Analiz: 5 maddede DEAŞ liderinin öldürülmesi ve MİT markasının yükselişi - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Analiz: 5 maddede DEAŞ liderinin öldürülmesi ve MİT markasının yükselişi

Abone Ol 

DEAŞ lideri Ebu Hüseyin HüseyniKureyşi kimdir? Ebubekir Bağdadi sonrasında DEAŞ nasıl bir yol izlemiştir? MİT operasyonunun detayları nelerdir? DEAŞ’ın tüm liderleri neden Suriye’de öldürülüyor? MİT’in operasyonel kapasitesi ve düşündürdükleri nelerdir?

  1. DEAŞ lideri Ebu Hüseyin Hüseyni Kureyşi kimdir?

DEAŞ’ın ilan edilişini bir milat olarak kabul ettiğimizde Ebu Hüseyin Hüseyni Kureyşi bu terör örgütünün dördüncü lideri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ebubekir Bağdadi’nin 26 Ekim 2019’da öldürülmesinin ardından ikinci lider Ebu Haşimi Şubat 2022’de ve sonraki lider Ebu Hasan da Ekim 2022’de yine ABD destekli operasyonlarla etkisiz hale getirilmiştir. Son DEAŞ liderini ise Türkiye, MİT’in özel ekibi ile etkisiz hale getirmiştir.

Ebubekir Bağdadi’nin sonrasındaki DEAŞ liderlerine ilişkin detaylı bilgiler bulunmuyor. Nitekim Ebu Hüseyin’in de henüz gerçek adının ne olduğuna ilişkin dahi bir veri bulunmuyor. Buna karşın Anadolu Ajansı kaynaklı haberde Ebu Hüseyin’in örgüte 2013’te katıldığı ve hızla yükseldiği ifade edilmektedir. Bu durum DEAŞ sonrası jenerasyonun yeni dönemde daha etkin bir konumda olduğuna ilişkin bir ipucu olabilir.

  1. Ebubekir Bağdadi sonrasında DEAŞ nasıl bir yol izlemiştir?

26 Ekim 2019’da DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi’nin etkisiz hale getirilmesiyle birlikte aslında DEAŞ’ın da özellikle Irak ve Suriye’de çöküş süreci tescillenmiştir. Sonraki liderler terör örgütünün operasyonel kapasitesini muhafaza etmeye çalışsa da 2019 itibarıyla bu dönem çoktan geride kalmıştır. Ebu Haşimi’nin 2022’de öldürülmesiyle birlikte on beş ay içerisinde üç DEAŞ lideri etkisiz hale getirilmiştir. DEAŞ geçmişte olduğu gibi (2010-2013) yeniden yapılanma sürecini işletmeye çalışsa da bunu başaramadığı anlaşılmaktadır.

Bunun yanında terör örgütünün yalnızca lider kadrosunun değil üst düzey isimlerinin de yakalandıkları ya da etkisiz hale getirildikleri görülmektedir. Tüm bunlara karşın başta Hol Kampı olmak üzere DEAŞ mensubu ailelerin ve çocuklarının rehabilite edilmemesi ve vatandaşı oldukları ülkelerin bu isimleri geri kabul etmemesi ise söz konusu kamplarda yeni nesil bir DEAŞ’ı ortaya çıkarma potansiyeli taşımaktadır. Keza çok sayıda yerel ve uluslararası rapor bu kamplarda DEAŞ yapılanmasının varlık gösterdiği ve özellikle fikri yayılımını devam ettirdiği yönündedir.

  1. MİT operasyonunun detayları nelerdir?

Bağdadi sonrasında etkisiz hale getirilen üçüncü lider olan Ebu Hüseyin’e yönelik operasyonun 29 Nisan’da gerçekleştirildiği bilinmektedir. Türk ve dünya kamuoyu söz konusu operasyondan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 30 Nisan’daki açıklaması ile haberdar olmuştur. Ardından operasyona ilişkin detaylar Anadolu Ajansı kanalıyla paylaşılmıştır. Buna göre Ebu Hüseyin’e yönelik operasyon dört saat sürmüş ve teslim ol çağrısı yapılmıştır.

