Cumhurbaşkanı Erdoğan: İkinci S-400 paketinin alımı ile ilgili tereddütümüz yok - M5 Dergi
Öne ÇıkanSavunma Haberleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İkinci S-400 paketinin alımı ile ilgili tereddütümüz yok

Abone Ol 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek ve Karadağ ziyareti sonrası medya mensuplarıyla bir söyleşi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şunlar:

Bosna Hersek ve Karadağ’a gerçekleştirdiğimiz ziyaretler çerçevesinde temaslarımızı tamamladık. Ziyaretimin ilk durağı olan Saraybosna’da Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleriyle bir araya geldik.

Bosna Hersek’teki temaslarımızda gerek ikili, gerek bölgesel, gerek küresel konuları ve her alandaki işbirliğimizi daha da ilerletmek için birlikte atabileceğimiz adımları konuştuk. Saraybosna-Belgrad otoyolu başta olmak üzere muhtelif alanlardaki mevcut projelerimizde gelinen aşamayı değerlendirme fırsatı bulduk. Ülkelerimizin yararı ve Bosna-Hersek’in kalkınma gayretlerinin desteklenmesi adına hayata geçirebileceğimiz yeni işbirliği alanları üzerinde fikir teatisinde bulunduk.

Serbest Ticaret Anlaşması

Güncellenmiş Serbest Ticaret Anlaşmasının 1 Ağustos 2021 itibarıyla yürürlüğe girmesi, gerek ticaretimizin gerek Bosna Hersek’teki yatırımlarımızın artmasına katkı sağlayacaktır.

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Sayın Zeljko Komşic, Konsey üyeleri Sayın Şefik Caferovic ve Sayın Milorad Dodik ile gerçekleştirdiğimiz, ikili ve heyetler arası görüşmelerin iki ülke arasındaki ilişkiler ve işbirliği bakımından hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

“Karadağ ile ilişkilerimizin ilerlemesi için atabileceğimiz adımları değerlendirdik”

Ziyaretimin Karadağ bölümünde de gerek Cumhurbaşkanı Sayın Milo Cukanoviç gerek Başbakan Sayın Zdravko Krivokapiç ile samimi ve verimli görüşmeler yaptık. Aynı zamanda Parlamento Başkanı Aleksa Beçiç ile de ikili ve heyetler arası görüşme gerçekleştirdik.

Dost ve müttefik Karadağ ile sürekli gelişen ilişkilerimizin daha da ilerlemesi için birlikte atabileceğimiz adımları değerlendirdik. Her anlamda çok dostane ilişkiler sürdürdüğümüz Karadağ’daki temaslarımda aynı anlayışın Karadağlı dostlarımızca da paylaşıldığını görmekten memnuniyet duydum.

Diğer yandan Karadağ tarafında özellikle oradaki Türk yatırımlarının artmasını arzu eden güçlü bir irade olduğunu gözlemlemek bizleri sevindirdi. Ziyaretim sırasında Karadağ’daki akraba toplulukların temsilcileri ve İslam Birliği Başkanı ile de bir araya geldim.

Elbette Karadağ’ın çok kültürlü yapısının uyum ve barış içinde muhafazası, bu toplulukların huzur ve refahı bizim için önemlidir. Karadağ’daki görüşmelerimde muhataplarıma bu düşüncemizi de aktardım.

Ziyaretim boyunca bize göstermiş oldukları misafirperverlik için her iki ülke makamlarına, tüm dost ve kardeşlerimize özellikle şükranlarımı sunuyorum.

“Balkanlara bu yakın ilgimiz bundan sonra da devam edecektir”

Bosna-Hersek ve Karadağ ziyaretlerimiz, buralarda yaptığımız programlar, Balkan bölgesine yönelik kapsamlı ve çok yönlü ilişkilerimizin güçlendirilmesi için yürüttüğümüz politikanın son halkasını oluşturuyor. Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi ile bu yıl üçüncü kez bir araya geldik. Bu yakın temasları özellikle süreklilik ve takip açısından da önemsiyorum.

Balkanlara bu yakın ilgimiz bundan sonra da devam edecektir. Bosna-Hersek’in barış ve istikrarının tüm Balkanların barış ve istikrarı için hayati önemi haizdir.

