İngiliz Medyası Analiz: "Türkiye S/İHA Teknolojisinde ABD ve İsrail'in Vazgeçilmez Olduğu Anlayışına Meydan Okudu ve Liderliğe Oynuyor" - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

İngiliz Medyası Analiz: “Türkiye S/İHA Teknolojisinde ABD ve İsrail’in Vazgeçilmez Olduğu Anlayışına Meydan Okudu ve Liderliğe Oynuyor”

Abone Ol 

“Türkiye, ABD ve İsrail’in insansız hava araçları teknolojisinde vazgeçilmez geliştiriciler olduğuna dair on yıllardır süren inanca meydan okuyan bir süreç ortaya koydu ve küresel drone endüstrisinde büyük bir prestij elde etti.”

İngiliz Askeri Sitesi DroneWars’ da yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

“Türk drone teknolojisinin gelişimi nesiller boyu süren bir çaba ve ülkenin savunma sektöründe yerli tasarım ve üretime yönelik yirmi yıllık bir çabasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Birçok analist , ülke çapında beyin göçü gibi çeşitli zorlukların Türk savunma sanayi endüstrinin büyümesini yavaşlatabileceğine inanırken, bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan İHA programı Türkiye’yi küresel drone pazarında önemli bir oyuncu haline getirdi.

Türkiye’nin yeni Akıncı Drone’unun seri üretilen versiyonu ilk uçuş testini geçerken Polonya, Akıncı’nın atası olan Bayraktar TB2’nin birkaç modelini daha satın alacağını duyurdu.

Polonya;  Azerbaycan, Fas, Katar ve Ukrayna ve NATO üyesi Arnavutluk’tan sonra TB2’yi satın alan altı ülke. Türk İnsansız havaaraçları bilindiği üzere bu ülkeler haricinde Doğu Akdeniz ve Libya semalarında kendisini gösterdi ve özellikle Libya’da Halife Haftar’a karşı Ulusal Mutabakat Hükümeti için belirleyici bir rol oynadı.

Onlarca yıldır ABD ve İsrail, gözetleme ve keşif amaçlı kullanılan insansız hava araçlarının önde gelen üreticileri ve satıcıları oldular ve bu alandaki endüstri üzerinde fiilen bir tekel oluşturdular. 2019 rakamları; 49 ülkenin ABD’de üretilen en az bir İHA ve 39 ülkenin ise en az bir İsrail İHA’sı satın aldığını gösteriyor. Bununla birlikte, her ikisi de zirvede oldukları yıllarda silahlı insansız hava araçlarını ihraç etme konusunda isteksizdi. Ancak sektördeki son gelişmelerden sonra Washington bu politikasını genişletmeye çalışıyor. Böylece daha fazla ülke bu ürünlerden satın alabilecek.

ABD, MQ-9 Reaper gibi insansız hava araçlarını isteyen birçok ülkeye satış onayı vermeye ve Amerikan üreticilerini memnun etmeyi, bununda yanında da silah satışlarını milyarlarca dolar artırmayı amaçlıyor.

Diğer yandan Çin’in de pazarda geniş çapta satış potansiyelini artırması ve özellikle ABD’nin pazar payını çalması da unutulmamalıdır. Örneğin, 2011’den 2019’a kadar 11 ülke Çin’den silahlı insansız hava araçları satın almak için anlaşma imzaladı.

Dronlar konusunda Pekin, ABD’ye göre müşterilerine nispeten daha az kısıtlama uyguluyor. Bu nedenle Çin, ABD’den daha fazla sayıda drone satmaya başladı. Hatta Çin müşterisi olan devletlerin uluslararası hukuku ve insan haklarını ihlal etme geçmişi olsa bile bu satışları gerçekleştiriyor.

Çin’in CH-4 ve Wing Loong modelleri, özellikleOrtadoğu ve Kuzey Afrika’da yoğun ve tartışmalı çatışma alanları olan Mısır, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere teslim edildi . Aslında, Çin yapımı silahlı insansız hava araçları satın alan 11 ülkeden sadece ikisi hariç,  satın alanların hiçbirisi demokratik ülkeler değil.

Bununla birlikte, Amerikan askeri dronlarını satın alamayanların hepsi Çin’e sipariş vermiyor. Çünkü artık Türkiye küresel drone pazarını da kendi avantajına göre şekillendirdi. Kazançlı ve stratejik anlaşmalar yaptı. Türkiye’nin satışlarının çoğu, Türk Baykar Makina’nın üreticisi olduğu yurtiçi ve yurtdışına bugüne kadar 200’den fazla teslimat yaptığı Bayraktar TB2’i satışlarını içeriyor. 2018’den bu yana Azerbaycan , Katar ve Ukrayna TB2’yi satın aldı ve şimdi sıradaki Fas, Polonya ve Arnavutluk var. Doha’nın projeyi finanse etme konusundaki istekliliği de göz önüne alındığında Baykar’ın TB’sinin yanı sıra en son ürettiği Akıncı’nın da müşsterilerinin daha da çoğalacağı görülebiliyor.

