Mısır için tehlike çanları: ''Durumun stratejik etkilerini minimize etmek için Türkiye ile anlaşmalı'' - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Mısır için tehlike çanları: ”Durumun stratejik etkilerini minimize etmek için Türkiye ile anlaşmalı”

Abone Ol 

ESCP Europe Business School Enerji Ekonomileri Misafir Profesörü Memduh Salameh, Katar’a yönelik ambargonun sonlandırılmasını “sağduyunun zaferi” olarak niteledi ve Körfez ülkelerinin ekonomi alanında yapacakları yeni iş birlikleriyle güneş, nükleer enerji ve petrokimya projeleri geliştirebileceklerini ifade etti.

Salameh, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanıtlanmış doğal gaz rezervleri bakımından dünyanın üçüncü büyük ülkesi olan Katar’ın, ambargonun yol açtığı nakliye aksamaları sebebiyle petrol ve LNG ihracatındaki harcamalarının arttığını söyledi.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bu süreçte Katar bayraklı gemilerin el-Fujairah limanına yükleme yapmasını, bu limandaki gemilerin ise direkt Katar’a gitmesini engellediğini anlatan Salameh, “Ablukadan önce Katar’a giden gemi yükünün yüzde 85’inden fazlasını taşıyan Jebel Ali’de de benzer kısıtlamalar getirildi. Bahreyn, Mısır ve Suudi Arabistan da Katar bayraklı gemilerin limanlarına yanaşmasını önledi.” diye konuştu.

Salameh, ablukanın hemen ardından Danimarka merkezli nakliye devi Maersk ve İsviçre merkezli MSC gemilerinin, Katar’a nakliye yapamadığını, Umman’daki Salalah ve Sohar limanlarına yönlendirildiğini ifade etti.

Katar’a maliyeti yaklaşık 43 milyar dolar olan ambargonun, ağır finansal kayıplar yaşattığı düşünülse de ülkeyi daha bağımsız hale getirdiğini vurgulayan Salameh, şöyle devam etti:

“Körfez ülkelerinin Katar’a yönelik ambargoyu sonlandırması sağduyunun zaferidir. Ablukadan 6 ay sonra Katar, Orta Doğu’nun tartışmasız en büyüğü olan Hamad Limanı’nın açılışını yaptı. Liman, yeni deniz yollarının güvence altına alınmasında, temel malzeme ve malların temin edilmesinde kilit rol oynadı. Abluka nedeniyle ham petrol ve LNG sevkiyatında maliyet artışı yaşayan Katar, ihracat fiyatlarını yükseltmeden ek maliyetleri aşmayı başardı.”

Salameh, Körfez ülkelerinin elektrik üretimi ve deniz suyu arıtma tesisleri için gereken enerjiyi petrol ve gazdan değil, güneş ve nükleer enerjiden sağlamalarının kaynak çeşitliliği için şart olduğunu belirterek, bu ülkelerin ham petrolün büyük bir kısmını rafine ve petrokimya ürünleri şeklinde ihraç etmeleri gerektiğini söyledi.

Salameh, ambargonun kalkmasının, LNG ve petrol piyasasına doğrudan bir etkisi olmayacağına ancak Katar’ın enerji ihracatındaki ekstra maliyetlerden kurtulacağına dikkati çekerek, “Körfez ülkelerinin ekonomi alanında yapacağı yeni iş birlikleriyle güneş, nükleer enerji ve petrokimya projeleri geliştireceğini düşünüyorum. Ayrıca, Hürmüz Boğazı’nın işlevsiz kalma tehlikesine karşı boğazı baypas eden petrol boru hatlarının kapasitesini artırmak zorundalar.” ifadelerini kullandı.

– KÖRFEZ’DEKİ ENERJİ AKIŞI, MISIR VE İSRAİL’İ YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR

Mısır’ın Körfez’deki enerji projelerinden ayrı düşünülemeyeceğini dile getiren Salameh, ülkenin Kızıldeniz’deki Ain Sukhna terminalinden İskenderiye yakınlarındaki Sidi Kerir limanına günde 2,5 milyon varil Körfez petrolünü pompalamak için tasarlanmış SUMED petrol boru hattının ve Süveyş Kanalı’nın Körfez için stratejik önem taşıdığını vurguladı.

Salameh, ayrıca Mısır ile arasındaki Eliat-Aşkelon petrol boru hattını rehabilite eden İsrail’in, hattın kapasitesini günlük 600 bin varilden fazla artıracağını ve hattı Kızıldeniz’deki Yanbu Suudi petrol terminalinin 700 kilometre güneydoğusuna kadar uzatacağını belirterek, BAE ile kurduğu resmi ilişkiler sayesinde İsrail’in bu planını dünyaya tanıttığını aktardı.

Suudi Arabistan’ın petrol sevkiyatında bu hattı seçerek, Hürmüz Boğazı, Babu’l Mendeb ve Süveyş Kanalı’nı baypas edebileceğine ve petrolü Yanbu’dan yükleyip Akdeniz’e taşıyabileceğine işaret eden Salameh, “Körfez’deki petrol ve LNG üreticileri Eliat-Aşkelon petrol boru hattını kullanmaya başlarsa, Süveyş Kanalı’ndan geçen petrol ticareti yüzde 12-17 azalacak. Bu, Mısır’ın Süveyş ve SUMED boru hattından elde ettiği geliri de başlangıçta yıllık 12 milyar dolar azaltacak.” dedi.

Salameh, bu durumda Mısır’ın, seçimlerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını, durumun stratejik etkilerini minimize etmek için ülkenin Türkiye ile sadece Doğu Akdeniz’de değil, aynı zamanda Körfez bölgesi ve Libya’da da anlaşması gerekeceğini ifade etti.

– “KÖRFEZ’DEKİ HAM PETROL SEVKİYAT YOĞUNLUĞU ARTTI”

Washington merkezli düşünce kuruluşu Arap Merkezi Analisti Joe Macaron da ticari aksaklık, yeni sevkiyat rotalarına uyum sağlama ve potansiyel pazarların kaybı nedeniyle Körfez ülkelerinin bu süreçte mali kayıplar yaşadığını, sınırların kapatılmasının olumsuz etkilerini dengelemek için yeni nakliye rotalarına başvurulduğunu söyledi.

Körfez’deki siyasi riskler ve İran ile yaşanan gerilimler nedeniyle ham petrol sevkiyat yoğunluğunun şimdiden arttığını belirten Macaron, şunları kaydetti:

“Bölge ülkelerinin enerji güvenlikleri hakkında yeni bir strateji belirlemeleri gerekiyor. Suudi Arabistan uzun vadede Doha ile iş birliğinden faydalanabilir. Abluka sırasında bile BAE’nin gaz talebinin yaklaşık yüzde 20’sini karşılayan Doha, LNG sıvılaştırma kapasitesini genişletmeye ve iş birliği potansiyellerine odaklanacak.”

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close