Siber Güvenliğe Geniş Perspektiften Bakabilmek - M5 Dergi
Kapak

Siber Güvenliğe Geniş Perspektiften Bakabilmek

Abone Ol 

Türkiye’nin dışa olan teknolojik bağımlılığının azaltılmasının sağlanması adına, ülkemizde yoğun çalışmalar yürütülmekte ve projeler gerçekleştirilmektedir. Siber güvenlik alanında yerli ürün geliştirilmesi de özellikle çok kritik bir öneme sahiptir. Kritik siber güvenlik teknolojilerinin yurtdışından tedarik edilmesi durumunda bunların güvenilirliği üzerine sürekli şüphe duymak durumunda kalınmaktadır.

Teknolojinin her alanda gelişmesi devasa bir hızla olmaktadır. Bu gelişim geçmişte bilişim teknolojisi ile ilişkili olmayan sistemleri de etkilemekte, etrafımızdaki her şey, deyim yerindeyse akıllanmaktadır. Savunma sanayiindeki birçok araç teknoloji ile donatılarak akıllanmaktadır. Örneğin, geliştirilen Dronelar, mobil tabletler yardımıyla uzaktan izlenebilmekte ve yönetilebilmektedir. Mermi ağırlığı, rüzgârın şiddeti vb. parametreleri dikkate alarak ince hesaplama yapan ve hedefini kusursuz vuran teknolojik keskin nişancı tüfekleri geliştirilmektedir. Binek araçlar da akıllanmakta, uzaktan izlenip, kontrol edilmekte ve otonom kullanılabilmektedir. Hatta birbirleriyle iletişim kurmak suretiyle kaza ve trafik bilgilerini aktarabilmektedirler. Bu gelişimden yaşadığımız mekânlar da etkilenmekte, akıllı ev eşyaları her geçen gün daha da artmaktadır. Örneğin buzdolapları eksik olan yiyecek malzemelerini tespit edip otomatik siparişini verebilmektedirler. Hastane ortamlarında kullanılan birçok medikal cihaza ağ üzerinden bağlanmak, cihazları gözlemlemek ve yönetmek mümkün olmaktadır.

Hastaların üzerinde bulunan teknolojik insülin pompaları kablosuz ağlar üzerinden yönetilebilmektedir. Teknolojinin bu devasa gelişiminin yanında, bu akıllı sistemlere yapılabilecek izinsiz erişim ve uzaktan manipülasyon gibi siber saldırıların sonuçlarının ürkütücü olacağı çok açıktır. Bu saldırılar neticesinde insan ölümlerinin dahi meydana gelebileceğini gösteren güvenlik araştırmaları, ilgili teknolojik sistemlerdeki birçok güvenlik zafiyetini de ortaya çıkarmıştır.

NESNELERİN İNTERNETİ ÇAĞINDA GÜVENLİK RİSKLERİ…

Biçim değiştiren Teknolojinin hızlı genişlemesi ile siber saldırganlar için saldırı yüzeyi büyümekte, siber saldırı etkileri, olasılıkları ve dolayısıyla riskleri de artmaktadır. Saldırı yüzeyinin büyümesine bir örnek verecek olursak; 2017’de yaşanan bir siber saldırı vakasında saldırganlar, bir şirketin akvaryumundaki internete bağlı termostattaki zafiyeti kullanarak, şirketin iç ağına sızmayı ve gizli bilgileri çalmayı başardılar. Bu örnekte olduğu gibi nesnelerin interneti (IoT) cihazlarının hayatımızda daha fazla kullanılmasıyla, benzer siber saldırı vakaların yaşanılması kaçınılmazdır. 2020 yılında dünyada 30 milyar ve 2025 yılında da 75 milyar IoT cihazının olması öngörülmektedir. Bu IoT cihazlarının büyük bir kısmının da hastane ortamlarında kullanılacağı düşünüldüğünde, riskin boyutları ortadadır. Savunma sanayii alanında, özellikle teknoloji donanımlı “geleceğin askeri” konseptlerinin geliştirildiğini dikkate alırsak, IoT cihazlarının neden olacağı riskler ülke güvenliğini de etkileyecek şekilde ortaya çıkabilecektir. Buna örnek olarak “geleceğin askeri” konseptinde de var olan teknoloji gözlüklerinde güvenlik zafiyetlerinin bulunmasını verebiliriz. Güvenlik araştırmacıları, Google Glass’da bulunan bir güvenlik açıklığı sayesinde gözlüğü uzaktan manipüle etmeyi, izlenen her şeyin videosunu kaydetmeyi ve uzaktaki bir kimseye göndermeyi başardılar. Muharebe sahasında yaşanabilecek benzer bir olay, geri dönülmez sonuçlar doğurabilecektir.

