Türkiye Dördüncü Sanayi Devriminin Kapısını Savunma ile Açıyor: Yıkıcı İnovasyon ve Türk Savunma Sanayi - M5 Dergi
MakalelerSon sayı

Türkiye Dördüncü Sanayi Devriminin Kapısını Savunma ile Açıyor: Yıkıcı İnovasyon ve Türk Savunma Sanayi

Abone Ol 

Türkiye son yıllarda teknoloji satın alan değil, teknoloji üreten bir ülke olmayı amaçlamaktadır. Bu amaç için devletin desteği ile otomasyon, yapay zekâ, robot teknolojileri, 3D yazıcıların kullanımı, siber güvenlik, yeni teknolojik ürünler gibi konularda önemli gelişmeler olmuştur. Türkiye, Dördüncü Sanayi Devrimini savunma sanayi ile yakalamaktadır. Artık bu kapıdan içeri girmiştir. Elektrikli otomobil, yapay zekâ gibi yapılan çalışmalar ile diğer alanlarda da bu uygulamalar genişleyecek ve Türkiye gelişmiş on ekonomi içinde yerini alacaktır.

 

Birinci, İkinci ve Üçüncü Sanayi Devrimlerinin tamamlanması ile dünya ekonomik ve toplumsal hayatı yeni bir dijital dönüşüme girmiştir. Böylece Endüstri 4.0 olarak adlandırılan Dördüncü Sanayi Devrimi de başlamış oldu. Dördüncü Sanayi Devrimi (Sanayi 4.0 veya Endüstri 4.0), bilimsel ve teknolojik araştırmalara dayalı, bilgi birikimin yoğun olduğu, ileri ve siber sistemlerin “bilişim teknolojileri” adı altında kullanılacağı bir devrimdir. Özellikle internet çağı ve sosyal ağlar çılgınlığı önümüzdeki yıllarda daha da gelişerek, yepyeni ve daha da karmaşık sosyal yapılar oluşturacaktır. Y neslinin alt yapısını oluşturduğu Dördüncü Sanayi Devrimi’ni, internet ve sosyal ağlarda vakit geçiren Z kuşağı tamamlayacaktır (Karademir, 2016). Otomasyon, robot teknolojisinin
gelişmesi, 3D yazıcıların kullanımının yaygınlaşması gibi gelişmeler Dördüncü Sanayi Devrimi ile artarak
devam etmektedir.

Türkiye son yıllarda teknoloji satın alan değil, teknoloji üreten bir ülke olmayı amaçlamaktadır. Bu amaç için devletin desteği ile otomasyon, yapay zekâ, robot teknolojileri, 3D yazıcıların kullanımı, siber güvenlik, yeni teknolojik ürünler gibi konularda önemli gelişmeler olmuştur. Örneğin savunma sanayinde İnsansız Hava Araçları (İHA), Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA), Ada Tipi Askeri Gemiler, birçok kara ve hava araçları üretip, hatta farklı ülkelere ihraç ederek yerli ve milli savunma sanayi büyük gelişme kat etmiştir. İsveç merkezli Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, 2017 yılında iki Türk şirketi satışlarını yüzde 22 oranında arttırdı. ASELSAN ile Türk Havacılık ve Uzay Sanayii şirketlerinin geçen yıl yaptığı satışlar 2018’deki artışla 2,8 milyar dolara ulaştı.

Savunma sanayinde dünya genelinde yapılan çalışmalar Yönlendirilmiş Enerji Silahları, Yapay Zekâ, Kuantum teknolojisi, Otonom silahlar, Düşük Maliyetli Uzaktan Algılama Teknolojileri, Siber güvenlik, Hipersonik Füze Sistemleri, Blok Zincir konularında yapılmaktadır. ABD, Rusya ve Çin’in bu konularda amansız bir mücadelesi olduğunu görüyoruz. Ama artık yeni bir aktör olarak Türkiye’de bu mücadelenin içerisindedir.

Türkiye’nin İdlib’de yürüttüğü Bahar Kalkanı Harekâtı kapsamında başarı ile kullanılan ve teknolojik öneme sahip İnsansız Hava Aracı (İHA) ile Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA), dünya basınında geniş yer buldu. Ünlü Amerikan dergisi Forbes’da, İHA ve SİHA’lardan bahsedilen yazıda “Türk yapımı İHA’lar ve topçu atışları, İdlib’de Esad rejimini yıkıma uğratıyor” başlığına yer verdi. Yazıda 1 Mart’ta rejime ait Su-24 tipi uçakların düşürülmesinden bahsedilirken, “Sadece 3 gün içinde Türk drone’ları ve topçu atışları 100’den fazla
zırhlı aracı ve düzinelerce topçu sistemini imha etti ve yüzlerce rejim yanlısı askeri öldürdü” ifadeleri kullanıldı. Fransız haber ajansı AFP (Agence France-Press) haberi, “Türk yapımı İHA’lar Suriye’de Türk ordusunun yardımına uçtu” başlığı ile paylaştı.

SAVUNMA SANAYINDEKİ İNOVASYON UYGULAMALARI

Yenilik, kısaca yeni ürün, hizmet ve süreçlerin oluşturulması ve uygulanması olarak tanımlanabilir. Bu yenilik, yeni bir teknolojinin, ürünün, sürecin veya hizmetin oluşturulmasının yanı sıra mevcut bir teknolojinin farklı bir soruna veya alana uygulanmasını da içerebilir. İnovasyon ise bu yeniliğin bir değer yaratmasıdır.

