Çavuşoğlu: "Türkiye güçlünün değil, haklının yanındadır" - M5 Dergi
Gündem

Çavuşoğlu: “Türkiye güçlünün değil, haklının yanındadır”

Abone Ol 

Bakan Çavuşoğlu, İsrail’in Mescid-i Aksa ve Filistinlilere yönelik saldırılarına ilişkin, “İsrail Dışişleri Bakanı Cohen’le de görüştük. Saldırıların Türkiye tarafından, Müslümanlar tarafından hiçbir zaman kabul edilemeyeceğini söyledik.” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa ve Filistinlilere yönelik saldırılarına ilişkin güçlü şekilde tepki verdiklerini belirterek, “Bugün İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen‘le de görüştük. Buraya gelirken yolda görüştük. Kendisine de aynı şekilde bunun kabul edilemeyeceğini, böyle bir şeyin Türkiye tarafından, Müslümanlar tarafından hiçbir zaman kabul edilemeyeceğini, derhal bunlara son vermeleri gerektiğini de söyledik.” dedi.

Çavuşoğlu, Eskişehir’de bir otelde düzenlenen “Hemşehri Dernekleri Buluşması” iftar programında yaptığı konuşmada, Osmanlı’nın kuruluşunun müjdelendiği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün övgüsüne nail olan bu kentte bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.

Seçim öncesi siyasi partilerde bayrak değişimlerinin olduğunu belirten Çavuşoğlu, eski il ve ilçe başkanlarına teşekkür ederek, yeni başkanlara görevlerinde başarı diledi.

Bakan Çavuşoğlu, Anadolu’nun her yerinden Eskişehir’e gelen vatandaşların kentin sosyal yaşamına katkı sağladığını anlatarak, “Tüm hemşehri derneklerimizi, Anadolu’nun renklerini saygıyla selamlıyorum.” ifadesini kullandı.

Gittiği her yerde depremzedelerle bir araya geldiğini aktaran Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsanlık tarihinin en büyük doğal afetlerinden birini maalesef yaşadık. Buruk bir ramazan geçiriyoruz ama umutlarımızı da kaybetmiyoruz. Çünkü buraları yeniden ihya edecek, yeniden inşa edecek, daha iyisini, daha sağlamını yapacak olan da yine Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bizleriz. Vatandaşımızın da beklentisi, umudu budur. Allah’ın izniyle devlet millet işbirliği içinde nasıl şimdi yaralarımızı sarıyorsak, nasıl vatandaşlarımızın geçici kaldıkları yerlerde onları daha rahat ettirmek için gece gündüz çalışıyorsak evlerini de şehirlerini de inşallah yeniden inşa edip kendilerine teslim edeceğiz. Görüyoruz ki tüm şehirlere farklı illerden gelen kardeşlerimiz bir an önce kendi şehirlerine dönmek istiyorlar. Özellikle çiftçilerimiz döndü. O şehirlerin tekrar canlanması için hep birlikte inşallah çalışmaya devam edeceğiz.”

“Deprem nedeniyle 90 ülkeden 11 bin 320 arama kurtarma ekibi geldi”

Çavuşoğlu, deprem nedeniyle dünyanın her yerinden büyük bir dayanışma gördüklerini dile getirdi.

Yurt dışından yapılan yardım çalışmalarına değinen Çavuşoğlu, şunları anlattı:

“90 ülkeden 11 bin 320 arama kurtarma ekibi geldi. Çokça sahra hastanesi kuruldu, insani yardım geldi. Konteynerler geliyor. Aynı şekilde ısıtıcılar, tıbbi malzemeler, jeneratörler… Bunun iki sebebi var. Birincisi deprem alanı çok büyük. Bugün dünyada yaklaşık 150 ülkenin büyüklüğünden, ayrı ayrı söylüyorum, daha büyük. Hollanda’nın iki katı, Avrupa’da birkaç ülkenin toplamından daha büyük ama ikincisi ve daha önemlisi her yerde söylüyorum, gururla da söylüyorum, dünyanın en cömert milletine sahibiz. Milli gelire göre en çok insani yardımı yapan ülke olmanın karşılığını da görüyoruz. Şimdi kime teşekkür etsek ‘Türkiye bize zamanında çok yardım etti. O yüzden bize teşekkür etmenize gerek yok. Şimdi biz borcumuzu ödüyoruz’ diyorlar. Hepsine de huzurlarınızda çok çok teşekkür ediyorum.”

