Analiz: Çin ve Rusya'nın 'sınırsız bir ortaklığı' ne anlama geliyor? - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: Çin ve Rusya’nın ‘sınırsız bir ortaklığı’ ne anlama geliyor?

Abone Ol 

Çin ve Rusya, Rusya-Ukrayna savaşından birkaç gün önce stratejik bir ortaklık ilan etti. Taraflar bunu, ‘sınırsız bir ortaklık’ olarak tanımladılar.

Çin, savaş parlak verdiğinde Rusya’nın yaptığını işgal olarak tanımlamayı reddetti. Rus medyasının Ukrayna’da biyolojik silahlar olduğuna ilişkin görüşünü destekledi.

Yaşananları savaş olarak adlandırmamasına rağmen ABD’yi savaşın ateşini körüklemekle suçladı.

Çin’in savaşa siyasi bakışı, başta Batı dünyasının Rus ekonomisine uyguladığı ve zengin Rusları bile etkileyen yaptırımlar olmak üzere Pekin’in ekonomik tutumuna ilişkin tartışmaları gündeme getirdi.

Burada soru şu; Çin, Batı dünyasının tepkisini çekse de Rusya ile ticaret hacmini artırarak ve Rus ekonomisinin kayıplarını telafi ederek Moskova’yı bu yaptırımlardan kurtarır mı?

Bu soruyu cevaplamadan önce Çinliler için neyin riskli olduğunu bilmek gerekiyor. Ticaret açısından Rusya, Çin’in bir ortağı ve komşusudur.

İki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yıl 147 milyar dolara ulaştı. Bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 36 oranında artış gösteren bu hacim ticaret için tarihi bir seviye oldu.

Rusya’nın Çin’e yaptığı ihracatın değeri 79 milyar dolara ulaştı. Bunun yarısından fazlası petrol ve gazdan oluştu.

Buna karşılık Çin, durmadan Rusya’yı boykot etmek ve ona ekonomik yaptırımlar uygulamak yönündeki çağrılara yanıt vermeyerek Batı dünyasını kızdıramaz.

Zira Batı ile Çin arasındaki ticaret hacmi, Rusya ile arasındaki ticaret hacminden kat be kat fazla. Nitekim 800 milyar doları aşan ticaret hacmiyle Avrupa Birliği (AB) ve 750 milyar doları aşan ticaret hacmiyle ABD’nin ticaret ortağıdır.

Çin, stratejik açıdan bakıldığında Batı olmadan yapamaz. Çünkü dolarla ticaret yapması gerekiyor ve aynı zamanda ABD’den aldığı teknolojilere de oldukça ihtiyacı var.

Çin son yıllarda maruz kaldığı tüm baskılara rağmen iki tarafla birden mücadele edecek gücü olmadığı için ABD’lileri ve Avrupalıları karşısına almamak için çok uğraşmış ve bunu büyük ölçüde başarmıştır.

Ancak aynı zamanda Rusya’dan azımsanmayacak ölçüde ithal ettiği enerji ihtiyacı açısından da savunmasızdır.

Çin sadece geçen yıl Rusya’dan 316 milyar dolar değerinde petrol ve gaz ithal etti. Bu meblağın yaklaşık yarısı demir cevherinden geldi.

Batı dünyası bu ithalatı Çin’e sağlayamıyor. Bu yüzden Çin, kendininkinden tamamen farklı ihtiyaçları ve çıkarları bulunan Batı’nın düşmanı olan her ülkeyi kendisine düşman edinemez.

Çin şu an kıskanılacak bir konumda değil. Zira petrolünün yüzde 70’inden fazlasını ve gazının yaklaşık yüzde 40’ını ithal ettiği için savaş, enerji fiyatlarındaki keskin artışın sebeplerinden biri oldu.

Ayrıca şu an yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin başlangıcından bu yana açıklanan en yüksek vaka oranına tanık oluyor.

Sıfır vaka politikasını benimsediği için büyük şehirlerinin çoğunda, pandeminin başında dünyadaki tüm ülkelerde yaşananlara benzer şekilde bir sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.

Buna ilaveten yağmur mevsimi Çin’de buğday ekimi için de uygun değil. Bu da Rusya’dan buğday ithal etme ihtiyacının artması anlamına geliyor.

Bu yüzden Çin, kendisini besleyen tedarik zincirlerinin bozulmasından dolayı Rusya-Ukrayna savaşından doğrudan veya dolaylı olarak büyük ölçüde zarar görmektedir.

Kaynak: Independent

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close