Türkiye Uzay Ajansı ‘Uzay’a hazır mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla 13 Aralık 2018’de yayımlanan kararnameyle kurulan ve Türkiye’nin 20 yıllık rüyası olan Türkiye Uzay Ajansı’na Orta Vadeli Mali Plan’da (2020-2022) ilk kez bütçe ödeneği ayrılması öngörüldü. Ardından Türk kamuoyunun ilk kez M5’in Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ile yaptığı söyleşiden öğrendiği Türkiye’nin kendi roketiyle uzaya çıkışı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tüm dünyaya duyuruldu.
Bu gelişmelerin ardından Türkiye’nin uzay rekabetinde nerede olduğu, bu rekabette tutunabilecek mi, Türkiye Uzay Ajansı’nın görev ve yetkileri ne olacak? Milli Uzay Yılı ve Milli Uzay Programının ülkemize ne gibi getirileri olacak? Türkiye Uzay Ajansı’nı bu yolculukta ne gibi engeller bekliyor? sorularına cevap vermeye çalışacağız.
TÜRKİYE UZAY AJANSI’NIN GÖREV VE YETKİLERİ NELER?
Ajans, Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerine yönelik orta ve uzun vadeli amaçları, temel ilke ve yaklaşımları, hedef ve öncelikleri, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını da içeren stratejik planlar hazırlayacak.
Türkiye Uzay Ajansının görevleri arasında rekabetçi bir uzay ve havacılık sanayinin geliştirilmesi, toplumun refahı ve milli menfaatler doğrultusunda uzay ve havacılık teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması, uzay ve havacılık teknolojileri alanında bilimsel ve teknolojik altyapıların ve insan kaynaklarının geliştirilmesi, kapasite ve yeteneklerin artırılması, uzaya bağımsız erişim imkanı sağlayacak tesis ve teknolojilerin kazanılması, uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri alanındaki uzmanlık ve bilgi birikiminden milli sanayinin diğer sektörlerinin de yararlanabilmesi için gerekli çalışmaların yapılması bulunuyor.
Ulusal kapsamda ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) nezdinde yürütülen spektrum ve yörünge tahsis ve koordinasyon faaliyetleri ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yürütülen görevler hariç olmak üzere uzay araçları ve uzay yer sistemlerine ilişkin ulusal egemenlik kapsamındaki hakların kullanımına karar vermeye yetkili olacak Ajans, bu hakların yönetimi ve kullandırılmasına yönelik usul ve esasları belirleyerek, bu haklarla ilgili ulusal yükümlülüklerin gereklerini yerine getirecek.
TÜRKİYE’NİN HAK VE MENFAATLERİNİ KORUYACAK
Ajansın görevleri arasında, uzay yer istasyonlarının işletilmesine yönelik sözleşme imzalama, uzay yer istasyonları arasında koordinasyonu sağlama bulunacak. Türkiye’nin uzaya yönelik hak ve menfaatlerinin korunması ve güvence altına alınması için ulusal ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyonunu yürütecek. TÜBİTAK UZAY Enstitüsü, TAI, ROKETSAN, TÜRKSAT gibi kurumların uzayla ilgili projeleri Türkiye Uzay Ajansı tarafından koordine edilecek.
Uzay yer istasyonlarının işletilmesine yönelik sözleşme imzalamak, uzay yer istasyonları arasında koordinasyonu sağlamak, Türkiye’nin uzaya yönelik hak ve menfaatlerinin korunması ve güvence altına alınması için ulusal ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyonu yürütmekle yetkili olacak Ajans, milletlerarası andlaşmalar uyarınca uzaya fırlatılan nesnelerin kayıtlarını devlet adına tutacak ve Birleşmiş Milletler nezdinde tescil işlemlerini gerçekleştirecek veya tescil işlemlerini gerçekleştirmek üzere yetkilendirme yapacak.
Ticari, bilimsel ve araştırma-geliştirme amaçlı uzay operasyonları ile insanlı veya insansız uzaya erişim ve uzayın keşfine yönelik operasyonları yaptırmak veya yapılmasını koordine etme görevini yürütecek Ajans, uydu, fırlatma araç ve sistemleri, hava araçları, simülatörler, uzay platformları dahil uzay ve havacılıkla ilgili her türlü ürün, teknoloji, sistem, tesis, araç ve gereçlerin tasarımı, üretimi, entegrasyonu ve gerekli testlerinin yapılmasını sağlamak amacıyla plan, proje ve çalışmalar gerçekleştirecek.
Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşları tarafından uzaya gönderilecek uydu ve uzay araçlarının yurt içinden fırlatılmasına, yörüngeye yerleştirilmesine ve geri döndürülmesine ilişkin gerekli izinleri vererek koordinasyonu sağlayacak Ajans, uydu ve uzay araçlarının yurt dışından fırlatılmasına, yörüngeye yerleştirilmesine ve geri döndürülmesine ilişkin bildirimleri da kayıt altına alacak.
PEK ÇOK ALANDA ÖNCÜLÜK YAPACAK
Türkiye Uzay Ajansı, uzay ve hava araçları ile uzay yer sistemleri alanında her türlü tasarım, analiz, üretim, test, operasyon ve entegrasyon faaliyetlerini düzenleyip, izleyerek ve gerektiğinde bu hususlarda yetkilendirme yaparak gerekli süreçleri yürütecek.
Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerinin; ülke kalkınması, milli güvenliğin sağlanması, kamu sağlığının ve çevrenin korunması, doğal kaynakların ve tarımsal verimliliğin tespit edilmesi, doğal afetlerin erken tespitinin yapılması ve doğal afetlerden kaynaklanan hasarların azaltılması, milletlerarası andlaşmalar ve yükümlülüklerin takibine yönelik kullanılması amacıyla yapılacak çalışmalarda ilgili kurumlar ile koordinasyonu sağlayacak olan Ajans, ülke genelinde uzay ve havacılık alanında bilim ve teknolojilere yönelik ilgi ve merakın geliştirilmesinde de öncülük yapacak.
Ajans bu amaçla faaliyet alanlarında kamuoyuna ulaşmak için gerekli yayınları yaparak, her türlü iletişim ortamında içerik hazırlayıp sunarak etkinlikler gerçekleştirecek ve bu amaca yönelik faaliyetleri destekleyecek.
KAMU DÜZENİNİ SAĞLAMADA ROL ALACAK
Milli güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla görevi kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin standartlarını oluşturacak olan Türkiye Uzay Ajansı, gerektiğinde bu verilerin işlenmesini, saklanmasını ve kullanılmasını sağlamak ve paylaşım şartlarını düzenlemekle sorumlu olacak.
Türkiye’nin sahip olduğu kritik uzay ve havacılık teknolojilerinin ihracına ilişkin usul ve esasları ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak belirleyecek Ajans, deneysel amaçlı uzay ve hava araçları, uzay ve yer sistemleri ile alt sistemler, ekipman ve bileşenlerin geliştirilmesinde, uzayın keşfine yönelik araştırmalar yaptırarak, gerekli sistem ve araçların tasarlanması, geliştirilmesi ve sair suretle temin edilmesi için üniversiteler ve diğer bilimsel faaliyette bulunan kurum ve kuruluşlarla veya yurt dışındaki kuruluşlarla iş birliği yaparak gerekli çalışmaların yürütülmesini gerçekleştirecek.
Uzay ve havacılık alanında bilim ve teknolojilere ilişkin uluslararası standartları da dikkate alacak Ajans, ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içinde ülke standartlarını belirlemeye yönelik çalışmalar yürütecek.
Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltmak, uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak, bilimsel ve teknolojik altyapıyı oluşturmak ve her türlü yeni teknolojinin geliştirilmesi amacıyla Ar-Ge ve yüksek teknoloji girişimciliği destek programları hazırlayacak Ajans, astronomi ve uzay bilimleri ile ilgili çalışmaları destekleyerek, ulusal düzeyde yürütülen çalışmaları koordine edecek, gözlem ve ölçüm sistemleri teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalara destek vererek uluslararası iş birliklerini geliştirecek.
AR-GE ÇALIŞMALARI DESTEKLENECEK
Türkiye Uzay Ajansının gelirleri, her yıl genel bütçeden aktarılacak tutar ile yapılan yetkilendirmeler ve danışma hizmeti karşılığı elde edilecek gelirler, buluşlardan doğan haklara ilişkin gelirler, yapılacak her türlü yardım, bağış ve vasiyetler, Ajansa ait taşınır veya taşınmaz malların gelirleri ile yayın ve diğer faaliyet gelirlerinden oluşacak.
