Geleceğimizi inşa ediyoruz
Toplumlar, dönem dönem inşa, ilerleme, duraklama ve gerileme dönemi yaşarlar. Bu dönemlerin kırılma noktaları vardır.Bu kırılma noktaları sonrasında aktardığımız evrelere geçiş başlar. Ancak her geçiş döneminin sancıları büyüktür. Özelliklede ilerleme dönemlerinin. Eski sistemden beslenenler direnir, dış düşmanlar saldırır, içerideki provokasyon grupları hareketlenir vs. Ayrıca yeni ilerlemeyi kendi çıkarları çerçevesinde evirmeye çalışanlar da görünür.
Örneğin geçen yüzyılın çöken imparatorluklarından Osmanlı İmparatorluğu, kan emiciler tarafından son zerresine kadar tüketilmek istendi. Bu kan emicilerin karşısına Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki bir avuç milliyetçi asker çıktı. Milletine liderlik yapıp, Osmanlı’nın gerileme dönemindeki toprak kayıplarını Anadolu coğrafyasında durdurdu ve bu coğrafyayı bize yurt yaptı. Geçen ay bunun zaferiydi. Eylül ayının 9’unda da Yunan ordusunu İzmir’den denize dökerek zaferi taçlandırdılar. Artık gerileme bitmişti. Türk, Anadolu coğrafyasını satıh yapmış, bölünmeyi, parçalanmayı, yokolmayı durdurmuştu. Sonra inşa başladı. İşte bu değişime direnenler oldu. İlerlemeyi kendi gizli ajandaları çerçevesinde kullanmak isteyenler de oldu. Zorlu bir dönemdi. Özellikle iki dünya savaşından birincisini embriyoyken diğerini doğduktan çok kısa bir süre sonra yaşamış ülkemiz, dünyanın geçirdiği sancılı dönemlerden etkilendi. İçeride Batı destekli vesayet unsurları oluşturuldu. Bu unsurlar hükümetler devirdi, darbeler yaptı, siyaseti istedikleri gibi dizayn ettiler. Sadece siyaset değil, ekonomiyi de…
Ta ki 15 Temmuz’a kadar… Türkiye, kendisine yönelik saldırganlığın en üst zirvesini yaşadığı o geceki işgal girişimini püskürttükten sonra yeniden yukarıya doğru ilerleme mücadelesi yürütüyor. Mavi Vatan’da, Suriye ve Irak’ta, ekonomide, sosyal hayatta ve daha birçok alanda bu mücadelenin aşamalarını görüyoruz. Sancılar var mı? Var. İktidarı veya muhalefeti destekleme görüntüsü adı altında bölünme planlayıcıları, kripto unsurlar Türk milletini ayrıştırmaya çalışıyor. Ancak artık macun tüpten çıktı. Türkiye artık geleceğini inşa ediyor. Bu inşanın en önemli ayaklarından biri savunma sanayii ve teknoloji…
İşte havacılık, uzay, teknoloji alanlarında Türk gençliğinin önünü açmayı hedefleyen TEKNOFEST, bu yıl çok anlamlı bir şekilde milli mücadelemizin parlayan yıldızlarından Gaziantep’te gerçekleştirilecek. Eylül ayı başında başlayan ve resmi olarak 24-27 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek yarışmalarda 100 binin üzerinde genç havacılık, uzay, teknoloji, tarım gibi konularda bilgilerini yarıştıracak ve Türkiye’nin geleceğini oluşturan fidanlara su dökecek.
Ürün dergimizin sayfalarında ayrıca savunma sanayisiyle ilgili son derece başarılı veriler toplayan genç kardeşimiz Abdullah Şentürk’ün Türk-Yunan donanmalarındaki MEKO-200 sınıfı Fırkateynleri karşılaştırdığı yazısını okuyacaksınız.
Strateji dergimizin kapağı ise Ankara Temsilcimiz Yusuf Alabarda’nın Batı dünyasının güvenlik paradigmaları ile buna yönelik kaynak aktarımıyla ilgili kapsamlı bir analizi göreceksiniz. Alabarda’nın yazısının sonuç bölümündeki Türkiye için yaptığı öneri ise son derece çarpıcı.
Gerek Ürün gerek Strateji dergimizde dolu dolu makaleleri okuma fırsatı, hem savunma hem de savunma ile bağlantılı strateji gelişmelerini öğrenme imkanı bulacaksınız.
***
Bu sayımızda bir de zorunlu bir değişiklik yapmak zorunda kaldık. Bildiğiniz üzere Haziran ayında tek dergi fiyatına iki dergiye geçiş yapmıştık. Temmuz ayında da iki derginin toplam sayfa sayısını artırmıştık. Bu nedenle Eylül sayısında zorunlu olarak dergimizin fiyatına 10 TL’lik bir zam yapmak zorunda kaldık. Artık M5’i 30 TL’ye alacaksınız. Bu zorunlu değişikliği anlayışla karşılayacağınızı düşünüyor, hepinize iyi okumalar diliyoruz.