4’üncü sanayi devrimi ve Karadeniz’deki muhtemel etkileri - M5 Dergi
MakalelerSayı 350 Eylül 2020

4’üncü sanayi devrimi ve Karadeniz’deki muhtemel etkileri

Abone Ol 

Karadeniz ülkeleri, jeopolitik açıdan önümüzde yıllarda yeni nesil endüstrileşmeye doğru ciddi politikalar üretmek durumundadır. Karadeniz ekonomik gelişmesi ve büyüme potansiyelinden elde edilecek gelirler, 4.0 için önemli bir “kaldıraç” görevi üstlenmelidir. Şu bir gerçektir ki 4.0’a uyum sağlayamayan ülkeler, küresel ekonominin dışında kalmaya mahkumdurlar. Bu yüzden bölgesel işbirliği içinde olan ülkeler, oluşturdukları bölgesel entegrasyonlar üzerinden derin işbirliği ve güç birliği yaparak, Batı ile yarıştan kopmamalıdır.

1 – İNSANLIK TARİHİNİN EVRİLME SÜRECİ

İnsanlığın bilinen en eski uygarlığı 10 veya 12 bin yıl öncesine dayanan Göbeklitepe’dir. Medeniyet tarihine baktığımızda her değişim ve dönüşümün asırlar, hatta bin yıllar aldığı görülür. Ateşin bulunmasından madenlerin kullanılmasına, yazının icadından makineleşmeye kadar geçen süre, insanlığın yeryüzündeki varlığının birer serüvenidir. İlkel yaşamdan, uygarlığa ve medeniyete akıp giden zamanın yolculuğudur.

4.0 sanayi devrimi nitelik ve nicelik bakımından hayatımızın bundan sonraki tüm merhalelerinde etkili olacaktır. Sosyal, kültürel, politik, hukuki, ekonomik olarak değişim ve dönüşüm kaçınılmaz olacaktır. Bundan sonra konuşacağımız ana konular ise robot teknolojiler, siber güvenlik, yapay zekalar, yazılımlar, yüz milyarlarca dolar değerinde küresel teknoloji şirketleri, yeni versiyon silikon vadileri, girişimcilik, teknokentler, internet, sosyal ağlar olacaktır. Her şeyin minimalize olacağı bu evrilmenin, büyük sermaye yatırımlarına ve bütün insanlığı etkileyeceği kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz ilkesi, şüphesiz ki Karadeniz jeopolitiğini de her yönüyle etkileyecektir

İnsanlık tarihinin köşe taşlar diyeceğimiz önemli değişim ve dönüşümleri, bizi bugünlere taşımıştır. Mağara yaşamından nehir kenarlarındaki küçük barınaklara, site devletlerinden imparatorluklara ve oradan da ulus devletlere geçişin hikâyesidir insanlık tarihi. Aynı şekilde Semavi dinlerin doğuşu, Mezopotamya, Anadolu, İran, Çin, İskit, Mısır, Roma vb. gibi medeniyetlerde bugüne gelinen yolda birer ışık, yol gösterici olmuşlardır.

Şüphesiz insanlık tarihinin her değişimi, uzun bir zaman almış ve bir o kadar da sancılı olmuştur. İnsanlığın yeryüzündeki 12 bin yıllık varlığı son 500 yılda özellikle de son yüzyılda şaşırtıcı ve etkileyici bir şekilde değişim ve dönüşüme uğramıştır. Bu sürecin altında ise bilim ve teknoloji yatmaktadır.

Avrupa Ortaçağı aşıp, skolastik düşünceden rasyonalizme oradan da pozitif bilimlere geçince dikey sıçramalı ciddi bir gelişim ve büyüme moduna girdi. Coğrafi keşifler, Rönesans ve reform hareketleri, Fransız İhtilali sonrasında imparatorlukların parçalanması ile ulus devletlerin kurulması ve 18. yüzyılda buharlı makinelerin bulunmasıyla sermaye birikimi, ardından da endüstri devrimi başlamış oldu.