Bu yüzden buradaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve Bosna Hersek’e siyasi, ekonomik, kültürel, askeri, bölgesel ve diğer konularda yardımcı oluyoruz. Bosna-Hersek’in iç siyasi sorunlarını ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği çerçevesinde çözmesini arzu ediyoruz.

Boşnak, Hırvat, Sırp, tüm Bosna-Hersekli muhataplarla yakın temaslarımızı sürdüreceğiz.

“Ticaret hacmimizi 1 milyar euroya çıkartmayı planlıyoruz”

Bosna-Hersek ile ticaret hacmimizi 1 milyar euroya çıkartmayı planlıyoruz. Bunun için ilave adımlar atıyoruz. Bu noktada Saraybosna-Belgrad otobanının tamamlanmasını çok önemsiyorum. Bu otoban Balkanların barış yolu projesi olacak ve tüm bölgenin kalkınmasına, barış ve istikrarına katkı sağlayacak. Sava Nehrinin üzerindeki köprü de 2022’nin sonunda tamamlanacak. Temelini bizler liderler olarak beraber atmıştık. Bunlara Bosna-Hersek’in ekonomik kalkınmasını sağlayacak projeler olarak bakıyoruz.

“Her yerde etkin ve çok yönlü diplomasiye devam edeceğiz”

Bosna-Hersek’e gelip Aliya İzzetbegoviç merhumu anmamak olmaz. Nitekim uçaktan iner inmez merhumun kabrini ziyarete gittik, orada duamızı yaptık. Tabi Bosna savaşında şehit edilen kardeşlerimizi de rahmetle ve hüzünle andık. Bizim tüm çabamız, dileğimiz ve duamız bir daha böyle acıların asla yaşanmamasıdır. Bu yüzden de Balkanlar’dan Afrika’ya, Kafkaslardan Orta Asya’ya kadar her yerde etkin ve çok yönlü diplomasiye devam edeceğiz.

“İlk resmi ziyaretten son derece memnun ayrıldık”

Karadağ’a gerçekleştirdiğim ilk resmi ziyaretten son derece memnun ayrıldım. Karadağ Cumhurbaşkanı Cukanoviç ile Antalya’da bir araya gelmiştik. Bu ziyaretim sırasında da ikili ilişkilerimizi, bölgesel konuları ve birlikte atabileceğimiz adımları ele aldık. Karadağ’ın NATO üyeliğini destekledik ve bunun olumlu neticelerini görüyoruz. Ayrıca Karadağ ile 250 milyon euroluk ticaret hedefine ulaşmak için yol haritamızı ele aldık.

Türkiye’de 150-200 bin kadar Karadağ kökenli vatandaşımız bulunuyor ve ülkelerimiz arasında güçlü bağlar mevcut. Balkanlarla olan derin tarihi ve kültürel bağlarımızı ve bölgenin jeostratejik önemini dikkate aldığımızda, bizim buralardaki gelişmelere bigane kalmamız elbette düşünülemez. Biz hem Balkanlardaki tarihi mirasımıza sahip çıkacağız hem de güncel gelişmeler ışığında bölgenin barış, istikrar ve kalkınmasına katkı sunmaya devam edeceğiz.

“Taliban’ın devlet olma noktasındaki duruşu nedir, bunu göreceğiz”

-Afganistan’da güvenlik ve istikrarın sağlanmasında Türkiye’nin yeni kurulacak hükümete nasıl bir desteği olabilir? Bu minvalde Afganistan’ın güvenliğinin sadece Afgan halkı açısından değil, komşu ülkeleri açısından da son derece önemli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin öncülüğünde Afganistan’ın komşuları olan Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın da dahil olduğu bir süreç işletilebilir mi?

Şu anda henüz Afganistan’da bir hükümet kurulmadı ve ne gibi bir getirisi götürüsü olacak belli değil. Taliban’ın açıklamaları ılımlı ama 20 yıl öncesinin açıklamalarıyla, şimdiki açıklamalar acaba örtüşüyor mu? Buna baktığımız zaman burada tabi tereddütler söz konusu. Burada süreci şu anda bizim hassasiyetle izlememiz lazım. İşte bakın hiç umulmadık anda 200’e yakın insan öldü. Ölenlerin içinde Taliban mensupları da var. Edinilen istihbarata göre tamamıyla DEAŞ Horasan deniliyor. Biz burada süreci dikkatle takip etmeliyiz. Bir defa kesinlikle Taliban’ın devlet olma veya devlet yönetme noktasındaki duruşu nedir, bunu göreceğiz.

