S-400 mü? Patriot mu? - M5 Dergi
DergiKapakMakalelerÖne ÇıkanSayı 349 Ağustos 2020

S-400 mü? Patriot mu?

Abone Ol 

S-400’ün kötü bir hava savunma sistemi olduğunu söylemek teknik veriler ışığında kabul görecek bir iddia değildir. ABD bile ‘S-400 o kadar kötü! bir sistem ki F-35’i onunla birlikte asla uçurmam, F-35’in sırlarını çalar’ demektedir. F-35’in radara kilitlenmesindeki zayıf noktaları ortaya çıkarmasından endişe edilen bir hava savunma sistemi ne kadar kötüdür?

Yazar: (E) Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt KARATAŞ / Makina Mühendisi Fazıl ALTAY

Türkiye’nin S-400 alım kararı sonrası başlayan tartışmalarda çok şey yazıldı çizildi. Herkes görüşlerini anlatmaya çalıştı. Bu yazıda ise biz görüşlerimizi teknik görsel bilgiler ile detaylandırmak istedik. Sonuç olarak, okuyucuların yazının sonunda bugüne kadar çok fazla değinilmemiş ama önemli veriler elde edeceğine inanıyor

2. S-400 KARARINA ETKİ EDEN HUSUSLAR:

Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin S-400 kararı politik, askeri ve teknik eksenlerden gelen bileşke bir karardır. Bu yazımızda askeri ve teknik eksenler üzerine yoğunlaşmanın yanı sıra politik eksene de değinmemiz, sonuca bütünlük sağlayacaktır.

Askeri ve politik olarak NATO ve Batılı ülkelerle sıkı bağları olan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava ve Füze Savunma Sistemi alımında öncelikli olarak NATO ülkelerinden bir tercih yapmak istemesi beklenen bir durumdur. Türkiye bu tercihi yaparken öncelikli olarak satış yapacak ülkelerin parlamento, senato ve benzeri kurumlarında satış engeli çıkartılmamasını talep etmiş ve bir önceki ihalede tercihini Çin HQ-9 Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava ve Füze Savunma Sistemi ihraç versiyonu için yapmıştır. Burada tercihi Çin olarak oluşturan baskın unsur, ekonomik olması değil acil temin edilebilirlik garantisidir.

ABD uzun yıllar Türkiye’nin Hava Savunmasının Yüksek İrtifa ve Uzun Menzilde bağımsız olmasını istememiş ve oluşacak Ortadoğu eksenli küresel krizlerde Türkiye’nin kendini tehdit altında görerek daha fazla NATO ve ABD etkisinde kalmasını amaçlamıştır.

ABD Türkiye’ye bu savunma ihtiyacını devam ettirerek ABD’nin Türkiye çıkarlarına tamamen ters, hatta beka sorunu oluşturacak politikalarına PKK/KCK ve PYD/YPG’nin desteklenmesine itiraz etmemesini sağlamak istemiştir.

Patriot ve diğer bazı kritik silah sistemlerinin Türkiye’ye ihracında (HİK uçakları, 2000’lerde çok ihtiyaç duyduğumuz silahlı dronlar, 1990’larda çok ihtiyacımız olan taarruz helikopterleri, güdümlü mühimmat, demet bombaları vb.) kendi kongresinin onay sürecini istediğinde silah sistemlerinin Türkiye’ye satışının engellenmesi amacı ile bahane olarak kullanmıştır.

Her Ortadoğu krizinde NATO/ABD kendi istediği zaman ‘Türkiye’ye Patriot gönderiyorum’ demiş fakat yine kendi istediği vakit bu Patriotları tehdit devam ederken dahi geri çekmiştir. Türkiye S-400 alım kararını açıkladıktan sonra ABD’den Patriot satın alım taleplerimiz olduğunda ne gibi zorluklar çıkarıldığını ABD Başkanı Donald Trump ve Türkiye’nin Patriot talebinin Başkan Barack Obama’nın engellemesi sonucu gerçekleşmediğini söylemiştir. Bu nedenle ‘yok aslında ABD vermek istedi de Türkiye almadı’ gibi ifadeler doğru değildir. Söylediklerimizin teyidini bizzat ABD başkanının kendisi yapmıştır.

