İdlib’in Kodları - M5 Dergi
Makaleler

İdlib’in Kodları

Abone Ol 

Arap Baharı adı verilen İslam dünyasını Doğu Akdeniz merkezli dizayn etme sürecinde bütün bölge, hatta dünya denklemini değiştirebilecek şekilde en şiddetli yaşandığı ülke Suriye’de İdlib meselesinin iyice ısınmasıyla birlikte yeni bir evreye girildi. Türkiye, şehitlerinin hesabını sormaya hazırlanırken, Astana masasını adeta elleriyle dağıtmaya çalışan Rusya ile ilgili insanın aklına şu soru geliyor: Rusya’nın içinde Siyonist kanada çalışan paralel bir devlet yapılanması mı var?

Arap baharı yalanıyla 18 Aralık 2010 yılında Tunus’ta başlayan dıştan güdümlü olaylar; Tunus’tan sonra Mısır, Libya, Bahreyn, Cezayir, Ürdün, Yemen, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan, Fas ve Suriye’ye sıçradı ve her ülkede farklı şiddetlerde ciddi tahribatlar yarattı. Bu ülkeler içinde biri var ki topraklarında yaşanan olaylarla tüm diğer ülkeleri gölgede bıraktı.

Bu ülke son günlerde tüm dünyanın gündemine oturan Suriye’den başkası değil. Suriye bu olaylarda; süre, şiddet, kapsadığı alan, yaşanan can kayıpları gibi notlardan oluşan kanlı karnesiyle liderliğe oturmuş vaziyette ve uzun süre de bu koltuğu kimselere kaptırmayacak gibi duruyor. Halen devam eden olaylarda da görülüyor ki katil Beşşar Esad her emperyaliste lazım dedirten tutum ve davranışları ile ülkesi halkından başka herkesle iş birliğine giriyor. Oğul Esad cebindeki bir avuç mavi boncukla önüne gelene gülücükler dağıtıyor. Esad Rusya ile nikah masasına otururken İran’la dost hayatı yaşamayı da ihmal etmiyor. Peki bunlardan hangisinin borusu daha etkin diye bir soru sorulursa bugün tüm konu uzmanları bu soruya istisnasız Rusya der.

RUSYA’NIN SURİYE ÜZERİNDEKİ HAKİMİYETİ…

2 Aralık 2017…

Suriye/Lazkiye… Rus Hava Üssü…

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin Lazkiye’de konuşlu Rus Hava üssünü ziyaret ediyor. Putin tören kıtasını selamlamak için protokole doğru ilerlemeye başlar. Tam bu esnada Suriye Devlet Başkanı Esad, ülkesinin düştüğü duruma kahretmek yerine sevinç içinde Putin’e eşlik etmek niyetiyle ona doğru koşturmak üzere hamle yapar. Tam bu esnada bir Rus General “nereye gidiyorsun” diye sorgulayan gözlerle Esad’ı kendine çekerek durdurur. Kâğıttan da olsa bir devlet başkanının kolundan çekilmesi, kolundan çekildiği toprakların Suriye devlet toprakları olması gibi detayların hiçbir önemi yoktur. Yaşanan skandal tamamen “Esad kim ki Putin’in gölgesine girebilsin!” mantığıyla yaşanmış doğal bir refleks olarak görülür Rus kanadınca.

Bir başka skandal Ocak ayında yaşandı. Türk Akım projesinin açılış töreni için Türkiye’ye gelen Putin gelmeden bir gün önce 07 Ocak 2020 tarihinde Suriye’ye gitti. Burada Putin’in ilk durağı başkent Şam oldu. Putin Şam’a indiğinde devlet protokol kurallarını yerle bir ederek kendi askerlerinin bulunduğu Rus üssüne gitti. Bu Esad’a ve dolaylı olarak Suriye devletine hakaretti. Esad bu hakarete misliyle mukabele ederek karşılık vereceğine koşa koşa Rus karargahına gitti ve Putin’e hoş geldin ziyaretinde bulundu. Rusya’nın rejim üzerindeki hakimiyetini anlatmak için başka hikâyeye gerek var mı?

GÖRÜNMEZ ADAM İNGİLTERE!

