Mısır-Yunanistan anlaşması ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki uygulamaları
Yunanistan Türkiye-Libya deniz yetki alanları sınırını bertaraf etme telaşı içinde, Mısır ile Meis’e ilişkin iddialarından vazgeçtiğine işaret eden bir anlaşmayı yapmaya razı olmuş.
Türkiye açısından Doğu Akdeniz kıta sahanlığı/MEB uyuşmazlığı genel olarak üç ayrı uyuşmazlık halinde değerlendirilebilir: Türk-Yunan uyuşmazlığı, Türkiye-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) uyuşmazlığı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)-GKRY uyuşmazlığı. [1] Türkiye bu üç uyuşmazlık bölgesinde de devlet uygulamaları yapıyor. Yakın bir zamana kadar bu uygulamalar ilgili deniz alanlarının sahiplenilmesine yönelikti. Sondaj gemileri edindikten sonra sahada yürüttüğü faaliyetlerden, sahiplenmenin yanı sıra, Türkiye’nin ekonomik faydaya da yöneldiği görülüyor. Şimdi Türkiye’nin söz konusu faaliyetlerini daha yakından değerlendirelim.
Devam eden Türk devlet uygulamaları ve Yunan tatbikat sahası
Türkiye açısından Doğu Akdeniz deniz yetki alanları uyuşmazlığının bir başka cephesi KKTC’nin haklarıyla ilgili.
Türkiye ile Libya 27 Kasım 2019 tarihinde bir deniz yetki alanları sınırlandırması anlaşması gerçekleştirdiler. Bu anlaşma Kıbrıs adasına doğru uzanan Yunan iddialarının önünü kesti. Araştırma gemisi (A/G) Oruç Reis, 21 Temmuz 2020 tarihinde Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi (SHOD) tarafından ilan edilen sahada (harita I) 21 Temmuz-2 Ağustos 2020 tarihleri arasında araştırma yapacaktı. Genel olarak bakıldığında, bu araştırma Türkiye’nin Libya ile yaptığı sınırlandırma anlaşmasını destekliyordu. Daha yakından bakıldığında, araştırma sahasının Türkiye-Libya sınırının hayli doğusunda kaldığı ve daha çok Meis ve Rodos adalarını ilgilendirdiği görülüyordu. A/G Oruç Reis’in araştırma sahası, 28° 00′ 00″ boylamına kadar uzanıyor; Türk-Yunan kıta sahanlığı sınırlandırmasında Meis’i hiç dikkate almıyor; Rodos’a ise 28° 00′ 00″ boylamının doğusunda etki tanınmayacağını gösteriyordu. Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilim arttı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in araya girmesiyle Türkiye bir iyi niyet gösterisi yaptı, araştırmayı askıya aldı.
GKRY Kıbrıs adasının tek temsilcisiymiş gibi hareket ederek adanın deniz yetki alanlarında tek başına tasarruflarda bulunuyor
Kısa bir süre sonra, 6 Ağustos 2020 tarihinde Yunanistan-Mısır sınırlandırma anlaşması imzalandı. Anlaşma ile çizilen sınır, 26° 00′ 00″ ila 28° 00′ 00″ boylamları arasında uzanıyordu (harita I) ve Türkiye Libya sınırını bertaraf etmeye yönelikti. Bu durum, A/G Oruç Reis’in askıya alınan araştırmasının yapılmasını tahrik etti. SHOD yeni bir ilan (1024/20) ile A/G Oruç Reis’in 10-23 Ağustos 2020 tarihleri arasında araştırma yapacağını duyurdu. A/G Oruç Reis sahaya intikal etti ve araştırmasını icra etmeye başladı. Gerilim yine yükseldi. Türk ve Yunan donanmaları karşı karşıya geldiler. Bir silahlı çatışma çıkmadı. Taraflar olayları tırmandırmamak için çaba sarf ediyorlardı.
