Küresel İklim Değişikliğinin Türkiye’nin Güvenlik Politikalarına Etkileri
Bilim insanları tarafından küresel ısınmaya bağlı olarak oluşabilecek ani iklim değişikliğinin önümüzdeki 20 sene içerisinde önce ani ısınmaya neden olabileceği daha sonra ise buzul çağının yaşanmaya başlayacağı ifade edilmektedir.
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”
Kızılderili Şef Seattle – 1853
Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalarda küresel ısınmaya bağlı olarak iklim değişikliklerinin meydana geldiği ve iklim değişikliğine bağlı olarak doğal dengelerin bozulmaya başladığı belirtilmektedir. Bilim insanları tarafından küresel ısınmaya bağlı olarak oluşabilecek ani iklim değişikliğinin önümüzdeki 20 sene içerisinde önce ani ısınmaya neden olabileceği daha sonra ise buzul çağının yaşanmaya başlayacağı ifade edilmektedir. 4,5 milyar yaşında olduğu söylenen dünyamızın bugüne kadar üç kez büyük buzul çağına girmiş olduğu ve günümüzde yaşanan iklim değişikliklerin dördüncü buzul çağının başlangıç emarelerini taşıdığı iddia edilmektedir.
Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde konuyla ilgili alınmış ve alınmakta olan tedbirler varken, maalesef bu konu bizde gerektiği kadar önemsenmemektedir.
Küresel kirlenmeye bağlı olarak ozon tabakasında meydana gelen yırtılma neticesinde iklim değişiklikleri meydana gelmekte, buna bağlı olarak doğal sürecin bozulduğu ve ekolojik dengenin kırılmaya başladığı gözlenmektedir.1 14 değişik veri toplama istasyonundan elde edilen bilgilere göre; kuzey yarımkürenin son 1200 yılın en sıcak dönemine girdiği ifade edilmektedir.
9 Kasım 2005 tarihli “Science” dergisinde, şu anda dünyadaki karbondioksit ve metan gazı seviyesinin son 650 bin yılın en üst düzeyinde olduğu ifadesi yer almaktadır. Ayrıca içinde bulunduğumuz dönemde oluşan mevcut iklim değişikliklerinin “orta sıcak dönem” ve “küçük buzul çağı”ndan daha endişe verici boyutlarda olduğu ifade edilmektedir.2
Yeni rakamlara göre, atmosferdeki karbondioksit (CO2) seviyelerindeki sıçrama nedeniyle sera gazları 2013 yılında rekor seviyelere ulaşmıştır. 2012 ve 2013 yılları arasında, atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonları 1984 yılından bu yana en hızlı artışı göstermiştir.3 2005 yılında Güney Amerika’nın Amazon bölgesinde son kırk yılın en büyük kuraklığı yaşanmış ve kuraklık orman yangınlarına, nehir yataklarının kurumasına, salgın hastalıklara yol açarak bölgede hayatı olumsuz etkilemiştir. Meksika Körfezi’ndeki deniz yüzeyi ısısı 2005 Ağustos ayında en yüksek düzeye ulaşmış, ABD’nin çeşitli eyaletlerinde şiddetli tropik fırtınalar ve kasırgalar oluşmuş, Kuzey Buz Denizi’ndeki buzullar hızla erimeye başlamış ve 1979 yılından bu yana mevcut buzulların % 20’si erimiştir.
İklimdeki ani değişiklikler sebebiyle; ideoloji, din, maddi çıkarlar ya da ulusal onur konularında yaşanan günümüzdeki mevcut çatışmaların yerini enerji, besin ve su gibi doğal kaynaklara duyulan ihtiyaçtan kaynaklanan çatışmalara bırakacağı ve bu bağlamda oluşan doğal kaynaklara ulaşımın küresel çatışma riskini artıracağı öngörülmektedir.
Bu bağlamda:
Yaşamsal imkânlara (besin, temiz su ve enerji gibi) ulaşımın güçleşmesinin nükleer yeteneğe sahip ülkeler arasında savaşlar çıkmasına neden olacağı,
Milyonlarca insanın sel, kasırga, kuraklık, susuzluk ve salgın hastalıklarla karşı karşıya kalabileceği,
Küresel ısınmanın tropikal bölgelerde daha fazla suyun buharlaşmasına, kuzey yarımkürede daha fazla yağmur yağmasına, buzulların erimesine, denizlerin yükselmesine ve okyanuslardaki tuz dengesinin bozulmasına yol açacağı,
Yükselen deniz seviyesinin Hollanda’yı, Pasifik Adalarını ve Hint Okyanusu’ndaki adaların çoğunu sular altında bırakacağı,
Ardından yaşanacak kuraklığın çölleşmeye yol açacağı, çölleşmeyle birlikte tarım alanlarının ve ormanların üçte bir oranında yok olacağı,
Çölleşmenin ardından ani soğuma ile birlikte buzul çağının başlayacağı, ilk olarak İskandinav ülkelerinin buzul çağına gireceği, devamında İngiltere’nin büyük bir kısmının tamamen buzlar altında kalacağı, insanların yeni yaşam alanları bulabilmek için göçe ve savaşmaya zorlanacağı iddia edilmektedir.
Devamı M5 Dergisi Kasım Sayısında…