Analiz: Suriye sonrası Sisi’yi “Ben de yıkılırsam” korkusu sardı! Mısır Türkiye garantisi peşinde!
“Benim elim kimsenin kanına bulaşmadı, kimsenin parasını da çalmadım…”
Bu sözler, 2013 yılında gerçekleşen kanlı bir darbe sonrası ülkenin meşru/seçilmiş cumhurbaşkanını hapiste öldüren darbenin lideri Mısır diktatörü Abdülfettah el-Sisi’ye ait. Çok güvendiği, yakın işbirliği kurduğu Suriye’deki Beşar Esed rejiminin kısa bir zaman diliminde çöküp gitmesinden sadece bir hafta sonra üst düzey ordu komutanları ve bir grup gazeteci ile buluşmasında bu sözlerle aslında yaşamakta olduğu panik halini sergiliyordu.
Kızıldeniz’deki Husi saldırıları nedeniyle Süveyş Kanalı gelirinde yüzde 60 azalma yaşayan, ülke ekonomisinin işler halde kalması için Birleşik Arap Emirlikleri (BAE ve Suudi Arabistan’dan aldığı milyarlara Dolar’ın karşılığında Mısır’ın egemen topraklarını resmen alacaklılara devretmek zorunda kalan Sisi, ülkede derinleşen ekonomik krizin her an büyük bir patlamaya yol açmasından endişe ediyor.
Suriye’de yaşanılan gelişmelerin kendi ülkesinde tekrarlanacağının korkusunu ilk günden yaşıyor.
ARAP DÜNYASININ EN KANLI DİKTATÖRÜ SİSİ OLDU
“Baas Partisi” adını kullanan Suriyedi “Esed Hanedanı” ancak tarihte Adolf Hitler Almanyasına benzer kimlikle varlığını sürdürürken Sisi, gölgede kalan bir diktatör olarak görülüyordu. Sisi’nin askeri rejimi, kendi halkına zulümde Esed’in gerçekleştirdiği kadar kanlı bir tablo çizmiyordu.
Beşar Esed gittikten sonra, Arap dünyasının en karanlık diktatörü olarak geride kalan Sisi’ye tüm gözler çevrildi. Mısır’da halen 65 bin siyasi mahküm bulunuyor, idam cezalarının infazları sürüyor, “sistematik işkence” varlığını güçlenerek koruyor, ülkede muhalif hiçbir unsurun yaşama hakkı bulunmuyor!..
Sisi, bugüne kadar bu diktatörlüğü, ABD ve Avrupalı ülkeler ne isterlerse onu yaparak ve İsrail’in güvenliğini sağlayarak sürdürdü.
“SURİYE’NİN İŞİNİ BİTİRDİLER SIRA MISIR’A GELECEK”
Emekli General Abdülfettah el-Sisi’nin aralık ayı başından itibaren ordu komutanları ile düzenli olarak toplandığı ve ülke içinde doğabilecek yeni bir ayaklanmaya karşı neler yapılacağına ilişkin planları ele aldığı biliniyor.
Dikkat çeken gelişme, rejime bağlı medya kuruluşlarının 23 Aralık itibariyle yayınlamaya başladıkları bir propaganda yayını oldu. Bu yayında Sisi, eskiden yapmış olduğu bir konuşmada görülüyor ve şunu söylüyor: “Bunlar, Suriye’ye saldırdılar, orada işlerini bitirdiler. Suriye’yi bitirdikten sonra bilin ki, sıra Mısır’a gelecektir, Mısır’a saldıracaklardı.” Sisi’nin konuşmasında “bunlar” olarak kimleri kast ettiği bilinmiyor.
Muhalif siyaset adamlarında Hişam Kasım, Sisi’nin son açıklamalarının büyük bir korkuyu yansıttığını ifade ediyor. “Askeri yetkili, kesinlikle bir halk ayaklanması bekliyor, buna göre hem tedbir alıyor hem de kendisine yakın kamuoyunu bir çatıyma ortamına hazırlıyor…”
Mısır diktatörü tarafından yapılandırılmış sosyal medya trol hesapları da “düşman güçlerin hedefi, Suriye’den sonra Mısır” fikrini işliyor. Özellikle #Toprak_Halk_Ordu hesabı diktatörlüğe yakın kurumların da desteğiyle halka büyük bir vatanseverlik mücadelesine hazır ol mesajları iletiyor.
