) |
Enerji | 266,86 | 38,6 |
Ulaşım | 179,94 | 26,0 |
Emlak | 64,85 | 9,4 |
Metal | 51,28 | 7,4 |
Diğer | 17,76 | 2,6 |
Tarım | 14,74 | 2,1 |
Lojistik | 13,75 | 1,9 |
Kimya | 13,40 | 1,9 |
Finans | 12,69 | 1,8 |
Teknoloji | 12,29 | 1,7 |
Girişimcilik | 10,02 | 1,4 |
Turizm | 9,67 | 1,4 |
Sağlık | 2,81 | 0,4 |
Toplam | 689,88 | 100 |
İpekyolu Hattında Güvenlik Sorunları
Bir Kuşak Bir Yol projesi güzergahı birçok güvenlik tehdidi içeren ülkeden ya da tehdit oluşabilecek bölgeden geçmektedir. Bu tehditler bölgedeki ticaret, ulaşım ve enerji yolları için sorun oluşturacaktır. Yol üzerindeki hareketin sürekli ve güvenli olması için bölgedeki sorunları yakından takip etmenin yanı sıra, bu sorunların bertaraf edilmesi de gereklidir.
Özellikle enerji yollarının korunması devletler için önem arz etmektedir. Aynı zamanda yol üzerindeki devletlerin ticari ve lojistik hareketleri de kesintiye uğramamalıdır. Ancak güzergah üzerindeki tehdit ve sorunlar uzun yıllardır devam etmektedir. Hattı içerisindeki en büyük sorunlardan birisi şüphesiz Pakistan ve Hindistan arasındaki Keşmir Sorunu’dur. Yıllardır devam eden bu sorunu iki devlet kendi lehine çözemedikleri gibi ikisini de savaşın eşiğine getirmiştir. Bu alanda çıkabilecek bir savaş bölgedeki ticareti ve lojistiği fazlasıyla etkileyecektir.
Bunun dışında Çin’in Hindistan ile yaşadığı sınır sorunları da bölgedeki tansiyonu arttırmaktadır. Hindistan’ın Çin ile rakabet halinde olması da diğer bir sorundur. Bir Kuşak Bir Yol projesi’nin hayata tam anlamıyla geçmesiyle bu rekabet ortamı Çin lehine dönecektir. Diğer bir yakın sorun ise Çin’in kendi içindeki Uygur Özerk Bölgesindedir. Bölgeye karşı yapılan ırkçı ve ayrımcı politikalar nedeniyle bölge Çin ile tam anlamıyla bütünleşememiştir.
Geçtiğimiz yıllarda Uygur Türkleri’ne karşı yapılan saldırılar iki ulus arasında düşmanlık yaratmaktadır. Çin’e gelen petrol boru hatlarının da bu bölgeden geçtiğini düşünürsek, Uygur Özerk Bölgesine karşı uygulanan politikalarda yumuşama olmak zorundadır. Bölgede çıkabilecek herhangi bir gerginliğin hemen büyüme potansiyeli mevcuttur.
Orta Asya’da ise Sovyetler’den kalma bir Rus nüfuzu mevcuttur ancak yakın zamanda bu Çin’in ekonomi ve ticaret politikalarıyla zayıflatılmıştır. Bölge artık Çin’e doğru eğilim göstermektedir. Fakat, bölgedeki terör ve güvenlik riski yüksektir çünkü Fergana Vadisi bölgedeki terörizm alanlarından biridir. Afganistan üzerinden gelen teröristler bölgede hakimiyet kurarak diğer ülkelere zarar vermektedir.
2001 Afganistan müdahalesinden sonra ABD ve Batı kuvvetlerinin bölgeye yerleşmesi, Çin için sorundur. ABD her ne kadar bu bölgedenaskerivarlığını çektiğini gerek Trumpdöneminde gerekse yeni başkan JoeBiden döneminin ilk günlerinde açıklamış olsada Batı ülkeleri terörle mücadele için orada bulunmaktadırlar ve bölgeden çekilmeleri hızlı olmayacaktır. Aynı zamanda ülke içindeki karışık durum ve terör örgütlerinin varlığı en büyük sorunlar içerisindedir.