NATO’nun başka ortakları olan İtalyan/Fransız üretimi SAMP/T hava savunma sistemlerinin alım düşüncesi de özellikle Fransa’nın sürekli olarak çıkardığı siyasi engeller ağırlıklı olarak değerlendirildiğinde hazır alımda tercih edilmemiş fakat yeni bir versiyonunun geliştirmesinde denenebilecek bir işbirliği olarak tamamen masadan da kaldırılmamıştır. Yeri geldiği için söylemek lazım ki bu ortak geliştirme çalışmasında Türkiye üzerine düşen her türlü sorumluluğu tamamlamış olmasına rağmen özellikle Fransa ile yaşadığımız Akdeniz-Libya ayrışması ve öncesinde yaşanan başka politik gerginlikler o sürecin de beklenilen hızda işlemediğini ama bunun Türkiye dışı faktörlerden dolayı olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Tüm bu gelişmelere rağmen sonuç olarak Türkiye kötü niyetli olmadığını gösteren bir karar vererek askeri önceliklerini ötelemiş, NATO/ABD ile çok fazla gerginlik çıkmaması için 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi öncesinde Çin üretimi HQ-9’dan vazgeçip kendi Milli Üretim Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava ve Füze Savunma Sistemin geliştirme çalışmalarına başlamıştır.

ABD, ‘bana bağımlı olsun ben ne yaparsam yapayım dediklerimi uygulasın’ düşüncesiyle Türkiye’ye Patriot’u vermezken Rusya, ABD-NATO ve Türkiye eksenindeki çatlak derinleşsin istemiştir.

Kırılma noktası 15 Temmuz olmuştur. Türkiye, 15 Temmuz’da NATO ve ABD’den hiçbir politik destek ve yardım görmemiş hatta FETÖ’yü desteklediklerine açıkça şahit olmuştur. Yıllardır Türkiye’ye karşı terör faaliyetlerinde bulunan PKK/PYD’ye TIR’lar ve Kargo Uçakları ile binlerce ton silah, mühimmat, araç-gereç ve çok sayıda askeri personel desteğinde bulunmuştur.

Suriye’de PKK/PYD’nin Türkiye’ye tehdit olmasına ABD ve NATO’nun destek verdiğini gören Türkiye, Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava ve Füze Savunma Sisteminde yaşadığı boşluğun kendi geliştirme faaliyetlerinden önce “Acil Alımla” desteklenmesi kararını vermiş ve Rusya’dan S-400 alım talebinde bulunmuştur.

Rusya, politik olarak NATO ve Türkiye arasında NATO tarafından oluşturulmuş sorunu derinleştirmeyi fırsat olarak gördüğü için S-400’lerin Türkiye’ye ekonomik bir fiyatla satışına ve teslim garantisine onay vermiştir. Burada konusu geçen her devlet kendi “Milli Çıkarları” neyi gerektiriyor ise onu yapmayı tercih etmiş ve bağımsız bir gözle değerlendirildiğinde kendileri açısından belirli bir mantığı olan kararlar almıştır.

ABD, ‘bana bağımlı olsun ben ne yaparsam yapayım dediklerimi uygulasın’ düşüncesiyle Türkiye’ye Patriot satışını yapmama kararı almış, Rusya, ise ABD-NATO ve Türkiye eksenindeki çatlak derinleşsin istemiştir. Türkiye ise acil ihtiyacını ABD’nin geçmişte yaşattığı siyasi baskılar olmadan teslimi garanti olan bir seçenekle gidermek istemiş ve “ABD’ye aslında sana her konuda bağımlı olmayabilirim benim de seçeneğim var mesajını iletmiştir.” Sürecin politik özeti budur.

