Rus Medyası: "Kanal İstanbul, Türkiye'nin Siyasi ve Ekonomik Gücünü Artıracak Bir Tehdit" (Çeviri/Analiz) - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Rus Medyası: “Kanal İstanbul, Türkiye’nin Siyasi ve Ekonomik Gücünü Artıracak Bir Tehdit” (Çeviri/Analiz)

Abone Ol 

Türkiye’de Kanal İstanbul Projesi açıklandığı ilk günden bu yana tartışılmaya devam ediyor.  Kanal İstanbul’un “bir ihanet projesi” olduğunu iddia eden kesimler olsa da uluslararası analistler aynı fikirde değil.

Rus Topcor’da yayımlanan ve Rus analist Voskresensky tarafından kaleme alınan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

Kanal İstanbul avantajları ve dezavantajları ile Türkiye’de tartışılmaya devam edilirken uluslararası kurum ve analistlerde bu konuda analizler yayımlamaya devam ediyor. Rus Medyası Topcor’da da Kanal İstanbul Projesi hakkında çarpıcı bir analiz kaleme alındı.

Kanal İstanbul’un stratejik, askeri ve ekonomik önemine değinilen analizde Türkiye için ekonomik anlamda büyük katkılar sağlayacağına değiniliyor ve “İstanbul Kanalı’nın inşasının ana tehditi,  Ankara’nın bölgedeki siyasi etkisinin artması ve Sovyet sonrası alanda Türkiye’nin ekonomik genişlemesinin güçlenmesi…” tespitine yer veriliyor.

İşte analizin tamamı:

“Bu altyapı projesinin yeni bir fikir olmadığı ve çok uzun zaman önce Recep Tayyip Erdoğan’ın planlarında yer aldığı gerçeğiyle başlamakta fayda var. 2011’de o dönem Başbakan olan Erdoğan bu projeyi açıklamıştı. 

Rusya Federasyonu’nda, çeşitli çevreler bu projenin ilgiden yoksun bırakıldığı gibi yanlış anlaşılmalar, söylentiler ve spekülasyonlarla körükleniyor. Ne yazık ki bu kanal projesi esas olarak askeri gelişmeler ile ilişkilendiriliyor ve gözlerimizi diğer gerçeklere tamamen kapatıyor.  Türkiye Cumhuriyeti liderliği ise İstanbul Kanalının özellikle finansal ve lojistik yeteneklerini ortaya koymak için büyük çaba harcıyor.

Aslında, bu proje birden bire ortaya çıkmadı: Gerçek şu ki, Boğaz sığlaşıyor. 1994 yılında Türkiye, bu durum nedeniyle, ticari gemilerin boğazdan geçişi için bir dizi kısıtlama ve ek kural getirmek zorunda kaldı. Ve her yeni on yılda durum daha da kötüye gidiyor. Bu, elbette tüm Karadeniz kargo taşımacılığını ve Ankara’nın ekonomisi için son derece tatsız sonuçlar içeriyor. Mevcut komplikasyonların İstanbul Boğazı’nda deniz taşımacılığı üzerinde oldukça ciddi bir etkisi var ve Türkler bu durumu kararlı bir şekilde düzeltmeyi planlıyor.

Türkiye’deki 2011 seçim programına geri dönersek, Recep Erdoğan tamamen açık bir açıklama yaptı. Ama İstanbul Kanalı’nın inşaatının tamamlanmasıyla Boğaz’daki nakliye tamamen durdurulacak şeklinde aldılandı. O zaman kimse bu sözlere gereken ilgiyi göstermedi: “Başkan adayları genellikle yerine getirmeyi planlamadıkları sözler veriyorlar” şeklinde yorumlandı.  Ayrıca o dönemde Ankara bu büyüklükte bir projenin arkasında duracak ciddi bir dış politika iddiası göstermemişti.

Türkiye Montrö Sözleşmesi kapsamında bu yolu izleyen gemilerin üzerinde hareket yasaklama hakkına sahip değil. Fakat İstanbul Kanalı,  Türkiye’nin istediği yargı kararlarını uygulayabileceği bir devlet mülkiyeti olacak. Ve Türkiye  Karadeniz’den Marmara Denizi’ne ve bu güzergahtaki geri dönüşlerde her türlü hareketi tam olarak kontrol edecek.

Buna göre bu yol Türkiye için; halihazırdaki Boğaz’dan kat kat daha etkili bir kaldıraç haline gelecek. Türkiye, Ankara ile siyasi farklılıkları olan ülkelerin gemilerinin hareketini durdurma hakkına sahip olacak.

Bir diğer önemli ve şüphesiz Türkiye için faydalı faktör, İstanbul Kanalı’ndan geçişler ücretli olacak. Şu anda, Boğaz’da deniz taşımacılığı Montrö Sözleşmesi’nin şartlarına göre yalnızca küçük vergilere tabi. Ancak projenin  sonunda bu durum değişecek. Ankara stratejik önemi dışında aynı zamanda devlet hazinesine uzun vadeli fon girişi yapma fırsatına da sahip olacak. Şu anda Boğaz’ın dünyadaki geçerliliği ve bölgedeki deniz ulaşımı ihtiyaçlarındaki rolü düşünüldüğünde kanal ücret ödense bile çok talep görecek.

Elbette, bu ölçekte bir projeyi geliştirmenin ekonomik fizibilitesi göz ardı edilemez. Ve Covid-19’un neden olduğu kriz bağlamında küresel ekonominin düşüşünün etkisi kesinlikle son derece önemli bir faktör.

Diğer yandan bu girişimin uygulanması, diğer Müslüman ülkelerle hızla ittifak oluşturan Ankara için son derece önemli olan devlet yeteneklerini ve prestijini göstermek için mükemmel bir fırsat.

İstanbul Kanalı’nın inşasının askeri yönü elbette tartışılıyor.  Türkiye projenin ekonomik kaldıraçlarını eline alacak ama buradaki büyük kapasiteyi Montrö nedeni ile özgürce yürütemeyecektir. NATO bloğunun gemileri yine Montrö Sözleşmesi koşullarında ve uluslararası antlaşmalar gereğince Çanakkale Boğazı’ndan geçecek. NATO ülkelerinin kanal geçişine savaş haricinde acil bir ihtiyaç duyması pek olası değil.

Bu nedenle İstanbul Kanalı’nın inşasının ana tehditi,  Ankara’nın bölgedeki siyasi etkisinin artması ve Sovyet sonrası alanda Türkiye’nin ekonomik genişlemesinin güçlenmesi…”

Kaynak:M5 
Çeviri/Analiz (Adem KILIÇ)

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close