İşletmelerde uygulanan inovasyon ile savunma sanayinde uygulanan inovasyon biraz farklıdır. Savunma sanayindeki inovasyon uygulamaları ile ilgili çalışmalar teknik, akademik ve askeri kesimlerin bir arada yaptıkları uygulamalı ve deneysel çalışmalardan oluşmaktadır. Bu yapılan çalışmalar operasyonel, politik ve ekonomik olarak katkı sağlamalıdır, yani değer yaratmalıdır. Genellikle savunma sanayinde yıkıcı inovasyon yapıldığı görülmektedir.

Savunma sanayindeki inovasyon uygulamaları ağırlıklı olarak “yıkıcı inovasyon” (disruptive innovation) uygulamaları olmaktadır. Bu kavramı ilk defa 1995 yılında Harvard Business Review’de yayınlanan bir makale de Harvard Business School Profesörü Clayton M. Christensen kullanmıştır. Burada “yıkıcı” kavramı, küçük ve az kaynağa sahip şirketlerin, büyük ve oturmuş şirketlerle başarılı bir şekilde mücadele edebilme sürecini tanımlamaktadır. Christensen’e göre, “Yıkıcı inovasyon özünde bir teknoloji değil, pazarlama meselesidir.
Köklü şirketler yıkıcı teknolojileri kendi pazarlarında tutacak şekilde geliştirmeye çalışırken, bunları ticarileştirmekte en başarılı olanlar uygun yeni pazarları keşfetmiş veya kendileri yaratmışlardır.”

Ayrıca, basit, eksik tarafları olan ama kolaylıkla erişilebilir, mâkul fiyatlı bir ürün veya hizmeti sınırlı bir müşteri kitlesine sunma yoluyla pazara giriş yapmakla başlayan, mevcut pazarı yıkarak liderliği ele geçirmekle nihayetlenen bir süreçtir. Yeni ürünü yeni alıcıların yanında eski alıcılara da aldırır.

Yıkıcı inovasyon prensipleri, şirketlerin mevcut ürün ve  hizmetlerini, hangi alanların iyileştirilebileceğini, yenilikçi
ihtiyaçlardan ve çözümden yararlanabilecek bir fırsatın bulunduğu yerlerde analiz etmesini sağlar. Yıkıcı inovasyon, iyi ürünleri daha iyi hale getiren çığır açan teknolojiler değildir; daha ziyade ürün ve hizmetleri daha erişilebilir ve uygun fiyatlı hale getiren ve böylece çok daha büyük bir nüfusa ulaştıran
inovasyonlardır.

YIKICI İNOVASYONUN AŞAMALARI

Birinci aşamada önce pazara hâkim olanın pazar dışına çıkarılmasıdır. Örneğin Apple’ın iPhone ile telefon pazarına girerek, pazara hâkim olan Nokia ve Blackberry gibi markaların pazar dışına çıkarılması veya pazar paylarının çok küçülmesine neden olmuştur. İkinci aşamada ise yeni ürüne hızlı bir şekilde yeni özelliklerin eklenmesidir. Örneğin, iPhone’un dokunmatik ekran kullanması gibi. Türk savunma sanayinde İHA ve SİHA’lara birçok yeni özellik eklenmektedir.

Ayrıca dünya da savunma sanayinde radara yakalanmayan (hayalet) uçak çalışmaları yapılmaktadır.
Üçüncü aşamada ise yeni ürünün daha geniş kitlelere ulaşması sağlanabilinir. Örneğin Türk savunma sanayinde artık savunma sanayi ürünleri ülke içinde değil, yurtdışına da ihracat yapılmaktadır. En son aşamada bu pazarın yeterli olup olmadığı ve daha geniş pazarın hedeflenip hedeflenmediği, yeni ürüne yeni özellikler eklenip eklenmemesi gerekliliği gibi konular değerlendirilir.

Yıkıcı teknolojilerin ortaya çıkması, birçok küçük ve gelişmekte olan devletin ve hatta devlet dışı aktörün savunma sanayinin önündeki engelleri kaldırmıştır. Gelişmiş askeri yetenekleri veya ucuz ama eğitimli insan kaynağına sahip ülkeler bu konuda oldukça etkili asimetrik yeteneklerini geliştirmişlerdir. Çünkü inovasyon zihniyetinin yerleşmesi açısından insan kaynağı ve yenilikçi bakış açısı önem taşımaktadır.

Apple’ın kurucusu Steve Jobs, “İnovasyon ne kadar Ar-Ge bütçesine sahip olduğunuz ile ilgili değildir. Apple, Mac’i ürettiğinde, IBM Ar-Ge harcamalarına, Apple’dan en az 100 kat daha fazla para ayırıyordu. İnovasyon, parayla değil; sahip olduğunuz insanların tutum ve davranışları, şirketi nasıl yönettiğiniz ve bu felsefeyi ne kadar içselleştirdiğinizle ilgili bir iştir” diyerek bu konunun önemini vurgulamıştır. Kilit NATO ülkeleri yıkıcı inovasyonlara öncelik vermektedirler.

Gerekli teknolojik dönüşümü sağlamak için veri yönetimi ve dijital teknolojiler için bütçelerini artırmaktadırlar. Karada, denizde, havada ve uzayda insanlı veya insansız gibi birçok alanda çalışmalarını ve eğitimleri artırmışlardır. Savunma sanayii, önceki teknolojilerin katlanarak eskimişlik oranı nedeniyle bu yeni senaryoya hızla adapte olmak zorundadır. Bu hızlandırılmış eskime, geleneksel savunma sanayinin yedek parça stokları oluşturmak, aynı teknolojinin en az 30 yıl boyunca kullanımda kalacağı varsayımına dayanıyordu. Ama hızlı teknolojik gelişmeler artık bunu mümkün kılmamaktadır.

Devamı M5 Dergisi Mart 2020 Sayısında…

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close