Türkiye’nin S-400 alım kararı çıktıktan sonra ise bazı gerekçeler ile itirazlar dile getirilmiştir. Bunları gruplandırırsak; İyi niyetli olan ve çoğunlukta bulunan vatandaşlarımızı daha iyi bilgilendirmek için seri şeklinde yazılarımızı ve söyleşilerimizi yayınlamaya karar verdik. Kötü niyetli olanlar, ortak gerekçeler üzerinden iyi niyetli olanlara konuyu anlatmaya ve Türkiye’nin siyasi boyut bağlamındaki haklı gerekçelerini aşındırmaya ve Türkiye yanlış yaptı demek propagandasını yürütmüşlerdir, yürütmektedirler.

Türkiye’nin S-400’lerin alımına itiraz edenler içinde F-35’lerin Türk Hava Kuvvetlerine tesliminin iptali sonrası Türk Hava Kuvvetleri’nin zayıflayacağını düşünen iyi niyetlilerin çoğunlukta olduğunu biliyoruz. F-35 uçaklarının aslında toplamda getirdiği zararların faydasından daha çok olduğunu örnekleriyle inkâr edilemez şekilde ispat ettik. Yazımız içerisinde Patriot daha iyiydi iddiasında bulunan görüşler üzerinde durup, bilgi vereceğiz.

Daha sonra ele alacağımız bir yazıda ise Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasından rahatsızlık duyan ABD’nin F-35 şantajını ve F-35’in nasıl bir “virüs” olduğuna dair düşüncelerimizi sizlerle paylaşmaya çalışacağız. Elbette kötü niyetli olanlar; Türkiye S-400 kararı ile ABD ve NATO’ya 15 Temmuz sonrası çaresiz olmadığını göstermek istedi. Ama bu yanlıştır, ‘ABD’ye her daim bağımlı kalalım, PKK/PYD’yi zaten ABD ve NATO yıllardır destekliyor bu yeni bir şey değil buna da ses çıkarmayalım, üstüne ABD FETÖ’yü de desteklese yine de biz ABD ve NATO’ya karşı seçenek geliştirmeyelim’ konularını açık bir şekilde dile getirmiyorlar.

Patriot alırken ABD’ye, S-400 alırken Rusya’ya da bağımlı olma endişesini duymak ve bu iki devletin ABD ve Rusya’nın PKK/PYD’ye açık veya kapalı destek olmalarına itiraz etmek haklı argümanlardır. Üzerinde tedbir alınarak dikkatle yönetilmesi gereken süreçlerdir. Türkiye’nin; S-400’lere ve acil bir ara dönem tedariği olarak bakarken, Hisar-U/Siper Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava ve Füze Savunma Sistemlerini geliştirirmeye, yeni nesil SAMP/T projesine de katılım yaparak tek boyutlu silah sistemine bağımlı olmamak ve “Milli Üretime” odaklanmak için gerekli olan tüm adımları attığını görüyoruz. ABD ve Rusya’nın terör örgütlerine kendi menfaatlerine uygun destek vermesinin önündeki en etkin çare “Güçlü Türkiye, Güçlü Türk Silahlı Kuvetleri”dir. Biz içeride güçlü olduğumuz ve birlik beraberliğimizi koruduğumuz sürece tüm olumsuz girişimler boşa çıkarılacaktır.

3. HAVA FÜZE SAVUNMASI YAPMAK İÇİN GEREKLİ UNSURLARIN KARŞILAŞTIRILMASI:

Hava füze savunması yapmak için önce düşman hava tehdidini radarda tespit etmek gereklidir. 360° dönüş kabiliyeti olan arka ve ön tarafında 2 adet faz dizinli anteni olan S-400 hedef tespit radarı, sabit tek yüzlü faz dizinli Patriot1 radarından detaylarını belirteceğimiz yönleriyle menzil ve kapsama alanı olarak üstündür.