Türkiye, uzmanlığı paylaşmak ve milyonlarca dolarlık anlaşmaları güvence altına almak için geleneksel ittifaklardan vazgeçerek yeni açılımlara hazır. Örnek olarak Libya’nın iç savaşında Suudi Arabistan ile karşı karşıya geldi ancak Suudi Arabistan’dan iki üreticiyle birlikte insansız hava aracı üretiyor. Ya da Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini satın aldı, ancak Ukrayna ile Akıncı ve bir TB2 varyantını ortak geliştiriyor. Ve son yıllarda NATO’yu defalarca kızdırdı ancak ittifakın üye devletlerle insansız hava araçları ilişkileri kurarak Rusya’yı caydırma çabalarını desteklediğini göstermek istiyor.

Türkiye’nin dünya pazarındaki prestijli itibarının bir başka nedeni de ürünlerinin savaş alanında yüksek profilli başarılar elde etmesidir. 2015’ten beri Ankara, insansız hava araçları filosunu Suriye, Libya, Güney Kafkasya’da ve kendi sınırları içinde büyük etki yaratacak şekilde kullandı. Bazı gözlemciler, bu çatışmalarda boy gösteren silahlı Türk İHA’ları hakkında çekincelerini dile getirdiler ancak özellikle Türkiye’nin Dağlık Karabağ bölgesindeki TB2 etkisinden sonra bu makinaların çok etkili olduğu yaygın bir şekilde kabul edildi.

Askeri gücün, Türk Cumhurbaşkanının agresif ve iddialı dış politikasının kilit unsuru haline geldiği düşünüldüğünde, bu gelişmeler şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan’ı memnun eden bir durum haline geldi. Türk üreticiler için ise insansız hava araçlarının savaşlarda kullanılması potansiyel talipleri cezbetmek için yeterli oldu. Hatta Türkiye her dış askeri operasyonda, satışlarını artırmak için drone savaşında yeni bir yaklaşım sergiliyor.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşı ele alalım. Muhtemelen Türk operatörler tarafından uçurulan  Bayraktar TB2’ler, Ermenistan’a ait yüksek değerli kara savaşı varlıklarının yanı sıra Ermeni asker mangalarını tespit etmek ve imha etmek için kullanıldı. Bu durum; bugüne kadar, küçük, çok yönlü ve ucuz savaş dronlarının ağır kara birimlerini nasıl zorlayacağını ve çatışmaların sonuçlarını nasıl kararlı bir şekilde şekillendirebileceğinin en güçlü göstergesidir.

Savaşın sona ermesinden sonra, Birleşik Krallık savunma sekreteri Ben Wallace; Türk TB2’lerin bu değişimde öncülük eden bir sembol olduğunu söyleyerek, ucuz silahlı insansız hava araçları tedarik etme konusunda İngiltere’ni de ilgisini dile getirdi.

Avrupalı ​​güçlerin, Türkiye’nin bir insansız hava aracı süper gücü olarak yükselişi sırasında uyuyor olmasından dolayı utanıyor olmaları gerekiyor.

Ne de olsa, Güney Kafkasya harekâtı yine aylar önce Türkiye tarafından yapılan Bahar Kalkanı Harekâtı’na fazlasıyla benziyordu. Her iki çatışmada da birkaç Türk insansız hava aracı sonucu belirieyici etki yarattı. Kara tabanlı ateş desteği ile entegrasyon; muhalif hava savunmalarının devre dışı bırakılması; düşman güçlerin yer unsurlarının sistematik olarak avlanması ve ardından da bu drone görüntülerinin propaganda amaçlı kullanılması.

Elbette Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ’da başarı elde etmek, bu ürünün Türk üreticilerinini reklamını yapmalarını ve alıcıları ayaklarına getirmelerini kolaylaştırıyor. Ancak aslolan bu benzersiz yaklaşımın başlı başına bir satış sebebi olmasıdır.

Türkiye, ABD ve İsrail’in insansız hava teknolojisinin vazgeçilmez geliştiricileri olduğuna dair on yıllardır süren inanca meydan okuyan bir süreç ortaya koydu ve küresel drone endüstrisinde büyük bir prestij elde etti.

Türkiye Çin ile birlikte; yalnızca pazarı kendi yararına şekillendirmekle kalmayan, aynı zamanda dünyada drone teknolojisinin önemli bir etkiye ulaşmasını sağlayan ihracatçısı olarak tanımlanabilir. Gerçekten de, Ankara’nın daha önce ABD ve İsrail tarafından istenmeyen alanlarda kullanılmak üzere giderek artan sayıda  ölümcül insansız hava aracı kapasitesi var.

Örneğin Azerbaycan, Katar, Tunus ve Ukrayna’nın Türkiye’nin müşterisi. Bir NATO üyesi olan Polonya ve yakın zamanda Fas ve Arnavutluk gibi ülkeler de Bayraktar TB2 satın almayı taahhüt etti. Macaristan’dan bir heyet test için ülkeyi ziyaret edece ve diğer birçok Avrupa hükümetleri de Türk yapımı insansız hava araçları satın almakla ilgilendiklerini belirtti. Hatta bu potansiyel Güney Asya’ya kadar yayıldı.

Türkiye, İHA teknolojisinin nasıl geliştirilebileceğinin ve ihraç edilebileceğinin en iyi örneğidir. Ve üretim hattından çıkan yeni nesil silahlı insansız hava araçlarıyla Türkiye artık sadece küresel pazarı takip etmeyi değil ona liderlik etmeyi amaçlıyor…”

Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close