Türkiye destekli Suriye muhalefetinin Beşar Esed rejimini kuşattığı ve artık ülkede bir değişimin an meselesi olduğu anda Amerikan-İsrail istihbarat servislerinin ortak laboratuvarında yapılandırılmış DEAŞ’ın Ortadoğu’ya yerleştirilmesi, bölgede 10 yılı aşan kanlı bir senaryonun da devreye girmesine neden oldu.
Örgütün 2014 Musul baskınıyla başlayan süreç, bölge Müslüman coğrafyasının kanlı bir Şii-Sünni savaşına girmesine ve İsrail ile İran’ın güçlenmesine yol açtı. Bu süreçte DEAŞ’ın İsrail’e dönük bir tek askeri eyleminin olmaması dikkat çekiciydi. Bu süreçte Türkiye, İŞİD’le doğrudan ordusuyla çatışmaya giren tek devlet oldu ve Fırat Kalkanı Harekatı, aslında örgütün yok edilmesi sürecinin başlangıcını oluşturdu. Amerikan yönetimi, bu süreçte NATO müttefiki Türkiye ile birlikte olmak yerine, Türkiye’ye karşı savaşan bir terör örgütü olan PKK ile bugün de süren askeri ittifakını tercih etti.
DEAŞ’ın kanlı serüveni en çok Türkiye’ye zarar verdi, ABD-İsrail ittifakının PKK’nın Suriye’nin kuzeydoğusunda devletleşmesine desteğinin yolunu açtı, Suriye muhalefeti ülkeyi ele geçirmek için 10 yıl daha uzun savaşmak zorunda kaldı. DEAŞ bahanesi ile Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu Ortadoğu’da kalıcı cepheler ve güç elde ettiler.
Türkiye bir oyunu Amman’da bozuyor
Türkiye’nin Donald Trump yönetimi ile birlikte küresel sistemin bir Amerikan-Rus ittifakı, İsrail’in de bu ittifakın içine yerleşme manevralarını izlediği bir dönemde, Türkiye, Ortadoğu’nun geleceğine ilişkin büyük bir inisyatif geliştirdi: AMMAN 5’Lİ TOPLANTISI…
Suriye’deki rejim değişikliğinin de verdiği yeni olanak çerçevesinde Ürdün’ün başkenti Türkiye-Suriye-Irak-Ürdün-Lübnan 5’li toplantısına sahne oldu.
Toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’dan oluşan 3’lü heyet temsil etti. Toplantıya katılan diğer ülkeler de benzer heyetlerden oluşuyordu.
Bu toplantıyla, İŞİD başta uluslararası terör örgütlerinden büyük darbeler almış beş ülke ilk kez, ORTAK HAREKAT KARARGAHI oluşturarak bölgedeki terörle mücadeleyi bölge dışı ülkelerin elinden alma kararı aldılar.
Bu aynı zamanda, PKK ile ittifakını DEAŞ’la Mücadele gerekçesine oturtan Amerikan yönetimine de hem net bir cevap hem de bu gerekçeyi ortadan kaldırma manevrasıydı.
İran-İsrail’in sevmeyeceği yeni dönemin başlangıcı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ürdün’ün başkenti Amman’da gerçekleştirilen ve Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye dışişleri ile savunma bakanları ile genelkurmay ve istihbarat başkanlarının katıldığı toplantının ardından düzenlenen ortak bir basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bakan Fidan, şunları kaydetti:
“Bugün, Ürdünlü meslektaşımızın ev sahipliğinde gerçekten tarihi bir toplantı gerçekleştirdik. Suriye’ye komşu 4 bölge ülkesi olarak, Suriye dahil 5 ülke olarak bugün bölgemizdeki bazı kronik sorunları nasıl çözeriz, onun arayışı içerisinde olduk. Bu formatı açıkçası hayata geçirmek için bir süredir görüşmelerimiz devam ediyordu. 3+3 formatında değerli Ürdünlü kardeşimize yaptığımız toplantılardan sonra Irak’ta yaptığımız toplantılarda ve Suriye’li kardeşlerimize yaptığımız toplantılarda hep böyle bir platformun ihtiyacını gündeme getirdik. Bölge ülkeleri olarak, bölgenin sorunlarına hep beraber sahip çıkma ve çözme yolunda bir irademizin, inisiyatifimizin olması gerekiyor. Yoksa bölgedeki sorunlar küresel sorunlara dönüşüyor ve küresel diğer aktörlerin bölgemize müdahale etmesine yol açıyor ve bu müdahale neticesinde çözümden daha çok problemle karşılaşıyoruz. Onun için bölge ülkeleri kendi sorumluluklarını üstlenmeli ve gereğini yapmalı. Bu ruhla bir araya geldik. Başta terörle mücadele olmak üzere, Suriye’nin istikrarı ile ilgili bütün konuları masaya yatırdık. Bölgesel birtakım diğer terör faaliyetlerini gündeme getirdik. Özellikle bu amaçla Suriye’de yeni kurulan hükümete her yönüyle yardımcı olmak, istikrarsızlaştırıcı bütün faaliyetlerini desteklemek konusunda kararlılığımız var.”
“DEAŞ’ın ortadan kaldırılması için 5 ülke olarak kabiliyetlerimizi birleştirip var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz”
“Bugün yaptığımız görüşmeler neticesinde özellikle somut neler yapabiliriz, onun üzerinde durduk. Bunların başında bölge ülkeleri olarak, özellikle de DEAŞ’a yönelik ortak bir operasyon ve istihbarat mekanizmasının kurulması konusunda karar aldık. Arkadaşlarımız bu konuda çalışacaklar detayları somutlaştırmak için. Diğer taraftan, İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı hep beraber ortak duruşumuzu nihai bildirge ile yansıtıyoruz. Bu da bizim için fevkalade önemli. Irak, Suriye ve Türkiye için ortak düşman olan PKK’nın da bölgeden silinmesi, silahlı terör faaliyetlerinin sona erdirilmesi bizim önceliklerimiz arasında yer almakta. Bundan sonraki toplantıya inşallah Türkiye’de ev sahipliği yapacağız. Özellikle terörle mücadele, DEAŞ’ın bölgede tekrar baş vermemesi ve tamamen ortadan kaldırılması için 5 ülke olarak kabiliyetlerimizi birleştirip var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. “
“Müşterek bir harekat merkezi kurulacak”
“DEAŞ ile mücadele konusunda bölge ülkeleri olarak tam bir kararlılığımız var. Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanımız bu terör tehdidinin ortadan kaldırılması için ve her türlü imkan ile kabiliyetin kullanılması konusunda güçlü bir irade ortaya koymuştu. Uzun zamandır DEAŞ’a karşı mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdürmekteyiz. Fakat DEAŞ, tek bir ülkeye değil, birçok ülkeye aynı anda zarar verdiği için orada faaliyet gösterdiği için tek bir ülkenin, tek başına mücadele ortaya koyması tehdidi kendisinden uzaklaştırsa da bertaraf etmiyor. Dolayısıyla, bölge ülkelerinin bir araya gelerek güçlü bir platform kurması önemliydi. Şimdi bu platformu kurmada ilk adımı atmış olduk. İnşallah bundan sonra, bugün iradelerimizin pekiştirdiğini ve somut adımların atıldığını göreceksiniz. Bunun başlangıcı olarak da müşterek bir harekat merkezinin kurulması var.”