Sınır Güvenliği ve Teknoloji - M5 Dergi
KapakÖne Çıkan

Sınır Güvenliği ve Teknoloji

Abone Ol 

Tarih boyunca kabilelerden kent devletlerine, medeniyetlerden imparatorluklara kadar her türlü siyasi-kültürel birliktelik şemsiyesinin sınır varlığı bilinse de “sınırın sınırı” muğlak halde kalmıştır. Daha net bir ifadeyle, kimin sınırının nerede başlayıp nerede bittiği kesin olarak ortaya konulmamıştır. Mutlak sınırların ortaya çıkması, bu sınırların her bir karışının korunması ihtiyacı, hukuksal düzene bağlanmış resmi sınır çizgilerin çizilmesi ve toplumların katı duvarlar karşısında konumlanmaları yakın zamanın ürünüdür.

BAŞLARKEN…

“Sınır”, devletlerin tanımlanmasında başvurulan en önemli kavramlardan birini ifade etmektedir. Zira egemenlik hakkı ve sorumluluğu üzerinden okunan devlet varlığı, ülkesi ve nüfusu üzerinde mutlak kontrol sağlayabilen siyasi organizasyonu ifade etmektedir.

Ülke sınırları üzerinde ve içerisinde tek otorite olması ve dış ilişkilerinde bağımsız politika izleyebilmesi, bir devletin olmazsa olmaz özelliklerini oluşturmaktadır. Her ne kadar tarih boyunca kabilelerden kent devletlerine, medeniyetlerden imparatorluklara kadar her türlü siyasi-kültürel birliktelik şemsiyesinin sınır varlığı bilinse de “sınırın sınırı” muğlak halde kalmıştır. Daha net bir ifadeyle, kimin sınırının nerede başlayıp nerede bittiği kesin olarak ortaya konulmamıştır.

Mutlak sınırların ortaya çıkması, bu sınırların her bir karışının korunması ihtiyacı, hukuksal düzene bağlanmış resmi sınır çizgilerin çizilmesi ve toplumların katı duvarlar karşısında konumlanmaları yakın zamanın ürünüdür.

SINIR VE GÜVENLİK

Sınır kavramı, geleneksel güvenlik anlayışındaki en temel vurgulardan bir tanesidir. Devletin sahip olduğu kara, deniz ve hava ülkelerini koruyabilmesi, sınırları üzerinde “geçilemez” bir güvenlik hattı kurmasına bağlı olduğu ifade edilmektedir. Geleneksel olarak, ülkenin dış çevresinde oluşturulan güvenlik önlemleri düşman saldırılarının ve sızma girişimlerinin engellenmesinde zaruri bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Çin Seddi’nden günümüzde giderek güçlendirilen ABD-Meksika Sınır Duvarı’na kadar bu çerçevede yapılan tüm girişimler sınır güvenliği kaygısının tarihsel serüvenini göstermektedir.

Siyasi varlıklar güvenliklerini; “öteki” veya “düşman” olarak algıladıklarını ülke sınırlarından olabildiğince uzakta tutmakla veya herhangi bir saldırıyı sınırlarında bertaraf etmekle sağlamaya çalışmışlardır. Güvenlik endişesinin dış tehditler bağlamında ele alınması, ülkenin dışarıyla ilk temas noktasının korunmasının önemini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda da özellikle ülkesel sınırın devletin egemenliğinin de fiziksel ve psikolojik sınırı olduğu kabulü ile birlikte atılan güvenlik adımlarını artırmıştır.

Modern devletlerin coğrafi hatları, karşılıklı güvensizlik durumuna da bağlı olarak bir nevi güç gösterisinin yaşandığı bir alan durumundadır. Devletler; arazi mayınından sınır duvarlarına, güçlendirilmiş tel örgülerden devamlı feribot devriyelere, insansız hava araçlarından radar fotoğraflamasına kadar pek çok farklı aracı sınır güvenliği için kullanmaktadırlar. Coğrafi bitiş alanları, dış tehditlerin ilk göğüslendiği nokta olarak düşünülmekte ve karadan, yer altından, sudan ve havadan gerekli önlemler alınmaktadır.

