Analiz: Rus kartı 'İran' - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: Rus kartı ‘İran’

Abone Ol 

İran’ın bir Rus kartı haline geldiği doğru, ancak kazanan şu anda bir pozisyon almadan kazançlar elde edecek olan Çin’dir.

Rusya son anda birtakım talepte bulunduktan sonra Avrupa Birliği’nin (AB) dış politika sorumlusu, İran ve dünya güçlerinin nükleer anlaşmayı canlandırmak için yaptıkları müzakereleri ‘dış etkenler’ sebebiyle askıya aldıklarını duyurdu.

Özetle olay şu ki, Ruslar, Ukrayna savaşı nedeniyle kendilerine uygulanan yaptırımların İran ile yapılacak herhangi bir anlaşmayı kapsamayacağına dair garanti istedi.

Moskova, İran’ın fazla uranyumunu depolayacağı için Viyana müzakerelerinde önemli bir taraf sayılıyor.

Ruslar, nükleer anlaşma imzalanırsa İran petrolünün piyasalarda kendi petrollerinin yerini almasını istemiyor.

Basitçe söyleyecek olursam, bir gözlemcinin bana söylediği gibi Moskova, İran’ın kendisine “Kalkın da yerinize biz oturalım” demesini reddediyor.

Burada sıkıntı sadece İran değil, aynı zamanda ABD de.

Rusya Devlet Başkanı Putin için bu kaçırılmaz ve yakın bir zamanda Putin ile Kremlin’de üç saat toplantı yapan İsrail Başbakanı’nın da memnuniyetle karşılayacağı bir fırsat.

Ruslar için bu, Moskova’ya uygulanan yaptırımları hafifletmek ve Batı’ya bir ders vermek için altın değerinde bir fırsat.

Siyasi ve ekonomik bir bedel olmadan ve Batı’nın ve ABD’nin itibarını kırmadan Tahran’ın uluslararası topluma dönmesine ve petroldeki konumlarının yerine geçmesine izin vermeyecekler.

İran için Ruslarla çatışmak zor olacak. Moskova ve Tahran arasındaki ilişkinin karmaşık olduğu aşikar.

Nitekim bunu anlamak için İran’ın eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Rusya’nın nükleer anlaşma konusundaki tutumu hakkındaki konuşmalarına ilişkin sızıntıları hatırlamak yeterli olacaktır.

Nisan 2021’de Zarif’e ait bir ses kaydı sızmıştı. Zarif söz konusu ses kaydında 2015 yılında anlaşmanın imzalanmasının son haftalarında Rusya’nın nükleer anlaşmayı bozmaya çalıştığını ve Tahran’ın Batı ile ilişkilerini normalleştirmesinin Rusya’nın çıkarına ters olduğunu söylüyordu.

Ayrıca, nükleer müzakereler sırasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u küçümseyerek Lavrov’un kendisine müzakerelerin detaylarını sorduğunda “Bu seni ilgilendirmez” şeklinde yanıt verdiğini ifade ediyordu.

Bu yüzden İranlılar şu anda Rusya ile ilişkileri germe niyetinde değiller. Tutumlarındaki herhangi bir değişiklik, İran mollalarını Rusya’ya karşı Batı’nın yanında duruyormuş gibi gösterecek.

Ancak böyle bir tutum İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından kabul görmez. Zira Zarif, Rusların DMO ile iş yaparak kendisini es geçtiğinden yakınıyordu.

ABD yönetimine gelince, şu anda Viyana müzakerelerinde Rusya’nın talepleri karşısında gösterilecek herhangi bir müsamahakârlık, Biden yönetimi için hem içeride hem de dışarıda çifte kayıp anlamına gelecektir.

ABD tarafından sadece bir ödün verilmesi, Biden’ın Ukrayna’yı yüzüstü bıraktığı, İran’a hoşgörülü davrandığı ve Putin karşısında yenildiği anlamına gelecek.

Bu, ABD’deki akaryakıt fiyatlarındaki artışla birlikte, Cumhuriyetçi Parti pusuda beklerken yakında ara seçimler ile karşı karşıya olacak Biden yönetimi ve Demokratlar için ciddi bir çıkmaz.

Bu durum, Rusya ve İran’ı bir ABD seçim meselesi haline getiriyor.

İran’ın bir Rus kartı haline geldiği doğru, ancak kazanan şu anda bir pozisyon almadan kazançlar elde edecek olan Çin’dir.

Zira Viyana’dan ne sonuç çıkarsa çıksın Pekin, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkını bile kullanmadan Tahran ve Moskova’yı en düşük karşılıkla elde etmiş olacak.

Özellikle İsrail Başbakanı’nın Putin ile yaptığı son görüşmede Suriye’de koordinasyon sağlanması ve İsrail’e orada hareket etmesi için alan verilmesi gerekliliğinden bahsetmesini göz önüne alırsak, İsrail’in şu anda hem İran’da hem de Suriye’deki askeri operasyonlarını izlemeliyiz.

Kaynak: Independent/Tarık Alhomayed 

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close