Afrika’nın Yeni Büyüme Lokomotifi: Etiyopya
Tarihi acılar, baskılar ve açlık dramlarıyla dolu olan eski adıyla Habeşistan yani Etiyopya, Afrika’nın en eski bağımsız ülkesi ve bugün itibari ile en hızlı büyüyen ekonomisidir. 100 milyondan fazla nüfusu ve son 15 yılda yıllık % 10’luk bir ekonomik büyüme oranı ile yatırımcılara eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Yıllarca Afrika ülkelerini sadece Libya ve Mısır üzerinden algılamaya çalışan Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde son dönemde yapılan radikal açılımlarla Etiyopya ile de yeni bir sayfa açmıştır.
KÜRESEL ÇEKİM MERKEZİ: AFRİKA
Günümüzde Çin, AB, ABD, Japonya, Hindistan, Endonezya ve Türkiye gibi ülkeler, 2-3 yılda bir düzenli biçimde Afrika zirveleri düzenleyerek, kıtaya yönelik ilgilerini ortaya koymaktadırlar. Kıtanın 2018 yılı dış ticaret rakamlarına baktığımızda, Avrupa Birliği’nin 275 milyar dolarla baştaki yerini koruduğunu, Çin’in 200 milyar ile ikinci sıraya yerleştiğini, Hindistan’ın 70 milyar dolar hacimle üçüncü sırayı, ABD’nin 53 milyarla dördüncü sırada bulunduğunu görüyoruz. SIPRI- İsveç verilerine göre, 2014-2018 yılları arasında Afrika’ya silah ihracatında ise, Rusya % 28 oran ile ilk sırada yer alırken, Çin % 24 ile ikinci sırada yer almaktadır.
Son olarak da Rusya, Türkiye ile gerçekleştirdiği Suriye zirvesinden bir gün sonra, 24 Ekim 2019 tarihinde Soçi’de Afrika kıtası ile ilgili büyük bir organizasyon gerçekleştirdi. Erdoğan gibi, metropol ülkelerin emperyalist hegemonyasını ret eden Vladimir Putin, SSCB sonrasında ülkesini tekrar ayağa kaldırdı. Böylelikle Rusya, Soçi zirvesiyle 30 yıl sonra Afrika’ya geri dönmüş oldu. Moskova, önümüzdeki yıllarda kıtanın başını ağrıtan, başta terörle mücadele, silahlı çatışmaların durdurulması, ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklara çözüm konularında, inisiyatifi metropol ülkelere bırakmayacağı mesajını Soçi liderler zirvesi üzerinden dünyaya ilan etti. Soçi liderler zirvesinde dikkat çeken bir husus da Mısır’ın aktif bir şekilde bu sürece katkı sağlamasıdır. Doğu Akdeniz hidro-karbon zenginliğinin artı değere dönüştürülmesi ve Afrika’ya yönelik politikalarda Ankara’nın şu an için karşısında yer alan Kahire’ye karşı bir denge siyaseti yürütmesi gerekebilir. Bu nedenle bu ülkeye yönelik Türk dış politikası için yeni parametreler tespit edilmesinde fayda görüyoruz.
Etiyopya Devleti ile yapılan ticari anlaşmalara rağmen, Türk yatırımcılara zorluk çıkartılması, iş adamlarının sorunları ile ilgilenilmemesi, Türklerin pek çok ticari zorluklarla karşılaşmalarına sebebiyet vermektedir. İki ülke arasında organize suçlarla ve terörle mücadele için varılan anlaşmalar mevcut. Fakat Türkiye tarafından terörist grup olarak tanınan darbeci ve sapkın FETÖ okullarının Etiyopya hükümeti tarafından halen Türkiye’ye devredilmemesi, ikili ilişkiler bağlamında ilerleyen dönemde sıkıntı yaratabilecek ve soğukluğun oluşmasına neden olabilecektir.