KÜRESEL ÖLÇEKTEKİ SİBER GÜVENLİK ÇALIŞMALARI VE TÜRKİYE…

Jeopolitik durumu gereği kritik bir konumu olan ülkemiz, siber saldırılara uğrama oranlarında dünyada ilk 10 listesine girmektedir. Bu ölçekte siber saldırılara maruz kalınması nedeniyle siber güvenlik farkındalığı ülkemizde üst seviyelerde oluşmaya başlamıştır. Başta Savunma Sanayii Başkanlığı olmak üzere farklı devlet kurumlarımızda Siber Güvenlikten sorumlu birimler kurulmuş ve ülkemizdeki kurumların siber güvenliğini sağlamak için projeler gerçekleştirilmekte ve destekleyici faaliyetler yürütülmektedir. İşin icra boyutunda ise kurumlarımız ve şirketlerimiz, siber güvenlik risklerini dikkate alarak belirli ölçülerde gerekli güvenlik süreçlerini oluşturmakta, güvenlik sızma testlerini yaptırmakta, bulunan güvenlik açıklıklarını kapatmakta ve gerekli güvenlik kontrollerini uygulamaktadırlar. Bu konuda her geçen gün farkındalık artmakta ve sistemlerin güvenliği için iyileştirmeler yapılmaktadır. Ancak, siber dünyanın ve saldırı yüzeyinin genişlemesiyle birlikte küresel ölçekte yapılan siber güvenlik çalışmalarına, geliştirilen ürün ve servislere baktığımızda, ülkemizdeki siber güvenliğe bakış açısının arzu edilen seviyede olmadığını ve daha da geniş olması gerektiğini düşünmekteyiz. Yazımızın devamında bu geniş perspektifi ilgilendiren temel bakış açılarını ve bunlarla ilgili tavsiyelerimizi detaylandıracağız.

UÇTAN UCA SİSTEM GÜVENLİĞİnin SAĞLANMASI

Son birkaç yılda Amerika donanmasına ait dört firkateynin farklı zamanlarda kaza yapması ve sonucunda ölüm vakaların gerçekleşmesi, bu kazaların siber saldırı kaynaklı olduğu yönünde ciddi iddiaların ortaya atılmasına ve bunlarla ilgili soruşturma başlatılmasına neden oldu. Başka bir vakada ise Amerika’nın sınır güvenliğini sağlamak için kullanılan gözlem amaçlı droneların uyuşturucu ticareti yapanlar tarafından sahte GPS sinyalleri yayılması suretiyle sınırdan uzaklaştırıldığını, bunun sonucunda sınırdan uyuşturucu geçişlerinin yakalanmadan sağlandığı ortaya çıktı. Güvenlik araştırmacıları, piyasada 13 bin dolara satılan son teknoloji ile donatılmış bir keskin nişancı tüfeğini uzaktan manipüle etmeyi ve tüfeğin hedefini vurmasına engel olmayı başardılar. Araştırmacılar, kendi diz üstü bilgisayarlarından tüfeğe Wi-Fi Direct özelliğiyle bağlanıp, tüfeğin işletim sistemindeki bazı zafiyetleri kullanarak tüfeğin hedefini vururken hesaplamada kullandığı mermi ağırlığını manipüle ederek yanlış hesaplama yapmasını sağladılar. Ülkemizde de yerli ürünlerin geliştirilmesine yönelik projelerin arttığı günümüzde bu yaşanan gerçek vakalardan ders çıkarmalı, geliştirdiğimiz teknoloji ile donatılan her türlü sistemin (örneğin askerlerin üzerlerine giydikleri teknolojik aletler, kara, deniz ve hava araçları, insansız hava araçları, milli muharip uçakları dronelar, yerli arabalar, medikal cihazlar, uydular vb.) daha geliştirme aşamasında siber güvenlik risk analizleri yapılmalı ve gerekli siber güvenlik kontrolleri entegre edilmelidir. Bu sistemlerin siber güvenliğini sağlamak, bilişim güvenliği uzmanlığının ötesinde uzmanlık bilgisi gerektirdiği için buna yönelik kalifiye insan kaynağının yetiştirilmesi de sağlanmalıdır. Siber güvenlikte en zayıf halka prensibi geçerli olduğu için, geliştirilen sistemlerde hiçbir güvenlik zafiyeti oluşturmamaya dikkat edilmelidir. Bunun için bu sistemlerin donanımlarının güvenliği, işletim sistemlerinin güvenliği, işletim sistemi üzerinde koşan gömülü uygulamaların güvenliği, sistemlerin dış sistemlerle haberleşmelerinin güvenliği gibi kritik konular uçtan uca siber güvenlik yaklaşımıyla analiz edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.

