ABD Düşünce Kuruluşu Analiz: "Türkiye ile uzlaşıya ve anlaşmaya ihtiyaç var. Bu şimdi yapılmalıdır." - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

ABD Düşünce Kuruluşu Analiz: “Türkiye ile uzlaşıya ve anlaşmaya ihtiyaç var. Bu şimdi yapılmalıdır.”

Abone Ol 

“Türkiye’yi görmezden gelmek, Erdoğan’ı daha sert davranmaya zorlayacak ve ne pahasına olursa olsun bölgede ABD etkisini azaltarak Rus etkisini artıracaktır. Biden yönetiminin bölgeye dair pragmatik bir yaklaşım sergilemesinin ve retoriğin ötesine geçmesinin zamanı geldi: Türkiye ile bir uzlaşıya ve anlaşmaya ihtiyaç var ve bu şimdi yapılmalıdır.”

Issam Fares Institute for Public Policy and International Affairs’ de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

“ABD ve Türkiye ilişkileri bir süredir sancılı bir şekilde ilerliyor. Birçok başlıkta rekabet söz konusu olan bu ilişki çeşitli türbülanslara sahne oldu. Ve bu durum her iki tarafı daha iyi koşullar elde etmek için diğerine şantaj yapmaya zorladı. Ankara’nın hedefleri ABD’nin Suriye, Irak ve Libya’daki hedefleri ile aslında uyumlu. Fakat birçok detay faktör ilişkilerin bozulmasına neden oldu.

Başlangıç ​​noktası, Amerika’nın Suriye’deki Kürt YPG grubuna desteğiydi. Türkiye, son otuz yıldır terör operasyonları yürüttüğü yasadışı PKK ile YPG arasında hiçbir fark görmezken, Washington DAEŞ’e karşı mücadelede YPG’yi  ortak olarak görüyor. Ülkenin kuzeydoğusundaki YPG unsurlarının Suriye’ye bağlı bir federasyon olmayı talep etmeleri Türkiye için bir tehdit olarak algılanıyor. Deraa’yı aldıktan sonra Beşar Esad şimdi İdlib’e yönelik saldırılarını artırıyor.

Erdoğan, Türkiye’nin ilk S-400 alımının yalnızca ABD’nin Patriot sistemini satmayı reddetmesi nedeniyle gerçekleştiğini söyledi. ABD ve NATO ne kadar S-400’ü saldırgan olarak görüyorsa, Türkler onu o derecede gerekli bir önlem olarak görüyorlar. Çünkü Türk perspektifine göre batılı müttefikler ihtiyaç duyulduğunda gerekli korumayı sağlamadılar.

S-400 tartışmasından önce de Türkiye-ABD ilişkisinin bozulmasına neden olan birçok faktör daha vardı. Bunlardan biri başarısız 2016 darbesi ve suçlanan elebaşı Fethullah Gülen’in hala ABD’de yaşıyor olmasıydı. Biden yönetimiyle tartışılan bir diğer nokta da Biden’ın yakın zamanda Ermeni soykırımını tanıması. Erdoğan 2018’de Ermenilerin “tarihi acılarını” kabul etmesine rağmen, Türkiye 1915 olaylarını soykırım olarak kabul etmedi. Bu durum Türkiye için zaten Erdoğan’ın veya başka herhangi bir siyasi liderin ötesine geçiyor. Bir de bitmeyen Kıbrıs meselesi var tabii. Tüm bu çekişme noktalarına rağmen,  müttefik bir Türkiye ve ABD, bölgede Rusya ile rekabet edebilir ve aslında genel hedefleri aynı.

ABD, Türkiye’nin Batı kanadına olan bağlılığından uzaklaştığını görse de, ortaklığın stratejik ve uzun vadeli olmasını sağlamak için Ankara’ya büyük bir pazarlık teklif etmenin tam zamanı. Türkiye bölgeye tek başına hakim olamasa da, Rusya’nın yanında yer alırsa Moskova’nın hakim olacağına bahse girebilirsiniz. Bu Ankara’nın ABD için öneminin sadece bir boyutudur. 

Şimdi de doğru zaman çünkü Türkiye, Esad ile YPG arasında bir anlaşma ihtimalinden çekiniyor. Moskova bir süredir böyle bir anlaşma üzerinde çalışıyor ve Suriye Cumhurbaşkanı Deraa’yı aldığından beri kendini güçlenmiş hissediyor. YPG ve Şam arasında bir anlaşma henüz sonuçlanmasa da ilerleme kaydedildi. 

İdlib’deki muhalefet Esad ile uzlaşmaz ve Şam İdlib’i fethederse, 3 milyon daha yeni mülteci ortaya çıkar. Bu mülteciler muhtemelen nereye gidebilir? Tabi ki Türkiye’ye. Türkiye’ye gerekli desteği ve korumayı sağlayacak bir anlaşmaya varmanın tam zamanıdır, 

Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde iktidarı kaybetmesine güvenen bazı Amerikalı politikacıların bu hüsnükuruntuları mantıklı değil. Onların düşüncesine göre, Türkiye’yi şimdilik görmezden gelmek ve liderliğin değişmesini beklemek daha iyi. Ancak Erdoğan’ın olası kaybı bu durumun ABD veya Batı için daha iyi olacağını garanti etmez.

Zira; Türk muhalefetinin seçmenlere en büyük vaadi mültecileri kovmak. Dünya şu anda Türkiye’de bulunan 3,5 milyon Suriyeli mülteci ile ne yapardı? Ve muhalefet için, mülteci meselesi ekonomiden çok kimlikle ilgili. 

Suriye, ABD-Türkiye ilişkilerinde en karmaşık çekişme noktası gibi görünse de, ABD’nin Türkiye ile yapacağı bir anlaşmanın çerçevesi daha geniş olmalıdır.  ABD, SDG’nin Arap ve Kürt bileşiminde hem birlik hem de liderlik düzeyinde bir denge sağlamalı ve ayrıca PKK ile bağlantılı liderleri, Türkiye tarafından kabul edilebilir şekilde saf dışı bırakılmasını sağlamalıdır.

Türkiye’yi görmezden gelmek, Erdoğan’ı daha sert davranmaya zorlayacak ve ne pahasına olursa olsun bölgede ABD etkisini azaltarak Rus etkisini artıracaktır. Biden yönetiminin bölgeye dair pragmatik bir yaklaşım sergilemesinin ve retoriğin ötesine geçmesinin zamanı geldi: Türkiye ile uzlaşıya ve bir anlaşmaya ihtiyaç var ve bu şimdi yapılmalıdır.”

Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close