Ayrıca Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığı gelirleri kapsamında, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından bir önceki yıl elde edilen gelirlerin yüzde 20’si oranında izleyen yılın ocak ayı sonuna kadar aktarılacak tutar ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yıllık gelirlerinden o yıla ilişkin her türlü giderinin karşılanmasından sonra kalan miktarın yüzde 20’si oranında izleyen yılın ocak ayı sonuna kadar aktarılacak tutar da Ajansı gelirleri arasında yer alacak.
Bu arada 655 sayılı Ulaştırma ve Altyapı Alanına ilişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40’ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına aktarılan tutarın yüzde 20’si de aktarmayı takip eden ayın sonuna kadar Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca Ajans hesaplarına aktarılacak. Aktarılan bu tutarlar, uzay ve havacılık araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kullanılacak.
Ajans, Cumhurbaşkanınca belirlenen uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri politikaları doğrultusunda Türkiye’nin önceliklerinin belirlendiği stratejik planlar çerçevesinde ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak amacıyla proje ve burs çağrılarına çıkabilecek.
Bu kapsamda Ajans uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri alanındaki Ar-Ge ihtiyaçlarını karşılamak üzere Yönetim Kurulu’nun kararıyla TÜBİTAK programları üzerinden proje çağrılarına çıkacak, insan kaynağı ihtiyaçlarını karşılamak üzere TÜBİTAK üzerinden burs verebilecek.
Kamu kurum ve kuruluşları personeli Türkiye Uzay Ajansında geçici olarak görevlendirilebilecek ve ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde yerli veya yabancı personel istihdam edilebilecek.
Kamu kurum ve kuruluşlarınca sağlanan burslardan doğan zorunlu hizmet yükümlülükleri, yükümlünün isteği, Ajansın talebi ve yükümlünün bağlı olduğu bakanın onayı ile Ajansa devredilebilecek.
Ajans Başkanı ve Başkan Yardımcıları, mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük hakları bakımından sırasıyla Türkiye İstatistik Kurumu Başkan ve Başkan Yardımcılarına denk olacak.
İMECE VE TÜRKSAT 6A 2021’DE TAMAMLANACAK
İlk metre altı çözünürlüklü milli görüntüleme uydumuz olacak olan İMECE’nin 2021 yılında uzaya fırlatılmas planlanıyor. Uyduda, dünya çapında önemli bir yenilik olan ve TÜBİTAK UZAY tarafından geliştirilen elektrikli itki sistemi teknolojisi kullanılacak.
İMECE’nin de ve bu yıl sonunda tamamlayacağı öngörülüyor. Böylelikle, milli uydu yer istasyonu projeleri ile birlikte bir uydu sisteminin tüm unsurlarını kendi üretebilen sayılı ülkeler arasına gireceğiz. Tasarım, test ve entegrasyonu, pek çok alt bileşeni ülkemizde üretilen ilk milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A da 2021’de tamamlanacak.
UZAY AJANSININ MUHTEMEL KATKILARI
Bu noktada, Türkiye Uzay Ajansı’nın sunacağı katkılardan kısaca bahsedilmesi gerekmektedir. Birincisi; uzay teknolojisine dönük çalışmalar, aslında tüm sanayii kollarnın gelişip güçlenmesine hizmet edecektir. İkincisi; uzay alanında yapılacak araştırmalar diğer teknolojilerin ortaya çıkmasına ve farklı uygulama alanlarının doğmasına vesile olacaktır. Üçüncüsü, uzay sahasına yönelik program ve projeler kapsamında istihdam edilecek insan kaynağı ile geliştirilecek tüm ürünler ekonomik kalkınma açısından önemL girdiler sunacaktır. Dördüncüsü, uzay çalışmaları ulusal güvenliğin yanı sıra doğal afetler, çevre, kamu sağlığı, doğa kaynaklar, tarımsal verimlilik gibi geniş yelpazede yer ala muhtelif alanlarda ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içe risinde bulunmak suretiyle önemli katkılarda bulunacaktır. Beşincisi, Ajans, Türkiye’nin bilhassa son 15 yıldır savunma sanayiinde benimsediği “yerli ve milli” politikasıyla uyumlu olarak teknolojide “dışa bağımlılıktan kurtulma” esaslı prensip kararının bir tezahürü olacaktır.
