Analiz: İran'ın nükleer görüşmelerinde sonuç alınamıyor! Sonuç bölgeye nasıl yansıyacak? - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: İran’ın nükleer görüşmelerinde sonuç alınamıyor! Sonuç bölgeye nasıl yansıyacak?

Abone Ol 

Viyana’nın ardından Doha’dan da sonuç alamayan İran ve ABD’den gelen farklı açıklamalar dünya kamuoyunda geniş yer buldu. ABD Başkanı Joe Biden’ın Orta Doğu turu öncesinde nükleer müzakerelerden sonuç alamaması bölgeye nasıl yansıyacak?

İran, nükleer faaliyetlerinin sınırlandırılması için 2015 yılında P5+1 olarak da bilinen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve ABD ile masaya oturmuş ve Ortak Kapsamlı Eylem Planı (OKEP) olarak adlandırılan anlaşmaya imza atmıştı.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında ani bir karar ile OKEP’ten ayrılacaklarını duyurmuş, kısa sürede de anlaşmayı askıya aldıklarını ilan etmiş, Tahran yönetimine yönelik yaptırımlar yeniden uygulanmaya başlamıştı.

Trump’ın anlaşmayı askıya almasının ardından İran uranyum zenginleştirme işlemine ağırlık verirken Ibrahim anlaşmalarının ardından Tahran yönetiminin adım adım nükleer silaha yaklaşması İsrail tarafından bölgedeki en büyük tehdit olarak duyurulmuştu.

Aradan geçen sürede Rusya ve Çin Tahran yönetiminin nükleer faaliyetlerine destek verirken Joe Biden ile yeni bir Asya açılımı gerçekleştiren ABD nükleer anlaşmaya geri dönmek için müzakere görüşmelerinin başlatılacağını açıkladı.

OKEP’e geri dönülmesi için Avusturya’nın başkenti Viyana’da başlayan müzakere süresi, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in işaret ettiği ‘dış etkenler’ nedeniyle 11 Mart tarihinde askıya alındı.

Borrell’in 25 Mart tarihinde Tahran’a yaptığı ziyaretin ardından bir dizi anlaşma ile birlikte nükleer müzakerelerin de Katar’ın başkenti Doha’da sürdürülmesi kararlaştırılmıştı.

28-29 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen görüşmenin ardından açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Tahran yönetiminin kendilerini “hayal kırıklığına uğrattığını” söyledi.

Price açıklamasında,  Tahran yönetiminin nükleer anlaşmaya dönme konusunun dışında taleplerde bulunduğunu belirterek İran’ın ‘ciddiyetsiz’ olduğunu ifade ederek, “AB ortağımıza çabalarından dolayı müteşekkiriz ancak ikinci bir görüşme gündemde yok” dedi.

BU YAZ İPLER GERİLEBİLİR

ABD ile İran arasındaki görüşmeler Viyana’da ‘bodrum kat’ metaforu gölgesinde kalırken Doha’dan gelen ‘ciddiyetsiz’ mesajının bölgeye yansımaları da elbette olacak.

ABD’nin İran Özel Elçisi Robert Malley, Doha’da ilerleme sağlanamamasına rağmen İran’ın nükleer anlaşmaya geri dönebileceği ve Washington’un Tahran’a yönelik yaptırımları hafifletebileceği bir takvim önerisinin masada olduğunu söylemesi tartışmaları da beraberinde getirdi.

Ulusal Halk Radyosu’na verdiği demeçte İran’ın taleplerine yenilerini eklediğinin altını çizen Malley, “Şu anda yapılması gereken tartışma bizimle İran arasında değil, İran’ın kendi arasında’ ifadelerini kullanarak, “Şimdi anlaşmaya uymaya hazır olup olmadıkları konusunda bir sonuca varmaları gerekiyor” sözleri ile kararın Tahran yönetiminde olduğuna vurgu yaptı.

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir-Abdollahian ise Josep Borrell ile görüşmesinin ardından sosyal medya ağı Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Anlaşma ancak karşılıklı anlayış ve çıkarlara dayalı olarak mümkündür. Güçlü ve kalıcı bir anlaşmayı müzakere etmeye hazırız. ABD, bir anlaşma isteyip istemediğine karar vermeli. tek taraflı taleplerine bağlı kalmakta ya da anlaşmakta ısrar ediyor” dedi.

