Türkiye’nin 48 yıllık savunma-strateji dergisi M5’in sorularını yanıtlayan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum-Yunan ikilisinin arkalarına aldıkları Avrupa Birliği ve ABD gibi küresel güçlere güvenerek “maksimalist” politikalar ürettiğini ve bu sürecin vahim sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tatar, bu ikilinin Avrupa üzerinden ürettikleri politikaların NATO’nun geleceğine de önemli soru işaretleri düşürdüğünü vurguladı.
KKTC Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından öne çıkan görüşler şöyle:
“Yunanistan-GKRY’nin Türkiye ile olan ikili sorunlarını sözde “Avrupa sorunu” olarak göstermeye çalışmaları ve hiç kuşkusuz Avrupa ve NATO’nun geleceğini tehdit etmektedir. Rumların hamiliğine soyunarak Türkiye’den gittikçe uzaklaşan Avrupa Birliği küresel bir aktör olma hedefinden her geçen gün uzaklaşmaktadır.”
“Artan siyasi ve askeri gücü ile bölgenin en önemli gücü haline gelen Türkiye ile karşı karşıya gelmek, Avrupa Birliği ve NATO üyeleri için yapılabilecek en büyük stratejik hatalardan biridir.”
“KKTC’nin tanınması, çıkarlarının korunması adına bizimle aynı değerleri paylaşan Türk Dünyası ile Türkiye’nin liderliğinde yoğun bir iş birliğine giderek güçlü bir koalisyon oluşturulması ve KKTC’nin tanınmasına yönelik siyaset anlayışının aktif olarak uygulamaya sokulması büyük önem arz etmektedir.”
“Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm ancak ve ancak tarafların egemen eşitlik haklarına saygılı iki devlet arasındaki iş birliği ile sağlanabilir. Bu noktada devletimizden hiçbir şekilde ödün veremden uzlaşı ve iş birliğine açık bir şekilde yolumuza emin adımlarla devam edeceğiz.”
“Halkım on yıllardır insanlık dışı, insan haklarını ayaklar altına alan, bu çağa ait olmayan ve bu çağda izahı bile mümkün olmayan izolasyon altında tutulmaktadır. Ne yazık ki hala daha en temel insanlık hakkı olan serbest ticaret, serbest dolaşım, sportif ve kültürel faaliyetlerden mahrum bırakılmaya devam ediliyoruz. Rum liderliğinin baskısıyla uluslararası camia tarafından yapılan zulmü hiç hak etmedik.”
“Türkiye’nin deniz yetki alanları sınırlandırması konusunda KKTC’den sonra ikinci anlaşmasını Libya ile imzalaması, Doğu Akdeniz’de izlediği politikalar bakımından ciddi bir kazanım ve Türk diplomasisinin büyük zaferlerinden biridir. Bu hamle ile Yunanistan ve GKRY’nin maksimalist ve yayılmacı Doğu Akdeniz stratejisi de engellenmiş oldu.”
“Mavi Vatanımıza ve Doğu Akdeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölgemize sahip çıkarak Türkiye’yi ve KKTC’yi denizlerden soyutlamaya çalışan politikalara meydan okumaya devam edeceğiz. Türkiye’nin ve KKTC’nin Akdeniz’deki yasal ve siyasi haklarını savunabilmesi için KKTC’nin kara, deniz ve havadaki egemenliğinin tanınması şarttır.”
Röportajın tamamını M5 Dergi Aralık sayısında okuyabilirsiniz.
https://www.kopernikkitap.com.tr/m5-dergisi-sayi-377-aralik-sayisi