Karşı görüşlerde olanlar ise Patriot kendi radarı düşük menzilli ve dar kapsama alanlı olsa dahi çevresindeki müttefik unsurlara ait diğer radarlardan gelen bilgileri network üzerinden alıp kullanarak uzaktaki hedefi tespit ettiğini kendi radarının çok uzun menzilli ve dar sektörde hedef tespiti yapmasının bir sorun olmadığını ifade etmektedir. Bu görüşü yazıdaki harekatharekât senaryolarında değerlendireceğiz. Hedefi tespit ettikten sonra hedefi ateş altına almak için füze güdümünü yapacak olan atış kontrol radarının ve hedefi imha için yönlendirilecek olan önleme füzesinin kabiliyetleri önem taşıyacaktır. Buradaki temel fark S-400 ayrı bir güdüm radarı kullanırken, Patriot’un arama yaptığı sabit radar aynı zamanda güdümleme için de kullanılmaktadır. Patriot radarının güdüm menzili de S-400’e göre kısadır. Çünkü Patriot’un füzesinin menzili kısadır ve tek tiptir. Daha uzun menzilli füze kullansa daha uzun menzilli bir atış kontrol radarına ihtiyacı olacaktı. S-400’ün ise füze menzili Patriot’a göre çok daha uzun ve füzeleri 4 farklı tiptedir. Buna uyumlu olarak atış kontrol radarının menzili de uzundur. Saniyede 60° dönüş hızı ile sürekli 360° arama yapan radarının bulduğu hedefe atış kontrol radarı 360° dönerek hedefi karşısına alınca durur ve atış kontrol görevini icra eder (Görsel-8). S-400 aynı anda 300 hedefi izleyip bunların 80 adedine kilitlenerek hedef başına 2 adet olmak üzere 160 adet karşı füze güdümleyebilir. Patriot ise aynı anda 100 hedef izleyip 9 adedine kilitlenerek 18 füze güdümleyebilir.

A- ARAMA RADARLARI:

Patriot PAC-3 MSE’nin C band AN/ MPQ-53/65 radarı sabit, sadece azimuth 120°den hedef tespiti yapan bir radardır. 5m2 Radar Kesiti (Radar Cross Section-RCS)’ne sahip bir hedefi 90 km’den tespit ettiği bilinmektedir3. 91N6E Big Bird kod adlı S-400 arama radarı ise 360° hedef tespiti yapabilmektedir. S bandı kullanan S-400 arama radarı RCS 1 m2 hedefi 240 km’den tespit edebilmektedir. Bu durumu şimdi 0.1 m2 RCS’si ile çok zor bir hedef (balistik füze harp başlığını temsil edebilecek bir değer) için her iki radarın tespit menzilini hesaplayalım.

Bu durumda Patriot AN/MPQ-53/65 radarı hedefi 34 km’den tespit ederken, S-400 91N6E radarı 135 km’den hedefi tespit eder. Burada tekrar söyleyelim Patriot hedef tespitinde diğer radarlardan bilgi aldığı için kendisinin uzun menzilli bir radara ihtiyacı olmadığı söylenmektedir. Acaba bu durum gerçekten yeterli oluyor mu? Bu konuyu grafiklerle daha net olarak açıklayacağız.

S-400’de cruise füzeleri gibi alçak irtifa hedeflerini ve Rus coğrafyasında olduğu gibi geniş düzlükleri olan arazide yine alçak irtifadan uçabilecek savaş uçaklarını aramak için 96L6E Cheese Board adlıBoard adlı ekstra bir arama radarı daha kullanmaktadır.

B- FÜZE GÜDÜM (ATIŞ KONTROL) RADARI:

Patriot arama için kullandığı sabit radarı atış kontrol için kullanacak ve yine 34 km’den 0.1 m2’lik RCS’ye sahip
hedefe füzesini yollarken, S-400 güdüm için başka bir radar olan 92N6E kodlu Grave Stone X band ile 0.1 m2’lik RCS’ye 100 km’den atış kontrol yapabilir. Bu durumda diyelim ki Patriot kendi radarında değil de Network üzerinden gelen bilgi ile çok önceden hedefin varlığından haberdar olsa bile RCS’si 0.1 m2 olan hedefe ancak 34 km menzilden atış kontrol yapabilir.

C- ÖNLEME FÜZE KABİLİYETİ:

Patriot PAC-3 MSE’nin vurabileceği hedefin radardan max 40 km (balistik füze ise 30 km _ki RCS’si düşük ve uçuş hızı yüksek_) uzakta olması gerekir4. Çünkü maksimum füze menzili bu kadardır. S-400’ün ise en uzun menzilli füzesi 400 km ve ara menzillerde 40, 120, 250 km’lik 4 adet farklı menzile sahip füzesi bulunmaktadır.