“Afganistan’ın kuzeyinde Taliban çok ciddi hasarlar verdi”

Biz 20 yıldır Afganistan’a gerek altyapı gerek üstyapı ile ilgili olsun, her türlü desteği verdik. Ama gel gör ki, mesela Afganistan’ın kuzeyinde Taliban çok ciddi hasarlar verdi. Mesela şu anda kendisi de bir Türk olan Dostum tehdit altında olduğu için Afganistan’dan çıkmak zorunda kaldı. Şimdi bunlar tabi düşündürücü. Yarın başka ne olur ne olmaz bunları bilemeyiz. Aynı şekilde Afganistan’ın komşusu durumunda olan ülkeler, Azerbaycan’dan başlamak suretiyle, burada Türkmenistan, öbür tarafta Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan hep birlikte Taliban’ın atacağı olumlu adımlara belki ortak olmak isterler.

“Onların verdiği sinyaller de bizim için çok çok önemli”

Biz de bu noktada yardımcı olmak isteriz. Türkiye Cumhuriyeti’nin belli bir birikimi var, belli bir alt yapısı var. Bu birikim ve alt yapıyla yardımcı olmak isteriz. Ama yardımcı olabilmek için de kapıların bir açılması lazım. Onun için de şu anda bizim istihbaratımızın Taliban muhataplarıyla görüşmeleri oluyor. Bunun dışında güneyde bazı ülkelerde bir araya gelmek suretiyle görüşmeler oluyor. Hepsinden öte işte şimdi Doktor Abdullah Abdullah ve Hamid Karzai oralarda bir araya geliyorlar. Onların verdiği sinyaller de bizim için çok çok önemli.

“Afganistan süratle toparlanmalıdır”

Türkiye olarak bizim derdimiz şu; Afganistan süratle toparlanmalıdır. Artık Afgan halkı bu kadar yükü çekemez. Ortada 40 milyona yakın bir nüfus var. Devasa bir ülke var. Biz Afganistan’ın birliğine, beraberliğine her türlü desteği vermeye hazırız. Yeter ki Afganistan tarafından da bu anlamda o yaklaşımı görelim.

“Libya gibi bir anlaşma yapmak mümkün değil diyemem”

-Dün Türkiye’nin teknik heyet dışında sivil ve askeri bütün unsurlarını Afganistan’dan çektiğini söylediniz. Buraya Libya benzeri bir anlaşma ile dönme ihtimali var mı? Şimdiden bunu konuşmak erken mi? “Taliban’ın Kabil Havalimanı’nın işletilmesi noktasında bize teklifleri var. Bu konuda henüz verilmiş bir kararımız yok” dediniz. Hangi şartlar altında bunu kabul ederiz. Anlaşma sağlanırsa Somali benzeri bir işletme durumu mu olur? Türkiye Afganistan krizinde ne tür bir rol oynayabilir?

Libya gibi bir anlaşma yapmak mümkün değil diyemem. Aynı tür bir anlaşmayı yaparız. Yeter ki aynı şekilde karşımızda bir muhatap bulalım. Eğer aynı şekilde bir muhatap karşımızda olursa niye öyle bir anlaşma yapmayalım? Bizim derdimiz problem çözmek.

“Biz kendi irademize bakacağız”

-Ama Türkiye’de bazı kesimlerin Taliban’ın muhatap alınmaması konusunda görüşleri var.

Bizi bazı kesimler ilgilendirmez. Biz kendi irademize bakacağız. Biz ne düşünüyoruz, ne yapacağız ona bakarız. Türkiye’nin bu bazı kesimler dediğiniz muhalefeti, anamuhalefeti hiçbir şekilde çözüm odaklı çalışmadı ki… Ama biz çözüm odaklı çalışıyoruz.