GELİŞEN TÜRKIYE VE AFRİKA İLİŞKİLERİ
Özellikle son dönemde Türkiye’nin farklı coğrafyalarda izlediği bağımsız, etkin ve çok taraflı dış politika anlayışı, küresel ölçekte olumlu sonuçlar doğurmaya devam etmektedir. Bu çerçevede, Türkiye- Afrika ilişkileri de genel anlamda olumlu ve istikrarlı bir seyir izlemektedir. 2005 yılının Türkiye’de “Afrika Yılı” olarak ilan edilmesi ve Türkiye’nin Afrika Birliği’nin olağan zirvelerine gözlemci üye statüsünde katılmaya başlaması, 2018 yılı Ocak ayında Afrika Birliği tarafından “stratejik ortak” ilan edilmesi ve Afrika Kalkınma Bankası ile birlikte atılan somut adımlar, Türkiye- Afrika ilişkilerinin giderek geliştiğini göstermektedir. Afrika ülkeleri ile müştereken imza altına alınan, “İstanbul Deklarasyonu” ve “Ortaklık için İşbirliği Çerçeve Belgesi”, önemli adımlar olarak tarihe not edilmiştir. Japonya, Çin, Güney Kore ve AB’den sonra Türkiye’nin stratejik ortak olarak deklare edilmesi önemli bir adımdır. Yıllarca Afrika ülkelerini sadece Libya ve Mısır üzerinden algılamaya çalışan Türkiye, Başkan Erdoğan önderliğinde son dönemde yapılan radikal açılımlarla yeni bir sayfa açmıştır. Afrika ülkeleriyle ticaret hacmimiz 2005 yılında sadece 5 milyar ABD doları iken geçen 2017 yılında 12 milyar dolara yükseldi. 2018 hedefi 30 milyar dolardı. Ancak bu rakamlar Türkiye’nin dış ticaret hacmi içinde pek az yer kaplamaktadır. Ancak, Türkiye için, Afrika kıtasında henüz yeterince değerlendirilmemiş çok geniş işbirliği alanları bulunduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle aktif olmaya devam etmek ve geç kalmamak gerekmektedir. Etiyopya bu örneklerden sadece bir tanesidir.
AFRİKA’DA YENİ BIR EKONOMİK AKTÖR: ETİYOPYA
Tarihi acılar, baskılar ve açlık dramlarıyla dolu olan eski adıyla Habeşistan yani Etiyopya, Afrika’nın en eski bağımsız ülkesi ve bugün itibari ile en hızlı büyüyen ekonomisidir. 100 milyondan fazla nüfusu (Nijerya’dan sonra Afrika’nın en kalabalık ülkesi) ve son 15 yılda yıllık % 10’luk bir ekonomik büyüme oranı ile yatırımcılara eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu, Strateji Başkanı Vijay Raju ile Orta Doğu ve Afrika İş Geliştirme Başkanı Alexandre Raffoul, müştereken kaleme alınmış 06 Eylül 2019 tarihli makalelerinde Etiyopya’nın neden böyle bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu mercek altına aldılar. İşte küresel yatırımcıların Etiyopya’ya daha yakından bakmaları için beş neden:
- DAHA FAZLA SOSYAL İSTİKRAR
Tarihsel olarak Sahra altı Afrika’sındaki en otoriter ve politik olarak boğucu ülkelerden biri olarak kabul edilen Etiyopya, giderek daha fazla açıklık ve demokratik süreçlere yönelmektedir Ülke, Eritre ile sınır anlaşmazlığı konusunda yakınlaşmaya başladı. Somali ve Cibuti ile ilişkilerin normalleşmesi için ciddi çaba harcadı. Etiyopya, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve IMF dâhil olmak üzere birçok kuruluştan yeni siyasi ve finansal destek aldı. Ulusal güvenlik ve siyasi uzlaşma yolunda atılan adımlar – örneğin olağanüstü hallerin kaldırılması, siyasi mahkûmların serbest bırakılması ve terörle mücadele, medya ve sivil toplum konusundaki yasaların yeniden düzenlenmesi gibi – adımlar uluslararası gözlemciler tarafından olumlu olarak değerlendiriliyor.
- GENÇ POTANSİYEL
Etiyopya, çeşitli etnik gruplardan oluşan bir demografik yapıya sahiptir. Hali hazırda, Oromo ve Amhara kökenliler ülkenin en büyük etnik grupları olma özelliğini taşıyor. Ülkedeki nüfusun yaklaşık % 35’ini Oromolar, %27’sini Amharalar, % 6’sını da Tigraylar oluşturuyor. Dünya Bankası raporuna göre, Etiyopya’da vatandaşların % 70’inden fazlasının 30 yaşın altında ve yaklaşık % 50’sinin ise 15 yaşın altında olması, büyük bir dinamizm anlamına geliyor. Yükseköğretime kayıtlı öğrenci sayısı, 2005’ten bu yana beş kat artmış durumda. Hükümet ayrıca teknoloji ve bilim alanındaki öğrencilere destek sağlıyor. Hizmet sektörlerinin küresel GSYİH’nın % 65’ini oluşturduğu bir dünyada, bunlar yeni küresel bağlamla uyumlu görünen eğitim politikalarıdır. Teknoloji ve bilgi tabanlı endüstriler, Etiyopya’daki maliyet avantajları ve beşeri sermayenin mevcudiyeti sayesinde gelişme potansiyeline sahiptir. Ülkenin gençliği ilgili beceri eğitimi yoluyla yönlendirilebiliyorsa, bu insan sermayesi ekonomiyi artıran kilit bir varlık haline gelecektir.
Devamı M5 Dergisi Aralık 2019 Sayısında…