Orta Doğu'da Rusya ve Çin: Ortaklar mı, Rakipler mi? - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Orta Doğu’da Rusya ve Çin: Ortaklar mı, Rakipler mi?

Abone Ol 

“Rusya’nın Ortadoğu’daki ana rakibinin Çin değil, bölgedeki etkisini kaybetmek istemeyen ABD ve giderek etkisini artıran Türkiye olduğunu söyleyebiliriz.”

Politicbzor’da yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

“Ortadoğu, sürekli olarak bölge dışı güçlerin etkisinden etkilenmiş bir bölgedir. Geçen yılın sonunda Washington’daki Atlantic Council etkinliğinde değerlendirmelerde bulunan Amerikalı uzmanlar, Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yeniden çalışmaya başlamaları gerektiğini belirtmişlerdi. 

ABD Başkanı Joe Biden’in göreve başlamasından kısa bir süre sonra da, ABD Ordusu Merkez Komutanlığı Başkanı General Kenneth Mackenzie, Ortadoğu’da ABD’nin “Rusya ve Çin ile artan bir rekabet içerisinde” olduğunu belirtmişti.

Diğer yandan Moskova ve Pekin’in attığı adımlar ise, iki ülkenin Orta Doğu’daki sorunlara karşı yaklaşımlarının evrimini işaret ediyordu. Aslında bu evrilme “Arap Baharı” olgusuyla bağlantılı olarak ortaya çıktı. Bu evrilmenin belirli bir doruk noktasını belirtmek gerekirse; kesinlikle “Rusya’nın Orta Doğu’ya dönüşü” olarak algılanan Suriye’ye askeri birlikleri yerleştirdiği dönemi gösterebiliriz.

Amerikan Foreign Affairs’in bu konuda yaptığı analiz durumu özetler nitelikteydi. Foreign Affairs bu gelişmeyi; “Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonraki çeyrek asır boyunca en dikkat çekici jeopolitik olay” olarak niteledirdi. 

Uzmanlar ayrıca Rusya’nın bu hamlesinden sonraki eylemlerindeki tutarlılığa da dikkat çekiyorlar: Rusya, ABD’nin teröre ve istikrarsızlığa mahkum bıraktığı alanlarda “güç politikası” ortaya koyarak gerek askeri ve teknik gerekse ticari ve ekonomik boşlukları doldurmaya gayret etti. Rusya bu adımları ile kısa süre içerisinde bölgede etkili bir statü kazandı ve jeopolitik etkisini genişletmeye başladı. 

Rusya’nın Ortadoğu’daki çıkarları aslında derin kökler haricinde, güvenlik çıkarlarına da dayanmaktadır. Rusya’nın Orta Doğu bölgesine yakınlığı göz önüne alındığında, Kafkasya bölgesi açısından Rusya bu bölgedeki gelişmeleri ulusal güvenlik statüsünde görmektedir. Ayrıca Rusya, Ortadoğu’yu “küresel bir güç” olduğunu gösterebileceği bir alan olarak görmektedir.

Bu bölge şüphesiz Çin için de çok önemlidir. Çin’i Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz ve Avrupa’ya bağlayan Orta Doğu;  Çin için stratejik bir oyun alanı, ihtiyaç duyulan enerji kaynaklarının ana kaynağı ve genişleyen ekonomik bağların yolu olarak görülmektedir. 

Orta Doğu’daki durum ve durumun gelişimini karakterize eden birçok faktör analiz edilirken, Çin’in varlığı ve izlediği yol göz ardı edilemez. Hatta Çin, Ortadoğu dahil dünyanın bir çok bölgesindeki artan etkisi ile ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. 

RAND uzmanları Çin’in “ABD’nin bölgedeki lider ülke konumunu kaybetmeye başlaması ve 2015 yılında Rusya’nın Suriye’de ortaya çıkmasının ardından, Orta Doğu’daki faaliyetlerini önemli ölçüde güçlendirmeye başladığı” konusunda hemfikir.  Ayrıca uzmanlar, “bu noktadan sonra, Çin’in, dünyanın en büyük gücü olmak için uzun vadeli stratejiler uygulamaya başladığını” iddia ediyorlar.