SİBER SALDIRILARIN ENGELLENMESİ

Siber saldırganlar, otomatize araçları kullanarak internetten ulaşılabilen sistemleri ve servisleri sürekli taramakta ve kendilerine rastgele kurban aramaktadırlar. Bunun yanında yeni geliştirilen yöntemlerle ve araçlarla internetteki tarama sürelerinde ciddi iyileştirilmeler yapılabilmektedir. Örnek olarak bu araçların başında gelen zmap uygulamasını kullanarak bütün IPv4 bloğunu (yaklaşık 4.3 milyar IP adresi) taramak sadece ve sadece 45 dakika kadar sürmektedir. Yapılan analizler de şunu gösteriyor ki bu otomatize tarama yapanlar internete yeni bağladığınız bir cihaza bir dakikadan daha az sürede erişmektedirler. Bütün bunları dikkate aldığımızda internete bağladığınız sistemlerin siber saldırıların hedefi olması günümüzde kaçınılmazdır. Siber saldırganların sistemleri el geçirmede, öncelikle bilinen güvenlik açıklıklarını istismar ettiklerini biliyoruz. Özellikle kurumsal ortamlarda yama yönetiminin ne kadar uygulaması zor olduğunu dikkate alırsak, sistemlere yapılan siber saldırıların anlık olarak izlenmesi ve tespit edilen siber saldırılara engel olunması hayati öneme sahiptir. Nitekim küresel ölçekte kurumsal şirketler ve hatta ülke çapında sorumlu organizasyonlar, siber saldırıların izlenmesine ve engellenmesine yönelik yatırımlar yapmaktadırlar.

SİBER FÜZYON MERKEZLERİ

Özellikle gelişmiş ülkelerde kritik devlet kurumlarına ve kurumsal şirketlere yapılan siber saldırıların önlenmesi ve siber saldırılar gerçekleşmeden önce bunlarla ilgili tehdit istihbaratı bilgisi toplanması için Siber Füzyon Merkezleri’nden faydalanılmaktadır. Bu Merkezler birçok kuruma yapılan saldırıları aynı anda izledikleri için bir kurum özelindeki siber saldırılarda tespit ettikleri kritik bilgileri, diğer kurumların korunmasında da kullanmaktadırlar. Benzer şekilde farklı Siber Füzyon Merkezleri tarafından kendilerine iletilen siber tehdit istihbarat bilgilerini de sistemlerini izledikleri bütün kurumları ve şirketleri korumak için kullanmaktadırlar. Siber Füzyon Merkezleri’ndeki analistler, uzmanlık alanlarına göre birçok eğitim aldıktan sonra konularında yetkin hale gelmekte ve siber saldırıların anlık tespiti, saldırıların engellenmesi ve detaylı analiz edilmesi gibi karmaşık ve zor görevleri yerine getirebilmektedirler.

ERİŞİM VE VERİLERİN PAYLAŞIMI

Siber Füzyon Merkezleri özelinde ülkemizde daha geniş perspektiften bakmamız gereken konu ise verilere erişim ve verilerin paylaşımı konularıdır. Gelişmiş ülkeler ile karşılaştırdığımızda ülkemizde kurumlar verilerin paylaşımı konusunda çok büyük direnç gösterebilmektedirler. Bu tür kurumlar Siber Füzyon Merkezleri’nin desteğini almakta çok çekingen davranmakta ama diğer taraftan kendi sistemlerinin güvenliğini sağlamakta da başarılı olamamaktadırlar.