“Taliban’la aynı masaya oturulmasın!” diyorlar. Bir defa aynı masaya oturmadan hiçbir yerde siz bir çözüm üretemezsiniz. Mesela Dodik, “Biz niçin üçüncü bir ülkeyi kalkıp da aramıza sokalım? Erdoğan var, Erdoğan’ı davet edelim. Türkiye var, Türkiye’yi davet edelim. Onlarla biz bu işi yapalım” diye basın toplantısında açık açık söyledi. Ortada bu tür şeyler de var. Ama bu konuda Türkiye’nin muhalefeti, anamuhalefeti böyle bir yaklaşımın içerisine girmedi, girmez. Ama bizim bu noktada özgüvenimiz var.

Özgüvenimizle beraber eğer Türkiye’ye böyle bir şey gelirse, biz de değerlendirmelerimizi yaparız. Değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra da böyle bir işe girmemiz gerekirse gireriz, girmememiz gerekirse girmeyiz. Biliyorsunuz ilk etapta biz Afganistan’dan çıkmayı düşünmedik. NATO zirvesinde de bunları Biden ile konuştuk ama Biden’a biz 3 tane teklif getirdik. Dedik ki, bir defa idari ve mali noktada bize destek olacaksınız. İki, diplomatik destek vereceksiniz. Üç, lojistik destek vereceksiniz. Eğer bunlar verilirse biz burada kalabiliriz.

Havaalanı meselesinde de Taliban ne diyor, “Güvenliği bize verin ama işletmeyi siz alın.” Nasıl güvenliği size veririz? Güvenliği siz aldınız, ondan sonra orada yine kan gövdeyi götürürse biz bunu dünyaya nasıl izah edeceğiz? Bu kolay bir iş değil. İşte bunlar konuşuldu, hemen ertesi gün 200’e yakın kişi öldü.

-Onlar da görmüştür belki efendim?

Belki… Ama bütün bunların riski var. Biz şimdi önceki gece itibarıyla elhamdülillah bütün oradaki ekibimizi aldık; asker, sivil döndük. Böylece Afganistan’dan ekibimizi çıkarmış olduk.

“Yeniden şehir merkezindeki büyükelçilik binamıza döndüler”

-Büyükelçiliğimiz ne olacak, çalışmaya devam edebilecekler mi? Bir yer değişikliği olmuştu sanırım?

Büyükelçiliğimiz, biliyorsunuz iki haftadır çalışmalarını geçici olarak Kabil Havaalanında yürütüyordu. Önceki gün yeniden şehir merkezindeki büyükelçilik binamıza döndüler ve faaliyetlerine buradan devam ediyorlar. Şu anki planımız bu şekilde diplomatik varlığımızın sürdürülmesi yönünde. Planlarımızı güvenlik durumuyla ilgili gelişmelere göre sürekli güncelliyoruz. Tüm ihtimallere karşı gerekli alternatif planlarımızı hazır tutuyoruz. Personelimizin güvenliği önceliğimizdir.

“Taliban’ın kadınlara bakışı bana göre 20 yıl öncesi gibi olmayacaktır”

-Ben Müslüman kadınlarla ilgili bir şey sorayım istiyorum. Müslüman kadının eğitimi, siyasi ve sosyal hayatta aktif yer alması konusunda Türkiye örnek bir ülke. Biz Müslüman kadınlar tecrübelerimizi Afgan kadınlarla paylaşabilmemiz için nasıl bir yol önerirsiniz?

Afgan kadınlarıyla alakalı olarak, biz ülkemizdeki kadınları nasıl görüyorsak Afganistan’daki kadınların aynı hakları yaşaması noktasında elimizden gelen bütün gayretle adımlarımızı atarız. Ancak takdir edersiniz ki, Afganistan’ın şartlarıyla Türkiye’nin şartlarını aynı şekilde değerlendiremeyiz. Orada şu anda belli bir süreç var ve bu sürecin bir akıp gitmesi lazım ki sağlıklı bir ortam ortaya çıksın. Zaman zaman Afganistan’dan parlamentodan gelen kadın parlamenterler oldu. Onlarla da görüşürdüm.

Onlar da kendi kadınlarının duruşunu anlattıkları zaman belli bir ilerleme kaydettiklerini söylerlerdi. Örnek olarak da bizim kadınlarımızı gösterirlerdi. Şimdi burada da tabi Taliban’ın kadınlara bakışı bana göre 20 yıl öncesi gibi olmayacaktır. Onlar bu konuda da bir değişikliği muhakkak göreceklerdir. Bunların bulunduğu yerde direnmelerinin de herhalde anlamı olmayacaktır. Ve bütün bu görüşmelerde, gelişmelerde, yine az önce söylediğim gibi, bizden istedikleri bir destek olması halinde biz her türlü desteği Afganistan’a veririz ki bu reformist bir yaklaşımdır. Bu reformist yaklaşımda da yine Afganistan böyle bir talepte bulunursa biz bu talebi de yerine getiririz.