Matruşkanın en dipteki bebeği İngiltere tıpkı tarihin diğer dönemlerinde olduğu gibi asla ortalıkta yok. Oysa Ortadoğu’da hüküm süren kaos, kan ve gözyaşının mimarı bizzat kendisi. Olsun, öylede olsa İngiltere bu! Öne çıkmayı sevmez. Ancak şüphesiz bu sevgisizlik de asla İngiltere’nin gelişmelerden, dünya işlerinden elini ayağını çektiği anlamına gelmez. Yılanla aynı deliğe girmiş İngiltere; akla hayale gelmeyecek birtakım metotlarla, yine akla hayale gelmeyecek birtakım aktörlerle her coğrafyada süreci yürütmesini ve yönetmesini bilmiştir. Tarihten gelen işgal dokusu nedeniyle Irak’ta İngiltere, Suriye’de ise Fransa egemen gibi görünse de aslında her iki devlette de egemen güç İngiltere’dir. İngiltere’nin hakimiyetini gösteren en çarpıcı vurgu belki de ilk defa okuyacağınız şu cümleler olacaktır.

ESMA ESAD…

Beşşar Esad ile 2000 yılında evlenen Esma Esad’ın doğduğu tarih 11 Ağustos 1975, doğduğu yer ise Londra’da CROMWELL hastanesidir. Ailesi İngiltere’de yaşayan Esma aynı zamanda İngiliz vatandaşıdır. Eğitim hayatı İngiltere’de geçen Esma 1996 yılında King’s College’dan mezun olmuştur. Üniversiteden sonra Deutsche Bank Grubu’nda işe başlamış ve 1998 yılında da JP Morgan’a geçerek iş hayatına bu şirkette devam etmiştir. Anne ve babasının İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e olan yakınlığından dolayı o da kendisini kraliçeye babaanne diyecek kadar yakın hissetmiştir. Kraliçe II. Elizabeth’le istediği her an görüşebilen 10 özel kişiden biridir. İki yıl içinde dokuz kez Londra’ya gitmiş ve her gittiğinde Windsor Castle’da Kraliçe II. Elizabeth’le buluşmuştur.

Şimdi bu tabloda Beşşar Esad Moskova ile mi ittifak halinde, Londra ile mi yoksa Tahran ile mi varın siz çözün! Gelelim Amerika’ya…

EMPERYALİST AMERİKA…

Irak’tan sonra sıraya Suriye’yi alan Amerika her zaman olduğu gibi kanlı planları gereği işe işgal ve soykırımla başladı. Ancak evdeki hesaba uymayacak bir durum bekliyordu Amerika’yı…

TÜRKİYE…

Her zamanki Türkiye’yi bulacağını zanneden Amerika Suriye topraklarında at koşturacağını ve buna kimsenin ses çıkaramayacağını bir oldu bittiyle Suriye’yi de Irak’a döndüreceğini zannetti. Ama yanıldı. Fırat Kalkanı ve Zeytindalı operasyonları ile ters köşe geldi. Yediği yumrukların etkisiyle sersemleşen Amerika Vietnam’ı mumla aradığı günler yaşadı.

RUSYA…

İki kutuplu dünyanın iki süper gücünden biri olan Rusya 1991 yılında yaşadığı çöküş ile birlikte çok ciddi itibar kaybına uğradı. Türkiye, kendisi ile birlikte hareket etmek kaydıyla ona bu itibarı tekrar kazanma şansını verdi. Ama ilginçtir Rusya bu fırsatı akıl almaz bir şekilde elinin tersi ile itti. Oysa bu Rusya için bulunmaz bir fırsattı ve Rusya Türkiye ile birlikte süreci yürütmeyi becerebilseydi gerek Libya’da gerek Suriye’de akan kanı durduran aktör olarak ciddi bir kazanımı cebine koymuş olacaktı. Türkiye ile bu kritik süreçte üç ayrı coğrafyada karşılaşmak zorunda kaldı. Bunlar Suriye’de İdlib, yine Suriye’de Barış Pınarı harekât bölgesinde (Münbiç ve Tel Rıfat) ve son olarak Libya. Bu üç ayrı yer için ayrı ayrı görüşmeler yaptık, mutabakatlar imzaladık ancak maalesef hiçbirinde bir arpa boyu yol ilerleyemedik.

Devamı M5 Dergisi Şubat 2020 Sayısında…

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close