Eskişehir’in 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, “Türk dünyasını ve Türk devletleri teşkilatını daha da güçlendirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Semerkant’taki son zirvede Türk Yatırım Fonu’nu da kurduk. Bir sonraki zirve Kazakistan’ın Türkistan şehrinde olacak. Orada da bu afetle ilgili inşallah bir kurum, bir yapı oluşturacağız ki afet dönemlerinde birbirimize daha fazla yardımcı olalım.” değerlendirmesini yaptı.

Çavuşoğlu, Türk Devletleri Teşkilatını küresel bir aktör haline getirmeyi amaçladıklarını ifade ederek, “Dünyanın her yerinden ‘Nasıl gözlemci olabiliriz?’ diye bize soruyorlar. Etrafımızdaki ülkelerin çok büyük bir ilgisi var. Gözlemci olmayı hak eden ülkeler de var. Bunlardan biri Finlandiya, biri Estonya, biri Moğolistan, Japonya ve Kore. Çünkü Türk devletlerine gözlemci olabilmek için Türkçe’nin ya da akraba dillerinin birinin o ülkede resmi dil olması gerekiyor. İnşallah önümüzdeki süreçte ailemizin sayısını da genişletmiş olacağız.” diye konuştu.

“Türkiye güçlünün değil, haklının yanındadır”

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ankara’da görüştüğünü hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Biz bir taraftan Ukrayna’nın sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü, egemenliğini güçlü bir şekilde desteklerken, barış için çaba sarf ediyoruz. Samimi çaba sarf ediyoruz. Türkiye gibi Cumhurbaşkanımız Erdoğan gibi barış için çaba sarf eden, başka bir ülke, başka bir lider var mı? Yok. Neden? Türkiye adaletten yanadır. Türkiye, doğrudan yanadır. Türkiye güçlünün değil, haklının yanındadır. Türkiye haktan yanadır. Dolayısıyla bir taraftan ilkeli duruşumuzu sürdüreceğiz, diğer taraftan her iki tarafla da eşit şekilde görüşerek barış için çaba sarf edeceğiz. Tahıl anlaşmasının uzatılması için çabalarımız devam edecek. Çünkü dünyadaki her bir haneye katkı sağlıyoruz. Dünyadaki gıda fiyat dengesini sağlayarak her bir haneye Türkiye’nin bu yöntemle katkısı vardır. Aynı şekilde esir takası, aynı şekilde Zaporijya Nükleer Santrali gibi önemli konularda da ara buluculuğumuzu, çabalarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Bu savaşın bir an önce kalıcı bir şekilde sonlandırılması için de dünyanın güvendiği bir ülke Türkiye.”

İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa ve Filistinlilere yönelik saldırıları

Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa ve Filistinlilere yönelik saldırılarına ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Sadece depremden dolayı değil, İsrail’in saldırılarından dolayı Mescid-i Aksa’nın kutsiyetine yaptığı saldırılardan dolayı da üzüntülüyüz ama üzüntülü olduğumuz kadar da kızgınız. Çünkü İsrail ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya pervasızca bir saldırı düzenledi. Orada ibadet eden kardeşlerimize nasıl saldırdıklarını görüyoruz. Bu hiçbir şeye yakışmaz. İnsanlığa da yakışmaz. Vicdanına da yakışmaz. Hangi vicdan kabul edebilir bunu? Neymiş efendim, provokasyon varmış. Mescid-i Aksa’da namaz kılmanın nesi provokasyon? Namaza durmuş insanları nasıl dövdüklerini, nasıl ittirdiklerini, namazlarını bozdurduklarını görüyoruz. Bunun ne bahanesi, ne gerekçesi olabilir? Bugün tabii güçlü bir şekilde tepkimizi verdik. Bugün İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’le de görüştük. Buraya gelirken yolda görüştük. Kendisine de aynı şekilde bunun kabul edilemeyeceğini, böyle bir şeyin Türkiye tarafından, Müslümanlar tarafından hiçbir zaman kabul edilemeyeceğini, derhal bunlara son vermeleri gerektiğini de söyledik.”