Pekin’in Orta Doğu’daki sorunlara bir diğer yaklaşımı ise şu ilkeye dayanıyor: “Kredi sağlamada ve ekonomik işbirliğini geliştirmede tercih edilen bir ortak olarak bölgede ciddi bir oyuncu olmak.”

Çin’in bu hedefe büyük ölçüde ulaştığını da söylemeliyiz. Çin, Amerika Birleşik Devletleri’ni atlayarak Orta Doğu’da büyük bir yatırımcı statüsü kazanmıştır ve Orta Doğu ülkeleri, “Kuşak ve Yol Girişimi” projesi kapsamındaki projeleri uygulamak için Çin ile işbirliği anlaşmaları imzalamaya devam etmektedir.

Çin’in bölge ekonomisindeki rolü bu nedenle büyük ölçüde artmıştır: Orta Doğu ülkeleri Çin’e hidrokarbon tedarik ederken, Pekin bölgeye çeşitli Çin ürünleri ve malları göndermektedir. Yani Pekin bölgedeki ekonominin büyük ölçüde yönünü belirlemektedir. Batılı uzmanlara göre, Çin’in Orta Doğu’ya yönelik dış politikasını şekillendiren bir başka önemli başlık da enerjidir.

Dolayısıyla, Orta Doğu’da Çin’in rolü birkaç şekilde karakterize edilebilir; bazen çıkarları doğrultusunda bir katalizör görevi görür, bazen de çatışma yönetimi ve çözümü ile ilgilenen “çözüm üretici” bir aktör olarak hareket eder.

Orta Doğu’da pek çok ülke Çin’i uluslararası arenada alternatif bir güç ve esnek bir ortak olarak görüyor. Çinliler, bölge ülkelerinde “dost ve sorumlu bir güç” imajını oluşturmak için çok ve oldukça başarılı bir şekilde çalışıyorlar. 

Peki Rusya ve Çin menfaatleri bölgede nasıl kesişiyor? Ortadoğu’da Rusya ve Çin rakip mi yoksa ortak mı?

Rusya ve Çin’in bölgede menfaatlerinin kesiştiği ana noktalar arasında; enerji kaynaklarının ve uluslararası ticaret yollarının güvence altına alınması ile bölgede ABD’nin saf dışı bırakılması yer alıyor.

Ek olarak, Orta Doğu’daki Rus-Çin işbirliği, Moskova ve Pekin’in diğer bölgelerde etkileşime girmesine de yardımcı oluyor. Rusya BM Güvenlik Konseyi’nde;  Ukrayna, Suriye vb. konularda veto kullandığında Çin’in desteğini aldı. Buna karşılık Rusya, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki eylemlerini destekledi ve Amerikan THAAD’ın Güney Kore’de konuşlandırılmasına karşı çıktı.

İki ülke ayrıca Ortadoğu’da göreceli istikrar, İslami aşırıcılığın dizginlenmesi gibi konularda hemfikir. Ayrıca iki ülke, savunma sanayi projeleri konusunda da birçok ortak proje yürütüyor.

Moskova ve Pekin, İran’ın nükleer programı ve Suriye sorunu üzerinde ortak olarak hareket ediyor, İran’ın uluslararası kurumlara dahil edilmesini savunuyor ve İran’ın ŞİÖ’ye tam üyelik talebini destekliyor.

2013’te “Kuşak ve Yol” Projesi’nin resmi olarak başlatılmasıyla Çin’in Orta Doğu ile ekonomik ilişkileri yükseldi. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Ortadoğu’yu, “önemli komşu” bölge olarak adlandırıldı. Bu, Orta Doğu’nun şu anda Çin’in öncelikli jeostratejik ilgi alanı olduğunu gösteriyor. 

Dolayısıyla bütün bu dengeler göz önüne alındığında;  Rusya ve Çin Ortadoğu bölgesinde tam olarak ‘ortak’ diyemeyiz ama Rusya’nın Ortadoğu’daki ana rakibinin Çin değil,  etkisini kaybetmek istemeyen ABD ve giderek etkisini artıran Türkiye olduğunu söyleyebiliriz.”

Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close