Ortadoğu’da son dönemde yaşanan olaylar bölge ülkelerinin yapılarını derinden sarsmıştır. Arap Baharı ile başlayan süreçler tam anlamı ile çözüme kavuşmamış ve yer yer halk hareketleri ve silahlı olarak bir iç savaş halinde devam etmektedir. Bununla beraber bölgedeki DAEŞ varlığı bölge için sorun yaratmaktaydı. Oluşturulan koalisyon gücü ve bölge ülkelerinin yaptığı müdahaleler DAEŞ’in bölgedeki etkisin en aza indirmişdir.
ABD’nin Suriye içerisinde uygulamış olduğu bölme politikaları, Suriye’yi başarısız devlet pozisyonuna itmiştir. Irak içerisinde de DAEŞ teröristlerinin bulunması ülkenin siyasi yapısını bozmuştur.
Bunun dışında Körfez ülkelerinin sebep olduğu Katar Krizi ise denizyolu hattını sorunlu hale getirmiştir. Yemen’deki iç savaşın devam etmesi ve Somali karasularında ortaya çıkan deniz haydutları da Kızıldeniz sorununu yaratmıştır. Fakat Katar konusunda geçtiğimiz günlerde Körfez’de olumlu gelişmeler yaşanmaya başlamıştır.
Güney Çin Denizi’nde yıllar önce başlayan gerginlik devam etmekte ve bölge ülkelerini karşı karşıya getirmektedir. Çin’in deniz üzerinde hakimiyetini pekiştirecek önlemler alması ABD’nin buraya olan ilgisini arttırmıştır.
Japonya’nın düzenli bir orduya geçme kararı da Çin için güvenlik sorunudur. Tayvan ile arasında tarihsel sorun da denizyolu hattını tehlikeye atacaktır. Bununla beraber şu an kriz yaratan ülke konumundaki Kuzey Kore ise ABD’nin Pasifik’te bulunma sebebidir ve Çin’ni bölgedeki manevralarını kısıtlamakta ve Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin ilerlemesini etkilemektedir.
Türk Dünyası İçin Ayrı Bir Öneme Sahip
İpek Yolu’nun Türkiye açısından en önemli koridoru; Türki Cumhuriyetleri dediğimiz Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ile Bakü-Tiflis- Kars Demiryolu projesinin oluşturduğunu kısım olarak göze çarpmaktadır.
Türk Koridoru olarak da adlandırabileceğimiz bu yol Pekin’den Londra’ya kadar uzanan modern İpek Yolu projesinin ana damarlarından birisidir. Bu yol tamamlandığında dünya dengelerini etkileyeceğini belirtilmektedir. Zira; bu hat üç kıtayı birbirine bağlayan modern ticaret, ulaşım ve lojistik yolu olacaktır. Geçtiğimiz aylarda yaşanan Karabağ Zaferi de bu koridorun Türkiye ile Orta Asya ve Türki Cumhuriyetlerle olan bağını daha da sağlamlaştırmıştır.
Şüphesiz ki; modern İpek Yolu, Doğu toplumlarının yeniden yükselişinde önemli bir unsur olacaktır. Proje, geçtiği tüm ülkeleri küresel ticarete bağlayacak ve ekonomik gelişmelerini arttıracak. Doğu ve Batı ülkeleri arasındaki ticaretin ulaşım maliyetleri azalacağı gibi süreler de kısalacaktır. Türkiye’nin ise hem dini ve köken açısından bağları hem de jeopolitik stratejik noktası nedeni ile projeden en çok pay alan ülkelerden birisi olacağı değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin Projedeki Konumu
Türkiye’nin projedeki konumunu incelerken Çin-Türkiye ilişkilerini de ele almak önem arz etmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2013’ten bu yana ihracatta kademeli olarak bir azalma yaşanırken, ithalat aynı seviyelerde bulunmaktadır. Çin, Türkiye’nin toplam ithalatında %12’lik bir pay ile lider konumdadır. Aradaki ticaret açığının azalması için daha fazla Türk ürününün Çin pazarına ulaşması gerekmektedir. Proje kapsamındaki koridorun tamamen çalışır hale gelmesiyle birlikte Türkiye ve Çin arasındaki transfer süresinin 30 günden 10 güne düşmesi beklenmektedir. Bu durumun, ithalat ve ihracat farkını Türkiye lehine değiştireceği tahmin edilmektedir.