Buna ek olarak ülkemizde devlet destekli veya ticari Siber Tehdit İstihbarat Merkezi hizmeti veren kurum ve kuruluşlar kendi aralarında elde ettikleri istihbarat bilgilerini daha aktif şekilde paylaşmalıdırlar. Örnek olarak Avrupa’daki telekom operatörlerinin ortak buluşma platformu ETIS (www.etis.org) sayesinde farklı Avrupa Birliği ülkelerindeki telekom operatörleri siber saldırılar ve zararlı yazılımlar ile ilgili elde ettikleri istihbarat bilgilerini kendilerine özel MISP platformu üzerinden birbirleri ile paylaşmakta, hatta 3 aylık periyotlar ile düzenledikleri çalıştaylarda son dönemde yaşadıkları siber saldırıları tartışmakta ve sistemlerini korumak için önlem almaya çalışmaktadırlar.

STM SİBER FÜZYON MERKEZİ FAALİYETLERİ

Ülkemizde de Savunma Sanayi Başkanlığı’nın desteği ile 17 Mayıs 2016 tarihinde STM (Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş.) bünyesinde Türkiye’de hali hazırda tek olan Siber Füzyon Merkezi kurulmuştur. Bu merkez kapsamında Siber Tehdit İstihbarat Merkezi, Siber Operasyon Merkezi ve Zararlı Yazılım Analizi Merkezi bulunmaktadır. Bu üç alt merkez, kendi odak konularına eğilerek eldeki bilgiyi zenginleştirmekte ve bir füzyon mantığında olduğu gibi bu değerlendirilen bilgileri birbirleri arasında ihtiyaca göre paylaşmaktadırlar. STM’nin aktif olarak işlettiği bu Merkez, 2018 yılında Carnegie Mellon Üniversitesi CERT tarafından incelenmiş ve akreditasyon almıştır.
• STM Siber Tehdit İstihbaratı Merkezi’nin odaklandığı ana konular şunlardır.
• Siber saldırıları gerçekleştirilmeden önce tespit etmek ve engellemek
• Geçmişte yapılan saldırıların detaylarını ve kurbanlarını tespit etmek
• Kurumlardan sızdırılan kritik verilerin (çalınan kredi kart bilgileri, ifşa edilmiş kullanıcı şifreleri, gizli dokümanlar vb.) ve güncel yazılım zafiyetlerinin tespiti
• Riskli IP adreslerinin, alan adlarının ve zararlı yazılım bilgilerinin sistemleri korumak için belirlenmesi
Günümüzdeki siber tehdit istihbaratı konseptinde çok farklı kaynaklardan elde edilen istihbarat verilerini bir büyük veri platformu üzerinde toplamak, bu veriler üzerinde yapay zekâ ve makine öğrenmesi yöntemlerini uygulayarak eldeki verileri siber istihbarat açısından anlamlandırmak, zenginleştirmek ve aksiyon alınabilen somut verilere dönüştürmek kaçınılmazdır. STM’nin bu merkezinde NATO MISP (Malware Information Sharing Platform) ve Lüksemburg CERT MISP kaynakları tarafından paylaşılan zararlı yazılım istihbarat bilgileri de analiz edilmektedir. Bütün manuel ve otomatize analizler sonucunda kritik olduğu değerlendirilen ve aksiyon alınabilecek somut tehdit istihbarı bilgileri, kurumlara ve şirketlere merkezin web portali üzerinden sunulmaktadır. STM Siber Operasyon Merkezi’nin odaklandığı ana konular ise sistemlerin uzaktan izlenerek siber saldırıların anlık tespit edilmesi, tespit edilen saldırıların önlenmesi için alınacak aksiyonların belirlenmesi ve şüphelenilen vakalar için geriye dönük detaylı sistem analizi gerçekleştirerek bir sızıntı olup olmadığının, varsa saldırganların ne tür sızıntılar ve manipülasyonlar yaptıklarının tespit edilmesidir. Siber Operasyon Merkezi tarafından siber olaylar tespit edilip ilgili birimlere uyarı gönderilmesi beklenebildiği gibi, talep halinde siber olaylara müdahale de yapılabilmektedir.