Oruç Reis’in ikinci araştırma ilanında belirlenen araştırma sahası ilkiyle aynıydı; 28° 00′ 00″ boylamında sona eriyordu. Oysa bu zamanlamada Oruç Reis’in yeni ilan edilen araştırma sahasının Türkiye’nin Yunanistan-Mısır sınırlandırma anlaşmasını tanımadığını gösterecek şekilde 28° 00′ 00″ boylamının batısına doğru uzanması beklenirdi. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığında ilan ettiği ruhsat sahaları da 28° 00′ 00″ boylamına kadar gelip dayanıyordu. 28° 00′ 00″ boylamının batısında ise şimdiye kadar hiç ruhsat verilmemişti. Yunanistan ile Mısır’ın imzaladığı anlaşmanın çizdiği sınır ise 26° 00′ 00″ boylamından başlayıp 28° 00′ 00″ boylamında sona eriyordu. 28° 00′ 00″ boylamının sihri neydi? Mısır 28° 00′ 00″ boylamının doğusunda kalan kıta sahanlığının sınırını Türkiye ile mi çizmeyi düşünüyordu? Türkiye ile Yunanistan 28° 00′ 00″ boylamını zımnen kıta sahanlıklarının sınırı olarak mı kabul etmişlerdi?
28°00’00” Boylamı batısı Türk devlet uygulamalarından örnekler
Mısır Türkiye ile bir sınırlandırma anlaşması yaparak, Yunanistan ile çizdiği sınırın doğuda sona erdiği 28° 00′ 00″ boylamından başlayarak doğuya doğru uzanan ve GKRY ile çizdiği sınırın batı ucunda sona eren sahada, kıta sahanlığının sınırını Türkiye ile çizme imkânını muhafaza ediyor. Türkiye’nin Mısır-Yunanistan ve Mısır-GKRY sınırlandırma anlaşmalarını tanımaması Türkiye ile Mısır arasında böyle bir sınır çizilmesine engel teşkil etmiyor. Buna karşılık, uluslararası hukuk açısından bu sınır alternatifsiz olsa da, Mısır’ın ileride ikinci bir anlaşma yaparak kıta sahanlığı sınırının geri kalan kısmını da Yunanistan ile çizme olasılığı göz ardı edilmemeli.
Yunanistan Türkiye-Libya deniz yetki alanları sınırını bertaraf etme telaşı içinde, Mısır ile Meis’e ilişkin iddialarından vazgeçtiğine işaret eden bir anlaşmayı yapmaya razı olmuş. Mısır-Yunanistan sınırlandırma anlaşmasının Yunan iddialarına aykırı başka boyutları da var. Acaba Yunanistan, hukuksuzluğu Mısır-Yunanistan sınırlandırma anlaşması ile ayan beyan ortaya konulan iddialarından gerçekten vazgeçti mi? Hayır! Yunanistan bilinen hukuksuz iddialarını yeniden sahiplenmek için uğraşıyor.