Bir Kuşak Bir Yol Projesi Türkiye ve Çin arasındaki ilişkilerde “kazan-kazan” anlayışının oluşmasında rol oynamaktadır. Proje ayrıca iki ülke arasında stratejik ortaklık sağlanmasında da önemli bir yer tutmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılında Çin’de gerçekleşen Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Forumu’nda yaptığı konuşmada; “Özellikle dünyada gelişmekte olan teröre karşı bu girişim, terörü âdeta yerle yeksan edecek bir girişim olacaktır. Herkes için fayda sağlayacak bu iş birliği modelinin başarılı olacağını düşünüyorum. Türkiye olarak bunun için her türü desteği vermeye hazırız.” sözleriyle Türkiye’nin projeye olan desteğini dile getirmiştir. Nitekim Türkiye demiryolları, lojistik yatırımlar, havalimanları gibi bu projeyi destekleyecek bir çok adımı hayata geçirmiştir ve geçirmeye devam etmektedir.
İki ülke arasındaki kazan-kazan iş birliğinin başlamasına örnek gösterilebilecek önemli projelerden biri de Çin’in ilk denizaşırı hızlı tren projesi olan Ankara-İstanbul hattıdır. Bu hızlı tren projesi CRCC (China Railway Construction Corporation), CMC (China National Machinary Import&Export Corporation) ile Türk firmaları ortak girişimi ile başlatılmıştır. Böylece Ankara-İstanbul arasındaki 533 kilometrelik yedi saatlik mesafe üç buçuk saate düşürülmüştür. Bu proje Çin’in tamamlanan tek denizaşırı hızlı tren hattıdır.
Türkiye’nin altyapı yatırımları için Çin’in teknolojik birikimine, Çin Halk Cumhuriyeti’nin de yeni yatırım pazarlarına ihtiyacı vardır. Bu nedenle iki ülkenin birbirine görece karşılıklı bağımlı olduğundan da söz etmek mümkündür. Çin, İpek Yolu projesi için önemli konumda olan Türkiye ile ilişkilerini geliştirirken aslında proje için kritik önemdeki demir yolu ağını da desteklemektedir.
Türkiye, hızla büyüyen ekonomisinde yeni yatırımlara ve ticari fırsatlara ihtiyaç duymaktadır. Bu proje, Türkiye’nin bir ulaşım ve enerji koridoru olmasına imkân sağlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın 2023 hedefleri arasında, toplam 25.000 km demir yolu uzunluğuna ulaşmak yer almaktadır.
Taşımacılığın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşması, Türkiye’nin “köprü” konumunu güçlendirecektir. Yüksek hızlı tren ve demir yolu ağları projelerinin ihalelerini Çinli firmaların kazanması, devam eden ticari ilişkilerin hızlanmasını sağlayacak; iki ülke sektörlerinin ve pazarlarının birbirine bağlanmasına yardımcı olacaktır.
Hızlı tren projesinin yanı sıra Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi, Türk tarafındaki kısmının 2017 yılında tamamlanması ile kullanıma açılmıştır. Türkiye’yi bir uçtan diğer uca bağlayacak Edirne-Kars Hızlı Tren demiryolu projesi de Türkiye ve Çin arasındaki diğer önemli projelerden biridir.
Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin Türkiye Yansımaları
Tarihi İpek Yolu’nun geçtiği önemli topraklardan biri olan Türkiye Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında Asya, Avrupa ve Orta Asya coğrafyasının kesişiminde bulunması Türkiye’yi kilit ülke durumuna getirmektedir.
Türkiye, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı hattının karayolu, demiryolları ve limanlarını içeren Avrupa’yı bağlayan hat üzerinde bulunmaktadır.
Bu projenin Türkiye’ye en önemli katkısı yeni pazarlar açarak ihracat hacmini genişlitiyor olmasıdır. Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin Orta Koridoru’nu oluşturan Türkiye, Çin ile ticaretinde sevkiyat süresini 30 günden 10 güne indirecek, Pekin’den deniz ticaretiyle İstanbul’a sevkiyati sağlanan ürünlerin 2 aydan 2 haftadan az bir süreye inmesini sağlayarak projenin Türkiye açısından önemini arttırmaktadır.
