Gabon’daki son siyasi değişim üzerine değerlendirme: “İdeoloji mi? Yolsuzluk ekonomisi mi?” - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Gabon’daki son siyasi değişim üzerine değerlendirme: “İdeoloji mi? Yolsuzluk ekonomisi mi?”

Abone Ol 

Gabon’da gerçekleştirilen darbe konusunda açık kaynak istihbaratı (OSINT) üzerinden veri toplanmış, kodlama yöntemi ile analiz edilmiş ve elde edilen bilgilerle birazdan okuyacağınız değerlendirme yazısı hazırlanmıştır.

Yaşananlara farklı bir bakış açısı sunmak maksadıyla kaleme alınan bu çalışmanın temel gayesi, “Gabon özelinde yaşanan darbenin nedeni ideolojik mi yoksa yolsuzluk ekonomisi mi?” sorusuna cevap aramaktır. Araştırmanın misyonu Afrika kıtasındaki siyasi rejim değişikliği, hegemonya ve üst politikalar seviyesinde derinlikli bir senteze varmak değil, reel politik çerçevede temel bilgi sağlamaktır. Altı çizilmelidir ki siyasetin darbelerle yönlendirilmesi asla kabul veya tasvip edilemez. Ancak darbeler, pek çok Afrika ülkesinde hanedanlık geleneğinde ilerleyen uzun soluklu tek adam rejimlerinin kaçınılmaz sonu olarak ibret vericidir. BBC Afrika muhabiri Ousmane Badiane’nin haberine göre; ordunun 30 Ağustos Çarşamba günü seçim sonuçlarının iptal edildiğini ve Ali Bongo rejiminin sona erdiğini duyurmasının ardından yüzlerce Gabonlu, sevincini ifade etmek ve darbecileri desteklemek için Libreville sokaklarına dökülmüştür. Sokaklarda Rus, İngiliz ve diğer ülkelerin bayrakları yoktur. Lakin bayrakların olmaması, stratejik harekâtta yabancı güçlerin yer almadığı anlamına gelmez. Bilakis; akıllı güç, haliyle kaimdir. Nitekim açıklamalarda muhalefet ile ordunun ortak müşterekte buluştuğunu söylemek de mümkündür. Ancak bu sefer, yakın zamanda Mali, Burkina Faso veya Nijer’de yaşananların aksine, Fransız karşıtı sloganların haricinde ciddi eylemler görülmemiştir. Darbenin failleri Fransız bayrağı yakmamış, Fransız büyükelçiliğine saldırmamıştır. Bu durumu başka bir mercekten okumak gerekirse; darbecilerin akıllı ve soğukkanlı davrandıklarını ve kalenin öncelikle içeriden sağlamlaştırılması gerektiğinin bilincinde hareket ettiklerini gözlemlemek mümkündür. Fransız basınının dediği gibi; bu durum, Fransa’ya karşı değil ama bariz bir şekilde Fransa’nın ekip biçtiği alana yapılmış bir karşı eylemdir. 

Türkiye ile Gabon arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında 68,4 milyon olup, 2022 yılında 91,5 milyon ABD Doları’na ulaşmıştır. “Türkiye Cumhuriyeti ile Gabon Cumhuriyeti Arasında Genel Ticari, Ekonomik, Kültürel ve Teknik İşbirliği Anlaşması” 21.09.2000’de, “Türkiye-Gabon 1. Dönem Ortak İzleme Komitesi” 2013 yılında imza altına alınmıştır. İki ülke arasında akdedilen bir diğer anlaşma, 12.05.2015 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Antlaşması” dır.  

Kıtanın genel siyaset ve ekonomisinin arka planında ve Gabon özelinde, eski hâkim güç Fransa’nın süregiden etkinliğine bir göz atmakta yarar vardır. 2020 tarihli bir veriye göre “Fransa 1961’den günümüze (2020) 14 Afrika ülkesinin ulusal rezervlerini elinde tutmakta; Fransız hazinesi, Afrika’dan yıllık 500 milyar dolar kazanç ve getiri elde etmektedir. Fransız eski sömürgelerinin çoğunda, ülkelerin büyük ekonomik varlıklarının tümü Fransızların elindedir. Örneğin Fildişi Sahili’nde Fransız şirketleri su, elektrik, telefon, ulaşım, limanlar ve büyük bankalar gibi temel hizmetlerin tümünü, bunların sahibi olarak kontrol etmektedir. Ticaret, inşaat ve tarımda da aynı durum geçerlidir. Fransız yeni sömürgecilik metotları olarak kullanılan “Batılılaşma”, “çağdaşlaşma” ve “modernleşme” adı altındaki akımlar, söz konusu toplumlarda sadece bir dejenerasyona yol açmıştır. Fransa ayrıca Müslümanların direnişini kırmak için, dinî düşünceyi şekillendirmek adına, kendi kontrolünde olacak İslami okullar kurdurmuştur.” 