D- BALİSTİK FÜZE HEDEFİNİN İMHASI:

Hedefin imhası, hedefin ve karşı füzenin balistik yörüngelerinin kesiştiği yerde meydana gelmektedir. Bu nedenle S-400 RCS 0.1 m2 olan hedefi grafikteki gibi 45÷50 km mesafeden önleyebilir iken, Patriot ise 20÷25 km menzilden önleyebilir.

Görsel 4 konvansiyonel güdümsüz reentry savaş başlığı olan bir balistik füzenin izlediği balistik yörüngede S-400 ve Patriot ile nasıl önlenebileceğini anlatmaktadır. Kullanacağımız grafikte yeryüzü zemini düz olarak yer almıştır. Gerçek hayatta ise savunma radarının bulunduğu coğrafi yer de etken olmaktadır.

killeri radarın kapsama alanını ve önleyici füzenin balistik yörüngesini yine savunma radarının güdümüne bağlı olmasından dolayı değiştirmektedir. Oluşacak tabloyu Simulasyon programları kullanarak incelemek gereklidir. Simulasyon programı coğrafi konumu yeryüzünün yuvarlaklığını da dikkate alarak hesaplamaktadır. Örnek olarak, Patriot’un ve S-400’ün aynı yere Ankara Mürted’e kurulması durumda RCS 0.1 m2 olan hedefin hangi menzil, irtifa ve sektörden Patriot ve S ve S-400 tarafından aranabileceğini gösteren görsel karşılaştırmalı simulasyon çıktıları bulunmaktadır. S-400 tek bir radar ile 360° 135 km’den arama yapabilir iken, Patriot 3 tane aynı radardan koyup 360° arama yapabilse dahi ancak 34 km’ye kadar hedef araması yapabilmektedir.

Patriot alırken ABD’ye, S-400 alırken Rusya’ya da bağımlı olma endişesini duymak ve bu iki devletin PKK/PYD’ye açık veya kapalı destek olma olmalarına itiraz etmekhaklı argümanlardır. ABD ve Rusya’nın terör örgütlerine kendi menfaatlerine uygun destek vermesinin önündeki en etkin çare ‘Güçlü Türkiye, Güçlü Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.

E- ANKARA’YA YAKLAŞAN DÜŞMAN UÇAĞININ ÖNLENMESİ SENARYOSU:

Balistik füze için durum böyle iken yaklaşık 1m2 RCS’li 1 adet düşman savaş uçağı için Patriot PAC-3 MSE ve S-400 nasıl bir hava savunma sistemidir? Açıkça söylemek gerekirse hiçbir savaş uçağı 40 km füze menzili olan ve 90° sektöre ateş edebilen bir hava savunma bataryasının atış yaptığı sektörde kalmaz. Başka hedefe gidecek ise çevresinden dolaşarak, Patriot’un maksimum 40 km olan füze menzilinin uzağından geçer ve hedefine ilerler5. Ya da 100 km civarında menzilli olan stand-off mühimmatı6 veya yüksek hızlı anti radar füzesi kullanarak Patriot radarını vurup Patriot’u susturur.