DÜNYADAKİ SİBER SALDIRILAR

Dünyadaki siber saldırı istatistikleri incelendiğinde, bu tür saldırılarda en fazla, zararlı yazılımların kullanıldığı ve bunda sürekli bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Örneğin 2017 yılında WannaCry isimli fidye zararlı yazılımı 130 ülkede 250 binden binden fazla bilgisayara bulaşmış, kurumsal birçok şirkette operasyonların günlerce hatta haftalarca durmasına ve çok büyük maddi kayıplara neden olmuştur. STM Siber Füzyon Merkezi bünyesindeki Zararlı Yazılım Analiz Merkezi’nin ana amacı ise dünyada yayılan zararlı yazılımların davranışlarını analiz etmektir. Bu analizler sayesinde zararlı yazılımın kimin tarafından geliştirildiği, veri sızdırıp sızdırmadığı, sızdırdığı verileri nerelere ve kimlere gönderdiği, ortam dinlemesi yapıp yapmadığı, video kaydı yapıp yapmadığı vb. davranışlarına ait bütün özelliklerini ortaya çıkarmaktır. Bu merkez özellikle dünyada trend olan zararlı yazılımların analiz raporlarını oluşturarak herkesin erişimine sunmakta ve kurumlarda önlem alınmasına destek olmaktadır. Bununla birlikte, saldırganlar tarafından kurumlara özel oluşturulan ve APT (Advanced Persistent Threat) olarak tabir edilen zararlı yazılımlar da analize tabii tutulmaktadır. STM, Siber Füzyon Merkezi’nin kurulmasından ve işletilmesinden elde ettiği tecrübe ile hâlihazırda farklı kurumlarda benzer merkezlerin kurulması ve bu merkezlerde çalışacak güvenlik uzmanlarının eğitilmesi konularında projeler yürütmektedir. İhracatı ana hedeflerinden biri olarak belirleyen STM, benzer merkezlerin yurtdışında kurulması ve eğitimlerin verilmesi için birçok farklı ülkede iş geliştirme faaliyetleri de yürütmektedir.

SİBER GÜVENLİKLE MİLLİLİK (YERLİLİK)

Türkiye’nin dışa olan teknolojik bağımlılığının azaltılmasının sağlanması adına, ülkemizde yoğun çalışmalar yürütülmekte ve projeler gerçekleştirilmektedir. Siber güvenlik alanında yerli ürün geliştirilmesi de özellikle çok kritik bir öneme sahiptir. Kritik siber güvenlik teknolojilerinin yurtdışından tedarik edilmesi durumunda bunların güvenilirliği üzerine sürekli şüphe duymak durumunda kalınmaktadır. Bu şüpheyi besleyen birçok vaka da yakın geçmişte yaşanmıştır. Örneğin yabancı menşeili birçok ağ güvenliği ürününde istismar edilme riski taşıyan arka kapıların (ing. backdoor) varlığı ortaya çıkarıldı. Bu arka kapılar üzerinden sistemlere uzaktan sızmak mümkün olmaktadır. Savunma Sanayii Başkanlığı, projelerinde uyguladığı yerlileştirme hedeflerini siber güvenlik projelerinde de uygulayarak yerli siber güvenlik ürünlerinin ve servislerinin geliştirilmesine destek olmakta ve yön vermektedir. Bu amaç doğrultusunda, STM ana yüklenicisi olduğu Savunma Sanayi Başkanlığı siber güvenlik projelerinde yerli siber güvenlik ürünleri geliştirmekte ve ayrıca bu projelerde yerli siber güvenlik firmaları ile birlikte çalışarak da Türkiye’deki siber güvenlik ekosisteminin büyümesine katkı sağlamaktadır.

