Çin'in Kuşak ve Yol İnsiyatifi Bağlamında Hindistan ve Pakistan - M5 Dergi
DergiMakalelerSayı-346-Mayıs-2020Son sayı

Çin’in Kuşak ve Yol İnsiyatifi Bağlamında Hindistan ve Pakistan

Abone Ol 

Çin Pakistan Ekonomik Koridoru, er ya da geç açılacak. Hindistan’ın bunu engellemeye gücü yetmeyecek. Güney Asya’da Hindistan etkisi zayıflarken Çin etkisi artacak. Hindistan, dış politikada daha da yalnızlaşacak. Afro-Asya Okyanusu, daha da çoğulcu bir nitelik kazanacak. Bundan sonrasında iki uç senaryo var: Ya Çin Pakistan Ekonomik Koridoru tümüyle başarılı olup Pakistan’ı bir ‘Asya kaplanı’ yapacak ya da Pakistan’daki iç çatışmaları derinleştirip borç batağıyla birlikte ülkeyi çökertecek. Fakat kesin olan bir şey varsa o da, Çin’in Çin Pakistan Ekonomik Koridoru ile birlikte iyice yükselişe geçeceği…

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin (KYİ) ilk ve en yoğun etkilerini Orta Asya, Güneydoğu Asya ve Güney Asya’da görüyoruz ve göreceğiz. Güney Asya’nın iki büyük gücü olan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’den bağımsız olma sürecinde bölünmeleriyle gelen kuruluşlarından başlayarak ‘kanlı bıçaklı düşman’ niteliğindeler. Hindistan’a yönelik Pakistan kaynaklı çeşitli terör saldırılarına karşılık, Pakistan da çeşitli saldırılar için Hindistan’ı suçluyor. Aralarında Keşmir anlaşmazlığı var. Hepimiz açısından en kötüsü ise ikisinde de nükleer gücün olması.

“HİNDİ-CHİNİ BHAİ-BHAİ” MI

“HİNDİ-CHİNİ BYE BYE” MI?

İki komşu ülke olan Çin ile Pakistan, başından beri çok sıkı dostlar. Bu dostluk, Pakistan resmi makamlarınca “Dağlardan yüce, okyanuslardan derin, çelikten daha güçlü, baldan tatlı” diye tarif ediliyor. İki ülke arasında sınır anlaşmazlığı bulunmuyor. Ortaklaştıkları nokta, gerçekte, Hindistan politikaları. Bağımsız Hindistan’ın ilk başbakanı Jawaharlal Nehru (1889-1964) zamanında Çin ile Hindistan arasında su sızmıyordu. Biri sosyalistti, öteki sosyalizme yürüyordu. Nehru’nun ünlü sözü hâlâ akıllardadır: “Hindi-Chini bhaibhai” (“Hintli ve Çinli kardeştir”). Fakat bu dostluk uzun sürmedi. Bir kere dünya solu, Sovyetler ile Çin arasında bölünürken, bu dostluk o bölünmeye kurban gitti. Fakat daha da önemlisi, iki ülke arasındaki, sonunda savaşa da yol açacak olan sınır anlaşmazlığıdır – ki bu anlaşmazlık hâlâ sürmektedir-. Çin’in Hindistan’dan toprak talebi bulunuyor. Çin İmparatorluğu’nun güçten düştüğü çöküş devrinde, kuzeyde Rusya Çin topraklarını ele geçirdi (bu toprakları hâlâ ellerinde tutuyorlar ama Çin’in toprak talebi bulunmuyor); Güney’de ise, İngiltere, Hong Kong’a el koymakla kalmadı, Tibet’in yaklaşık olarak yarısını İngiliz Hindistan’ı toprakları
na kattı – ki bu topraklar bugün, Hindistan’ın Arunaçal Pradeş bölgesini oluşturuyor. Çin, bu toprakları Hindistan’dan talep ediyor. Çin-Hindistan ilişkisini bozan bir diğer konu, Dalai Lama’nın Hindistan’da ağırlanması. Kimilerine göre, Hindistan, Dalai Lama’yı Çin’e karşı bir koz ve silah gibi kullanıyor.

ÇİN’İN ‘İNCİ KOLYE’Sİ

Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Çin-Hindistan ilişkilerini iyice kötüleştirirken, Çin-Pakistan dostluğunu daha da pekiştirmesi bekleniyor. Kuşak ve Yol İnisiyatifi öncesinde de fakat özellikle Kuşak ve Yol İnisiyatifi’yle birlikte, Güney Asya’da Çin varlığı iyice yükselişte. Sri Lanka ve Maldivler gibi ada ülkelerinde çokça Çin yatırımı var. Bu varlık, son hızla askerileşiyor. Ekonomik amaçlı gibi inşa edilen limanlar, Çin donanmasının etki alanını genişletmek için kullanılıyor. Bu durumu nitelemek için, ‘İnci Kolye’ sözü kullanılıyor: Çin, Myanmar, Bangladeş, Sri Lanka, Pakistan ve Cibuti’de limanlar inşa edip bunları askeri amaçla kullanıyor ya da kullanmayı planlıyor. Bu, Hindistan’da kuşatılma korkusu uyandırıyor. Cibuti’de korsanlarla mücadele gerekçesiyle zaten bir Çin deniz üssü kurulmuş durumda. Benzer bir gerekçeyle/bahaneyle diğer limanlar da kolaylıkla askerileştirilebilir.

