Analiz: İsrail'de gerilim neden tırmanıyor? İşte tartışmalı yargı düzenlemesi, sokak olayları ve olası sonuçları - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: İsrail’de gerilim neden tırmanıyor? İşte tartışmalı yargı düzenlemesi, sokak olayları ve olası sonuçları

Abone Ol 

Sağ ve sol bloktan siyasi partileri kapsayan ve bir Arap partisinin de dahil olduğu ulusal birlik kabinesinin son seçimleri kaybetmesiyle başlayan süreç İsrail sokaklarında tansiyonun her geçen gün yükselmesine sebep oluyor.

Seçimlerin sonucunda yolsuzluk, rüşvet, zimmetine resmi hediye geçirme suçlamalarıyla yargılanan Binyamin Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı popülist hükümet iş başına geldi. İsrail siyasi tarihinde ilk defa Yahudi Gücü Partisi yanında iki aşırı ırkçı parti de İsrail parlamentosuna hükümet çatısı altında girdi.

Tartışmalı yargı düzenlemesinin hedefleri

Yeni hükümetin planları arasında yer alan sözde yargı reformu ise son bir aydır İsrail sokaklarında hareketliliğe sebep olan gösterilerin fitilini ateşledi.

Tasarı kapsamında siyasilere yüksek mahkeme atamaları üzerinde tam kontrol sağlanırken parlamentonun yargı kararlarını geçersiz kılmaya yönelik de izin verilecek. Böylesi bir “yargı reformu”nun gündeme gelmesi hem İsrail kamuoyunda hem Yahudi diasporası üzerinde hem de uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere sebep oldu. Dahası, aşırı sağ ağırlıklı hükümetin bu sözde reform yasasının geçmesi halinde Yahudi Ulus Devlet Yasasına dayanarak Arap nüfusun siyasal ve toplumsal haklarını kısıtlayacağı ve dahi kendilerine yönelik siyasi yasakları kaldıracağı da İsrailli yayın organlarında sık sık gündeme geliyor.

Sözde yargı reformu, başta Netanyahu’nun karşı karşıya kaldığı rüşvet ve yolsuzluk davasının aleyhine sonuçlanması durumunda siyasi yasaklı hale gelmesinin ve benzer yasakların meclis tarafından engellenmesine imkan tanıyor. Bu yeni düzenlemeyle İsrail Yüksek Mahkemesi’nin üye sayısı 9’dan 11’e çıkartılırken, mahkemenin 7 üyesi meclis tarafından seçilebilecek.

Buna ek, yeni yargı reformuyla aşırı ırkçı partilerin destek ve teşvikleriyle uluslararası hukuka ve İsrail temel yasalarına aykırı şekilde işgallerin genişletilmesine çalışılacaktır. Büyük ihtimalle yeni yargı reformu paketiyle İsrail Yüksek Mahkemesi’nde yer alacak yargıçlar, hükümet istikrarının kırılgan olduğu İsrail siyasetinde seçim ve koalisyon pazarlıklarının yeni ayağını teşkil edecek.

Sivil itaatsizlik protestoları

İsrail sözde yargı reformu tasarısının Likudlu Adalet Bakanı Yariv Levin tarafından gündeme getirildiği ve ardından Knesset’te komisyon görüşmelerinin başladığı esnada başta Tel Aviv olmak üzere pek çok şehirde protestolar hız kazandı. Protestocular, Batı Kudüs’te Netanyahu’nun evinin önünde, Hayfa limanında ve Tel Aviv’de büyük otoyollar ve meydanlarda yüz binlerce kişilik gösteriler gerçekleştirdi.

İsrail polisi göstericilere tazyikli su ve gaz bombalarıyla sert bir şekilde müdahale etti. Protestolar, İsrail’in bugüne kadar görmüş olduğu en büyük iç kriz olarak adlandırılabilir. Binyamin Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu’nun saatlerce protestocuların çevrelediği bir kuaförün içinde mahsur kalmasından Ben Gurion Havaalanı’na giden yolların göstericiler tarafından bloke edilmesi neticesinde Binyamin Netanyahu’nun zar zor havaalanına ulaşmasına kadar pek çok alışılmadık olay İsrail sokaklarında artan tansiyonu gözler önüne seriyor. Geçtiğimiz hafta, “Sivil itaatsizlik günü” adı verilen gösteriler bugüne kadar İsrail sokaklarının gördüğü en büyük protestolar olarak değerlendirilirken, her gün aynı sayıda olmamakla beraber, zaman zaman 200 bine yaklaşan sayıda göstericilerin ülke genelinde farklı noktalarda toplandıkları da kayda geçti.