Afrika kıtası hakkında Fransızca haber ve değerlendirmeler yayımlayan Jeune Afrique sitesine göre, petrol ve maden zengini Gabon’da “derebeylik” olarak tanımlanan Bongo ailesi mensubu Devlet Başkanı Ali Bongo’nun askeri bir darbe ile “emekliye ayırılması” arka planında, kendisine ve ailesine karşı uzun süredir devam eden yolsuzluk iddiaları bulunmaktadır. Konuyu araştıran yargıçlar, Bongo ailesinin “haksız kazançları” ile ilgili birçok kanıt bulmuştur.

Gabon’daki darbe, 2020’den bu yana Batı ve Orta Afrika’da gerçekleşen sekizinci darbedir. Daha önce aynı kaderi yaşamış Mali, Gine, Burkina Faso, Çad ve Nijer’den sonra gözler Gabon’a çevrilmiştir.

Bölgede özellikle Fransa’nın etkin olduğu Afrika ülkelerinde ortak ve temel sorunlar; eğitimli genç nüfusun dahi iş bulamaması ve gayrı resmî ekonomik fırsatlardan bile yararlanamaması, yüksek gelirliler hakkında yolsuzluk ve iltimas algısının yaygınlaşması ve Fransa’nın eski sömürgelerinde süregelen etkisine duyulan kızgınlığın artarak büyümesi şeklinde sıralanabilir. Bunlara ek olarak, seçmenler arasında iktidarın hükmünün süresini uzatmak için seçimleri manipüle ettiği yönünde yaygın bir inanç mevcuttur. Başkanlık sürelerinin anayasaya aykırı olarak uzatılması da ciddi bir öfke kaynağı olmaya devam etmektedir.

Gabon’da gerçekleşen darbe sonrasında Kamerun ve Ruanda yönetimleri de, rejim elden gider korkusuyla orduda kıdemli komutanların büyük kısmını tasfiye etmişlerdir. Afrika terör, karteller ve ilişkili sorunlar ile başa çıkamazken, bu ülkelerin yöneticilerinin koltuklarından vazgeçmeme isteklerinin nedeni, aşağıda detayları verilen Gabon örneğinde olduğu gibi şahsi ikbal ve menfaat beklentilerinden başka hiçbir gerekçeye dayandırılamaz. Ancak, 23 yıldır Ruanda Cumhurbaşkanı olan Paul Kagame’nin 1994 yılında Hutular ile Tutsiler arasında yaşanan iç savaşta, yüz gün içinde 800 bin kişinin soykırıma uğramasının 20’inci yılına ithafen yaptığı tespit, Fransa’nın bölgedeki ideolojisinin anlamanın işaret fişeğidir: “Birkaç gün önce Pascal Simbikangwa’yı Paris’te soykırımdan yargıladılar. Sanki 20’inci yıldönümü öncesi Fransa’nın bir jesti gibi. Asıl orada yargılanması gereken Fransa’nın kendisidir.”

Konumuza dönecek olursak; Afrika’da yakın dönemin son darbesinin gerçekleştiği Gabon’da durum, diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi tam anlamıyla bir Fransız karşıtlığına dönüşmüştür. Fransa’dan sözde özgürlüğünü kazanan Gabon, son 55 yıldır Fransa’nın “atadığı” Bongo Ailesi tarafından yönetilmekteydi. Fransız askerlerinin ülkeyi terk etmesini isteyen göstericiler ve bildiri yayınlayan darbe yönetiminin “bu rejime bir nokta koyarak barışı koruma” sloganını gelişi güzel seçilmiş bir mesaj olarak değerlendiremeyiz. Söz konusu mesaj içinde geçen “Rejim” ve “Barış” kodları derinlikli analiz gerektirmekte olup, mevcut yazının kapsamı dışındadır. Dünya Bankası’nın raporuna göre Gabon’da petrole bağlı sektörler 2020’de GSYİH’nin %38,5’ini ve ülke ihracatının %70,5’ini oluşturmuştur. Bongo Ailesine yapılan eleştirilerin merkezinde ise bu konu bulunmaktadır. Bongo Ailesi, ülkenin sahip olduğu petrol zenginliğini yoksulluk içinde yaşayan kitlelere aktarmak için çok az şey yaptıkları ve buna karşı servetlerine servet kattıkları konularında eleştirilmektedirler. Afrika kıtasında kişi başına en yüksek GSYİH’den birine (Dünya Bankası’na göre 2022’de 8.820,3 Dolar) sahip Gabon’da saray ile halk arasındaki gelir dağılımı eşitsizliği ve hatta uçurumu, darbenin net göstergesi olarak öne çıkmaktadır.