Burada NATO ağı veya diğer radarlar haber verse ne olur? 90° sektörde 40 km menzile kadar ateş edebilme yeteneği olan ve >40km’den Stand-off ile susturulan bir Patriot gerçeği bulunuyor. NATO ağından isterse hedefe 500 km yaklaşmadan network ile Patriot radarına gelen düşman uçağının bilgisi yansıtılsın, aldığı bu ihbarla gelen düşman uçağını >=41km’den vuramadıktan sonra Patriot’a bu bilginin ne faydası oluyor? Füzesinin menzili 40 km ise 40 km’de vuracaktır (90° sektöre eğer denk geliyor ise düşman uçağı). Senaryo’da düşman uçağını alçak irtifaya indirmemek için başkent Ankara’mızın çevresini azami irtifası 10.000-15.000 metre olduğu açık kaynaklarda geçen Hisar-O7 yerli ve milli Hava Savunma Füzemiz ile tamamen örttüğümüzü düşünelim. Yani kademeli hava savunma düzeni uygulamış olalım. Bu durumda düşman uçağı ancak kendisini Hisar-O’dan koruyabileceği 16k metre (52500 feet) yüksek irtifada uçabilecektir. Bu durumda Ankara’yı Hisar-O ile desteklenen 1 Patriot Bataryası ile korursak, 16k metre irtifada uçacak konvansiyonel (>=RCS 1 m2 ) bir savaş uçağı hem stand-off mühimmat ile hem de serbest düşüşlü bomba ile Ppatriot radarını susturup pPatriotu tamamen etkisiz hale getirebilir. Patriot’un 90° kısıtı onu serbest düşüşlü mühimmat ile yüksek irtifa bombardımanında imhasına neden olmakla bırakmaz, cruise füzesi ve drone saldırıları için de Suudi Aramco örneğinde olduğu gibi etkisiz (radarı görmediği için) kılar. Bu şartlarda Patriotun Hedef olması kaçınılmazdır.

S-400 için durum nedir? S-400’ün 92N6E atış kontrol radarı ile 175 km’den RCS 1m2 olan savaş uçağına 10k metre üzerinde iken 48N6E3 ve 40N6 tipi füzelerini simulasyon çıktısında görüleceği gibi (Görsel-7) güdümleyebilir. Düşman Savaş uçağı 16k metre irtifada uçmakta ve söylediğimiz gibi senaryo kademeli hava savunma ile kurgulanıp ve Hisar-O savaş uçağını 15k metre altına inmesine müsaade etmeyecek biçimde Ankara’yı ’mızı sıkı korumaktadır. Görsel-8’de de anlaşılacağı gibi S-400 Ankara’ya yaklaşacak >=RCS 1RCS 1 m2 bir savaş uçağını 175 km’den 2 tip füze ile stand-off mühimmat atmasına izin verilmeden imha edilebilir. S-400’e stand-off mühimmat atmak için LO8 veya Stealth bir savaş uçağı kullanmak lazım. Klasik bir savaş uçağının (>=RCS 1 m2 ) savaş durumundaki S-400 bataryasının 120 km civarı etrafında uçması çok tehlikeli olacaktır.

4. PATRIOT VE S-400’LERE İLİŞKİN YAPILAN TARTIŞMA KONULARI:

A. PATRIOT NATO RADAR AĞINA BAĞLI, S-400 BAĞLI DEĞİL:

Önceki dönemlerde ‘S-400 hiçbir işe yaramaz çünkü NATO ağına bağlı değil’ diyenler görüşlerini S-400 radarlarının ve füzelerinin kabiliyetleri ile ilgili performans verilerini çalıştıktan sonra bu söylemlerini ‘S-400, balistik füzeleri vuramaza’ diye dönüştürdüler. Balistik füze vurmak bir Savaş uçağını vurmaktan çok daha zordur. Nedeni hem daha hızlı hareket ederler hem de daha RCS’si daha küçük hedeflerdir. Peki, Patriot NATO ağına bağlı olduğunda balistik füzeleri vurabilir mi? Bunun garantisi var mı? Burada çok önemli olan bu konuyu bir senaryo ile açıklayalım; Türkiye’nin önemli bir hedefine 1000 km menzilden bir balistik füze atıldığını düşünelim. Bir an bunu NATO radar ağı tespit eder/etmez, etse de haber vermesi yeterli mi olur tartışmasına girmeden erken ihbar haberini almamızın daha garantili biçimde olacağı bizzat “balistik füzeyi ateşleyecek kişinin 1 dakika önceden Türkiye’ye füzenin düşeceği yeri telefonla arayıp bize bildirsin şeklinde senaryoyu kurgulayalım”. Bu durumda balistik füze 10 dakika içinde (9 dakika normal uçuş+1 dakika önce telefonla gelen haber) hedefine düşecektir.