TEMATİK KÜMELENME GRUPLARI…

Yerli ürün geliştirme ve geliştirilen yerli ürünlerin hem ulusal hem de uluslararası pazarda kullanımlarının yaygınlaştırılması adına Tematik Kümelenme gruplarından bütün dünyada faydalanılmaktadır. Benzer alanda faaliyet gösteren firmalar Kümelenme çatısı altında bir araya gelerek etkileşimlerini artırmakta ve birbirleriyle ortak ürün ve iş geliştirmektedirler. Yurtdışında siber güvenlik alanında birçok tematik kümelenme örnekleri bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak Hollanda Lahey’deki “The Hague Delta”, İsrail’deki CyberSpark (https://cyberspark.org.il) ve İngiltere’deki UK Cyber Security Forum (https://www.ukcybersecurityforum.com/) verilebilir. Türkiye’deki yerli siber güvenlik firmalarını bir çatı altında toplamayı hedefleyen Savunma Sanayi Başkanlığı, 2018 yılının başında Siber Güvenlik Kümelenmesini (www.siberkume.com) kurdu. Siber Küme kurulum çalışmaları esnasında, 2017 yılı boyunca akademisyenlere, devlet kurumlarına ve şirketlere özel çalıştaylar düzenlendi ve yüksek sayıda katılımcıdan Siber Küme ile ilgili düşünceleri, beklentileri ve tavsiyeler alındı. Nihai değerlendirme sonunda mevcutta kurulan Siber Küme şekillendirildi. Kurulum çalışmaları esnasında ayrıca özel şirketlerden kabiliyetleri ve geliştirdikleri yerli siber güvenlik ürünleri ile ilgili bilgiler toplanarak yerli ürün envanteri oluşturuldu. Siber Küme geçen Temmuz ayında dünyadaki siber güvenlik kümelenmelerini bir araya getiren Global EPIC (The Global Ecosystem of Ecosystems Partnership in Innovation and Cybersecurity) ekosistemine 23. üye olarak katılım sağladı. Bünyesinde şu anda 67 yerli siber güvenlik şirketi ve 3 Üniversite Teknopark Yönetimi kayıtlı bulunan Siber Küme’nin amacı, markalaşmış yerli siber güvenlik çözümlerinin hem ulusal hem de uluslararası pazarda rekabetçi ve söz sahibi olmaları için destek olmaktır. Bu desteğin ilk örneği olarak 2-5 Ekim tarihlerinde Hollanda Lahey’de Avrupa’daki en büyük Siber Güvenlik Kümelenmesi “The Hague Security Delta” tarafından düzenlenen fuar ve sempozyuma Türkiye’den birçok firmanın katılımının desteklenmesi verilebilir. Bu etkinliğe katılacak olan yerli siber güvenlik firmaları stant açarak siber güvenlik ürünlerini tanıtmaya imkân bulacaklar ve yapacakları sunumlarla yaptıkları çalışmaları detaylıca anlatma fırsatına sahip olacaklardır. Türk firmalarının bir Kümelenme çatısı altında fuara katılıyor olmaları çok daha profesyonel ve kurumsal bir görüntü oluşturacaktır. STM olarak Siber Küme’nin başta Strateji Belirleme Çalışma Grubu olmak üzere diğer çalışma gruplarına da aktif katılımla destek vermekteyiz.

Strateji belirleme çalışmaları kapsamında; yerli siber güvenlik ürünleri için detaylı envanter oluşturma, yerli siber güvenlik ürünlerinin yurt içinde kullanımlarının yaygınlaştırılması için yapılması gerekenler, bu ürünlerin ihraç edilebilmeleri için yapılması gerekenler, Siber Küme olarak projeler ortaya koyarak ortak yerli ürünler geliştirme, yerli ürünlerin sertifikasyonu vb. konular detaylı şekilde tartışılmakta ve bu grupta alınan kararlara göre Siber Küme çalışmaları şekillendirilmektedir. Kümelenme çalışmalarına daha geniş perspektiften bakacak olursak, bir güç birliğini temsil eden Tematik Kümelenme çalışmaları özellikle Yasa Yapıcılar tarafından dikkate alınmalı ve Kümelenme faaliyetlerini destekleyen yeni teşvik modelleri oluşturulmalıdır. Siber Güvenlik Kümelenmesi sayesinde her türlü ölçekteki yerli şirketimizin bir araya gelerek daha güçlü şekilde ürünlerini yerli pazarda konumlandırma ve el birliği ile ürünlerini yurtdışı pazarına daha kolay sunma imkânına kavuşacaklardır.

Etiketler
Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close