Suriye diktatörü Beşar Esed rejiminin çökmesinden sonra ülkede kurulan yeni “geçiş hükümeti”nin atanan sözcüsü Ubeyda Arnaut, Suriye’de Şam’da kurulu merkezi hükümetin dışında başka hiçbir siyasi otorite ve bölgesel yapılanmaya izin verilmeyeceğini açıkladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’nin içişlerine asla karışmayacağını belirterek, “Biz bu ülkede yaşayan, yaşamış herkesin doğduğu topraklarda hiçbir baskı ile karşılaşmadan yaşamasını istiyoruz” dedi.
“Suriye topraklarının her hangi bir bölgesinin, şu anda Şam’da kurulmuş olan hükümetin dışında bir başka siyasi otoritenin elinde olmasına asla izin verilmeyecektir” sözleri aslında doğrudan ülkenin kuzey-doğusunda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) desteğinde kurulmuş PKK/YPG yapılanmasını hede aldı.
Arnaut açıklamasında kuzey-doğu Suriye yönetimini isim olarak hedef almadı fakat açıklamanın esas olarak bu bölgedeki yapılanma ve özellikle Amerikan askeri varlığına dönük olduğu anlaşıldı. Bu nedenle, Arnaut sözlerinin devamında, ülkenin doğrudan Kürt sivil nüfusuna dönük önemli açıklamalar getirdi:
“Biz, bütün toplumsal kesimleri, Suriye ulusunun ayrılmaz parçaları olarak görüyoruz. Bütün bu unsurlara dönük özel uygulamaları yaratmaya çalışıyoruz. Kürt toplumu Suriye’nin geleceğinde ulusal bütünlüğün önemli bir parçası olarak özgür ve haklarına kavuşmuş şekilde yer alacaktır…”
Suriye yeni Başbakanı Muhammed el-Beşir de İtalyan Corriera della Sera gazetesine yaptığı açıklamada, “Kürt toplumu Beşar Esed rejimi döneminde hiç hak etmediği büyük baskılar ile karşılaştı, büyük zulüm ve aşağılanma yaşadı, onların haklarını alması ve Suriye’nin onurlu ve eşit vatandaşları olarak yaşamlarını sürdürmeleri yeni dönemin ana konusu olacaktır” dedi.
HAKAN FİDAN: YENİ YÖNETİMİ TERÖRLE BAĞLANTILI GÖRMEK İSTEMİYORUZ…
Katar’dan yayın yapan AlJazeera TV’ye açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’de asla tahakküm peşinde olmadığını, ülkede yeni yönetimin tüm siyasi unsurları kapsayıcı şekilde kurulmasını arzu ettiğini vurguladı.
Fidan, “Türkiye açısından bakıldığında, Suriye’de bir özerk Kürt bölgesi veya Kürt oluşumu söz konusu olabilir mi? Yoksa Türkiye bu bir tehdit olarak mı algılar?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Benim Suriye halkı adına konuşmam doğru olmaz. Sorduğunuz husus, Suriye halkının bileceği bir iştir. Bu onların vereceği bir karar. Ama ben hem bir temenni, hem Türkiye’nin politikası olarak şunu söyleyebilirim. Suriye’de Kürt, Arap, Türkmen, herkesin, tüm sivillerin asli yerlerinde yaşamalarını istiyoruz. Hiç kimse rahatsız edilmemeli, şehirlerini, köylerini terk etmek zorunda bırakılmamalı. Başka yere göçe zorlanmış olanlar, tekrar memleketlerine dönebilmeli. Sözün özü, başta siviller olmak üzere Kürtler de asli memleketlerinde yaşamalı.”
Fidan, Türkiye’nin Suriye’deki Türk askeri varlığının iki hedefi olduğuna, birincisinin Türkiye’ye daha fazla kitlesel göçü engellemek, ikinci hedefin de, “terörle mücadele” olduğuna dikkati çekti.
Türkiye’nin bu iki mesele çözüldüğü takdirde Suriye’de durması için herhangi bir sebebi kalmayacağının altını çizen Fidan, halihazırda bu yönde doğru adımların atıldığını bildirdi.
Fidan, Suriye’deki durumun gidişatının görülmesi için zaman verilmesi gerektiğine işaret etti.
“Şam’daki yeni yetkililerle doğrudan temasınız var mı? Onlar ve HTŞ hakkındaki düşünceniz nedir? Batılı yetkilileri dinlediğimiz zaman, HTŞ’nin El Kaide gibi gruplarla geçmişteki bağlantıları hakkında çok fazla endişe duyuyoruz. Sayın Dışişleri Bakanı, HTŞ sizce geçmişle bağlantılarını kesti mi?” sorusuna, Fidan, 13 yıl Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı yaptığını hatırlatarak yanıt verdi.
Fidan, İdlib’in coğrafi olarak Türkiye’nin yakınında olduğuna değinerek, “Doğal olarak teröristleri ve terör bağlantılı faaliyetleri yakından takip ediyoruz. HTŞ’nin El Kaide, DEAŞ ve benzeri radikal unsurlardan uzaklaşmak için büyük adımlar attığını düşünüyorum” dedi.
Türkiye’nin Suriye’de tekrar bir iç çatışma görmek istemediğini belirten Fidan, şunları kaydetti:
“Bu nedenledir ki biz tüm muhalif gruplara bir araya gelmeleri ve hep beraber kapsayıcı bir hükümet kurmaları yönünde yapıcı tavsiyelerde bulunuyoruz. Suriye halkının acil ihtiyaçlarının olduğu bir dönemdeyiz, bunlar ötelenemez. Mültecilerin Suriye’ye geri dönebilmelerini sağlamak durumundayız. Şu an orada kurumsal sorunlar da var, bürokrasi ve kamu hizmetleri maalesef çökmüş durumda. Dolayısıyla bunlara tekrar işlerlik kazandırmak gerekiyor. İnsanlara temel hizmetler, sağlık, ulaşım, gıda, eğitim, iletişim bir an önce sağlanmalı. İnsanlar hayatın normalleştiğini ancak bu şekilde hissedebilirler.”
Şam’daki yeni hükümetten beklentilere yönelik Fidan, şunları kaydetti:
“Yeni yönetimi başta DEAŞ ve PKK olmak üzere terör gruplarıyla işbirliği içinde görmek istemiyoruz. Komşu ülkelere herhangi bir tehdit oluşturmalarını istemiyoruz. Azınlıklara, Hristiyanlara, Alevilere, Ezidilere, Türkmenlere, Kürtlere kötü davranmalarını istemiyoruz. Kapsayıcı bir hükümet kurmalarını, ülkenin toprak bütünlüğünü, siyasi birliği ve egemenliği sağlamalarını istiyoruz. Bunlar herkesin üzerinde mutabık kaldığı ilkeler. Bence bu ilkeler üzerinde mutabık olan tüm tarafların, Şam hükümetine bu ilkeler doğrultusundaki beklentilerini iletmesi lazım.”