Patriot sisteminin en iyi durumda 34 km civarında füze önleme menzili ve radarının 90° atış kontrol sektörü bulunmaktadır. Balistik füzenin düşeceği yere 34 km’den fazla mesafede Patriot var ise ve düşüş rotası 90° sektör dışı ise (2 temel şart vardır) o balistik füze hedefe düşecektir. Balistik füzenin düşeceği yere Patriot 35 km uzakta olsa veya Patriot 1 km mesafede ama 90° atış kontrol yaptığı sektöre balistik füze denk gelmiyor ise değil NATO ağı haber versin balistik füzeyi ateşleyen tek bizzat arayıp haber verse dahi imha edemeyiz.

Peki, aynı senaryo S-400 için söz konusu olsun. Farkları bulalım. Eğer S-400’de bölgede ise ve savaş durumunda yani füzeleri, arama ve atış kontrol radarı hazır ise 135 km mesafeden 360° istediği açıdan gelirse gelsin arama radarında balistik füzeyi tespit edip, atış kontrol radarını bu istikamete çevirir. Sonrasında düşman balistik füzenin düşüş ve önleme füzesinin yükseliş yörüngelerin çakışma noktası (füzenin düşüş açısına göre değişmekle birlikte) Görsel-4 grafiğinde olduğu gibi balistik füzeyi engelleyebilir. Yani en kötü durumda hedeften 30-35 km mesafede, en iyi durumda 50 km mesafede S-400 bataryası var ise balistik füzeyi önleme olasılığı vardır (Görsel-4). Patriot’a göre bu mesafe 10-20 km daha uzun iken Patriot’taki 90° sektör kısıtlaması S-400’de yoktur. Farz edelim Ankara’yı korumak için yerleştirilecek Patriot radarı sadece 90° açıya sahip iken, diğer sektörlerden gelebilecek mavi rota ile temsil edilen hedefleri (savaş uçağı, balistik füze) tespit edebilir. Kırmızı kesik çizgiler ile temsil edilen rotadan gelecek hedefleri göremez. Kırmızı uçuş rotası ile gelen hedeflere de 34 km’den atış kontrol yapmak için 4 tane daha Patriot radarına (4×90°=360°) ihtiyaç vardır.

Peki, NATO Ağına bağlı olmak hiç mi avantaj sağlamıyor?
Cevap elbette sağlıyor şeklindedir. Önemli nokta bunu bir ezber olarak değil hangi şartlarda avantaj sağladığını bilerek söylemektir. Eğer Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunması (Terminal High Altitude Area Defense- THAAD) veya AEGIS gibi uzayda balistik füze önleme imkânı var ise bu durumda NATO Radar Ağı veya Görsel-11’de anlatılan Erken İhbar Radar ve Uydularına bağlı olunması gereklidir. Daha atılır atılmaz düşeceği yer grafikte anlatıldığı gibi hesaplanarak gerekli olan AEGIS veya THAAD bataryası aktive edilir ve balistik füze terminal fazın çok öncesi AEGIS ile veya terminal faza girmeden az önce THAAD ile önlenir.

AEGIS gibi uzun menzilli balistik füzeleri önleyici sistemler az önce belirtilen 1000 km menzildeki füzeye ait 10 dakikalık uçuş süresine göre daha çok zamanda uçuş yaparlar. Bu durum gerekli reaksiyon için fırsat oluşturur ve önleyici füze uzaya çıkar. Uzayda yer çekimsiz ortamda balistik füze, AEGIS’in başlık kısmında bulunan ve kill-vehicle denilen bir minyatür uzay aracı ile çakıştırılarak imha edilir. Yerigelmişken AEGIS sistemi de Bora gibi
250 km kısa menzilli füzelerini önleyemez. Çünkü Bora uzaya (yaklaşık yerden 100 km yukarısı) çıkmamaktadır.
Bu nedenle kısa menzilli balistik füze de uzayda karşı önlem alan AEGIS gibi hava savunma sistemlerinden kaçmak için doğru seçeneklerdir. THAAD’ın da uzayda çalışan kill-vehicle harp başlığı olduğu için Bora tipi kısa menzilli balistik füzeyi önleyemeyeceği değerlendirilebilir. Özetle NATO Erken İhbarın Temel amacı balistik füzeyi uzayda imha için karşı füzeyi ateşlemek amaçlıdır.

