Ulusal Güvenliği Korumanın Dinamik Kavramsal Modeli
Ulusal güvenlik kavramı ilk olarak geçen yüzyılın ortasında kullanılmaya başlanmasına rağmen, içine konulan temel anlam, devletlik kavramıyla birlikte doğdu. Ulusal güvenlik, bir bireyin, toplumun ve devletin hayati çıkarlarının iç ve dış tehditlerden korunma halidir.
Güvenlik bir sonuç değil, süreçtir.
Bruce Schneier
Türkiye bugün modern, güçlü ve istikrarlı bir ülkedir. İlerici ekonomik ve sosyal gelişim sorunlarının başarılı bir şekilde çözülmesi, savunma kapasitesini güçlendirmekte ve ülkenin uluslararası önemini arttırmaktadır. Ancak, ülkenin bazı bölgelerinde, hem iç hem de dış tehditlerin bazıları hala istenilmeyen bir seviyededir.
Bu tür durumlarda, ulusal güvenlik, komplike bir devlet-politik sisteminin, istikrarlı işleyişinin temel amacı ve hükümetin en önemli önceliklerinden biri olması, zorunlu hale gelir.
Bu yaklaşımla bireyin, toplumun ve devletin güvenlik kavramları, ülke istikrarı kavramıyla bütünleşir, bu da halk ve devlet arasında bütünleşik bir ilişki sistemi oluşturur. Bu durumda, ulusal güvenlik ve istikrar, hem devlette hem de toplumda sürekli değişiklikler sağlayan, statik değil, dinamik bir durum halini alır.
Bu değişikler, sadece pasif özellikler (bağımsız nedenlerden dolayı meydana gelen olaylara bağlı olanlar) taşıyan değil, aynı zamanda sistemi stabilize etmek için sistemin kendisi tarafından üretilen aktif değişikliklerdir. Bu aktif değişiklikler, olasılığı önceden sisteminin dinamik işlevlerinde, örgütsel ve teknik önlemlerin uygulanması yoluyla gerçekleştirilir.
“Ulusal güvenlik” kavramının ilk olarak geçen yüzyılın ortasında kullanılmaya başlanmasına rağmen, içine konulan temel anlam, devletlik kavramıyla birlikte doğdu. Ulusal güvenlik, bir bireyin, toplumun ve devletin hayati çıkarlarının iç ve dış tehditlerden korunma halidir. Bu durumda, birbirine benzeyen tehdit ve tehlike kavramlarını ayırt etmek önemlidir.
Tehlike, öznenin işlevselliğine zarar verecek bir durumun oluşması sonucu ortaya çıkacak potansiyel bir ihtimal veya şartların olasılığıdır. Tehdit ise, net olarak ifade edilmiş bir tezahürü ve istenmeyen sonuçlara maruz kalma ihtimalinin yükseldiği durumlardır.
Ulusal güvenliğin özü, sistemi her türlü yıkıcı eylemden korumaktır. Bu çalışma bağlamında tehditler, ister kasıtlı veya ister kazara meydana gelsinler, toplumda planlı bir istikrarsızlık ihlali olarak tanımlanmaktadır. Bu tür ihlallerin sonucu, sistemde tahrip edici değişiklikler veya sistemin tamamen imhası olarak sonuçlanabilir.
Tehditler, ortadan kaldırılabilir tehditler, ortadan kaldırılamayan tehditler ve şartlı olarak ortadan kaldırılan tehditler olarak sınıflandırılır. Şartlı olarak ortandan kaldırılan tehditler; zamana, bölge ve ulusal güvenliğe karşın zarar derecesine göre farklılaştırılır.
Devletin tehditlere karşı koyma kabiliyeti, kendi güvenliğinin derecesini belirler. Devletin güvenliği ne kadar yüksekse, çıkarlarını o kadar kolay korur.
Devamı M5 Dergisi Ocak 2019 Sayısında…