TÜRKİYE’Yİ UZAY YOLCUĞUNDA NE BEKLİYOR?
Birincisi; uzay, savunma ekosisteminin kilit ögesi konumundadır. Zira günümüzde savunma ekosistemi içindeki tüm alanlar doğrudan yahut dolaylı olarak uzay teknolojileriyle ilintilidir. Dolayısıyla, yeni kurulan Ajans, savunma sanayii ve ilgili tüm kurumlarla yakın temas halinde çalışacaktır. Bu bağlamda farklı sanayii dallarında teknolojilerin gelişmesi açısından inovasyon fırsatları doğacaktır. Örneğin roket/ füze teknoloji çalışan devletler, aynı zamanda uzay faaliyetlerinde aktif olanlardır. Bu anlamda farklı alanların birbirini beslediği göz önünde bulundurulmalıdır. İkincisi; uzay yarışının gittikçe daha çetin bir rekabet alanında dönüştüğünün kabul edilmesidir. Bu yarışın dışında kalanların, milli gücü oluşturan temel unsurlarda yoksunluk sergileyecekleri kuvvetle muhtemeldir. Örneğin bugün ABD, Uzay Kuvvetleri kurdu. Artık askeri güç için sadece kara, deniz ve hava gücünün yetmediği; (siber) uzay alanının bir kuvvet unsuru olarak benimsenmesi gerektiği aşikârdır. Üçüncüsü; uzay çalışmalarına on yıllarca önce başlayan devletler hesaba katıldığında Türkiye’nin son derece hızlı ve koordineli hareket etmesi elzemdir. Dördüncüsü; uzay çalışmalarının salt uydu faaliyetlerinden ibaret görülmemesi gerektiğidir.
Kuşkusuz Türkiye, BİLSAT, RASAT ve GÖKTÜRK derken uydu teknolojilerinde epey bilgi ve tecrübe kazanmıştır. Ne var ki, bu uzay çalışma alanı için kâfi olmadığı gibi, ürün yelpazesinin ve çalışma sahasının genişletilmesi şarttır. Beşincisi, Türkiye’nin genelde savunmaya, özelde uzaya ayırdığı bütçeyle ilgilidir. Zira yoğun ileri teknoloji gerektiren tüm program ve projeler ziyadesiyle yüksek finansmana ihtiyaç duymaktadır. Daha açık bir ifadeyle Ajans’ın başarı performansı için tahsis edilecek bütçe fazlasıyla kritik bir rol oynamaktadır. Ancak bu bütçenin kalemleri, en az bütçenin kendisi kadar önemlidir. Bu anlamda AR-GE ve ÜR-GE odaklı projeler ile istihdam edilen yetişmiş insan kaynağının korunması noktasında (beyin göçü vermemek adına) bütçe hayatiyet arz etmektedir. Keza projelerin sürdürebilirliği noktasında da bütçenin kesintiye uğramaması, büyük makaslar yememesi gerekmektedir.
Türkiye’nin “uzayda ben de varım” demesi için tamamen yerli sistemlere yönelmesine gerek var mı?
Türkiye’nin uzayda atılım gerçekleştirmesi ve projeler yapması için, roketinden uydusuna, astronot eğitiminden onları uzaya göndermesine kadar her şeyi yerli olarak üretmesine gerek var mı? Milli Uzay Programı için oluşturulacak bir yol haritasında uzay, roket ve astronot konusunda tamamen yerlilik fikrinin gerekli olmadığına inanıyorum. Bunun sebebini ise aşağıda diğer ülkelerin uzay programlarının örnekleriyle genişçe açıklamaya çalışacağım;
ABD’nin uzay programında en çok kullandığı roketlerden ATLAS V’de Rus roket motoru kullanılıyor
Atlas V roketi, ABD’nin en çok kullandığı roketlerden biri. Bu roket, askeri haberleşme ve coğrafi uyduların yanı sıra derin uzay programlarının başlatılması için de kullanılmıştır.
Bunlardan bazıları, Pluton’a ve geçtiğimiz günlerde Kuiper kuşağına ulaşan New Horizons, Ay keşfi için gönderilen LRO/LCROSS, Jüpiter’i araştırmak için gönderilen Juno, Mars’ı araştırmak için gönderilen Curiosity ve yine Mars’ı derinlemesine araştırması için gönderilen InSight uzay aracı.