“DEAŞ’a karşı dünyada kararlı mücadele eden tek ülke vardır, o da Türkiye’dir”

-Türkiye, DEAŞ ile göğüs göğüse savaşan tek NATO ve Koalisyon ülkesi olarak Suriye ve Irak’ta 4000’den fazla DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanı Donald Trump son açıklamasında DEAŞ’ın Horasani grubunu değerlendirirken dedi ki: “Biliyorsunuz DEAŞ’ın yüzde 100’ünü devirdim. Suriye’de, Irak’ta devirdik. Şimdi yeni bir DEAŞ var” Trump’ın bu açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğrusu ben bu açıklamayı hiç doğru bulmuyorum. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Yani Sayın Trump’la bizim ikili özel görüşmelerimiz de olmuştur ama bir defa Amerika, DEAŞ’ı bitirmemiştir. DEAŞ’a karşı da hiç böyle ciddi ve kararlı bir mücadele vermemiştir. DEAŞ’a karşı dünyada kararlı mücadele eden tek ülke vardır, o da Türkiye’dir. Bu mücadeleyi biz ülkemizde verdik, veriyoruz, şu anda hala veriyoruz. Irak’ta verdik, veriyoruz. Suriye’de verdik veriyoruz.

Acaba onlar dünyanın neresinde DEAŞ ile mücadele vermişler? Eğer bunları bitirmiş olsalardı, Irak’takileri bitirirlerdi; Irak’ta bile halledemediler, bu mücadele şu anda hala devam ediyor. Temennim odur ki şu anda Biden yönetimi Amerika’nın bıraktığı yerden, böyle bir yaklaşımı devam ettirsin ve DEAŞ Horasan’ı halletsinler. Çünkü artık önümüzde şimdi DEAŞ Horasan diye bir şey çıktı. Onlarla bu mücadeleyi sürdürelim. Biz de onlarla beraber adım atarız.

“Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konsey üyelerinin bu kararı vermesi lazım”

-Bosna Hersek’te BM’nin eski yüksek temsilcisi Valentin İnzko’nun Srebrenitsa Soykırımı’nın inkarını suç sayan kararı ile başlayan gerilime rağmen, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin üç üyesi, Zat-ı devletlerinin ziyareti vesilesiyle bir araya geldiler. Hem Sırp lider Milorad Dodik’in hem de Hırvat lider Jelko Komşiç’in Türkiye’nin bölgede huzur ve barışın garantörü olduğu şeklindeki beyanları dikkate alındığında, ülkemizin Bosna’da bundan sonra üstleneceği rol ne olacaktır?

Az önce de ifade ettiğim gibi, Bosna’da eğer bu üçlü kendi arasında bir birliktelik sağlar ve “Biz Türkiye’ye böyle bir görevi vermek istiyoruz, bizim işimize kimse karışmasın, sadece Türkiye burada bizim adımıza bir arabuluculuk yapsın” derlerse biz o zaman bu işe gireriz. Ama Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konsey üyelerinin bu kararı vermesi lazım. Kendi içlerinde bu kararı vermeleri bizim böyle bir adımı atmamız için yeterlidir. Kendilerine söyledim zaten. “Eğer böyle bir karar verecek olursanız, biz de değerlendirmelerimizi yaparız. Bir yerlerden talimat bekleyerek değil, siz üçlü olarak bu kararı verin. Ondan sonra da sizin aldığınız karar üzerine, bu adımı hayırlısıyla atarız.” dedim.

“Tek taraflı suçlamalar yerine ileri bakan, gerçekçi yaklaşımlar hâkim olmalıdır”

-25 Ağustos’ta yaptığınız açıklamada, “Dağlık Karabağ’daki işgalin sona ermesiyle birlikte bölgemizde kalıcı barış adına yeni bir fırsat penceresi açıldı. Ermenistan’ın bunu değerlendirmesi halinde biz de gerekeni yapacağız” demiştiniz. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Türk kamuoyundan bazı olumlu sinyaller aldıklarını belirterek “Bu sinyalleri değerlendireceğiz” dedi. Bu açıklama ile ilgili görüşünüzü alabilir miyiz? Yeni dönemde ne beklemeliyiz ikili ilişkilerde?