Filistin Dışişleri Bakanı Riad Malki’yle de görüştüğünü anımsatan Çavuşoğlu, şöyle dedi:

“Kendisinden de bilgiler aldım. Türkiye’nin Türk milletinin ve tüm Müslümanların yanlarında olduğunu söyledim. Cumartesi günü, İslam İşbirliği Teşkilatını olağanüstü toplantıya davet ettik. Toplantı gerçekleşecek. Yakın bir zamanda bakanlar düzeyinde de yine bir araya geleceğiz. Geçmişte olduğu gibi bu işin peşini bırakmak yok. Eskiden de böyleydi. Olağanüstü toplantılar, Birleşmiş Milletler’de algıladığımız kararlar.”

Çavuşoğlu, İslam dünyasına çağrıda bulunarak, şunları kaydetti:

“Özellikle İstanbul’daki olağanüstü zirvelerde ve toplantılarda Filistinli kardeşlerimizi, yine Mescid-i Aksa’nın kutsiyetini korumak için atmamız gereken adımlarla ilgili karar aldık. Bu kararları, bu adımları atmak sadece Türkiye’nin sorumluluğunda değil, tüm İslam ülkelerinin, ümmetin sorumluluğundadır. Dolayısıyla İslam ülkelerine buradan çağrımız; gelin daha kararlı bir şekilde, hep birlikte adım atalım ve kardeşlerimize yönelik bu tür saldırıların önüne geçelim. Biz Filistin ve Kudüs davasını hiçbir zaman bırakmayacağız. İsrail ile başlattığımız diyalogda da şunu söyledim: Tekrar büyükelçilerimizin atanması ya da bir diyaloğun başlatılması asla ve asla Kudüs ve Filistin davası pahasına olmayacaktır ve bizim kırmızı çizgimizdir. Bu konudaki hassasiyetimiz, milletimizin hassasiyeti de ortadadır.”

Bakan Çavuşoğlu, “Biz ilk asrımızda aslında önemli kazanımlar elde ettik ama şimdi şahlanma zamanı. Şimdi Türkiye’nin, Türk milletinin, Türk dünyasının şahlanma zamanı.” dedi.

Çavuşoğlu, Eskişehir’deki bir otelde AK Parti İl Başkanlığınca düzenlenen “Hemşehri Dernekleri Buluşması” iftar programında yaptığı konuşmada, son zamanlardaki İslam’a ve Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıları hatırlatarak, İslam düşmanlığı ve Müslümanlara yönelik saldırıların artık haddini aştığını söyledi.

