Libya-Suriye’den sonra Sudan: Türkiye BAE-İsrail ittifakını üçüncü cephede de yendi! - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Libya-Suriye’den sonra Sudan: Türkiye BAE-İsrail ittifakını üçüncü cephede de yendi!

Abone Ol 

Takvimlerin 8 Aralık 2024’ü gösterdiği gün Suriye diktatörü Beşar Esed’in Rusya’ya kaçmasından hemen sonra İsrail’in yaptıkları aslında, Şam’daki rejimle Netanyahu arasında adı konulmamış bir anlaşma olduğunu ortaya çıkardı.

2011-1024 arasındaki Suriye iç savaşında esas olarak Suriye topraklarındaki İran vekil savaşçılarını hedef alan fakat Baas rejimine karşı en ufak bir saldırıda bulunmayan İsrail, rejimin çökmesinden hemen sonra geride kalan üslerin tamamını yok etme bombardımanı başlattı.

Ortaya çıkan tablo, İsrail’in Suriye’deki Baas rejiminden rahatsız olmadığını hatta, bu rejimle, İran’ın bile tam olarak anlayamadığı bir uzlaşma süreci yaşadığını gösterdi. Beşar Esed’in gidişi, İsrail’ i panikletti, Baas ordusunun geride bıraktığı silah araçları ve mühimmatları ortadan kaldırmaya çalıştı.

Bölgeyi yakından izleyen uzmanlar açısından önemli göstergelerden biri de, Baas rejimi Şam’da iş başındayken, salt, Golan işgal bölgesiyle yetinen İsrail’in rejim yıkıldıktan hemen sonra işgal alanını Şam’ı 20 km. güneyine kadar genişletmesi, bölgedeki Dürzi yerleşim birimlerini fiili olarak ilhak etmesi dikkat çekiciydi.

Bütün bu gelişmeler, İsrail’in, aslında, Beşar Esed’in Şam’daki varlığını, Ortadoğu’nun gerçek gücü olarak kabul edilen Sünni muhalefete ve haliyle Türkiye’ye karşı ciddi bir garanti olarak gördüğünü işaret ediyordu.

Nitekim, devrim sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de kalıcı egemen üs sahibi olma yolunda attığı adımlardan sonra, bu kez, Amerikan yönetimini Suriye’deki Rus varlığının sürmesine ikna etmeye çalışması da dikkat çekti.

Aslında, Rusya lideri Vladimir Putin’i 2015 yılında; dönemin Suudi Arabistan Savunma Bakanı makamında oturan veliaht prens Muhammed bin Selman ile birlikte Suriye’ye müdahale etmeye davet eden ismin bugünkü Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed olduğu biliniyor.

Birleşik Arap Emirlikleri, bütün Arap dünyasının Beşar Esed’den elini çektiği günlerde, 2018 yılında Şam’daki büyükelçiliğini açmış bir ülke olarak tanınıyor.

BAE-İsrail ittifakının Putin ile vardıkları perde arkası anlaşma sayesinde Suriye’deki İran hedeflerini Rusya’nın görmezden geldiği, hava savunma sistemlerinin devreye girmediği bir ortamda bombalamasını sağladığı da artık anlaşılmış durumda.

Bu ülkede türkiye desteğindeki güçlerin yaptığı devrim yalnız Rusya ve İran’ın Suriye’den çıkmasına neden olmadı, aynı zamanda BAE ve bağlantısında İsrail’in de denklem dışına çıkmasına neden oldu. İsrail bu nedenle, ordusunu Suriye topraklarına sokmak zorunda kaldı.

Libya’daki senaryonun devamı gelişmeler

Aslında Suriye yaşanılanların habercisi, bu devrimden yaklaşık dört yıl önce Türkiye’nin Libya’da sergilediği başarılı bir harekattı. Türkiye, 2019 mayıs ayı itibariyle ülkenin başkentini kuşatan ve meşru yönetimi ortadan kaldırarak arkasındaki destekçileriyle birlikte Libya’ya el koymaya çalışan Halife Hafter güçlerinin püskürtülmesini sağlayan devlet oldu.

Türkiye-Libya Deniz Sınırlarını Belirleme Mutabakatı çerçevesinde yaşanılan türk askeri müdahalesi, ordusu ağırlıklı olarak o dönemdeki adıyla Wagner Rus paralı askerleri ile Sudan’daki milis grubunun lideri Muhammed Hamdan Dagalo’nun gönderdiği milislerden oluşan Hafter’in ağır yenilgisine yol açtı. Halife Hafter’in ana mali destekçisi BAE’ydi, bunu, İsrail ile ortak strateji çerçevesinde yapıyordu, Mısır rejimini de ortak etmişti.

Türk müdahalesi başarılı oldu. Rusya-BAE-Mısır-İsrail desteğindeki Hafter ağır yenilgi aldı… Bu, aslında BAE-İsrail ittifakının Türkiye karşısındaki ilk yenilgisiydi…

Ve Sudan’da beklenen son

Türkiye ile BAE-İsrail ve Rusya ittifakının üçüncü karşılaşma noktası Sudan oldu. Ülkeni eski diktatörü Ömer el-Beşir döneminde Darfur’da afrikalı Müslümanlara dönük soykırım gerçekleştirmesiyle tanınan Cancavit milisleri, Beşir’in yıkılmasından sonra artık Sudan ordusu ile birlikte çalışan Hızlı Destek Güçleri olarak adlandırılıyordu.

Sudan ordusunu genelkurmay başkanı 2023 yılında, “bir ülkede iki ordu olmaz” düşüncesiyle, milisleri Sudan ordusunun emir komutasına almaya kalkınca, milis lideri Muhammed Hamdan Dagalo 15 Nisan 2023’te savaş ilan etti.

İki yıldır süren iç savaşta, milislere en büyük destek BAE-İsrail ittifakından geldi, tıpkı Libya’daki Hafter örneğinde olduğu gibi Rus paralı askerleri de önemli görevler üstlendi. Sudan meşru ordusunu Türkiye destekledi, özellikle verilen Bayraktar TB2 SİHA’lar ile çatışmaların başlangıcında başkent hartum başta çok sayıda bölgeyi kaybetmiş Sudan ordusunun geri dönmesi sağlandı.

Bu arada Birleşmiş Milletler raporlarında, Birleşik Arap Emirlikleri’nin milislere verdiği destekle “soykırım işbirlikçisi” olarak tanımlanması dikkat çekiyordu.

Türkiye’nin yoğun SİHA desteğinde, önce, Hartum yakınlarındaki iki yıldır kuşatma altındaki tank tugayını kurtaran Sudan ordusu, 26 Mart 2025 günü itibariyle başkent Hartum’u milislerden tamamen temizledi, savaş boyunca, başkenti Port Sudan’a taşımak zorunda kalan meşru askeri lider Abdülfettah el Burhan’ın Hartum’a ayak basmasıyla büyük zafer kutlamaları başlamış oldu.

Bu aynı zamanda, Dagalo’nun hakim olduğu bölgelerden çıkan altını Dubai’de nakite çevirip kendi aralarında pay eden Rusya, BAE ve İsrail’in Türkiye karşısında üçüncü yenilgisi oluyordu.

Kaynak: M5

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close