Afrin/Cinderes bölgesinde yer alan bir binada bulunan Ebu Hüseyin’in yer değiştireceği istihbaratı üzerine operasyona karar verildiği ve terör örgütü liderini sağ ele geçirmenin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Nitekim operasyon yapılan binanın görüntülerine bakıldığında binanın hava bombardımanına tabi tutulmadığı görülmektedir. Öyle görünmektedir MİT, Ebu Hüseyin’i sağ ele geçirmek adına büyük bir çaba sarf etmiştir. Operasyonun dört saat sürmesi de bunu göstermektedir. Ayrıca Ebu Hüseyin’in yakalanmamak adına kendini patlattığı da bildirilmiştir. Nitekim DEAŞ’ın önceki liderleri Ebubekir Bağdadi ve Ebu Haşim de intihar yelekleriyle kendilerini patlatmıştır. Bu durumun terör örgütü içerisinde bir gelenek haline geldiği de anlaşılmaktadır.

  1. DEAŞ’ın tüm liderleri neden Suriye’de öldürülüyor?

Ebubekir Bağdadi ve sonrasındaki DEAŞ liderlerinin tamamının Suriye’de öldürülmesi dikkate değer bir istatistik olarak durmaktadır. Bilindiği üzere DEAŞ, Irak temelli bir terör örgütü olmasına karşın 2012-2013 arasından itibaren Suriye’ye yayılmıştır. Suriye’de de özellikle lider kadrosu boyutunda kök saldığı görülmektedir. Ebu Hasan’ın dışındaki tüm isimler Suriye’nin kuzeyinde etkisiz hale getirilmiştir.

Yalnızca Ebu Hasan Dera’da etkisiz hale getirilmiştir. Bu durum DEAŞ unsurlarının özgürleştirilmiş bölgelerde daha rahat kamufle olabileceklerini düşündükleri anlamı taşımaktadır. Nitekim söz konusu bölgeler yıllardır kaos ve savaşın merkez üslerini oluşturmaktadır. Ancak 2020’den itibaren sınırların değişmeyişi ve savaşın yalnızca cephe hatlarındaki temaslar olarak devam edişi yerel güvenlik unsurlarının da MİT’in de dikkatini nokta operasyonlara çevirmesine olanak sağlamıştır. Nitekim MİT son yıllarda çok sayıda nokta antiterör operasyonu gerçekleştirmiştir.

  1. MİT’in operasyonel kapasitesi ve düşündürdükleri nelerdir?

Türkiye’nin seçim döneminde bulunması nedeniyle Ebu Hüseyin’in MİT tarafından etkisiz hale getirilmesi kamuoyunda çok konuşulmasa da sansasyonel bir başarı olduğu muhakkaktır. Özellikle son üç liderin ABD tarafından öldürülmesi ve ABD’nin bu konudaki yaklaşık on yılları aşkın tecrübesine rağmen MİT’in bu sahneye çıkması dahi tek başına önemli bir başarıdır. Bunun yanında MİT’in özellikle Irak ve Suriye hattında PKK’nın lider kadrosuna yönelik nokta operasyonları, esasen sansasyonel bir ismin etkisiz hale getirilmesiyle daha da görünür hale gelmiştir. Özellikle 2021 sonrasında Suriye sahasında artan nokta SİHA operasyonları, MİT’in operasyonel kapasitesinin göstermesinin yanı sıra Suriye sahasında artan hakimiyetini de gözler önüne sermektedir. Ebu Hüseyin’in etkisiz hale getirilmesi de bu durumun nişanesi olmuştur.

MİT’in terör örgütü FETÖ’den PKK/YPG’ye ve DEAŞ’a kadar gösterdiği başarılar, esasen Türkiye’nin en büyük kurumsal kazanımlarının başında gelmektedir. MİT’in yurt dışından terörist getirmesi, Somali’de rehine kurtarması, Azerbaycan ve Libya’daki katkıları, Irak ve Suriye’de nokta operasyonlarla üst düzey teröristleri etkisiz hale getirmesi ve geçtiğimiz ay Mazlum Abdi’nin yanı başını dahi vurarak mesaj verebilme kapasitesi operasyonel başarısını açıkça göstermektedir. Uluslararası basının da ilgisiyle MİT’in diğer istihbarat servisleri gibi uluslararası markalaşma sürecine girdiği de ayrıca görülmektedir.

Kaynak: SETAV / Kutluhan Görücü

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close