Son 200 yılda gelişen bu akıl almaz değişim ve dönüşümün miladı Sanayi Devrimi’dir dersek yanılmış olmayız. Sanayi Devrimi’nin ilki sayılan buharlı makinelerin bulunması ile başlayan süreçte yeni alternatif pazarlar bulunması ve sermaye birikimi çabaları iki büyük dünya savaşına neden oldu.

  1. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan gelişmeler ve değim o kadar şiddetli oldu ki son 50 yılda adeta 12 bin yıllık mesafe kaydedildi. 1950’lerden günümüze kadar 3 kez sanayi devrimi yaşandı.

SANAYİ DEVRİMLERİ

2.1.BİRİNCİ SANAYİ DEVRİMİ

1712 buharlı makinenin bulunması, 1784 ilk endüstriyel dokuma tezgâhlarının çalışmaya başlaması ve nihayetinde 1870’de ilk üretim bandının (Cincinati Mezbahaları-ABD) kurulmasıyla, iş bölümüne dayalı elektrik enerjili kitlesel üretimin devreye girmesi arasındaki tarih kronolojisi “Birinci Sanayi Devrimi” olarak nitelendirebiliriz.

  1. yüzyıldan başlayarak, 19. Yüzyılın ortalarına kadar devam eden bu dönemin en önemli buluşu şüphesiz makinelerdir. Ana hammadde olarak da demir ve kömürü görmekteyiz. Birinci sanayi devriminde, makineleşmenin getirdiği büyük fabrikalar ortaya çıktı. Demiryolu çağı da bu dönemde orta çıktı. Tarıma dayalı ekonomiden, makine+emek yoğun iş sürecine geçildi. Sanayi devriminin gelişim evresinde ekonomik, toplumsal, sosyal, kültürel, hukuki ve siyasal pek çok değişim ve dönüşüm beraberinde yaşanmıştır.

 2.2. İKİNCİ SANAYİ DEVRİMİ

1850’lerden başlayarak 1914’lü yıllara kadar olan dönemi kapsayan sanayi devrimin ikinci merhalesinin en önemli iki buluşu, otomobil ve uçaktır. Bundan önce ortaya çıkan yeni buluşlar, telefon ve telgrafın icatlarıyla birlikte sanayileşme ve bilgi çağı da bir bakıma başlamış olmaktadır.

Sanayileşmenin getirdiği en önemli kavram işçi ve işçi haklarının korunması kavramı olmuştur. “Emek” olarak tanımlanan bu olgu, mühendis Taylor (Frederic Winslow Taylor) tarafından geliştirilen üretim modeli ile yeni bir şekil almıştır. Taylor Modeli; işçi emeğinden olabildiğince fazla yararlanmayı hedef alan bir üretim yöntemidir. Üretim faaliyetlerinin teknik ve idari esaslara göre şekillenmesi olarak tarif edilen rasyonalizasyon , sanayide sistematize edilmiştir. Özellikle ABD’de Ford Otomobil Fabrikalarında “üretim bandı modeli” ve elektriğin seri üretim aracı olarak kullanması önemlidir. Bu dönemde Kaizen, Yalın Üretim, Toplam Kalite Yönetimi gibi kavramların alt yapısı oluşturulurken , öte yandan da ekonomi üretim, pazar ve paylaşım teorileri geliştirildi. Sermayenin ulusal olmaktan çıkıp, uluslararasılaşması yine aynı dönemde olmaya başladı.

4.0 sanayi devrimini Z kuşağı denilen yeni nesil insanlar geliştirecek ve büyütecektir. Enerji kaynakları, alternatif üretim süreçleri, siber dünyaların oluşturduğu yeni ekonomi modeli bütün rasyonalitesiyle karşımızda duruyor. Tam da bu noktada, enerji kaynakları bölgesi zengin petrol ve doğalgaz yatakları, geçiş koridoru konumu, Orta Asya ve derinliğinde Pasifik Bölgesi bir bütün olarak ele alındığında, 4.0’ın önemi ve değeri daha da artmaktadır

2.3. ÜÇÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ

1970’li yıllarda ilk modern bilgisayarların bulunup, bilgi ve teknolojiye dayalı sistemlerin, kısaca elektronik sistemlerin geliştirildiği, hemen her alanda mekanik ve elektroniğin otomasyonların kullanıldığı bir dönem olarak değerlendirebiliriz. Geldiğimiz noktada üçüncü sanayi devriminin yarattığı bilgi birikimine, “bilgi çağı”, “uzay çağı”, “sanayi ötesi toplumlar” gibi sosyolojik tanımlar yapmaya başladık.

Elektrik-Elektronik teknolojisi tüm ekonomik sektörleri ve diğer tüm alanları geliştiren, temel ve üretken bir sanayiye dönüşüm sağlamıştır. Öyle ki bilgi, bilgi üretir hale gelmiştir. Bu dönemde tamamen teknolojik üretime ve yazılıma dayalı küresel şirketler ortaya çıkmıştır. Günümüzde baş döndürücü hıza ulaşan teknolojik gelişmelerin itici gücü (main driver) olarak nitelendirilebilecek olan elektronik endüstrisi, mikroişlemci veya bilgisayar denetimli düzenleri gerçekleştirmesi ve gündelik hayata yerleştirmesi nedeniyle yepyeni bir endüstrinin de kapılarını aralamış oldu.

2.4. SON SANAYİ DEVRİMİ: 4.0

İnsanlığın ulaştığı bilgi ve bu bilgilerin bilgisayarlar tarafından kullanılmaya başladığı yeni bir sanayi çağına, iki binli yılların başında girdiğimiz bir gerçektir. Bu dönem için insan zekâ ve aklının yanına, ‘bilgisayarların zekâ ve aklı’ da eklendi diyebiliriz. Özellikle Facebook bilgisayarının yapay zeka olarak, kendi dilini oluşturması ve bunun dünya medyasında yer alması , 4.0 devrimin başladığına en önemli kanıttır. 4.0’ın temel yapısı siber-fiziksel sistemlerin birbirleriyle ve insanlarla gerçek zamanlı olarak iletişime geçip işbirliği içinde çalışabilmesidir. Çalışma metodolojisi 6 temel esasa dayanan 4.0 devriminde temel kriterler şunlardır:

1 -Karşılıklı Çalışabilirlik 2- Sanallaştırma 3- Özerk Yönetim 4- Gerçek-Zamanlı Yeteneği 5- Hizmet Oryantasyonu 6- Modülerlik

4.0 sanayi devrimi nitelik ve nicelik bakımından hayatımızın bundan sonraki tüm merhalelerinde etkili olacaktır. Sosyal, kültürel, politik, hukuki, ekonomik olarak değişim ve dönüşüm kaçınılmaz olacaktır. Bundan sonra konuşacağımız ana konular ise robot teknolojiler, siber güvenlik, yapay zekalar, yazılımlar, yüz milyarlarca dolar değerinde küresel teknoloji şirketleri, yeni versiyon silikon vadileri, girişimcilik, teknokentler, internet, sosyal ağlar olacaktır. Her şeyin minimalize olacağı bu evrilmenin, büyük sermaye yatırımlarına ve bütün insanlığı etkileyeceği kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz ilkesi, şüphesiz ki Karadeniz jeopolitiğini de her yönüyle etkileyecektir. Zira 4.0’ı yakalamak için, büyük sermaye birikimine ihtiyaç vardır.

  1. DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ SÜRECİ VE KARADENİZ BÖLGESİ’NE MUHTEMEL ETKİLERİ

İnsanlık ailesinin yeryüzünde var olduğu binlerce yıldan, günümüze kadar süzülerek gelen uygarlık ve medeniyet, son üç asırda, aklın ötesine geçerek, bugünkü seviyesine ulaştı. Her nesil kendi coğrafyasında, değer ve kültür yapısını oluştururken, kuşakların birbirine devrettiği bilgiler, genetik olarak bugüne ulaştı.