İsrail’de yaşanan bu protestoların sol muhalefetin tekelinden çıkarak toplumun pek çok kesimine yayıldığını söylemek yanlış olmaz. Politik anlamda İsrail siyasetinin merkezinde yer alan ve hatta sağ blok içerisinde oy kullanan pek çok İsrailli, gösterilere olan desteğini ve Knesset gündemindeki sözde yargı reformuna karşı tavırlarını ortaya koydu. İsrail ordusundan emekli komutanların ve yedek orduya dahil askerlerin dahi bu reforma karşı bildirileri, her geçen gün İsrail ulusal ve uluslararası basının gündemini meşgul ediyor.

Hükümet ve muhalefet cephesinde neler oluyor?

Hükümet cephesinde protestolara karşı tam bir kayıtsızlık gözlenirken İsrail güvenlik güçlerine protestoculara karşı sert güç kullanımı talimatı veriliyor. Bu durum hem İsrail toplumunda tepkilerin her geçen gün alevlenmesine hem de uluslararası kamuoyunun İsrail’e karşı tutumunu sertleştirmesine sebep veriyor.

Mevcut İsrail hükümetinin aşırı sağ ortaklarından biri olan Itamar Ben-Gvir’in Tel Aviv polis merkezine gelerek göstericiler için anarşistlere geçit vermeyeceğini söylemesi; bir diğer aşırı sağcı ortak olan Bezalel Smotrich’inse gündemine gösteriler yerine Batı Şeria’daki yasadışı yerleşimleri koyması ve Filistinlilere uygulanan şiddet içerikli müdahaleleri ve ölümlerle sonuçlanan saldırıları meşru göstermeye çalışması kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. Dindar partilerin ve Likud’un bu sözde yargı reformunu normal bir Knesset prosedürü gibi ele alması ve diğer yasalar seviyesinde “normalleştirmeye” çalışması ise İsrail muhalefetinin tekrar aktif bir şekilde çalışmasına yol açtı. İsrail muhalefeti seçimlerden sonra kaybettiği motivasyonu sokakta bularak kampanya döneminden daha fazla İsrailliye temas etmek adına bu fırsatı değerlendiriyor.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ise sözde yargı reformunun gündeme geldiği ilk günden itibaren hem hükümet hem de muhalefet kanadını teskin edici açıklamalar yaparak taraflarla bir orta yolu bulma adına görüşme yapmaya çalışıyor. Buna rağmen ne hükümeti yargı reformu konusundaki ısrarından vazgeçirebilmiş ne de İsrail sokaklarında göstericilerle yan yana protestolara dahil olan muhalefet partileri ve liderlerini teskin edebilmiş durumda. Bir önceki başbakan ve yargı reformu karşıtı Naftali Bennett ise iki tarafın ortak noktada uzlaşması konusunda olumlu tavır alacaklarını belirterek olayların bu şekilde devam etmesi halinde yaralanmaların artacağı ve polis şiddetinin ölümlere sebep olacağını vurguluyor.

Altını çizmekte fayda gördüğüm bir diğer husus ise, sözde yargı reformuna karşı uluslararası kamuoyu tepkisinin başını çeken aktörlerinden Amerika Birleşik Devletleri’nin tavrıdır. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, hükümet ortaklarından Smotrich özelinde yaptığı değerlendirmesinde, hem yasadışı yerleşimcileri hem de protestoları ele alarak “sorumsuzca”, “mide bulandırıcı”, “iğrenç” ifadeleriyle son olayların İsrail hükümetini ne derece yalnızlaştıracağını göz önüne serdi.

Ayrıca ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçtiğimiz hafta gerçekleşen Tel Aviv ziyareti sırasında “bağımsız yargının” önemine vurgu yapan bir konuşmaya imza atarak en son Donald Trump’un başkanlığı sırasında İsrail’i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Mark Pompeo’nun İsrail’deki Çin yatırımlarını eleştiren sert konuşmasını akıllara getirdi. Price’ın demeci, diaspora Yahudiliğinin ve ABD’nin, Trump döneminde de iktidarda olan Binyamin Netanyahu ve hükümetine karşı tavrını değiştirmediğinin en büyük emarelerinden biri olarak görülebilir.

Kaynak: AA

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close