Ermenistan’da kurulan yeni hükümetin bölge için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bölgemizde yeni, yapıcı yaklaşımlara ihtiyaç var. Görüş ve beklenti farklılıkları bulunsa da, birbirinin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı dâhil, güven temelinde iyi komşuluk ilişkileri geliştirmek için samimi bir çaba göstermek sorumlu bir hareket tarzı olacaktır. Yakın tarih, husumet kaynağı olmamalı; sürdürülebilir barış ve birlikte yaşama için yapıcı adımlar atılmalıdır. Tek taraflı suçlamalar yerine ileri bakan, gerçekçi yaklaşımlar hâkim olmalıdır.

Bu yönde ilerlemeye hazır olduğunu beyan eden bir Ermenistan hükümeti ile ilişkilerimizi kademeli olarak normalleştirmek için çalışabiliriz. Artık barış ve istikrarı kalıcı hale getirip, ekonomik kalkınma ve bölgesel iş birliği şartlarını sağlamalıyız. Benzer anlayışla, Azerbaycan da kapsamlı bir barış anlaşması için Ermenistan ile müzakereler başlatmayı öneriyor.

“Güney Kafkasya’yı dönüştürecek yeni fırsatlar doğacaktır”

9 Kasım 2020 tarihli üçlü deklarasyonda mutabık kalındığı üzere, tüm bölgenin birbirine bağlanması suretiyle, güney Kafkasya’yı dönüştürecek yeni fırsatlar doğacaktır. Bu tarihi fırsatı iyi kullanmak isteyen tüm taraflarla çalışmaya hazırız. 5’li ya da 6’lı bir platform önerimiz ortada. Bu platformun içinde Türkiye, Azerbaycan, Rusya, İran ve Ermenistan var. Hatta biz dedik ki bunun içerisine Gürcistan’ı da koyalım.

Eğer bu platform bu şekilde kabul edilmiş olsa öyle zannediyorum ki bölge çok daha rahatlayacak. Çünkü bölgede demiryollarının, otoyolların yapılması gerekiyor. Bu platform olduğu takdirde bu yollar, gönülleri de birbirine bağlayacaktır. Böyle bir adımın atılmasıyla da bölgedeki sıkıntıları aşmış oluruz diye düşündük. Sayın Putin’le bunları görüştüğümüzde mutabık kaldık.

Aynı şekilde İlham Aliyev’le mutabık kaldık. Bu arada İran’da Cumhurbaşkanı değişikliği oldu. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Sayın Reisi ile de bunu konuşabiliriz. Sonra yeniden bu platformun hayata geçirilmesi için adımlarımızı atarız.

“Rusya seyahatimde bunların hepsini tekrar ele alacağız”

-Geçtiğimiz günlerde Rus yetkililerden ikinci paket S-400 alımıyla ilgili ilerleme sağlandığı açıklaması geldi. İkinci paket alım söz konusu mu? Bir de İsrail ile ilişkilerin iyileştirilmesiyle ilgili herhangi bir süreç var mı işleyen?

Rusya’yla ilgili, ikinci paketin alımı vesaire, bu konularda bizim herhangi bir tereddüdümüz yok. Rusya’yla bizim gerek S-400 konusu olsun, gerek savunma sanayine yönelik olsun, birçok adımımız var. Hatta daha değişik bir alternatifi söyleyeyim. Mesela bu yangınlarda onlardan gelen Ilyushin uçaklarını kullandık. Son telefon konuşmamızda da bu konuyu görüştük. Rusya seyahatimde de bütün bunların hepsini tekrar ele alacağız.

İsrail ile ilişkiler

Diğer sorunuza gelecek olursak, biz İsrail ile ilgili durumları zaten Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşerek gözden geçirmiş bulunuyoruz. Yeter ki başbakan ve diğer bakanlarda bir sıkıntı olmasın. Eğer bu BM Genel Kurulunda Sayın Cumhurbaşkanı orada olursa belki onunla orada da bir görüşmemiz olabilir.

Kaynak: TRT Haber

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close