Köpek Dışkısı ve Tekno-Politik Çağ
Neredeyse tüm işlerimizi cebimizdeki telefonlarla yapıyoruz. 7’den 70’e herkes bu büyük iletişim devriminin nimetlerinden faydalanıyor. Yaşanan değişim aynı zamanda saldırılarla insanları, aileleri, kurumları ve devletleri tehdit ediyor. Kişisel durumlar dışında, özellikle devlet aygıtının sırlarını nasıl saklayacağı büyük bir muamma. Zengini ya da yoksuluyla herkesin hayatına dokunan teknolojinin jeopolitiği dünya düzenini şekillendiriyor.
Tam 77 yıl önce dünya, Chicago Üniversitesi’nin Squash salonunda kurulan bir düzenekle Atom Çağı’na girdi. Çevresi ağır taşlarla örülmüş küçük bir alanda dünyanın ilk mini nükleer tesisi çalıştırıldı. İtalyan asıllı Amerikalı fizikçi Enrico Fermi, tarihin ilk kontrollü nükleer reaksiyonunu başlatıyordu. Zincirleme reaksiyonun kesilmesinin, dünyanın çehresini değiştireceğinden oradaki herkes emindi.
TEKNOLOJİNİN JEOPOLİTİĞİ
Barut, buharlı makineler, demiryolları, radyo frekansı ve nükleer füzyonun jeopolitik etkileri on yıllar boyunca sürdü. Süper güç algısı; nükleer başlıkların sayısı ve bunu ne kadar uzağa fırlatabildikleriyle bağlantılıydı. Bugün bile BM Güvenlik Konseyi’nin veto hakkına sahip daimi üyeleri (ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin) için en öldürücü koz, nükleer silahları. Oysa Soğuk Savaş’ın hemen başında, Fermi’nin deneyinden tam 5 yıl sonra, Bell şirketinin araştırma laboratuvarlarında geliştirilen transistörün, 50 yıl sonra tüm savunma ve güvenlik paradigmalarını kökünden değiştireceğini kimse bilemezdi. Yatay bir eğri izleyen teknolojik gelişmeler, elektroniğin yapı taşı haline gelen transistörün icadıyla dikey bir ivme kazandı.
Bugün ise ‘Big Data’ ve bu verinin kullanımı, teknoloji yarışını güvenliğin en temel unsuru haline getirerek, ‘Tekno-Politik’ çağını başlattı.
HİNDİSTAN’DAN PİZZA SİPARİŞİ
Küreselleşme daha hızlı ve daha ucuz ürün, insan, para, bilgi ve enerji akışı istiyor. Daha hızlı olabilmek için geniş bant ve bunu sağlayacak mikroişlemciler geliştiriliyor. Üretim ve tedarik zinciri, dünyaya yayılıyor ve bütün bunlar küresel finans piyasalarının evrimine yol açıyor. Teknoloji şirketleri, enerji devlerini çoktan yerinden etti ve dünyanın en büyükleri haline geldi.
Son yıllara kadar bu dünyanın liderleri, fikri mülkiyet ve pazarlama gücüyle batılı ülkelerdi. Üretimin gerçekleştiği Çin ve Hindistan gibi Asya ülkeleri ise zamanla teknoloji alanında muazzam bir yetkinliğe erişti. Çünkü Roma’da internetten verdiğiniz pizza siparişi sizi önce Hindistan’a götürüyor, sonra tortorelli pizzanız sofranıza geliyordu. Asya’daki bu üretim, hammadde ihtiyacını doğurdu. Teknolojide kullanılan değerli madenleri bulmak başlı başına bir sorundu ve bu durum Çin’i Afrika açılımına zorlayan nedenlerden biri haline geldi. Gelinen aşamada dünyadaki nadir elementlerin yüzde 95’ini Çin elinde tutuyor. Bu nedenle tüketicilerin sadece moda olarak gördüğü pek çok teknolojik gelişmenin aslında jeopolitik sonuçları olduğunu anlamak gerekiyor.
TEHLİKELİ ‘BULUT’
Öte yandan 4. Sanayi Devrimi, yeni teknolojilerin bileşkesinden oluşacak ve bilgi giderek uzak sunucularda (Bulut Teknolojisi) toplanacak. Böylelikle hem maliyet düşecek hem de ölçek artacak. Ancak blok zincirinde ortaya çıkacak güvenlik zafiyetleri, hassas bilgilerin hatta kontrolün düşmanın/rakibin eline geçmesi anlamı taşıyor. ABD’nin Çinli telekomünikasyon devi Huawei’ye uyguladığı baskı burada anlam kazanıyor.
Devamı M5 Dergisi Aralık 2019 Sayısında…