Atlas V roketinin ana motoru, Rus yapımı bir RD-180 motorudur. Görüldüğü gibi, ABD uzun yıllardır Rus motoruna sahip bir roketle uzay programlarını başlatıyor, uydularını gönderiyor.
Rusya yapımı RD-180 roket motorlarına ilişkin Moskova ile Vaşington yönetimleri arasındaki ilk alım anlaşması 1997 yılında yapıldı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar dolar tutarında 101 adet roket motoru siparişi verildi.
ABD Kongresi, 2014 yılında Rusya ile ABD arasındaki iplerin gerilmesinin ardından RD-180 roket motorlarının kullanımını yasakladı. Fakat ABD’nin ilerleyen birkaç yıl içerisinde kendi roket motorunu üretemeyeceğinin anlaşılması üzerine 2015 yılında bu yasak kaldırıldı.
ABD ile Rusya, aralarında son yıllarda gittikçe dozunu artıran ekonomik, siyasi ve askeri krize rağmen uzay alanında birlikte hareket ediyorlar. Buna rağmen “biz neden Rus motoru kullanıyoruz? Bu roketin motoru yerli değil” gibi sözler ABD basınında çok yükselmiyor.
Rus yapımı roket motorları ve roketler sadece ABD’de kullanılmıyor. Çin, Hindistan, Güney Kore, Kuzey Kore ve İran gibi birçok ülke Rus altyapısına bağlı roket ya da Rus motoru ile çalışan kendi roketlerini kullanıyor.
Türkiye’de ROKETSAN ve DELTA V gibi şirketler kendi uzay roketlerini üretmek için çaba sarf ediyor. Ülkemiz, kendi roketini üretmesi için yapılan çalışmaların yanı sıra daha hızlı yol kat edebilmesi açısından yabancı ve kendini kanıtlamış ülkelerle bu konuda anlaşmalar yapabilir.
BAE’Lİ ASTRONOT UZAYA GÖNDERİLDİ
Ülkelerin uzay alanında tecrübe kazanma ve kendisini geliştirmesi açısından bir diğer önemli faktör de uzaya çıkan bir astronotunun olması.
Rusya’nın BAE’ye kendi astronotlarını eğitme konusunda yardım sağlayacağı niyet anlaşması, Eylül 2017’de Avustralya’daki uluslararası bir astronot kongresinde imzalandı.
Bu anlaşma kapsamında Hazza el-Mansuri ve Sultan el-Neyadi isimli BAE’li iki astronot, Rusya’nın Gagarin Uzay Eğitim Merkezi’nde eğitim gördü. Astronotlardan Hazza el-Mansuri 25 Eylül’de Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderildi ve 8 gün uzayda kalarak dünyaya geri döndü.
Türkiye de Rusya ile olan ilişkilerini kullanarak ilk astronotunu uzaya gönderip bu alanda ilk tecrübesini kazanabilir. Ardından bu konuda elde edilen bilgi birikimiyle kendi astronotlarını yetiştirebilir.
KENDİ KEŞİF UYDULARIMIZI GELİŞTİRİP GÖNDEREBİLİRİZ
4 Ekim 1957’de Dünya’nın ilk yapay uydusu Sputnik-1 ile başlayan uzay serüveni, insanoğlunun içinde barındırdığı keşfetme isteği var olduğu sürece devam edecek. İnsanoğlunun uzayı keşfetme isteği ise, uzayın kendisi gibi sonu olmayan bir serüvene benziyor.
Ülkemiz bu serüvene 2001-2003 yılları arasında Devlet Planlama Teşkilatı’ndan sağlanan destek ve teknoloji transferi yöntemiyle BİLSAT Uydusu ile başladı.
BİLSAT uydusuyla elde edilen bilgi birikimi ve deneyim ile 2011 yılında ilk yerli mikro gözlem uydumuz olan, 3 yıl ömür biçilmesine rağmen 7 yıldan fazla süredir görev yapan ve görevine halen devam eden RASAT’ın tohumları atılıyor. Ardından Göktürk-2, şimdi ise Türksat-6A ve İMECE uydusu…
Gözlem uydularımız yaklaşık Alçak Dünya Yörüngesinde (700 kilometre yükseklikten) dünyamızı gözlemlerken, haberleşme uydularımız yere eşzamanlı yörünge olan Yüksek Dünya Yörüngesinde (yaklaşık 36 bin kilometre) görevlerini icra ediyorlar.