Zira; Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin zirvesinde Türkiye ile Çin arasında farklı alanlarda bir çok anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaların ana başlıkları şu şekildedir;
Uluslararası Taşımacılık Anlaşmaları
Çin Halk Cumhuriyeti ile Karşılıklı kültür merkezlerinin kurulmasına ilişkin anlaşma
Ekonomik, sosyal, kültürel, turizm gibi bir çok alanla etkili olacak projenin Türkiye ayağında önemli projeleri bulunmaktadır. Çin; Bir Kuşak Bir Yol Projesini adım adım devreye sokarken Rusya üzerinden Kuzey Koridoru’nu, İran üzerinden Güney Koridoru’nu işlerlik sağmayı planlarken, Orta Koridorla Avrupa ve Türkiye’yi; Orta Asya ülkeleri, Türki Cumhuriyetler, Afganistan ve Pakistan’dan üzerinden Çin’e bağlamayı amaçlamıştır.
Orta Koridor projesi tarihi İpek Yolu’nun geliştirilmesi açısından en önemli bileşenlerden biridir.
Kuzey ve Güney Koridorlarına alternatif oluşturarak projenin önemini ortaya çıkarmaktadır. Çin Orta Koridor için 8 trilyon dolarlık bir bütçe öngörmektedir. Bu bütçenin 40 milyar dolarını ulaşım ağlarına harcamayı planlamaktadır. Projenin sadece demiryolu ağı 2 bin kilometre olacaktır.
Orta Koridor bir bileşeni olan TRACECA, Bakü-Tiflis-Kars projesi kapsamında Kars ile Edirne yüksek hızlı tren projesiyle birbirine bağlanmıştır. Londra ve Pekin’i kesintisiz bağlayacak olan projenin önemli bir kısmını oluşturacak TRACECA projesinin Marmaray ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile entegrasyonu sağlanacaktır.
Ayrıca Türkiye ile Çin arasında İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve Denizdeki İpek Yolu girişimleri ile Orta Kuşak projeleri uyumlaştırılmasına ilişkin mutabakat zaptının onaylanması tasarısı kapsamında şu düzenlemeleri içermektedir;
“Politik Eşgüdüm, Kolaylaştırıcı Bağlantı, Mali Bütünleşme, İnsandan insana bağ, Fon işbirliği petrol ve doğalgaz boru hatları…”
Şu ana kadar yapılan çalışmalar neticesinde Türkiye’nin kendi enerji ihtiyacını karşılayabilecek yeterlilikte petrol ve doğalgaz rezervleri yoktur. Türkiye bulundurduğu enerji nakil hatlarıyla birlikte Avrasya enerji koridorunun kilit ülkesi konumuna gelmiş, jeo-stratejik ve jeopolitik önemi daha da artmıştır. Bir Kuşak Bir Yol projesi kapsamında Türkiye’nin önemini daha da arttıracağı gözükmektedir.
Türkiye’nin bu girişimde yer alması altyapı iş birliğini ve yatırımları artırma, ikili ticaret dengesini teşvik etme, ekonomik iş birliğini geliştirme anlamında değer kazanmaktadır. Yaklaşık 65 ülkenin yer alacağı bu girişim, katılımcı ülkeleri ile başarı kazanabilecektir. Bu noktada Türkiye jeopolitik konumu itibari ile merkezî konumda yer almakta ve büyük bir pay alacağı tüm değerlendirmelerde yerini almaktadır.
Kaynaklar: Adem KILIÇ M5 Özel İçeriğidir. Kaynak gösterilerek kullanılabilir.
China to expand oil, gas cooperation with B&R countries
The Construction Model of One Belt and One Road Mechanism and Platforms
China to expand oil, gas cooperation with B&R countries
A modern Silk Road in the making
International Business Publications, Turkey Transportation Policy and Regulations Handbook
Building the New Silk Road
China’s Massive Belt and Road Initiative,Council on Foreign Relations
SETAV, TÜİK, ANKASAM, OECD, AEI