Kudüs'teki Filistinliler Hayatta Kalma Mücadelesiyle Karşı Karşıya - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Kudüs’teki Filistinliler Hayatta Kalma Mücadelesiyle Karşı Karşıya

Abone Ol 

Kudüs’de yerleşimci (işgalci) gruplar, İsrail’in hukuk sistemini kullanarak Filistinlilerin evlerini ele geçirerek Kudüs’de ev ev hakimiyet için mücadele ediyor.

Al Arabiya English’de yayımlanan makale M5 tarafından çevrilmiştir.

Filistinli Muhammed Sabbagh, 2009’da ilk tahliye bildirimini aldığından bu yana her Cuma, işgal altındaki Doğu Kudüs’teki evinden birkaç metre uzakta diğer Filistinliler ve İsraillilerle birlikte protestolar düzenledi.

Filistinli Şeyh Jarrah da, Doğu Kudüs ilçelerinde 20’den fazla aileyle birlikte, İsrail mahkemelerinin onları sınır dışı etmeye kararı ve Yahudi yerleşimciler lehine karar vermesinin ardından yeni yılda evsiz kalma olasılığıyla karşı karşıya.

Kasım ayında Kudüs Sulh Ceza Mahkemesi Sabbagh ailesine, 60 yılı aşkın süredir oturdukları evlerini terk etmelerini ve yerleşimcileri organize eden Nahalat Shimon International’a Sabbagh ailesine 7.500 şekel (yaklaşık 1.720 £) ödemelerini emretti. Ailenin avukatları, ihtiyati tedbir kararı alarak tahliyeyi geciktirebildiler. Sabbagh ailesi şimdi karara itiraz edip edemeyeceklerine dair kararın mahkemeden çıkmasını bekliyor. Eğer mahkeme itirazı reddederse, aile mülklerini terk etmek zorunda kalacak.

Sabbagh The New Arab’a “İsrail mahkemelerinin verdiği kararlara güvenmiyorum” dedi. Sabbagh; “Bizim yanımızda durmayacaklarını biliyorum. Diğer tarafta duracaklar ve tahliye kararı verecekler.” ifadelerini kullandı.

Sabbagh’ın avukatlarından Sami Ershaid’e göre, Şeyh Jarrah’da Sabbagh ailesi de dahil olmak üzere 13 aile tahliye edilecek. Bu ailelerden yedisi son mahkeme kararlarına itiraz ederken, diğer beş aile hala bölge mahkemesindeki tahliye kararlarıyla mücadele ediyor.

Sabbagh, “Beninm ailem 32 kişi. Yedi ailede ise 100’den fazla kişi var.” diyor.

Batan al-Hawa’nın Silvan semtinde toplam 67 kişiden oluşan 12 aile de tahliye ediliyor. Aynı bölgede 2015’ten bu yana 14 aile tahliye edildi. Batan al-Hawa’da ikamet eden Zuheir Rajabi, 2015’ten beri yerleşimci grup Ateret Cohanim ile yasal bir savaş veriyor. Son duruşması Aralık ayında yapılacaktı ancak koronavirüs salgını nedeniyle Nisan ayına ertelendi. Rajabi bu gecikmelere rağmen sonuca dair iyimser değil.

Rajabi, “Yargıçlarda umut yok, çünkü yargıçların kendileri de yerleşimci ve onlar aşırılık yanlısı.” dedi. Rajabi; “Yargıçlardan biri bana bir keresinde, ‘Size binayı boşaltmanızı ve tazminatınızı almanızı tavsiye ediyorum çünkü sonunda yerleşimciler lehine emir vereceğim dedi” ifadesinde bulundu.

Silwan, Kutsal Havza olarak bilinen Kudüs bölgesinin bir parçasıdır. Bölge, Eski Şehir’e olan yakınlığı ve Kral Davud’la olan geçmiş bağlantıları nedeniyle Yahudi yerleşimciler tarafından imrenilen bir bölge. Bu adımlar, Kutsal Havzada bir Yahudi merkezi kurmak ve Kudüs’ü ‘Yahudileştirmek’ için yürütülen bir çabanın parçası.

Filistinli Sivil Toplum Örgütü Grassroots Al-Quds’un Küresel Seferberlik Koordinatörü Fayrouz Sharqawi’ye göre bu adımlar Filistinlileri yerlerinden eden daha büyük bir planın sadece küçük bir parçası.

Sharqawi; “Sözkonusu olan sadece birkaç ailenin yasal davası değil. Kudüs’ün sınırları içinde yaşayan ve tahliyelerle karşı karşıya olan 350.000 Filistinli’den bahsediyoruz. Bu 1948’den beri Filistinlileri bu topraklardan kökünden söküp atan anlayışın farklı bir yüzü.” ifadelerini kullanıyor.

Sabbagh’ın ailesi ise, 1948 Nakba sırasında Yafa’dan kaçtıktan sonra Kudüs’e geldi. Ve 1956’da Ürdün hükümeti tarafından inşa edilen Şeyh Jarrah evlerine yerleşti.

Ürdün ve UNRWA arasındaki bu anlaşma uyarınca, aileler UNRWA ile mülteci statüsünden vazgeçme karşılığında bu evleri aldılar. Anlaşmaya göre üç yıl sonra Ürdün’ün Filistinli ailelere mülkiyet hakkı vermesi gerekiyordu ama hiçbir zaman vermedi.

1948 savaşı sırasında,yaklaşık 2.000 Yahudi Doğu Kudüs’ten kaçtı. Yaklaşık 20.000 Filistinli ise Batı Kudüs’teki evlerinden zorla kaçmak zorunda bırakıldı.

1970’te çıkarılan İsrail’in Hukuki ve İdari İşler Yasası, 1948’de kaybedilen bu mülkleri, yalnızca Yahudi sahiplerine iade etmeyi amaçlıyordu. 1948’de iki grup da yerinden edildi ancak bugün yalnızca Yahudi nüfusa yasal geri dönme hakkı verildi.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close