“Peki neden bu saldırılar Türk büyükelçiliklerinin önünde oluyor ya da bizim bayrağımızla Kur’an-ı Kerim’e saldırıyorlar pervasızca?” ifadesini kullanan Çavuşoğlu, “Çünkü Türk milleti ve Türkiye, İslam’ın da sancaktarıdır da ondan. İslam düşmanlığına, her türlü ırkçılığa, yabancı düşmanlığına karşı sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Sürdürmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, FETÖ’ye, PKK/YPG’ye, DAEŞ’e karşı ayrım yapmaksızın mücadelenin sürmesi gerektiğini belirterek, kutsal ve barış dini İslam’ı suistimal eden terör örgütlerine yönelik mücadelenin de güçlü şekilde devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Suriye’de attıkları adımlarla hem terör koridorunun oluşmasını engellediklerini hem de bölge insanına yönelik zulmü bitirdiklerini anlatan Çavuşoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sadece diğer etnik gruplara değil Kürt kardeşlerimize de büyük zulmediyorlar. Niye? Özellikle inançlı Kürt kardeşlerimize. Onların Marksist, Leninist ideolojilerine inanmadığı için zulmediyorlar kardeşlerimize. Tıpkı Türkiye’de PKK’nın Kürt kardeşlerimize yaptığı zulüm gibi. Dolayısıyla bunların hepsiyle içeride ve dışarıda mücadelemizi sürdürmemiz lazım ve gönüllü dönüşlerin, bu özellikle terörden arındırdığımız bölgelere döndürmemiz lazım. Suriye ile de bir üçlü, dörtlü süreci başlattık. Bu süreç buradaki kardeşlerimizi yok saymak değildir. Esas bir yol haritası üzerinde siyasi süreci canlandırmak, Suriye’nin toprak ve sınır bütünlüğünü korumak, aynı şekilde orada terörle daha etkili mücadele etmek, bir de Türkiye’deki Suriyelilerin güvenli bir şekilde Suriye’ye geri döndürmek. Öyle bazı siyasetçiler gibi popülizm yaparak olmaz. Bu insanlar istifleyerek göndermekle olmaz.”

“Bu ay inşallah Karadeniz’deki doğal gazı sisteme bağlayacağız”

Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhuriyetin birinci asrının tamamladığını, son 20 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Cumhuriyete çok önemli eserler kazandırdıklarını belirtti.

Cumhuriyetin ikinci asrının Türkiye asrı olması gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Cumhuriyetimizin ikinci asrı Türk dünyasının asrı olmalıdır. O yüzden bu geldiğimiz nokta bizim için kafi değil. Elbette her bir adım hedefe yönelik doğru bir adımdır. Yıllardır enerji konusunda stratejik hamleler yaptık. Bizim kendimize yeten enerjimiz var mı? Yok. Bu ay inşallah Karadeniz’deki doğal gazı sisteme bağlayacağız. İndirimler başladı, başlıyor ama daha ihtiyacımızın yüzde kaçı? Yeni rezervler de bulacağız. Ama esas söylememin sebebi şu, nasıl oluyor da enerjisinin yüzde 90’ını ithal eden bir ülke bugün enerji güvenliğinde en önemli aktör haline geliyor? İşte bu yıllardır izlediğimiz vizyon, vizyoner politika.”

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin savunma sanayi üretimindeki gelişimine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“20 sene önce yüzde 20 üretim yapıyorduk, göz bebeğimiz savunma sanayinde. Şimdi yüzde 80’e çıktık. Kızılelmalar, Devrim’in izcisi Togg… Her yerde, Azerbaycan’a da gittik, Türkmenistan’a da gidiyor. Yakında inşallah şu seri üretim, vatandaşlarımıza bir verilsin, tüm dünyadaki misyonlarımıza da göndereceğiz. Tüm dünyanın ilgisini çekiyor, bizde bazılarında yaranamıyoruz. Geçmişte Devrim’i engelleyen zihniyet şimdi Togg’u hor görmeye başlıyor. Bunların hepsi bir başlangıçtır. Milli Muharip Uçağımız, savaş uçağımız piste çıktı. El yapar da biz yapamaz mıyız, biz daha iyisini yaparız. Bugün Kızılelma’dan, ondan sonra Bayraktar SİHA’dan dahi iyisi var mı dünyada? TUSAŞ’ın da yaptığı SİHA’lar aynı şekilde dünya çapında meşhur oldu. 21’inci asrın Türk asrı olabilmesi için çok daha fazlasını yapmamız lazım. Biz ilk asrımızda aslında önemli kazanımlar elde ettik ama şimdi şahlanma zamanı. Şimdi Türkiye’nin, Türk milletinin, Türk dünyasının şahlanma zamanı.”

Kaynak: AA

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close