REJİM HEP SURİYE VE IRAK’LA KORKUTTU
“Bugün Mısır, Suriye ve Irak’tan çok iyi durumda…”
Bu cümle 10 yıldır Sisi rejiminin ana propaganda malzemesi oldu. Medya, halka, “eğer iç huzursuzluk ve hatta çatıma çıkarsa bunun sonucu Irak ve Suriye olmak, insanlarımızın ölümü, milyonların mülteci olmasıdır” düşüncesini zorladı.
Bu korkunun yaygınlaşmasında ve ağır bir ekonomik kriz yaşayan halkın hareketsizliğinde bu propagandanın rolü büyüktü.
Sisi rejimi, Esed’in yıkılmasını Kahire sokaklarında kutlayan Suriyeli sığınmacılara sert müdahalede bulundu, gösteri yapanları tutukladı ve hatta ülkeden sınırdışı kararları aldı.
Ülkesinden sürgünde yaşamak zorunda kalan ünlü Mısırlı gazeteci Emir Edib gelişmeyi şöyle yorumluyor:
“Hüsnü Mübarek’in diktatörlük döneminde Mısır basınında güçlü isimler vardı ve bu isimler yeri geldiğinde genel politikaları belirleyecek kimlik sergilerlerdi. Bu nedenle halkın sesi daha çok duyulurdu. Sisi döneminde gazeteciler artık yukarıdan verilen emirleri uygulayan insanlar oldu, hatta haberlerin zenginleştirilmesi gibi bir çalışmanın içinde bile yer almıyorlar. Bu, halkın zorluklarının gözardı edilmesine ve özellikle Mısır halkının Suriye’den gelen görüntülerde gördüğühalkın fakirliği-Esed’in saraylarının ihtişamı çelişkisini Mısır’a benzettiği de dikkat çekiyor. Sisi ,ordusundan, iş çevrelerinden; üniversite akademisyenlerinden, medyadan, hatta cemaat liderliklerinden korkmuyor, doğrudan ağır ekonomik koşullar altında ezilen ve sesini duyuramayan sokaktaki halktan korkuyor…”
SURİYE KONUSUNDA TÜRKİYE’NİN GARANTİSİNİ İSTEDİ
Sisi rejimi, Suriye’deki değişime en soğuk ve hatta en tepkili Arap rejimi olma özelliğini sürdürüyor.
Kahire’deki siyasi gözlemciler, bunun, Heyet Tahrir ül-Şam ve hatta Suriye Milli Ordusu bünyesinde görev yapmakta olan Mısır kökenli Arap savaşçılara duyulan endişeden de kaynaklandığında birleşiyorlar.
“Laiklik” kavramını “diktatörlük gerekçesi” yapmış olan rejim, Suriye’deki Mısırlı savaşçıların yakın gelecekte kendi anavatanlarını da etkileyeceğini biliyor.
Bu nedenle, bugün ekadar Kahire, Şam’daki yeni yönetimle temas kurmadı fakat yakın bir tarihte Mısır Dışişleri Bakanı Bedi Abdüllati devri lideri Ahmet eş-Şara ile görüşmek üzere Şam’a gitmeye hazırlanıyor.
Şam’daki kaynaklar, bu ziyarete Türkiye’nin aracılık ettiğini ve Mısırlı bakanın yeni kurulan Suriye yönetiminin Mısır’ı içişlerine karışmayacağı güvencesini doğrudan Türkiye’den aldıktan sonra Şam’a gitmeye karar verdiğini belirtiyorlar.
Mısır diktatörü ile ilişkilerini yeni düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye devrim hareketi üzerindeki ağırlığını, bu hareketin Mısır’ın içişlerine karışmasını önleme yönünde kullanacağı da ifade ediliyor.
KAYNAK: M5, HABER MERKEZI