B. S-400’LERDE IFF SİSTEMİ YOK:

Bu konuda başta SSB Başkanı Prof. DrDr. İsmail Demir’in Milli IFF sisteminin S-400’e entegre edileceği yönündeki açıklamaları9 olmasına rağmen halen S-400’de IFF yok diye itirazlar gelmektedir. Zaten IFF olması durumunda dahi her zaman sadece IFF’e güvenerek ateş açma veya açmama kararı verilmemektedir. IFF ateş açmaya karar verilmede değerlendirme kriterlerinden sadece 1 tanesidir. Kaldı ki S-400’e Milli olarak entegrasyonu yapılacaktır. Aşağıda IFF’li Patriot operatörlerinin sadece IFF’e güvenmesi durumunda oluşan üzücü olayların bir özeti bulunmaktadır.

C. PATRIOT GERÇEK SAVAŞ ORTAMINDA TEST EDİLDİ, S-400 TEST EDİLMEDİ:

S-400 test görüntüleri ve haberleri Rus medyasında sık sık yer almaktadır. Rusya, 2007 yılından itibaren S-400’leri test etmektedir. Rusya, S-300 PMU2’nin Çin’de kabul testlerinde S-400’ün de kullandığı 48N6 füzesinin önlendiği balistik füzenin enkaz fotoğrafını da yayımlamıştır. Rusya’nın S-400 gibi sistemi hiç test etmeden kullanacağını mı düşünüyorsunuz.? Bu kararı vermiş olmaları olası mıdır? Türk Hava Kuvvetleri ’de S-400 test atışlarını eğitim programı içerisinde mutlaka yapacaktır.

D. NATO/BATI MEDYASINDA PATRIOT VE S-400:

NATO/Batı mMedyasında teknik analize dayalı olan hiçbir kaynak ‘Patriot, S-400’den daha iyidir’ dememekte
dir. Bunun tam tersini söyleyen yani ‘S-400 Patriot’tan daha iyidir’ diyen pek çok kaynak bulunmaktadır. Alman Ordusundan Emekli bir Albay olan ve şimdiuan Berlin’de bulunan Bilim ve Politikalar Vakfı Silahlanma Uzmanı Wolfgang Richter, S-400’lerin Alman Ordusunda kullanılan Patriot PAC-3’lerden daha iyi olduğuna ilişkin açıklamasında bulunmuştur.

5. ÖNERİLER VE SONUÇ:

S-400’ün kötü bir hava savunma sistemi olduğunu söylemek teknik veriler ışığında yapılabilecek bir iddia değildir. Tablo, görsel ve kaynak göstererek yapılan açıklamalarla hazırlanan bu makaleyi okuyanların, teknik veriler ile en doğru kararı yine kendileri zaten verecektir. ABD bile S-400 o kadar kötü! bir sistem ki F-35’i onunla birlikte asla uçurmam F-35’in sırlarını çalar demektedir. F-35’in radara kilitlenmesindeki zayıf noktaları ortaya çıkarmasından endişe edilen bir hava savunma sistemi ne kadar kötüdür? Bu soruyu okuyucularımız daha iyi takdir edecek lerdir. ‘Türkiye, S-400 tedarik etmekle yanlış karar verdi’ diyerek şimdi ne yapacağız şeklindeki söylemlerin niyetinin bu bilgiler ışığında değerlendirilmesini ve maksadının sorgulanmasını temenni ediyoruz. Bizim açımızdan S-400 kararı son derece doğru bir karar olmakla birlikte “Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri ne ABD, ne Rusya ne de başka bir ülke silah sistemlerine bağımlı kalmamalıdır”. Nihai hedefimiz yerli ve milli silah sistemlerinin geliştirilmesidir. Bu itibar ile Hisar-U ve Siper Hava Savunma Sistemlerimizin ivedilikle envantere girmesi ile ilgili yapılacak tüm çalışmalar desteklenmeli, Milli Muharip Uçak-MMU ile beraber Türk Havacılık ve Savunma Sanayi alanında yaşanacak büyük sıçrama, tam bağımsız Milli Savunma Doktrini hepimizin ortak hedefi olmalıdır.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close