Türkiye, gözlem ve haberleşme uydularından elde ettiği bilgi birikimi ve içinde bulunduğu teknolojik ivme sayesinde Ay yörüngesine bir uydu gönderecek motivasyona sahiptir.
Destek ve teknoloji transferleri, geliştirilen uydulardan elde edilen bilgi birikimi ve uyduların yapımında kullanılan teknik altyapı, ülkemizin Ay yörüngesine ya da derin uzaya atacağı ilk adımı kolaylaştıracak niteliktedir.
BÖYLE BİR PROJE İLE ÜLKEMİZ NE GİBİ KAZINIMLAR ELDE EDEBİLİR?
Böyle bir proje, milli teknoloji üreten bir ülke haline gelmek için başlatılan Milli Teknoloji Hamlesi seferberliğinin adeta bir mihenk taşı haline gelir.
Gençlerimize ilham vererek bilime, teknolojiye, havacılık ve uzaya olan ilgisini artırır. Halkımız arasında da heyecanla ve merakla takip edilip böylece halkımızın bilim, uzay ve teknoloji farkındalığını artırılabilir.
Projede yer alacak resmi / gayriresmî kurum, üniversiteler ve sivil mühendislerimizin uzay/uydu alanındaki tecrübelerini artırır. Türkiye Uzay Ajansı’nın ilk projesi olarak kayıtlara geçer ve ülkemizin son yıllarda uzay ve havacılığa olan desteğinin bir nişanesi olur.
Türkiye kendi haberleşme ve gözlem uydusunu üreten sayılı ülkeler arasına çoktan girmişti; bu proje ile de Ay yörüngesine ya da derin uzaya uydu gönderen sayılı ülkeler arasına girer.
GEREKLİ TEKNOLOJİMİZ VAR MI?
Ay yörüngesine gönderilecek uydunun en önemli bileşeni, uydumuzu Ay yörüngesine kadar götürmesini sağlayacak itki sistemidir.
Bu sistem, TÜBİTAK Uzay tarafından milli olarak geliştirilen ve Türksat-6A ile İMECE uydumuzda kullanılacak olan elektrikli itki sistemimiz HALE ile mümkündür.
“Elektrikli itki sistemi parçacık hızlandırıcı mantığıyla çalışır. Ksenon gazı iyonize edilir ve elektrik alanda hızlandırılıp motordan yaklaşık 15 km/sn’lik bir hızla fırlatır. Ve momentumun korunumu nedeniyle de uydu hızlanır.”
Bu milli teknoloji sayesinde uydu yavaş ama emin adımlarla hedefine ulaşacaktır.
İtki motoru dışında uyduda kullanılacak olan; yüksek çözünürlüklü elektro-optik kamera, yıldız izler, tepki tekeri, güneş algılayıcı, uçuş bilgisayarı, yönlendirilebilir antenler gibi birçok teknolojimiz milli imkanlarla geliştirilip üretilebiliyor. Bunların dışında kalacak yeni sistemleri ise yine yerli imkanlarla üretme kabiliyetine sahibiz.
FIRLATMA ARTIK ÖZEL ŞİRKETLERLE YAPILABİLİYOR
İsrailli uzay şirketi SpaceIL’in Ay’a indirmek için gönderdiği Beresheet isimli uzay aracı 22 Şubat’ta SpaceX’in Falcon 9 roketi ile ABD’nin Cape Canaveral Uzay Üssü’nden başarıyla fırlatıldı.
Türkiye’nin de yapabileceği bir ay görevi için SpaceX, Rocket Lab gibi şirketlerle anlaşma sağlanabilir.
SONUÇ
Uzay alanında önemli olan üç ana unsuru gözden geçirdik; roket, astronom ve uydu. Bu üç ana unsurda da görüldüğü üzere ülkeler uzay programlarında birbirlerine bağımlı veya iş birliği içerisinde hareket ediyor. Türkiye de ilk aşamada “Amerika’yı yeniden keşfetmek” yerine daha hızlı hareket edip uzay yarışındaki treni kaçırmamak adına teknoloji transferi yöntemiyle uzay alanında kendisine uygulanabilir hedefler koyabilir ve elde ettiği bilgi birikimi ile de zamanla tamamen kendisine ait sistemleri geliştirebilir.