Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Vural Uraloğlu’nun yaptığı son açıklamada, Türkiye’nin Suriye ile dezin sınırlarını belirleyici bir anlaşma yapmaya hazırlandığını belirtmesi Rum-Yunan ikilisinde büyük panik yarattı.
Uraloğlu, Türkiye’nin, ulaşım ve haberleşme alt yapısı günümüz dünyasından 30 yıl geride kalmış Suriye’nin bu sorununu hızlı bir şekilde çözmekte kararlığı olduğu açıklamasında şu görüşlere yer vermişti:
“Limanlarının neredeyse hiç gelişmediğini biliyoruz. Oralara muhtemelen belli yatırımların yapılması noktasında tespitlerimiz ve gayretlerimiz olacak. Tabii, bir Deniz Yetki Anlaşması, muhtemelen, hani yapalım diye Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımızın korunması ve Mavi Vatan konusunda günü geldiğinde orada ilgili kurumlarımız vaziyet alacaktır. Ticaret noktasında esasında Şam’ın Suriye’nin bir tarihi var. Onu yeniden canlandırma adına biz de elimizden geleni yapacağız.” ifadelerini kullandı.
Böyle bir anlaşmanın hem Suriye’nin hem Türkiye’nin etkinlik ve yetkinliğini artıracağını belirten Uraloğlu, “Oradaki petrol ve hidrokarbon arama noktasında, uluslararası hukuku da dikkate alarak, her türlü yetkiyi iki ülke olarak paylaşmış oluruz ya da genişletmiş oluruz. Tabii, orada öncelikle bir otoritenin kurulması lazım. Bakın orada memurların maaşlarının verilmesi lazım. Silahlı grupların silah bırakması ile ilgili gündem var. Bu, kesinlikle gündemde olur ama bugünün gündemi olduğunu söylersek çok doğru olmaz.” dedi.
RUMLAR’DAN İLK AÇIKLAMA GELDİ
Suriye’de Beşar Esed rejiminin Türkiye’nin desteklediği muhalefet güçleri tarafından yıkılmasından hemen sonra Rum-Yunan ikilisi zaten Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki etkisinin yükseleceğine ilişkin bir endişe taşımaya başlamışlardı.
Uraloğlu’un açıklamasından hemen sonra ilk tepki Lefkoşa’dan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden geldi.
Rum yönetimi sözcüsü Konstantinos Letimbiotis açıklamasında Türkiye’yi Avrupa Birliği üzerinden bir kez daha tehdit etti:
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ve denizler üzerindeki hukukunu çiğneyecek her anlaşma, aynı zamanda uluslararası hukuku çiğneyen bir anlaşmadır. Kıbrıs, bu tür bir girişime, uluslararası camia, özellikle Avrupa Birliği zemininde karşı çıkacak, bu tür bir anlaşmaya karşı alınacak önlemler konusunda müttefikleriyle yoğun çalışma gerçekleştirecektir.
Şu anda, bölgedeki gelişmeleri çok yakından izliyoruz. Cumhurbaşkanı Nikos Hristoludis ve Yunanistan Başbakanı Kriakos Mitçotakis, zaten, Brüksel’deki son Avrupa Birliği Zirvesi’nde muhataplarımızı, Türkiye’nin Suriye üzerinden gerçekleştirebileceği yeni atakları konusunda uyarmışlardı. “
GELENEKSEL TAVIR: YUNAN SURİYE İÇİŞLERİNE KARIŞTI
Birleşmiş Milletler zemininde tescillendirilmiş Türkiye-Libya Deniz Sınırlarının Belirlenmesi Anlaşması’nı “yasadışı” ilan edip, Avrupa Birliği’ni kendi yayılmacı politikalarına alet eden Yunanistan, bir kez daha benzer politikaları sürdürmek için atağa kalktı.
Ülkenin önde gelen yayın organı Kathimerini, “Yunan diplomatik kaynaklarına” dayandırdığı haberinde, diktatör Beşar Esed’in Şam’daki varlığından İsrail ile birlikte siyasi/askeri anlamda yararlanan Yunan hükümetinin, bugünkü devrim yönetimini “meşru saymadığı” da ortaya çıktı.
Kathimerini ilgili haberinde şu görüşlere yer verdi:
“Yunan diplomatik kaynakları, Şam’da yeni kurulmuş olan hükümetin bir geçiş hükümeti kimliğini taşıdığını ve bu haliyle hiçbir uluslararası anlaşmaya imza atma yetkisi olmadığını savunuyorlar. Bu tür bir hükümetin deniz sınırlarını belirleyici yetkiye sahip olmadığı hukuk zemininde tespit edilmiş durumda. Aynı diplomatik kaynaklar, “Suriye’deki bu gelişmeyi yakından takip ediyoruz, Kıbrıs yönetimi ile yakın temas halindeyiz ve Avrupa Birliği üyelerini de düzenli olarak bilgilendiriyoruz” dediler.
Atina’daki diplomatik kaynaklar ayrıca, “Avrupa Birliği ile çok yakın çalışmamız gereken bir döneme girdik, Türkiye, Libya’dan sonra Suriye ile de Yunanistan-Kıbrıs egemenlik haklarını çiğneyecek yeni manevralara yönelebilir. Türkiye’nin yeni atakları ve manevralarına karşı müttefikimiz İsrail ile de yakın temas ve görüş birliği içindeyiz” şeklinde konuştular…”
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’e hiçbir kara sınırı bulunmuyor. Türkiye, Doğu Akdeniz’de en uzun sahil şeridine sahip ülke.