AFRO-ASYA OKYANUSU

Kuşak ve Yol İnisiyatifi, artık yalnızca Hintli olmayan bir Hint Okyanusu düşüncesini ve uygulamasını ortaya çıkarıyor. Gerçekte, Hint Okyanusu hiç bir zaman yalnızca Hintli olmadı. Bu ifade, siyasal olarak yanlış ve onun yerine yavaş yavaş ‘Afro-Asya’ ya da ‘Afrasya Okyanusu’ ifadesi kullanılıyor. Eski Yunan kaynaklarında, o okyanus, ‘Eritre Denizi’ olarak geçiyor, Çin kaynaklarında ise Batı Denizi; çünkü Hindistan, Çin’in batısında kalıyor. Başka kaynaklarda, ‘Doğu Denizi’ dendiğini görüyoruz. ‘Hint’ adı, İndus Irmağı’ndan geliyor ama ırmak, bağımsızlık sonrasındaki bölünmeyle birlikte Hindistan’da değil Pakistan’da kaldı. Dolayısıyla, ‘Hint Okyanusu’ ifadesi, dışlayıcı nitelikte. Afrika’yı, Pakistan başta olmak üzere diğer Asya ülkelerini ve hatta Avustralya’yı dışarıda bırakmış oluyor. Hindistan, arka bahçesi olarak gördüğü Güney Asya’da çoğulcu bir oluşumdan hoşlanmıyor. Oysa, Afro-Asya Okyanusu, her zaman yalnızca Hintli değil, çoğulcuydu. Hatta ‘Hint Okyanusu’ ifadesinin Batı sömürgeciliğiyle yaygınlık kazandığı bile söylenebilir – nasılsa Afrika bir okyanusa ad veremeyecek kadar az gelişmişti, Hindistan’dan bile daha az gelişmişti.

KUŞAK VE YOL İNİSİYATİFİ’NİN VE HİNDİSTAN

Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne dönelim: Hindistan, yukarıda anılan nedenlerle, Çin’e ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ye kuşkuyla yaklaşıyor. Şanghai İşbirliği Örgütü, BRICS ve Asya Altyapı Yatırımları Bankası gibi oluşumlarda Çin’le yan yana gelse de, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne katılmıyor. Çin’le her zaman arası bozuk olan Japonya bile, önce mesafeli davranmakla birlikte sonradan Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne katıldı. Çünkü Avrupa ile Asya arasında ulaşım ve taşımanın kolaylaşması, Japon mallarının Avrupa’ya gönderilmesi için de kolaylık sağlamış oluyor. Ama Hindistan, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin yalnızca güvenlik boyutuna odaklandığından, ekonomik olumluluklarını göremiyor. Kuşak ve Yol İnisiyatifi, yolları ya bozuk ya da hiç olmayan Kuzey Hindistan’ı ve çevre ülkeleri kalkındıracak bir proje. Hindistan, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni tümüyle reddetmek yerine, olumlu bulduğu projelere katılıp uygun görmediklerini reddedebilir. Böyle bir seçeneği de var ancak buna yanaşmıyor. Hindistan’ın Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne yönelik yanıtı tutarsız ve gecikmiş bulunuyor. Oysa Hindistan, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne katılmayarak, çevrede bu inisiyatife katılan diğer ülkelerle ilişkilerini bozma riskini almış oluyor. Bölgede Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne bir tek Hindistan ve sonsuza dek bağlaşığı olan Bhutan katılmıyor. İkincisi, Hindistan, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin dışında kalarak, onu kendi ulusal çıkarlarına göre etkileme şansını kaybetmiş oluyor.

Hindistan, yukarıda anılan nedenlerle, Çin’e ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ye kuşkuyla yaklaşıyor. Şanghai İşbirliği Örgütü, BRICS ve Asya Altyapı Yatırımları Bankası gibi oluşumlarda Çin’le yan yana gelse de, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne katılmıyor. Çin’le her zaman arası bozuk olan Japonya bile, önce mesafeli davranmakla birlikte sonradan Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne katıldı. Çünkü Avrupa ile Asya arasında ulaşım ve taşımanın kolaylaşması, Japon mallarının Avrupa’ya gönderilmesi için de kolaylık sağlamış oluyor.

ÇİN-PAKİSTAN EKONOMİK KORİDORU

Gelelim Pakistan’a: Pakistan’da Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin bir parçası olarak Çin Pakistan Ekonomik Koridoru (ÇPEK) oluşturuluyor. Böylelikle Sincan/Doğu Türkistan ile Pakistan’ın Afro-Asya Okyanusu kıyısındaki Gwadar Limanı birbirine bağlanacak. Çin, ÇPEK’le birlikte Arap ülkelerinden almakta olduğu petrolü daha kısa yoldan alacak, Afrika’yla ve Avrupa’yla da mesafesi kısalacak. Peki ÇPEK’in Pakistan’a ne faydası olacak? Bir kere, ülke boydan boya yollarla donatılacak. ÇPEK yalnızca bir ulaşım-taşıma projesi değil; işin içinde endüstri ve özellikle enerji yatırımları da var. Pakistan, özellikle sıcak aylarda – ki bu aylarda enerji gereksinimi zirveye ulaşıyor- çokça elektrik kesintisi yaşıyor. Çin’in Pakistan’da inşa ettiği/edeceği santrallerle ülke, bu sorununu çözmüş olacak; bunun da elektrik kesintileri nedeniyle üretime sık sık ara veren yerli ekonominin yararına olması bekleniyor.

Devamı M5 Dergisi Mayıs 2020 Sayısında…

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close