Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail kararı neleri değiştirebilir?
Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine açtığı “soykırım” davasında, İsrail’in Refah’a yönelik askeri operasyonlarını durdurmasını da içeren ek ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin kararını dün açıkladı.
Yeni tedbir kararlarında, İsrail’in Refah’a yönelik saldırılarını derhal durdurmasına, insani yardımları engellememesine ve suçlarını araştıracak Birleşmiş Milletler (BM) görevlilerinin Gazze’ye girişine izin vermesine hükmedildi. Hamas’tan da derhal elindeki rehineleri serbest bırakması istendi.
Bu gelişmeyi memnuniyetle karşılayan Hamas, “UAD’nin sadece Refah’ta değil Gazze Şeridi’nin tamamında saldırıları ve soykırımı durdurma kararı almasının” beklendiğini bildirdi.
Filistin Devlet Başkanlığı da yayımladığı açıklamada “Başkanlık, UAD’nin Refah’a yönelik saldırıyı durdurma kararını memnuniyetle karşılıyor ve İsrail’in halkımıza yönelik kapsamlı saldırganlığına son verilmesini talep ediyor” ifadelerine yer verdi.
Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Dairesi Genel Müdürü Zane Dangor, UAD’nin bu kararlarla fiilen bir ateşkes çağrısı yaptığını savunarak “Bu açıdan Divan’ın aldığı bu karar, çığır açıcı bir karardır” diye konuştu.
İsrail hükümetiyse karardan hiç memnun olmadı. Bakanlar ardı ardına açıklama yaparak Refah’a saldırıların süreceğini duyurdu.
İsrail Başbakanlığı da X’te paylaşım yaptı. Güney Afrika’nın İsrail’e yönelik soykırım suçlamasının “yanlış” olduğu öne sürüldü. “İsrail’in Refah’ta Filistinli sivil nüfusun kısmen veya tamamen yok olmasına yol açabilecek yaşam koşulları oluşturan askeri saldırılar yapmadığı ve yapmayacağı” ve Gazze’ye “insani yardımın girmesine izin vermek için çabalarını sürdüreceği” iddia edildi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sözcüsü Stephane Dujarric de düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu:
Genel Sekreter, BM Şartı ve mahkeme tüzüğü uyarınca Uluslararası Adalet Divanı’nın kararlarının bağlayıcı olduğunu hatırlatmakta ve tarafların mahkemenin kararına gerektiği gibi uyacaklarına inanmaktadır.
UAD’den üçüncü ara karar
Birleşmiş Milletler’in başlıca yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika’nın soykırım suçlamasıyla İsrail aleyhine açtığı davada, 5 ay içinde üç kez ara karar verdi. Ocak ve marttaki ara kararlarda, İsrail’in Gazze’deki sivil nüfusu korumak ve insani yardımların bölgeye ulaşmasına izin vermek için elinden gelen her şeyi yapması gerektiğine hükmetmişti.
İsrail’in bir ay içinde, kararların uygulanıp uygulanmadığına ilişkin mahkemeye açıklama yapması gerekiyor.
Hukukçular ne diyor?
UAD’nin açıklamasının üzerinden henüz saatler geçmişti ki İsrail ordusu bu sabah Refah’a saldırılar düzenledi. En az bir Filistinlinin öldürüldüğü bildiriliyor. Ayrıca Gazze’nin diğer bölgelerine cumartesi düzenlenen saldırılarda da onlarca kişinin hayatını kaybettiği aktarılıyor.
Tel Aviv’in bu hamlesi pek çok kişi için şaşırtıcı olmadı zira Lahey merkezli UAD’nin kararları bağlayıcı olsa ve temyiz hakkı bulunmasa da mahkemenin kendisine bağlı kolluk gücü yok ve kararları zorla uygulatamıyor.
Ancak hukukçular İsrail tanımasa da bu kararın uluslararası hukuk açısından oldukça büyük öneme sahip olduğunu savunuyor. Söylediklerine göre, dünya kamuoyunda İsrail üzerindeki baskı daha da artacak.
Bu kararı Türkiye, Suudi Arabistan, BAE, Katar, Umman, Irak, Arap Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi, Mısır, Ürdün, Pakistan, Maldivler, Malezya, Norveç, İrlanda, İspanya, Belçika gibi pek çok ülke ve uluslararası örgüt desteklerken Birleşik Krallık, UAD’nin hamlesinin Hamas’ı güçlendireceğini savundu.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise hukukun üstünlüğünü temel alan uluslararası kurumlarla İsrail’e verilen destek arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaklarını söyledi.
Filistin’i tanıma ve yakalama emri hamleleri
UAD’nin gündem olan son kararları; İrlanda, İspanya ve Norveç’in Filistin devletini resmen tanıyacaklarını açıklamasının ardından ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yla Hamas liderleri hakkında “savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlemek” şüphesiyle tutuklama emri çıkartılmasını talep ettiği bir dönemde geldi.
UCM’nin de kararları uygulanması için zorlayıcı gücü yok. Ancak üye ülkeler BM Güvenlik Konseyi’ne başvurarak kararın uygulanmasını talep edebiliyor. Bu durumda İsrail, ABD’nin veto kararını bekleyecek.
Diğer yandan ateşkes görüşmeleri hâlâ sonuç vermiş değil. Kasımda bir hafta süren ateşkes sırasında rehine takası da gerçekleştirilmişti.
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarının ardından Gazze Savaşı başlamıştı. İsrail’in verdiği rakamlara göre Aksa Tufanı operasyonu sırasında çoğu sivil 1170’i aşkın kişi öldürüldü. 252 rehineden 121’inin halen Gazze’de olduğu ve bunlardan 37’sinin öldüğü tahmin ediliyor.
İsrail’in 7 Ekim sonrasında düzenlediği saldırılardaysa ölü sayısı artmaya devam ediyor. Filistinli yetkililer çoğu kadın ve çocuk 36 bine yakın kişinin öldürüldüğünü bildiriyor.
Kaynak: Independent, AA, AFP, BBC