Türkiye olayları tırmandırmamak için A/G Oruç Reis’in araştırma sahasını batıya doğru genişletmiyor; sebep bu. Yoksa 28° 00′ 00″ boylamını esas alan kıta sahanlığı sınırı Türkiye için kabul edilemez. Bu sınır, Türkiye’nin Libya ile yaptığı sınırlandırma anlaşmasından vazgeçmesi ve Yunanistan-Mısır sınırlandırma anlaşmasını tanıması anlamına gelir. Ayrıca Türkiye’nin Ege denizinde de Yunanistan lehine ciddi hak kayıplarına uğramasına yol açar. Türkiye daha önce 28° 00′ 00″ boylamının batısında Yunanistan’dan izin alarak faaliyet gösteren araştırma gemilerini Türk kıta sahanlığında bulunduklarını söyleyerek bölgeden çıkartmıştı. Hatta 28° 00′ 00″ boylamının batısında faaliyet gösterilmesi için bazı izinler de vermişti (harita II). Buna rağmen, 28° 00′ 00″ boylamını esas alan olayların akış sırası, Türkiye’nin 28° 00′ 00″ boylamının batısındaki haklarının sahibi olduğunu gösteren bir tasarrufta bulunmasını gerektiriyordu.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın (DİB) üst düzey bir yetkilisi 20 Ağustos 2020 tarihinde gereken açıklamayı yaptı. Türkiye’nin 18 Mart 2020 tarihli notası ile Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirilen Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığının sınırları içinde kaldığını belirterek, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) 28° 00′ 00″ boylamının batısındaki yeni araştırma ve sondaj ruhsat taleplerinin haritasını yayımladı (harita III). [2] Bir taraftan sahadaki gelişmelerin yarattığı heyecan, diğer taraftan DİB’in ilave gerilim yaratacak yaklaşımlardan kaçınması, yapılan açıklamanın medyada taşıdığı öneme denk bir yer bulmasını engelledi. DİB’in açıklaması gerçekten çok önemliydi; A/G Oruç Reis’in araştırma sahasının yol açabileceği yanlış anlamaların önünü kesti. Türkiye 28° 00′ 00″ boylamını Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığının batı sınırı olarak kabul etmeyeceğini, Libya ile yaptığı sınırlandırma anlaşmasından vazgeçmeyeceğini ve Yunanistan-Mısır sınırlandırma anlaşmasını tanımadığını bir kez daha beyan etmiş oldu. İleride 28° 00′ 00″ boylamının batısında TPAO’ya araştırma ve sondaj ruhsatları verilebileceğinin sinyalini de verdi. Böylece, Mısır ile çizebileceği 28° 00′ 00″ boylamından başlayarak doğuya doğru uzanacak bir sınırın Yunanistan-Mısır sınırlandırma anlaşmasını tanıyacağı anlamına gelmeyeceğini gösterdi.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının araştırma ve sondaj ruhsatları talep ettiği alanlar
A/G Oruç Reis’in SHOD’un 1024/2020 numaralı ilanı ile bildirilen araştırma süresi 23 Ağustos’ta bitti. Fakat aynı gün saat 19:23’de SHOD’un 1062/2020 numaralı ilanı ile araştırma süresi 27 Ağustos saat 20:59’a kadar uzatıldı.
24 Ağustos günü medyada, Yunanistan’ın Girit adasının güneydoğusunda askeri tatbikat yapacağına, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de tatbikata 4 F16 ile katılacağına dair haberler çıktı. Irakleio istasyonu 24 Ağustos 05:00’da, 25 Ağustos saat 05:10 ile 27 Ağustos saat 20:59 arasında A/G Oruç Reis’in araştırma sahasını da içine alan geniş bir alanda (harita I) uçak ve gemilerin katılacağı askeri tatbikat yapılacağını ilan etti.
Irakleio istasyonunun tatbikat ilanı, SHOD’un A/G Oruç Reis’in araştırma süresini uzatan ilanından yaklaşık dokuz buçuk saat sonra yayımlanmış. Bu durum, A/G Oruç Reis ilan edilen araştırma sahasında ilan edilen saatlerde araştırma yaparken, aynı sahada, aynı saatlerde Yunanistan’ın askeri tatbikat yapacağını gösteriyor. Açık denizde tatbikat yapmak yasak değil; ama ilan edilmiş ve devam eden bir araştırmanın icra edildiği sahada tatbikat yapmak neyin nesi? Yunanistan A/G Oruç Reis’in araştırmasını durdurmak için gözdağı mı veriyor? Bu uluslararası hukukla bağdaşan bir durum değil. Silahlı çatışma çıkar mı? Silahların olduğu her yerde çatışma riski vardır. Bu riskin Doğu Akdeniz’de gerçekleşmeyeceğini düşünüyor ve umuyoruz.