Darbeyi hazırlayan sebepleri incelerken, hak savunucusu örgütlerin Bongo Ailesinin Gabon’u “bir aile rejimine” dönüştürdüğü, doğal kaynaklarını, petrol zenginliğini ve yağmur ormanlarını yağmaladığı iddialarına çokça rastlanmaktadır. Ülkenin muhalefetteki siyasetçileri de, Bongo Ailesinin üyelerini kamu parasını zimmete geçirmek ve ülkeyi kendi özel mülkleri gibi yönetmekle suçlamaktadır.

Bazı Fransız analistler, devrik Gabon liderinin Fransa ile ilişkilerinin bozuk olduğunu ve içinde İngiltere, Türkiye ve Çin gibi ülkelerin bulunduğu ülkelere yakınlık gösterdiğini iddia etmektedir. Fakat Bongo Ailesinin Paris’in 7’nci bölgesinde bakanlık ve büyükelçiliklerin olduğu kısımda kendilerine ait 5 bin 400 metrekarelik alanı kaplayan lüks konağının yanı sıra, Paris’in önemli bölgelerinde “Bongo Hanedanı”na ait çok sayıda lüks dairenin ve Fransız Riviera’ sında da emsalsiz çok sayıda lüks villanın olması da bu tezleri kökten çürütmektedir. Diğer taraftan; Fransa içerisinde bir grubun Bongo’ya ülkesini soyarken paravan şirketler kullanarak yardımcı olması, kara para ile mücadelede bol ahkâm kesen Fransa ve onunla birlikte hareket edenler açısından tarihi bir yüz karasıdır. Nitekim Bongo Ailesinin Fransa’daki “emsalsiz” taşınmaz mülklerini ve bunların yasa dışı yollarla edinilmesini gündeme getiren Fransız Liberation Gazetesi haberine göre, Fransız yargıçların uzun araştırmaları sonucunda, Bongo Ailesinin bu ülkedeki mülklerinin çoğunun Gabon’da faaliyet yürüten Fransız petrol şirketi Elf-Total’in verdiği rüşvetle alındığı tespit edilmiştir. Bongo Ailesinin mal varlığına ilişkin Paris’te 2022’de açılan adli soruşturmada elde edilen veriler bu mülkiyetlerin değerinin en az 85 milyon Euro olduğunu gösterse de, emlakçılar bu rakamın gerçeği yansıtmadığı görüşündedir. Bongo Ailesinin çeşitli yolsuzluklarla elde ettiği paraların 100 Milyon Euro’nun üzerinde olduğu ciddi biçimde iddia edilmektedir. “OPEC” üyesi Gabon’un özellikle altın, petrol ve uranyum kaynaklarını sömüren Fransızlar, aslında ülkenin yer üstü ve altındaki tüm doğal zenginliklerine konarak, ülkeyi örtülü bir kukla hükümet üzerinden yönetmişlerdir. Öyle ki doğanın hâlihazırda sunduklarıyla Ali Bongo ve ailesi servetlerine servet katarken, halkı bir o kadar süper fakir olarak kalmıştır. Misal; başkent Libreville’de bazı mahallelerde musluklardan su akmamaktadır. Ekonomist Mays Mouissi, Gabon halkının temel ihtiyaçlarının karşılanamamasını çok üzücü olarak nitelendirmektedir. Ali Bongo ve onunla birlikte hareket edenlerin, bu “karanlık” yüzlerini çok iyi görüp değerlendirmek gerekmektedir.

