Warsaw Institute Analiz: “Türkiye giderek daha zorlu bir askeri güç haline geliyor”
Ankara ve Moskova arasında S400 satın alma anlaşmasının imzalanmasından sonra, Washington’un bariz bir misilleme hamlesiyle Türkiye, F-35 savaş uçakları ile ilgili anlaşmadan çıkarılmıştı.
Warsaw Institute yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.
NATO ile Türkiye arasındaki ilişkiler, ülkenin 2017 yılında Rus yapımı bir S-400 füze savunma sistemi satın almasından bu yana gergin durumda. “Rus istihbarat toplama platformu” olarak tanımlanan ABD savunma yetkilileri, füze anlaşmasının NATO ittifakı içinde veri sızıntılarına ve güvenlik sorunlarına yol açabileceğinden korkuyordu.
Türkiye; Yeni F-16 savaş uçakları satın alma konusunda hala devam eden görüşmeler var. Ancak Kongre üyeleri bu satışa karşı çıkıyor. Son zamanlarda ABD Dışişleri Bakanı’na bir mektup gönderen ABD Kongre üyeleri, Yaptırımlar Yoluyla Amerika’ya Karşı Mücadele Yasası’nı (CAATSA) genişletmeye ve yeni satışı engellemeye çağırdı.
NATO’nun en büyük daimi ordusuna sahip olan Türkiye giderek daha zorlu bir askeri güç olmaya devam ediyor.
Türkiye; geçmişte Kuzey Kıbrıs’ta olduğu gibi son zamanlarda Suriye ve Libya’da askeri gücünü esnetmiştir. Ankara Kafkasya’da da benzer adımlar atarak Dağlık Karabağ’da onlarca yıldır süren çatışmada belirleyici bir rol oynadı ve Azerilerin yanında yer aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesini bölgesel bir süper güce dönüştürmeyi saplantı haline getirdi. Bu, Yunanistan ve İsrail gibi bazı ABD müttefiklerini ve “müttefik devletleri” sinirlendirerek, “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” anlayışı ile ikisini birbirine yaklaştırdı.
Türkiye ayrıca Karadeniz bölgesinde Rusya ile daha yakın enerji, askeri ve stratejik ittifaklar kurarak NATO ortaklarını tedirgin etti. Bütün bunlar hem Brüksel’de hem de Washington için çok can sıkıcı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan; geçen Eylül ayında F-16 savaş uçakları satışı için yeni talepte bulunurken, “Türk-Amerikan ilişkilerinde sağlıklı bir süreç olduğunu söyleyemem” ifadelerini kullandı. Her iki müttefik arasındaki ilişkiler, ABD ve müttefiklerinin geçen ay da 2017’den bu yana hapiste olan işadamı Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrısı yapmasıyla gerginleşti.
Erdoğan diplomatların talebini öfkeyle karşıladı. Türk cumhurbaşkanı onları “istenmeyen kişi” olarak tanımladı ve sınır dışı etmekle tehdit etti.
Bu tartışmaların dışında, en endişe verici olanı yakın gelecekte Türkiye’yi kim yönetecek? Erdoğan 2023 Türkiye seçimlerinde yada öncesinde sahneyi terk ederse, tehlikeli bir iktidar boşluğu ortaya çıkabilir. İntikam almak için yanıp tutuşan Türkiye’nin huzursuz askeri komutanları (birçoğu başarısız 2016 darbesinden sonra hapse atıldı), devreye girip bu büyük siyasi boşluğu doldurmaya çalışabilir. NATO ise Türkiye ile daha fazla belaya girecek durumda değil.
Kaynak: M5
