Middle East Enstitü Analiz: "Türkiye, Enerji ve Lojistik Geçiş Merkezi Olma Rolünü Arttırmaya Devam Ediyor" - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Middle East Enstitü Analiz: “Türkiye, Enerji ve Lojistik Geçiş Merkezi Olma Rolünü Arttırmaya Devam Ediyor”

Abone Ol 

“Türkiye ve İran arasında Güney Kafkasya’da süren enerji rekabeti Karabağ’daki savaşın ardından yeni bir boyut aldı.”

Middle East Enstitü’den yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

“Tahran, Rus arabuluculuğunda ateşkesle sona eren 6 haftalık Karabağ savaşından sonra Moskova ve Ankara’nın oynadığı önleyici rolden endişe duydu. İran Dışişleri Bakanlığı Azerbaycan, Ermenistan, Rusya, Gürcistan ve Türkiye’yi içeren bir bölge turu düzenledi.

Ziyaretler görünüşte, Güney Kafkasya’da savaşın sonuçlarına dair artan belirsizliğin ortasında Tahran’ı müzakere masasında tutmayı amaçlıyordu.

İran Dışişleri Bakanlığı’nın ifadesiyle bu ziyaretinin amacı, bölge ülkelerinin “Karabağ krizini barış ve istikrarı artıracak şekilde sona erdirmek için birlikte çalışabilecekleri” yollar bulmaktı. Bu iyi bir fikir olabilir ancak Tahran’ın, Güney Kafkasya’daki ekonomik çıkarlar da dahil olmak üzere jeostratejik çıkarlarının göz ardı edildiğini açıkça hissettiğine şüphe yok.

Tahran’ın için en önemli soru, iyi ilişkilere sahip olduğundan Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile anlaşmalar yapıp yapamayacağıdır. Ancak bu ülkeler, ABD-İran gerilimi bir şekilde yatışana kadar ilişkileri ilerletmekten geri durarak Tahran’la yapacakları anlaşmalar nedeniyle Washington’un gazabını üzerlerine çekmek istemiyorlar.

Bunun yerine İranlılar, Rusya ve Türkiye’nin çıkarlarına ve açıkça söylenenlere rağmen, İran’a Güney Kafkasya’da manevra alanı verip vermeyecekleri konusunda daha dikkatli davranacaktır. Türkiye ile ilişkiler bugünkü şekilde ilerlerse, Tahran Türkiye’den daha sert bir rekabet bekleyebilir.

İran ve Türkiye, Suriye’nin geleceği ve Güney Kafkasya’da çok taraflı bir çabayla istikrarı sağlamak da dahil olmak üzere bir dizi siyasi soruna ortak zemin ve çözüm aradıklarını çeşitli zamanlarda resmen duyurdular.

2020’nin başlarında ise terör örgütü PKK, İran’dan Türkiye’ye giden gaz boru hattının bir kısmını havaya uçurduğunda, Tahran hızlıca hasarlı boru hattını ortaklaşa tamir etmeyi teklif etti. Türkiye, bu teklifi görmezden gelince o dönemdeki İran Petrol Bakanı Bijan Zanganeh Ankara’yı sorumsuz bir ortak olmakla suçladı.

Türkiye sadece boru hattını tamir etmeyi ve İran’dan doğalgaz ithalatını reddetmekle kalmadı, aynı zamanda ABD’den doğalgaz ithalatını da artırdı. Türkiye, İran’dan boru hattıyla gelen gaza kıyasla ABD’den LNG tedarik ederek daha düşük fiyatlara başvurmaya başladı. Ancak İran için mesele ticari mantıktan çok, İran ile enerji bağlarını düşürmeye çalışan Türkiye ile ilgili.

İran ve Türkiye’nin 2026’da süresi dolacak olan 25 yıllık doğalgaz sözleşmesini uzatacağına dair bir gösterge de yok. Türkiye’nin İran’dan yaptığı enerji ithalatı ikili ticaretin temel taşıydı.

