The National Interest: Türkiye, Lübnan'a nasıl gerçek bir kurtarıcı olabilir? - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

The National Interest: Türkiye, Lübnan’a nasıl gerçek bir kurtarıcı olabilir?

Abone Ol 

Türkiye, Lübnan’da ihtiyacı sahiplerini sömüren bir başka bir aktör olmak yerine Lübnan halkının gerçek bir müttefiki olmak istiyorsa, verdiği her türlü desteğin jeopolitik amaçlara dayanmadan hedeflenen yere gitmesini sağlamalı.

-Adnan Nasser tarafından kaleme alınan ve ABD merkezli The National Interest’de yayımlanan analizin tam çevirisi M5 tarafından yapılmıştır.

Türkiye ve Lübnan’ın tarihsel olarak güçlü ilişkisi, jeopolitik ve bölgesel rekabetler yani İran ve Suudilerin Ortadoğu’daki nüfuz mücadelesi tarafından gölgelendi. Yine de Ankara, Lübnan’a yardım ve siyasi destekler şeklinde tekliflerde bulunuyor ve bu da en çok ülkenin Sünni bölgelerinde hissediliyor.

AKDENİZ’İN EN FAKİR ŞEHRİNDE ‘KURTARICI ERDOĞAN’ POSTERLERİ

Trablus (Libya’nın başkentiyle isim benzerliği), Lübnan’ın en yoksul bölgesi. Hatta bazı raporlar, merkezi hükümetin şehrin sakinlerine bakma sorumluluklarını ihmal ettiği bu şehri, Akdeniz’deki en fakir şehir olarak gösteriyor.

Ancak bu yardım şartlı olmuştur. Suudi Arabistan ve Lübnan arasındaki son diplomatik krizin ardından, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Beyrut’a giderek, Lübnan’ın mezhepsel siyasi sistemi üzerinde nüfuz kazanmak için Lübnan’ın en üst düzey yetkililerine Ankara’nın iki ülke arasında bir diyalog başlatmaya ve aynı zamanda Lübnan halkı üzerinde kendi etkisini kullanmaya hazır olduğunu söyledi.

ŞEHİRDE TÜRKİYE LİDERİ KURTARICI OLARAK GÖRÜLÜYOR

Trablus şehrinin her yerinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrakları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resimlerine  “Allah Arap ve İslam ulusunun liderini [Erdoğan] korusun” yazılı afişlerin eşşik ettiği görülüyor. Çoğunluğu Sünni olan bu şehirdeki insanlar Suudiler tarafından terk edilmiş hissediyorlar ve Türk liderini savunucuları olarak görüyorlar.

Kentte afişleri asan birçok kişiden biri olan 41 yaşındaki Trablus sakini Omar Murad, kişisel olarak Suudi Arabistan tarafından temsil edildiğini hissetmediğini söylüyor.

TÜRK ŞİRKETİ İYİ NİYETLE ELEKTRİK VERMEYE DEVAM ETTİ

2013 yılında Beyrut yönetimi, Lübnan’ın enerji talebinin yaklaşık dörtte birini karşılaması için ülkenin kıyılarına yerleştirilmek üzere bir Türk şirketi olan Karpowership’ten iki elektrikli gemi kiraladı.

Sözleşme süresinin dolması ve üstelik ödemelerin de gecikmesi nedeniyle faaliyetlerini geçici olarak durdurmasına rağmen şirket, daha sonra ‘iyi niyetle’ elektrik tedarik etmeye devam etti.

AÇLIĞIN ÖNÜNE GEÇEN TÜRKİYE’Yİ SUÇLAYAN DOĞRULANMAMIŞ İDDİA

Ankara ayrıca Filistinli mültecilerle bağlar geliştirdi ve çeşitli STK’lar aracılığıyla gıda, sağlık ve eğitim yoluyla acil yardım desteği sağladı. Bu kaynaklar kıtlığın ve açlığın önlenmesine yardımcı oldu, ancak aynı zamanda yurt dışından gelen eleştirilere de yol açtı.

Suudi Arabistan’ın devlet yönetimindeki El-Arabiya, Ankara’yı yerel STK’lar aracılığıyla şehirde kendisine sempati duyan gruplara silah akışını kolaylaştırmakla suçladı.

Bir Lübnan istihbarat subayı Arabiya English ile konuştu ve Lübnan Ordusu’nun Trablus’taki bir gözetleme operasyonu sonrasında endişelerini dile getirdi. Bu suçlamalar bir yıldan fazla bir süre önce yapıldı ve bağımsız olarak doğrulanmadı.

Türk hükümeti bu iddialar hakkında yorum yapmadı.

LÜBNAN HÜKÜMETİ AFFEDİLMEMELİ

Ancak son zamanlarda Türkiye, Suudi Arabistan ile ilişkilerini geliştirmek için çalışmalar yürütüyor ve kozunu Lübnan ile eski Körfez müttefikleri arasındaki bağları onarmak için kullanmak istiyor.

Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Lübnanlı mevkidaşı Abdallah Bou Habib ile bir araya geldiğinde, turizm, enerji ve tarım gibi ekonomik sektörleri geliştirerek ve Suudi Arabistan ile yaşanan diplomatik krizi çözerek ikili ilişkilerini güçlendirmenin yollarını tartıştılar.

Çavuşoğlu, ortak düzenlenen basın açıklamasında ‘Lübnan ve Körfez arasındaki son krizden dolayı üzüntülerimizi dile getirdik. Çözüme yönelik son gelişmeler hakkında bilgi aldık. Sorunun bir an önce çözülmesi için yapılabilecek bir şey varsa, biz de hazırız.’

Gerçekten de Lübnanlı politikacılar, Suudiler ve diğer Körfez ülkeleriyle normal ilişkiler sürdürmeye hazır olduklarını gösterdi. Bununla birlikte, diplomatik bağların yeniden kurulması, Lübnanlı liderlerin yolsuzluktan kurtulacağı gerektiği anlamına gelmiyor ve hiçbir uluslararası kurum veya devlet, Lübnan hükümetini hiçbir hesap vermeksizin yıllarca süren ekonomik krize izin verdiği için affetmemeli.

TÜRKİYE, YARDIMLARINI HEDEFLEDİĞİ YERE GÖNDERDİĞİNDEN EMİN OLMALI

Lübnan’ın zor zamanlarda dayanışma gösterecek uluslararası ortaklara ihtiyacı var, ancak gerçek bir arkadaş acı gerçekleri söylemelidir.

Lübnan hükümeti, ülke ekonomisindeki çöküşten nihai olarak sorumludur ve herhangi bir mali yardımın nereye tahsis edildiği konusunda şeffaflığı içeren ciddi reformlar olmadan kurtarılamaz. Aksi takdirde, içinde bulunulan yolsuzluk kısır döngüsü kırılmayacaktır.

Türkiye, ihtiyaç sahiplerini sömüren başka bir aktöre dönüşmek yerine Lübnan halkının gerçek bir müttefiki olmak istiyorsa, verdiği her türlü desteğin jeopolitik amaçlara dayanmadan hedeflenen yere gitmesini sağlamalıdır.

 

Kaynak: M5

Çeviri: Cengiz Büyükuncu

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close