Bir de madalyonun diğer yüzüne, yani darbeyi yapan generali mercek altına almakta fayda vardır. Cumhuriyet Muhafızları’nın komutanı ve iç güvenlik servislerinin operasyonlarına destek vermekle yükümlü, içinde “Cumhurbaşkanımı onur ve sadakatle korurum” sözleri geçen bir de şarkı bestelemiş olan General Ngeume, Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi kapsamında (Organized Crime and Corruption Reporting Project/OCCRP) hazırlanan 2020 tarihli raporda Bongo Ailesinin yurt dışındaki varlıklarını yöneten isim olarak geçmekte ve bu yolla bir milyonere dönüştüğü iddia edilmektedir. Fransa Bilimsel Araştırma Milli Merkezi’nin (Centre National de la Recherche Scientifique/CNRS) yaptığı açıklamada da “Aynı zamanda Ali Bongo’nun en yakın çevresinden gelen ve devirdiği iktidarın nimetlerinden ziyadesiyle istifade etmiş bir ismin yaptığı darbeye bağlanacak devrimci umutların boşa çıkma ihtimali yüksek duruyor” denmektedir. Bu yorumu ikili okuma sistemi ile okuduğumuzda aslında sorunun idealist hedefler yada  aile içi bir mesele değil, yolsuzluk ekonomisinin paylaşımı hususunda bir hesaplaşma olduğunu anlıyoruz. O zaman şu soru gündeme gelmektedir: Bu paylaşım ve organizasyonda kimler vardır ve görevleri nelerdir? Bu soruların cevabı mevcut yazıya ayrılmış sınırları aşacağından, burada kesiyoruz. 

“Macron, Afrikalıları kandırarak sürdürdüğü yeni sömürgecilik modelinin taktikleri tükendikten sonra kullandığı en son argümanını ortaya koyuyor. Bu argüman ise yanlışı kabul ederek ‘yeni bir sayfa açma’ çağrısıdır. Yeni sayfa açıldıktan sonra eskileri unutturarak sömürüye devam edeceklerdir. Fransa tarafından köleleştirilen milyonlar, yağmalanan yer altı kaynakları ve tarihi eserler ise artık konuşulmayacaktır.”

Muhalefet lideri Albert Ondo Ossa ise ordunun ele geçirilmesinin bir darbe değil, bir “saray devrimi” olduğuna inanmaktadır. Ona göre  “Bongo klanı hâlâ iktidarda.”

Yemin ederek devlet başkanlığı koltuğuna oturması beklenen Nguema, konuşmasında tüm iş adamlarını uyarmıştır. Onlara seslenirken, “Bu aşamada, yurttaşlarımızın beklediği kalkınma söz konusu olduğunda, yolsuzluklara karşı duyarsız kalındığında vatana bağlılığınızı veya vatanseverliğinizi algılamak zor.” ifadelerini kullanmıştır. Fazla tahsil edilen paranın “devlete geri dönmesini sağlayacağına” söz veren Nguema, “Bana göre bu durum devam edemez ve buna müsamaha göstermeyeceğim.” şeklinde umut vermiştir. Bekleyelim görelim.

Özetle; nereden bakılırsa bakılsın, kokuşmuş bir sistem ve bir o kadar şaibeli bir darbeden bahsedilmelidir. Diğer yandan, askeri darbelerin yurt dışından destek görmemesi söz konusu değildir. Bu darbe ile doğal kaynaklar açısından zengin, ancak gelişmemiş bir ülke statüsünde olan Gabon üzerindeki hegemonya savaşı sadece el değiştirmiş ya da yeni bir safhaya evrilmiştir. Bu coğrafyada “A” emperyalinin veya “R” emperyalinin olmasının önemi yoktur. Her ne olursa olsun uluslararası toplum, öncelikle Afrikalı halkların mutluluğunu ve refahını düşünmeli, iç işlerine asla karışmamalı, niyet ve eylemlerinde “samimi” olmalıdır. Bütün bu gerçekleri tüm detayları ile bilen ve bu aşağılık sistemin parçası ve uzantısı olan kişi, kurum ve kuruluşlar yakından incelenmeli ve bu işlerdeki görev ve sorumlulukları sorgulanmalıdır.  Vakamız özelinde; Fransa güdümünde hareket eden tüm unsurlar ile ilişkiler gözden geçirilmelidir. Yolsuzlukları ayyuka çıkmış ve tespit edilmiş Ali Bongo’ nun, mevcut durumda uluslararası topluma son çağrısı, “Bir şeyler söyleyin!” olmuştur. O çağrının mesajı sanırım peşinen ve net bir şekilde çok öncelerden verilmiş olmalıdır.  Bu son darbe başarılı olabilir mi veya gerçekten bu süreç Gabon’un hayrına olacak mı; bunları gözlemleyeceğiz. İlerleyen süreçlerde sadık kalınması gereken tek bir prensip vardır: “Haktan ve adaletten yana olmak.”

Mert ÜNSAL, MA

U/İ Analisti

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close