Türkiye açısından Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları uyuşmazlığının ikinci boyutu GKRY’nin haksız iddiaları nedeniyle ortaya çıkıyor. GKRY Anadolu ile Kıbrıs adası arasındaki ortay hatta dayanarak bölgedeki Türk kıta sahanlığı üzerinde önemli büyüklükte bir alanda hak iddia ediyor. Kıbrıs adasının batısındaki sınırlandırma sahasında adanın ilgili kıyıları epey kısa. Buna karşılık Türkiye’nin aynı sınırlandırma sahasına bakan kıyıları çok uzun. Bu sınırlandırma sahasında Türkiye’nin ilgili kıyılarının Kıbrıs adasının ilgili kıyılarına bakarak on kat daha uzun olduğu söylenebilir. GKRY’nin Mısır ve Lübnan ile imzaladığı sınırlandırma anlaşmalarından sonra ilan ettiği (1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı) bloklar Türk kıta sahanlığına tecavüz ediyor.
Türkiye GKRY’nin Mısır ve İsrail ile gerçekleştirdiği anlaşmaları protesto etti ve tanımadığını bildirdi. Benzer şekilde, GKRY ile Lübnan arasında imzalanan sınırlandırma anlaşması da protesto edildi. Lübnan tarafından da onaylanmayan bu anlaşma hiçbir zaman bağlayıcılık kazanmadı. Türkiye GKRY’nin ilan ettiği ruhsat bloklarını, verilen ruhsatları ve bu ruhsatlara dayanılarak sahada gerçekleştirilen faaliyetleri de protesto etti.
Türkiye kendi kıta sahanlığı üzerinde GKRY’nin hak iddia ettiği alanlar dâhil olmak üzere çok sayıda sismik araştırma ve sondaj ruhsatları verdi. Bu ruhsatlara dayalı olarak sahada sismik araştırma ve sondaj faaliyetleri gerçekleştirildi. TPAO halen Kıbrıs adasının güneybatısında Türk kıta sahanlığını ihlal eden 6 ve 7 numaralı GKRY bloklarının üzerinde sondaj çalışmalarını sürdürüyor (harita I). Bütün bunlar, Türkiye’nin Yunanistan-Mısır anlaşmasının çizdiği sınırın doğu ucundan GKRY-Mısır anlaşmasının çizdiği sınırın batı ucuna kadar uzanan sahada Mısır ile çizebileceği sınırın GKRY-Mısır sınırlandırma anlaşmasını tanıyacağı anlamına gelmeyeceğini gösteriyor.
Türkiye açısından Doğu Akdeniz deniz yetki alanları uyuşmazlığının üçüncü cephesi KKTC’nin haklarıyla ilgili. Kıbrıslı Türkler ile Rumlar eşit haklara sahiptir. Kıbrıs uyuşmazlığının kökeninde, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerin haklarını, hatta Kıbrıs Türkünü yok sayması yatıyor. Bu durum, Kıbrıs adasının deniz yetki alanlarında da devam ediyor ve Kıbrıs uyuşmazlığının denize yayılmasına neden oluyor. GKRY Kıbrıs adasının tek temsilcisiymiş gibi hareket ederek adanın deniz yetki alanlarında tek başına tasarruflarda bulunuyor. GKRY’nin yetkisi olmadan gerçekleştirdiği bu hukuksuz tasarruflara itibar edenler de GKRY’nin gerçekleştirdiği hukuksuzluklara ortak oluyorlar. KKTC ve Türkiye bir taraftan bu hukuksuzlukları protesto etmekte diğer taraftan da uluslararası hukukun çok önemli bir ilkesi olan karşılıklılık esasında cevap vermekteler. Bu kapsamda, KKTC TPAO’ya sismik araştırma ve sondaj ruhsatları vermiştir. A/G Barbaros Hayrettin Paşa halen bu ruhsatlara dayanarak adanın doğusunda (harita I) sismik araştırma faaliyetlerini sürdürüyor.
[Prof. Dr. Sertaç Hami Başeren Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanıdır]