Türkiye'nin Doğu Akdeniz Stratejisi - M5 Dergi
Makaleler

Türkiye’nin Doğu Akdeniz Stratejisi

Abone Ol 

Doğu Akdeniz, tarih boyunca çok önemli bir bölge olarak Türkiye’nin hinterlandında yer almaktadır. İsrail, Kıbrıs Rumları, Grekler ve Mısır tarafından Doğu Akdeniz’e davet edilen petrol ve doğalgaz arama şirketleri, bir takım oldubittilerle bütün doğu Akdeniz’i kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda kullanmak istemiş, Türkiye ise burada ekonomik, askeri ve siyasi bir takım oldubittilere izin vermeyeceğini net bir biçimde dünyaya ilan etmiştir.

RİSKLER VE ÖNERİLER

Türkiye’yi dünya içerisinde ve bölgesinde önemli kılan coğrafi konumudur. Coğrafi konumu nedeniyle Jeopolitik önemi büyüktür. Dünya siyasal sistemi içerisinde ise bu jeopolitik konum, stratejik mahiyettedir. Bu özellikler, birlik olamamış güçsüz bir ülke için büyük bir yük ve ciddi risktir. Millet olma vasfını idrak etmiş vizyoner liderler tarafından yönetilen bir ülke için ise büyük ve güçlü dünya devleti olma avantajı sunmaktadır.

Doğu Akdeniz, tarih boyunca çok önemli bir bölge olarak Türkiye’nin hinterlandında yer almaktadır. Doğu Akdeniz’e hâkim olan, stratejik olarak Ortadoğu’ya da hâkim olur. Aslında bu kavramlar bölgeye emperyalizmin armağanıdır. Eski İngiliz sömürgeciliği döneminde İngilizlerin uzaktaki sömürgesi Hindistan (Far East – Uzak Doğu) olarak adlandırılıyordu. İngiliz anakarasına göre ortalarda bir yerde yer alan Arap ülkeleri ise (Middle East – Orta Doğu) olarak adlandırılıyordu. Kendimize ait ‘yerli ve milli’ coğrafyacı bir bakış açımız olmalıdır. Bize göre Suriye, Irak, Arabistan ‘Güneybatı Asya’ topraklarıdır. 

Türkiye Cumhuriyeti II. Dünya savaşından sonra Batı ittifakı içerisinde yer aldı. Askeri teçhizatını Batıdan yardımlarla oluşturan Türkiye, kendi denizlerine (Karadeniz, Ege ve Akdeniz) hâkim olmaktan uzaktı ancak anavatan savunması yapabilecek düzeyde askeri teçhizata sahipti. Bu teçhizatta Türkiye’ye, müttefikleri tarafından kısıtlı miktarda yardımlar şeklinde veriliyordu.

II. Dünya Savaşı sonrası ABD donanmasının elinde kalan gemiler Türk donanmasına verilmişti. Türk donanması için ‘Marmara Denizi Donanması’ tabiri kullanılıyordu. Her türlü güçlüğe rağmen dönemin ‘yerli ve milli’ siyasetçilerinin gayretiyle Kıbrıs Harekatı’nı gerçekleştirmeyi başaran Türkiye, bu harekât esnasında yanlışlıkla kendi gemisini batırmış, o dönemde de askeri ambargolara maruz kalmıştı.

II. Dünya Savaşı sonrasında Doğu Akdeniz SSCB ile ABD ve NATO arasında bir mücadele alanına dönüştü/dönüştürüldü. NATO ittifakı içinde yer alan Türkiye, kontrol ettiği İstanbul ve Çanakkale boğazları ile NATO ittifakına eşsiz katkıda bulunmuştur. ABD ve NATO Akdeniz’de daima bir Uçak gemisi görev grubu ile varlık göstermiştir.

Devamı M5 Dergisi Kasım Sayısında…

Etiketler
Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close