Türkiye Neden F-35 Lightning-II Almak İstiyor?
2002 yılı ile kıyaslandığında nicelik olarak daha düşük ancak nitelik olarak daha üstün uçaklardan oluşan hava gücümüz bu özelliğini zaman ilerledikçe yani 2030’lu yıllara doğru hem F-4E’lerin kal edilmesi, hem F-16’ların faydalı kullanım ömürlerinin bitmesi hem de çevremizdeki hava güçlerinin modernizasyon programları düşünüldüğünde kaybedecektir. Bu durum önceden görülüp tedbir olarak F-35 seçilmiş ama ABD kaynaklı sorunlar yüzünden F-35’ler teslim edilmemiştir. Luke Hava Üssü’nde pilotlarımız eğitime başlasa da yıllar önce hava gücümüze katılması gereken F-35’lerin hala katılmamış olması Türkiye-ABD ilişkilerine büyük ölçüde zarar vermektedir.
Türkiye’nin neden “Beşinci Nesil Savaş Uçağı” olan F-35 Lightning-II Müşterek Taarruz Uçağını almak istediğini veya zamanında neden bu uçağı seçtiğini anlayabilmek için aşağıda başlıkların her birinin etraflıca bilinmesi gerekiyor. Bu makalenin amacı da bu hususları kısaca özetleyerek başlıklar halinde sunmaktır. Bu hususlar birlikte düşünülmeden F-35 gibi teknoloji harikası ve bir o kadar da tartışmalı bir uçağın neden seçildiği anlaşılamaz. Takdir edersiniz ki bunların hepsini tek bir makaleye sığdırmak çok zor olacaktır. O yüzden belli başlıklarda daha geniş bilgi ve F-35 teknik detaylar için önceden kaleme aldığım makale ve raporlara web ortamında ulaşmanızı rica ederim.
Genel olarak F-35 kararının verildiği 2002’li yıllar itibari ile Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler şimdiye nazaran çok daha iyi idi ve Türkiye ABD’nin en önemli müttefiklerinden biriydi. RAND Corp.’ın yayımladığı bir çalışmaya göre 2003 yılına kadar ABD önderliğinde gerçekleştirilen ortak hava harekâtlarına (Bosna vb.) İngiltere 29, Fransa 28, Türkiye ise 23 kez iştirak etmiştir. Bu istatistiğe göre ABD’nin müşterek hava harekâtlarında veri paylaştığı, ortak komuta-kontrol gibi yani günümüzde ağ merkezli harbe evrilmiş olan müşterek harekâtta Türkiye ve ABD karşılıklı sadık birer müttefik idi. Dolayısı ile 5’nci nesil savaş uçağı teknolojisinin “Nirvanası” ve ağ merkezli harp konusunda dünyada bir numara olan ve bu kavrama askeri havacılıkta yeni bir boyut kazandıran F-35 programına Türkiye’nin üçüncü dereceden ortak olması kadar tabi bir şey olamazdı.
Diğer yandan “Stealth” teknolojisi ve kabiliyetine adım atmak ve diğer büyük NATO ülkeleri ve İsrail gibi bölgesel güçlerden geri kalmak istemeyen Türkiye’nin 5’nci nesil savaş uçağı bazında tıpkı bugün olduğu gibi o gün de başka bir uçak tipi alternatifi yoktu (F-22, J-20).
2002 yılında F-35 seçildiği zaman F-5, F-4E ve F-16’lardan oluşan Türk Hava Kuvvetleri’ni bugünle kıyasladığımızda çeşitli artılar ve eksiler görürüz. Zaman içinde F-5 uçakları servisten kaldırılmıştır. Şu an sadece Türk Yıldızları bünyesinde 10-20 adet arası NF-5A/B uçakları bulunsa da elektronik sistemlerinin yetersiz olması sebebiyle çoğunda milli veya ithal akıllı mühimmat ve BVR (Görüş ötesi) mühimmatları kullanılmamaktadır. F-4E uçakları ise F-4E 2020 Terminatör modernizasyonu geçirmiş ve yüksek silah taşıma kapasitesi ve harekât yarıçapı ile tatmin edici düzeye gelse de sonradan peş peşe yaşanan kazalar gerekçe gösterilerek çoğu servisten kaldırılmış sadece 30-40 âdeti faal olarak kalmıştır. Kalan F-4E 2020 uçaklarının 2025-2030 yılları arasında kal edileceği düşünüldüğünde geriye sadece F-16C/D uçakları kalmaktadır.
160+80 olarak iki paket üretilen F-16 uçaklarının ise kaza-kırım geçirenlerinin yerine 30 adet daha F-16C/D Blok 50/50+ üretimi gerçekleştirilmiş ve Özgür projesi gibi projelerle modernizasyon uygulanmıştır. Ancak sayı olarak kazalardan ötürü toplamda sayısal artış olmamış ve bugün 238-240 adet civarı F-16 uçağı bulunmakta, bunların da 2030 yılından sonra çok yaşlanmış olacağı değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak 2002 yılı ile kıyaslandığında nicelik olarak daha düşük ancak nitelik olarak daha üstün uçaklardan oluşan hava gücümüz bu özelliğini zaman ilerledikçe yani 2030’lu yıllara doğru hem F-4E’lerin kal edilmesi, hem F-16’ların faydalı kullanım ömürlerinin bitmesi hem de çevremizdeki hava güçlerinin modernizasyon programları düşünüldüğünde kaybedecektir. Bu hususun önceden görülüp tedbir olarak F-35 seçilmesi de F-35 programında yaşanan ABD kaynaklı gecikmeler ve Türkiye’nin diğer ortaklardan daha sonra ödeme yapması sebebiyle sırasını beklemesi sonucu gecikmiş ve henüz giderilememiştir. Yani Luke Hava Üssü’nde pilotlarımız eğitime başlasa da yıllar önce hava gücümüze katılması gereken F-35’ler hala daha katılamamış üstelik S-400 krizi çıkmıştır. Aşağıdaki başlıkta inceleneceği üzere bölgesel ve çevresel tehditler karşısında Türk Hava Kuvvetleri’ne F-35 teslimatı bir şekilde gerçekleşmezse MMU TF-X yapılana kadar geçen sürede çok ciddi zafiyet yaşanabilir. Böyle bir durumda TF-X seri üretime geçilene kadarki sürede ikinci el veya ABD harici bir tedarikçiden daha çok hava üstünlüğü yönü ağır basan ancak yine çok rollü bir savaş uçağı alınması gerekecektir. Bu da farklı bir model ve maliyet demektir.
S-400 sebebi ile F-35 vermeme ve diğer satışlarda ambargo kararı alınması Avrupa’ya da kısmi yansıyacağı için birçok alternatif uçakta da ABD yapımı parça mevcut olduğundan EF-2000, Rafale harici alternatif yok gibidir. Pakistan-Çin yapımı JF-17 uçağını yetersiz olarak değerlendirdiğimizde veya mevcut F-16’lardan üstün bir yanı olmadığını değerlendirdiğimizde, Rus Sukhoi ve Mig serisi uçakların alımının da temelden bir NATO ülkesi için ne derece idamesi zor, maliyet-etkinlik açısında bir çıkmaz ve siyasi açıdan büyük bir sıkıntı olacağı aşikârdır. En azından depolarımızda bulunan hiçbir NATO menşeili füze ve akıllı bombanın kullanılamayacak olması yeterli sebeptir. Bu açıdan ara dönem uçağı alımı da Türkiye için tam bir handikap teşkil etmektedir.
MMU TF-X projesinin 2026 yılı hangardan çıkışı ve 2030 yılı ilk uçuşu ilan edilse de takdir edersiniz ki söz konusu savaş uçağı üstüne üstlük 5’nci nesil ise kimse seri üretim tarihi veremez, verse de inandırıcı olmaz. Bunu dünyadaki örneklerine bakarak değerlendirdiğimizde F-35 projesindeki öngörülemeyen gecikmeler ve maliyet katlanmaları tüm dünyanın dilindedir. Geriye kalan ve seri üretime geçmeyi başarmış olan F-22 (ABD), J-20 (Çin) uçaklarının da 5-10 yılda yapılmadığı çok uzun yıllardır geliştirildiği araştırıldığında görülecektir.
KISACA DİĞER 5’NCİ NESİL SAVAŞ UÇAKLARI
ÇİN, J-31/FC-31 VE TÜREVLERİ: Henüz prototip aşamasındadır. Seri üretim tarihi öngörülememiştir. İhraç versiyonu da düşünülmektedir. Özellikle Avusturalya’dan siber hırsızlık ile çalınan terabaytlarca F-35 teknolojisinin uçağa uygulandığı söylenmektedir.
Rus, SU-57 (T-50 PAK FA): 12 adet prototipi üretilmesine rağmen hala seri üretim kararı verilememiştir. Özellikleri kısıtlanmış ihraç versiyonu olacağına dair bilgimiz yoktur ancak Rus medyası kaynaklı dezenformasyon haberleri maalesef Türk medyasında da yer bulmaktadır. Tıpkı F-22, J-20 gibi Rusya’nın da uçağı olduğu gibi başka bir ülkeye hele NATO ülkesine satmasını düşünmek stratejik ve askeri gerçeklerden çok uzaktır. Bu uçağı elinde bulunduran Türk Hava Gücü’nün karşısına çıkan SU-35’ten bile daha avantajlı olacak olması savunma ürünleri global temel satış mantığı ile çelişmektedir. Uçağın tüm batı uçaklarından daha üstün bir manevra yeteneği olduğu iddia edilmektedir ki Rus Sukhoi geleneğine bakınca bu inanılması güç bir iddia değildir. Ayrıca hiçbir uçakta olmayan yanak ve kanat radarları ve kuyruk radarı ile neredeyse 360 derece kaplama ve dual bant radar teknolojisi vardır. Diğer yandan uçağın PESA radarı F-35’in AESA radarı ile boy ölçüşebilecek bir teknoloji değildir. Uçağın en büyük handikabı ise son derece mükemmel bir avcı uçağı oluşturulmaya çalışılsa da 4++ nesilden ileri gidememiş, Stealth teknolojisinin gereği olan düşük radar görünürlüğü ve termal gizlilik özelliğini içeren motor üretilememiş olmasıdır. Belki de uçağın maliyet sebepleri dışında tıpkı Çin J-20 uçağı gibi termal izi azaltacak turbofan motor teknolojisini yakalayamamış olması, üretimine mâni ve bekleme sebebi olabilir. Çinli J-20 buna rağmen seri üretime geçmiş hatta operasyoneldir ancak uçak gövde olarak stealth tasarıma sahiptir. SU-57 ise hem tasarım olarak hem de termal gizlilik olarak F-22 ve F-35 motorunun çok çok gerisindedir. Bazı uzmanlara göre ise bunda Rusların yeni yaptıkları radarlar ile Amerikan uçaklarını gördüklerini iddia ettikleri gibi stealth teknolojisinin gelecekte çöpe atılacağına dair inançları etkili olmuştur. Bu sebeple uçağın manevra, silah yükü ve menzilini ciddi kısıtlayan stealth tasarımını tercih etmedikleri söylenmektedir. Bu görüşe karşı çıkanlar -ki bunların içinde ben de varım- düşük radar görünürlüğü aşılsa bile termal gizlilikten yani F-35 uçağının EOTS sistemi tarafından 185 km uzaktan kızılötesi görülecek uçağın bunu nasıl gizleyeceği veya tersi F-35 onu gördüğü halde yetersiz IRST sensörü ile F-35’i göremeyecek olan SU-57’nin nasıl mücadele edeceği merak konusudur. Diğer husus ise ABD’deki sivile kapalı (51.Bölge vb.) test sahaları haricinde dünyanın hiçbir yerinde radar reflektörü çıkarılmış şekilde uçmayan F-22 ve F-35 uçaklarının nasıl test edildiğidir. Kullanıcı ülkelerinde savaş durumu hariç izinsiz çıkaramayacağı radar reflektörleri olmayan F-22, F-35 uçaklarını Rusya ve Çinlilerin nerede bulup test ettiği ve bu sonuca vardığı merak konusu, hatta alay konusudur. (F-22 ve Çin yapımı J-20 de daima reflektörlü uçmaktadır. Çünkü sivil hava trafiğinin güvenliğini riske atmamak ve düşman istihbarat uçaklarına ve radarlarına gerçek RCS değerini göstermemek için. Suriye’deki İsrail F-35’leri dahil).
Güney Kore, KFX: Henüz prototipi hangardan çıkmamış yani üretilmemiş 5’nci nesil uçak projesidir.
Hindistan, AMCA: SU-57 ortaklığı konusunda teknoloji transferi konusunda istediğini alamadığı için ortaklık yapmaktan vazgeçen Hindistan’ın kendi projesidir. Henüz üretilmiş prototipi yoktur. (Hindistan’ın milli uçağı tek motorlu Tesaj projesinin 30 yılda tamamlandığını ve Hint Hava Kuvvetleri’nin dahi yetersiz bulduğu için almadığı uçağın durumunun belirsiz ve büyük ihtimalle iptal olduğunu hatırlatmak isterim. Tabi ki bu TF-X’den vazgeçelim manasına eklenmiş bir not değildir. TF-X’e her şart ve koşulda sonuna kadar devam edilmesini savunanlardanım)
Japon, X-2 Shinshin: F-22 talebi ABD tarafından reddedilen Japonya’nın yıllar önce başlattığı deneysel/teknoloji gösterme uçağı yani “5’nci nesil X/F-3 uçağını yapabiliriz”i kendilerine ispatlama ve teknoloji geliştirme amaçlı 5’nci nesil savaş uçağı projesidir. Oldukça küçük ve silah kapasitesi yetersiz deneysel proje F-22, F-35, J-20’den sonra 5’nci nesil özelliklerini gösteren ve uçan tek örnektir. Motorunu da kendisi yaparak Rusya ve Çin’e fark atan Japonlar maalesef performans olarak Amerikan motorlarını yakalayamamıştır. Motor gaz çıkışında TVC yani nozul gaz çıkışını yönlendiren kanatçıklar gibi teknolojileri barındıran uçak projesi yüzlerce test uçuşundan sonra iptal edilmenin eşiğine gelmiştir. Yüksek teknolojiye sahip bir ülke olarak Japonya dahi rekabetçi bir 5’nci nesil yapmayacağı konusunda ümitsizliğe düşmüş ve 5 Milyar USD daha para gerektiğine hükmetmiştir. Sonuçta ABD F-22, F-35 karışımı hibrit bir modeli Japonya için ortak geliştirmeyi teklif etmiş ancak son günlerde Japonya’da hangara çekilmiş X-2’nin yeniden canlandırılması konuşulur olmuştur.
Fransa, NGF: Yeni Fransız projesi. Almanya önce 6’ncı nesil sonra 5,5 nesil diyerek en sonunda bu Fransız projesine ortak olmuştur. Birkaç Avrupa ülkesinin de gireceği söylenmiş olmakla birlikte 5’nci nesil uçak yapmanın zorluğu ve maliyeti düşünüldüğünde tüm Avrupa üreticilerinin birleşmesi sürpriz olmayacaktır. Henüz başlangıç aşamasındadır.
İngiliz, Tempest: Henüz 5’nci nesil uçak dahi yapmamış Avrupa’nın bir diğer 6’ncı nesil iddiası ile çıkış yapan projesidir. Sergilenen mokapı bile 6’ncı nesil olmaktan uzak olan proje daha başlangıç aşamasındadır. Her iki proje de Türk MMU TF-X projesinde alınan mesafe ve tahsis edilen bütçenin çok gerisinde henüz başlangıç aşamasındadır. Fransız ve İngiliz projesinin birleştirilme düşüncesi olmasa da aynen NGF gibi sürpriz olmayacaktır. Her iki projede çok hızlı bir ilerleme olmaz ise Avrupa’nın ilk 5’nci nesil savaş uçağı Türkiye’nin TF-X’i olmuş olacaktır.
YAKIN VE UZAK KOMŞUlARIMIZIN HAVA GÜÇLERİNİN KISA DEĞERLENDİRMESİ
Çevremizdeki bölgesel güçlerin avcı uçağı envanterine kısaca bir göz attığımızda sanırım F-35 neden aldığımız veya alamadığımız taktirde neden TF-X yapılana kadar ara dönem için en az 40-50 adet özellikle çift motorlu sofistike bir avcı veya av/bombardıman uçağı almamız gerektiği veya ilerisi için TF-X’e neden ihtiyacımız olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Rusya Federasyonu Sukhoi ve MİG serisi nerede ise tamamı “çift motorlu 4 ve 4++ nesil” savaş uçaklarından oluşan güçlü bir hava gücüne sahiptir. Uzun menzilli stratejik bombardıman uçaklarından başka özellikle SU-30,35 türevleri avcı uçakları ile SU-34 taktik bombardıman uçağı F-16’larımız için son derece zorlu rakiplerdir.
Devamı M5 Dergisi Nisan 2019 Sayısında…