CNN’den Adam Pourahmadi’nin sorularını yanıtlayan Crisis Group’tan Ali Vaez ise bir sonraki müzakere öncesinde bir askeri müdahale ihtimali olup olmadığını değerlendirdi.

Görüşmelerde ilerleme kaydedilememesinin tansiyonu yükseltebileceğine işaret eden Vaez, “ABD ve ilgili bölgesel müttefikleri arasında çok fazla sürtüşme olduğu için, kasıtlı veya kasıtsız kontrolden çıkabilecek birden fazla alan var” ifadelerini kullanarak, 2022 yazının 2019 yılının yaz aylarında yaşanan olayların tekrar etmesinin muhtemel olduğunun altını çizdi.

– ABD 2019 Mayıs’ında OKEP kaynaklı yükümlülüklerini kademeli olarak askıya aldıklarını duyurmuştu.

– Yaptırımlar sıklaştırılmış ve hemen akabinde uluslararası denizcilik yollarına ve Körfez devletlerinin altyapısına yönelik saldırılar artmıştı.

– İran Haziran 2019’da ABD’ye ait bir İHA’yı düşürmüş, tırmanan gerilim 03 Ocak 2020’de Kasım Süleymani’nin ABD güçlerince öldürülmesiyle yeni bir boyuta taşınmıştı.

– İran’a bağlı milis güçlerin Irak’taki saldırılarının artmasının ardından 11 Mart 2020’de 3 koalisyon askerinin ölümü ve 12 askerin yaralanmasıyla sonuçlanan Taji Üssü’nün roketlerle hedef alınmıştı.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile İran arasında devam eden diyalogdan dolayı ABD ile rekabetin Levant’a kayabileceğinin altını çizen Vaez, ara seçimler yaklaşırken Biden yönetiminin müzakereleri aynı koşullarla sürdürme isteğinin azalabileceğini işaret etti.

Her iki tarafında kendi alanına çekilerek diğerinden hamle bekleyeceğine vurgu yapan Vaez, Demokratlar’ın kasım ayında kongreyi kaybetmesi halinde Tahran yönetiminin de görüşmelerde ısrarcı olmayacağını belirtti.

İran’ın ellerindeki kozu kullanabilmek için anlaşmayı bir sonraki ABD başkanının dönemine kadar ertelemek istediklerini söyleyen Vaez, 2025 yılında yapılacak İran cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar OKEP’in hükümlerinin geçerliliğini yitirecek olmasından dolayı Tahran yönetiminin sıfırdan bir anlaşma talep etme olasılığının yüksek olduğuna dikkat çekerek, “Bu nedenle, seçenekler şimdi veya altı ay sonra yapılacak bir anlaşma arasında değil, şimdi veya altı yıl sonra yapılacak bir anlaşma arasında” dedi.

Israil’in er ya da ABD’yi nükleer anlaşmaya dönmek ya da İran’a yönelik askeri bir operasyon düzenlemek üzere ikna edeceğine inandığını belirten Vaez, bu durumun feci bir bölgesel yangını tetikleyecek unsur olduğunu vurguladı.

Görüşmelerin son turunun Basra Körfezi’nde gerçekleştirilmiş olmasının önemine dikkat çeken Vaez, anlaşmanın imzalandığı 2015 yılına nazaran bölgedeki değişimin görülmesi açısından önemli olan bu hamlenin, ülkelerin birbirlerinin gelişimine bakış açısını yansıtması açısından da dikkate değer olduğunun altını çizdi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından ABD’nin tüm dikkatini Avrupa ve Asya’ya çevirmesi İran ile yürütülen nükleer müzakerelerin ‘ertelenebilir’ olduğu imajını verdiğinin altını çizen Vaez, İran’ın enerji piyasalarına dönmesinin de Batı için önemli olduğuna vurgu yaptı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Orta Doğu turunun bölgeye etkilerinin ise İsrail ve Suudi Arabistan görüşmelerinin ardından netleşmesi bekleniyor.

Kaynak: IntellStrategy

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close