Dünyanın devletler arasında kesin çizgilerle ayrıldığı bir düzende, sınırlara ve dolayısıyla hâkimiyet alanlarına sahip çıkmanın özel güvenlik politikaları gerektirmesi şaşırtıcı değildir.

Geleneksel güvenlik anlayışı askeri harekâtlara karşı sınırların ordularca ve askeri araçlarla korunmasını gerekli kılarken, yeni güvenlik anlayışında farklı bir yaklaşım sergilenmektedir. Askeri saldırı ihtimali sabit kalmakla beraber yeni güvenlik anlayışı; devletin karşılaştığı tehdit algılamasını çeşitlendirdiği için sınır güvenliği durumuna da farklı bir bakış getirmektedir.

Devletlerin sınırları; yasadışı göç, kaçakçılık faaliyetleri, terörist grupların hareketleri gibi tehditler tarafından sürekli risk altında bulunmaktadır. Ayrıca siber ve ekonomik saldırıların herhangi bir fiziksel önlem tarafından engellenememeleri, toplumları doğrudan etkileyebilen salgın hastalıkların ve çevre sorunlarının sınır tanımamaları, güvenliğe yönelik tehditlerin dış kaynaklı olmanın yanı sıra iç savaş örneği üzerinden görülebileceği gibi içeriden de kaynaklanmaları konunun boyutunu değiştiren etkiyi yaratmaktadır.

Bu bağlamda her ne kadar geleneksel sınır algısı ve önlemleri varlığını sürdürse de sınırların farklı bir bağlamda ele alınması gerekmektedir. Devletler de sınırlarını ihlal etmeye çalışan tehditleri daha geniş bir çerçevede ele alarak ilgili araçlarını, önlemlerini, stratejilerini ve sınır politikalarını yenilemektedirler.

SINIR GÜVENLİĞİNİN SINIRI:
“BİRİNİN SINIRININ BİTTİĞİ YERDE DİĞERİNİNKİ BAŞLAR”

Her devletin sınırının bir adım ötesi başkası bir devletin yetki alanını ve güvenlik çizgisinin başladığı noktayı oluşturmaktadır. Bu doğrultuda devletlerin birbirlerine “sınır uçlarıyla” bağlı olduğunu belirtmek mümkündür. Sınırın bir tarafında yapılan güvenlik artırıcı önlemin karşı tarafça olumlu veya güvenlik tehdidi olarak algılanabilmesi, diğer yönden sınırın bir tarafında oluşan güvenlik sorununun diğer yakada rahatlama veya sıkıntı yaratabilme durumu olabilmektedir.

Kara veya su bağlantısıyla komşuluk ilişkisi bulunan devletlerin arasındaki birbirlerine yönelik algı ve dost-düşman etiketi üzerinden kimliklendirme politikası sınırın da güvenlik boyutunu belirleyebilmektedir. Örneğin; Avrupa Birliği üyesi olan Hollanda ve Belçika arasındaki sınır oldukça sembolik iken, Kuzey Kore-Güney Kore sınırı karşılıklı güvensizliğe dayanan bir gerilim noktasını oluşturmaktadır.

Devletler arasındaki sınırların pek çoğu çeşitli antlaşmalara dayanan hukuksal hudutlar olarak tanımlanabilirken, bazı sınırlar komşu devletler arasındaki çözülmemiş sorunlar üzerinden çatışma noktalarını oluşturabilmektedir. Sınırlar ister doğal çizgilerle (nehir, dağ, göl, deniz vb.) ister yapay çizgilerle belirlenmiş olsun devletler, etki alanlarının başladıkları noktayı daha net şekilde gösterme ve kanıtlama zorunluluğu hissetmektedirler. Sık aralıklarla bayrak direği dikilmesinden askeri yığınağa kadar pek çok görsel sınıra yaklaşmak isteyenlere karşı bir caydırıcı etki amacı taşımaktadır.

Devamı M5 Dergisi Kasım 2019 Sayısında…

Etiketler
Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close