Y Kuşağı diye tanımlanan jenerasyon, üçüncü nesil sanayi devrimini gerçekleştirdi ve soğuk savaşı sona erdirdi. Ardından da globalizm kavramımı yerleştirdi. Soğuk savaşın sona ermesi ile birlikte, sermaye ve yatırım gerçek anlamda küreselleşti. Hatta Avrupa Birliği modeli ile de uluslarüstüleşti.

4.0 sanayi devrimini ise Z kuşağı denilen yeni nesil insanlar geliştirecek ve büyütecektir. Enerji kaynakları, alternatif üretim prosesleri, siber dünyaların oluşturduğu yeni ekonomi modeli bütün rasyonalitesiyle karşımızda duruyor. Tam da bu noktada, enerji kaynakları bölgesi zengin petrol ve doğalgaz yatakları, geçiş koridoru konumu, Orta Asya (Rusya ve Türk Cumhuriyetleri) ve derinliğinde Pasifik Bölgesi (Çin-Japonya-Hindistan gibi) bir bütün olarak ele alındığında, 4.0’ın önemi ve değeri daha da artmaktadır. Özellikle KEİB, ŞİÖ, ASEAN gibi bölgesel entegrasyonlar, bölge ülkelerinin bütününde sanayi ötesi toplumlar oluşturması bakımından büyük önem arz etmektedir.

Bilindiği üzere Karadeniz Bölgesi ülkeleri ve onun ardılı olan Orta Asya ülkeleri, toplam gayrisafi milli hasıla gelirinin büyük bir kısmını petrol ve doğalgazdan elde etmektedir. Gelişmiş Batı ülkelerine nazaran halen üçüncü sanayi aşamasında olan Karadeniz Bölgesi, önümüzdeki yıllarda, güvenlik riskiyle karşı karşıya kalabilir. Zira bu devrim süreci, ekonomik büyüme dalgalanmasını artıracak, tüketim alternatiflerini hızlandıracaktır. Bilişim, dijital çağ ve siber güvenliğin önem kazandığı böyle bir ortamda, enerji arzının ve güvenliğinin sağlanması için, sağlam ve güvenilir ekonomiyle mümkün olacaktır.

Karadeniz Bölgesi ülkeleri ve onun ardılı olan Orta Asya ülkeleri, toplam gayrisafi milli hasıla gelirinin büyük bir kısmını petrol ve doğalgazdan elde etmektedir. Gelişmiş Batı ülkelerine nazaran halen üçüncü sanayi aşamasında olan Karadeniz Bölgesi, önümüzdeki yıllarda, güvenlik riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bilişim, dijital çağ ve siber güvenliğin önem kazandığı böyle bir ortamda, enerji arzının ve güvenliğinin sağlanması için, sağlam ve güvenilir ekonomiyle mümkün olacaktır

Karadeniz ekonomik gelişmesi ve büyüme potansiyelinden elde edilecek gelirler, 4.0 için önemli bir “kaldıraç” görevi üstlenmelidir. Şu bir gerçektir ki 4.0’a uyum sağlayamayan ülkeler, küresel ekonominin dışında kalmaya mahkumdurlar. 4.0’ın en önemli özeliklerinden biri de hammadde ve kaynakların etkin kullanımı ve yenilenebilir enerjiye geçiş evresinin hızlanmasıdır. Bu durumda fosil yakıtlara artan ilginin ve talebin düşmesi, gelir seviyesinin düşmesine, bölge ülkelerinin de geri kalmasına neden olacaktır.

Karadeniz ülkeleri, jeopolitik açıdan önümüzde yıllarda yeni nesil endüstrileşmeye doğru ciddi politikalar üretmek durumundadır. Bölgesel işbirliği içinde olan ülkeler, oluşturdukları bölgesel entegrasyonlar üzerinden derin işbirliği ve güç birliği yaparak, Batı ile yarıştan kopmamalıdır.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close