Türkiye’nin İran’la enerji ticaretini yeniden düşünmek için çok iyi nedenleri olabilir. Enerji güvenliğini çeşitlendirme yoluyla artırmayı hedefleyen Ankara’da enerji politikasının yeniden düzenlenmesinin sadece İran’ı değil, Türkiye’nin Rus gazı ithalatını da etkilediği unutulmamalıdır.

Kafkas Savaşı

İran ve Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik işbirliği önemlidir, çünkü 1979’dan beri gergin ilişkilerin devam edebileceği en önemli platform olmuştur. Zayıf ticaret ve ekonomik bağlarla birlikte İran-Türkiye jeopolitik rekabetinin artması muhtemeldir. Bu Suriye, Irak, Güney Kafkasya ve başka yerlerde de geçerlidir.

2020’nin ikinci yarısında olan olaylar İran-Türkiye ilişkilerinin sarstı. Tahran, Güney Kafkasya’daki savaş sırasında Rusya ve Türkiye’nin müdahalesine şaşırmış görünüyordu. Moskova’nın arabuluculuk yaptığı ateşkesten sonra Ankara İran’ın aksine müzakerelere taraf oldu.

Güney Kafkasya’daki iddialı politikası nedeniyle Rusya’nın tepkisinden korkan Tahran, yaklaşık son 20 yıldır bölgede nispeten düşük bir profil sürdürüyor. Ayrıca bu, Türkiye’nin bölgeye yaklaşımlarını yeniden ayarlamakla meşgul olduğu bir dönemdi.

Türkiye’nin Azerbaycan ile özellikle askeri işbirliğini artırdığını belirtmekte fayda var. Bakü ile yakın işbirliği içinde çalışan Türkiye, kendisini Azerbaycan’ın Avrupa’ya doğal gaz ihracatı için önemli bir geçiş koridoru olarak konumlandırdı.

Aralık 2020’de Avrupa, Azerbaycan’dan ilk doğalgaz sevkiyatını Güney Gaz Koridoru üzerinden aldı. Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki “Şah Deniz” sahasından 3.500 km’lik boru hattı Gürcistan ve Türkiye üzerinden İtalya’ya taşındı.

Ankara bu stratejik enerji boru hattı projesini destekledi ve Bakü’nün, Avrupa siyasi ve mali desteğini almasına yardımcı oldu. Diğer yandan Türkiye, Tahran’ın İran doğal gazının boru hatlarıyla Avrupa’ya taşınması adına talep ettiği işbirliği için 1990’ların başından beri tereddütte.

Bu aşamada Tahran’ın iki seçeneği var: Birincisi, Avrupa gaz piyasasını tamamen bırakıp Asya’daki pazarlara odaklanmak. İkinci olarak İran, Bakü ve Ankara ile Avrupa’ya ulaşmadan önce Azerbaycanlıların inşa ettiği ve Türk topraklarından geçen mevcut boru hatlarını İran gazı için kullanmak üzere bir anlaşmaya varabilir.

Ankara, 1990’larda, büyük bölgesel altyapı projelerinde Tahran’ı pasifize etmek için ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları başarıyla kullandı. Washington, Hazar Denizi’ndeki petrol ve doğalgazın İran üzerinden taşınması için olası boru hattı güzergahı önerilerini özellikle reddetti.

Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının inşasının nedeni budur: İran üzerinden Basra Körfezi’ne ve dünya pazarlarına giden rota daha kısa ve daha ucuz olmasına rağmen, Azerbaycan petrolünü Türkiye’ye taşımak.

Güney Kafkasya’daki son savaş bölgesel altyapı projeleri için yeni olanaklar açtığından, bugün oyunda daha büyük bir jeopolitik dinamik var. Türkiye, enerji, ticaret ve lojistik için bir geçiş merkezi olarak rolünü arttırmaya devam ederken, İranlılar 1990’larda olduğu gibi yeniden dışlanma konusunda derinden endişe duyuyorlar.”

Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close