National Interest Analiz: "Batı, Türkiye lideri Erdoğan'ın çizdiği büyük resmi inkar etmemeli" - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

National Interest Analiz: “Batı, Türkiye lideri Erdoğan’ın çizdiği büyük resmi inkar etmemeli”

Abone Ol 

“Türkiye’nin küresel arenada -diplomatik, ekonomik ve, Türkiye’nin tanınmış sınırlarının dışında bir vekalet savaşı olduğu zaman, askeri olarak- uygulamaya çalıştığı gücü denetleme zamanı geldi. “

National Interest’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevirilmiştir.

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir planı var. 18 yıllık iktidarı boyunca, Türkiye’yi hem içeride hem de dünya sahnesinde değişime uğrattı. Erdoğan’ın tutkusu, basitçe Türkiye’nin Osmanlı tarihini yeniden canlandırmak ve Türkiye’yi bölgesel bir güç haline getirmekten daha büyük. Daha ziyade, Erdoğan, 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan liberal düzeni yeniden şekillendirmeye çabalıyor.

Erdoğan, bunu gizlemiyor. Kendisinin ‘Dünya Beşten Büyüktür’ sloganı, Birleşmiş Milletler’in daimi üyelerinin elindeki gücün reddedilmesini simgeliyor. Milliyet gazetesindeki köşesinden 6 yıl boyunca Türkiye’yi gözlemlemiş bir gazeteci olan Sami Cohen, Erdoğan’ın önceliğinin ‘yeni bir dünya düzeni yaratmak’ olduğunu yazdı.

Erdoğan, bunu gerçekleştirebilmek için, gelenekleri değiştiriyor. Diplomasiyi yok sayıyor, tetiğe ilk o basıyor ve bunların yanına kalması için Batı’nın tepkisizliğine güveniyor. Örneğin, Türkiye’nin sınırlarını belirleyen ve 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’nı sorgulamış;  kendisine yakın isimler, komşularının topraklarının bir kısmını da içine alan ‘daha büyük’ Türkiye haritaları yayımlamıştı. Bunlar aslında geleceği gösteren kristal bir küre: Erdoğan,
Türkiye’nin Suriye müdahalesini ‘terörle mücadele’ olarak akladı, art arda Kürt bölgelerinde ‘etnik temizlik’ gerçekleştirdi, PTT binaları açtı ve hatta işgali altında yaşayan kişilere Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartları verdi.
Aynı şey, Irak için de geçerli. Erdoğan, yalnızca yüz yıllık ‘Musul ve (petrol zengini) Kerkük iddiası’nı canlandırmakla kalmadı, aynı zamanda Irak sınırlarının içinde 1500 asker gönderdi.

Sınır ilhalleri sık sık yaşansa da geri çekilmeler çok daha nadir görülüyor. Türkiye’nin saldırganlığı, Ege ve Akdeniz’i de diken üstünde tutuyor. Türk güçleri, Yunan adalarını tehdit ediyor ve Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgelere meydan okuyor.

Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyin işgal etmesinin ardından neredeyse yarım yüzyıl geçmişken, Erdoğan, status quo’yu (mevcut durum) yırtıp atıyor: Varosha’ya (Kapalı Maraş) giderek Birleşmiş Milletler kararlarına meydan okudu ve işgal altındaki Lefkoniko Havalimanı’nı bir SİHA üssüne dönüştürdü ve bu sayede Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’nın büyük çoğunluğunu hedef tahtasına koydu. İslamcı yerleşimciler, adadaki Kıbrıs Türklerinin sayısını aştı.

SİHA’lar ve cihad, Erdoğan’ın ajandasına lokomotiflik yapıyor. Türk SİHA’ları ve Suriye’den gönderilen vekalet savaşçıları, Libya’nın İslamcı liderini, Mısır destekli bir saldırıdan kurtardı. Türklerin hava gücü ve yine aynı cihatçılar, Azerbaycan’ın Ermenilerin yaşadığı Karabağ’a gerçekleştirdiği sürpriz bir saldırıyı desteklediler. Erdoğan aynı zamanda önceleri müttefikken sonradan düşman olduğu rakibi Fetullah Gülen’e ait okulları kapattı ve onları daha radikal ideolojilerin kuluçka makinesine dönüştürdü.

Katar ve Somali’deki üsleri, Türkiye’yi gerçek bir bölgesel güç haline getiriyor. Etiyopya lideri Abiy Ahmed, hem de Somali lideri Mohamed Farmajo, kendi ülkelerindeki muhalefete karşı kullanmak için Türk SİHA’larını edinmenin peşinde. Erdoğan ise ticari anlaşmalar karşılığında onların huyuna gidiyor. Erdoğan’ın ‘resmi’ olarak yapmak istemediği şeylerin -mesela Hamas için kara para aklamak- ise taşeronluğunu, İslamcı bir askeri şirket olan SADAT yapıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, ‘fazla’ uzun zamandır Türkiye politikasını pembe hayallere kalibre etmiş halde. Gerçekliği reddetmek ise, bilakis tehlikeli. Türkiye, değişti. Erdoğan, 20 yıla yakın süredir yönettiği ülkede, kendi suretinde bir ordu yarattı. Türkiye’nin Erdoğan’ın iktidarının ardından status quo ante’ye (savaştan önceki durum) döneceğini düşünmek saflık: Erdoğan aynı zamanda, başbakan olduğu günden beri doktrinlerini okullarda 30 milyondan fazla
çocuğa aktardı.

Türkiye bir müttefik değil, ve bir daha asla olmayacak. Türkiye’nin küresel arenada – diplomatik, ekonomik ve, Türkiye’nin tanınmış sınırlarının dışında bir vekalet savaşı olduğu zaman, askeri olarak- uygulamaya çalıştığı gücü denetleme zamanı geldi.”

Kaynak: M5
Çeviri: Cengiz Büyükuncu

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close