Osmanlı’dan Günümüze Havacılık
Türk havacılık tarihi kapsamlı olarak irdelenirse asırlarca geriye gidilir. Türkmenistanlı İsmail Cevheri ve sonrasında Hezarfen Ahmed Çelebi’nin kuşlardan ilham alarak gerçekleştirdikleri insanlı uçuş denemeleriyle başlayan havacılık, günümüz Türkiyesi’nde yerli üretim jetlerin, İHA (İnsansız Hava Araçları) ve SİHA’ların (Silahlı İnsansız Hava Araçları) savunma stratejimize kattığı güçle büyüyerek devam ediyor. Bilhassa İHA-SİHA’ların terörü bitirme noktasında gösterdiği etkinliği ise yadsımak olanaksız.
Osmanlı İmparatorluğu’nda neredeyse 15. yüzyıldan beri roket esaslı silahların kullanıldığını biliyoruz. Özellikle 1453’te Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethi sırasında bu türden teçhizatın bilfiil tecrübe edildiği kaydedilir. Akabinde dünyada uçan ilk insan sıfatına haiz Hezarfen Ahmed Çelebi, Sultan IV. Murad Han döneminde kendi yaptığı kanatlarıyla bir yerden bir yere metrelerce uçmayı başardı. Bundan sadece birkaç yıl sonra bu kez Lagari Hasan Çelebi, roket aksamıyla çalışan hava aracıyla Sarayburnu’ndan havalanıp denize iniş yaptı. 17. yüzyılda gerçekleştirilen bu insanlı uçuş denemeleri bir süreliğine icraata evrilmedi, lakin savaşlarda roket esaslı silahlar geliştirilerek kullanılmaya devam etti.
18. VE 19. YÜZYILLARA GELİNDİĞİNDE…
Bu dönemde roket kıtaları daha da güçlendirildi. Ara verilen insanlı uçuşlar tekrardan denenmeye başladı. Özellikle 20. yüzyıla gelindiğinde devletlerarası güç ve sömürge yarışının patlak vermesiyle başlayan savaşlara paralel olarak ordunun havadan da desteklenmesi gerekliliği Osmanlı’nın gündemine oturdu.
MAHMUD ŞEVKET PAŞA DÖNEMİ VE FESA BEY…
İlk bröveli pilotumuz Fesa Bey, 1911 yılında Osmanlı ordusunda bir yüzbaşı iken pilotluk sınavını birincilikle kazandı ve devlet eliyle Fransa’ya uçuş eğitimine gönderildi. 1912 senesine gelindiğinde Fesa Bey, İstanbul’a döndü ve kendisine 1 no‘lu uçuş brövesi verildi. Balkan Savaşlarında pilotluk ve filo komutanlığı yaptı. Cumhuriyet döneminde ise Türk Hava Yolları’nda müdürlük yaparak devlete havacılık alanında hizmet etmeyi sürdürdü.
Fesa Bey, Yusuf Kenan Bey gibi genç subayların 1911 senesinde yurtdışında eğitim alarak pilot olmalarının sağlanmasında, dönemin bazı siyasi ve askeri hususiyetleri etkili olmuştu. İtalya o yıl, Osmanlı sınırları içerisinde olan Trablusgarp’ı bombalayarak, dünyanın ilk hava saldırısını gerçekleştirdi. Milli sınırlar gereği hedef tabii ki Osmanlı’ydı. Bu nedenle dünya savaş tarihinde uçağın kendisine karşı bir saldırı mekanizması hatta bir tehdit olarak kullanıldığı ilk ülke Osmanlı Devleti’dir diyebiliriz. Dönemin Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın emriyle hemen bir havacılık komisyonu kuruldu. Böylelikle ilk pilotların seçimine ve eğitimine başlanarak havacılık faaliyetlerine
adım atıldı.
1912 yılına gelindiğinde Balkan Savaşları patlak verdi. Bu, Türklerin uçaklarla katıldığı ilk savaş oldu… Fakat yedek parça ve yakıt eksikliğine tecrübesizlik de eklenince uçakların aktivitesi keşif yapmakla sınırlı kaldı. Karşı taraf hava saldırılarıyla hep bir adım öne geçiyordu. Netice itibariyle bu realitenin farkına varıldı ve Osmanlı Devleti’nde ilk havacılık girişimleri, askeri manada üstünlüğü sağlama temeline dayandırıldı.
Devamı M5 Dergisi Kasım Sayısında…