Analiz: Dünya nükleer savaşa mı gidiyor? Putin’in tehdidi ne kadar gerçek? - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: Dünya nükleer savaşa mı gidiyor? Putin’in tehdidi ne kadar gerçek?

Abone Ol 

Ukrayna’ya yönelik saldırılar devam ederken Putin, nükleer silahlara yönelik “özel alarm” talimatı vermesi gözleri nükleer silah tehlikesine çevirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Ukrayna’da onu engellemeye çalışanların “tarihinde hiç görmediği” sonuçlarla karşılaşacağı konusunda uyarıda bulundu. Bu sözler, Batı’nın engel olması halinde nükleer silah kullanma tehdidinin sinyali olarak yorumlandı.

Putin ardından hafta içerisinde, beklendiği gibi nükleer silahları da içeren caydırıcı güçlerin “özel alarma” geçirilmesi emrini verdi. Putin’in bu kararı Batı’dan gelen “saldırgan açıklamalar” nedeniyle aldığı belirtildi.

Putin’in açıklamalarına ABD’den kınama geldi. ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi, Putin’in nükleer kararı ile Ukrayna ihtilafını daha da tırmandırdığını söyledi.

Beyaz Saray, Rusya’nın hiçbir noktada NATO’nun tehdidi altında olmadığını söylerken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise Putin’in açıklamalarını “tehlikeli söylem” olarak nitelendirdi.

Moskova’dan gelen açıklamanın ardından Avrupa Birliği (AB), Rusya’ya karşı yeni yaptırımlarını ve eylemlerini duyurdu. Bunlar arasında Ukrayna’ya silah finansmanı sağlanması, AB hava sahasının Rus uçaklarını tamamen kapatılması ve Rus devlet medyası Sputnik ve Russia Today’in AB’de yasaklanması yer alıyor.

UKRAYNA’DAN DİRENİŞ: RUS BİRLİKLERİNİN SALDIRILARI YAVAŞLADI

Moskova’nın nükleer seçeneği öne çıkarması Putin’in çaresizliği olarak yorumlandı. Geçtiğimiz perşembe günü başlayan saldırıların ardından Rusya hala kayda değer bir askeri başarı kazanamadı. Ayrıca Batı’dan gelen yaptırım kararları da ekonomik olarak Rusya’yı zor duruma düşürdü.

Ukrayna ordusundan gelen açıklamalarda, Rus birliklerinin saldırılarının yavaşladığı bildirildi. İngiltere Savunma Bakanlığı da benzer bir açıklama yaparak Ukraynalıların direnişine övgüde bulundu. Bakanlık, Rus birliklerinin Kiev’deki ilerleyişinin lojistik başarısızlıklar ve Ukrayna direnişi nedeniyle yavaşladığını belirtti.

“Rusya’nın yaklaşık 6 bin 000 nükleer silahı var. ABD ise yaklaşık 5 bin 500 nükleer silaha sahip. Nükleer silaha sahip olduğu bilinen ülkeler Rusya, ABD, Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana toplam silah sayısı 70 bin 300’den 12 bin 700’e düştü”

2020 yılında Putin, nükleer silah kullanabileceği dört durumu (Rusya’nın veya müttefiklerinin topraklarına balistik füze atıldığında, bir düşman nükleer silah kullandığında, bir Rus nükleer silah sahasına saldırı olduğunda veya Rus devletinin varlığını tehdit eden bir saldırı olduğunda) ele almış ve onaylamıştı. Ancak mevcut gelişmeler göz önüne alındığında bu durumlar herhangi birinin geçerli olmadığı görülüyor.

PUTİN NÜKLEER SİLAH KONUSUNDA NE KADAR CİDDİ?

Moskova’nın alarm kararı ile olası bir nükleer silah kullanımının önü açıldı. Ancak şu an için bu yalnızca bir uyarıyı gösteriyor.

Rusya, dünyadaki en büyük nükleer silah stokuna sahip. Diğer yandan NATO’nun da kullandığı takdirde Rusya’yı yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip olduğu biliniyor.

Putin’in amacı, şimdiye kadar yaptığı gibi ne kadar ileri gidebileceğine dair endişe yaratmak. Böylelikle Ukrayna’ya sağlanan desteğin önünü kesmek istiyor. Ancak Ukrayna’ya yönelik askeri hazırlığını da bir tehdit olarak sunan Putin, beş gün önce harekete geçti ve şehri kuşattı. Nükleer tehdit de bu bağlamda endişe yaratıyor.

Atom bilimcileri Hans Kristensen ve Matt Korda, Rusya’nın yaklaşık bin 600 savaş başlığı konuşlandırdığını söyledi. Kristensen, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, “Rus stratejik güçleri her zaman tetikte olduğundan, asıl soru Putin’in daha fazla denizaltı mı yerleştirdiği yoksa bombardıman uçaklarını mı silahlandırdığı” ifadeleriyle olası bir saldırının kapsamına dikkat çekti.

“2018 tarihli bir belgeselde Putin, “…birisi Rusya’yı yok etmeye karar verirse, yasal olarak yanıt verme hakkımız var. Evet, bu insanlık ve dünya için bir felaket olacak. Ama ben bir Rusya vatandaşıyım ve onun devlet başkanı. Neden içinde Rusya’nın olmadığı bir dünyaya ihtiyacımız olsun?” ifadelerini kullanmıştı.

Novaya Gazeta gazetesinin baş editörü Nobel Barış Ödülü sahibi Dmitry Muratov, Putin’in Ukrayna konusunda yoluna çıkanlara meydan okuduğu açıklamasını nükleer tehdit olarak yorumladı.

Muratov, “Bu televizyon konuşmasında Putin, Kremlin’in değil gezegenin efendisi gibi davranıyordu. Putin defalarca şunu söyledi: Rusya yoksa, gezegene neden ihtiyacımız var? Bu, Rusya’ya istediği gibi davranılmazsa her şeyin yok olacağı tehdididir” ifadeleriyle Putin’in tehdidine dikkat çekti.

Peki, Putin’e ülke içinden itiraz yükselmesi mümkün mü?

Muratov, “Rusya’nın siyasi seçkinleri asla halkla birlikte değil. Her zaman hükümdarın tarafını tutarlar” şeklinde yorumladı. Dolayısıyla kararları veren tek merci de Putin oluyor.

Putin’in Avrupa’nın gazını keserek karşılık verebileceğini belirten savunma analisti Pavel Felgenhauer ise “Diğer bir seçenek de Kuzey Denizi üzerinde İngiltere ile Danimarka arasında bir yerde nükleer bir silahı patlatmak ve ne olacağını görmek. Kimse Putin’e karşı durmaya hazır değil. Tehlikeli bir noktadayız” yorumunu yaptı.

Rusya’nın nükleer tutumu, müttefiki Çin’in de endişelenmesine yol açacak. Olası bir nükleer saldırı, Çin’in refahının bağlı olduğu küresel ticaret ve yatırım düzeninin bozulmasına neden olur. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, pazartesi günü açıklama yaparak tüm tarafların sakin kalması ve gerginliğin düşürülmesi çağrısında bulundu.

ABD’nin Ukrayna’ya askeri birlik göndermemesinin nedeni nükleer silah tehdidinin oluşmamasıydı. Ancak Rus birliklerinin sahada başarılı olamaması ve Rusya’ya yönelik köşeye sıkıştırma devam ettiği sürece Kremlin’in nükleer ve benzeri tehlikeli önlemleri alması beklenebilir.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close