İsrail'in işgal planının yeni ayağı: Morag Ekseni - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

İsrail’in işgal planının yeni ayağı: Morag Ekseni

Abone Ol 

İsrail’in Gazze Şeridi’nde son aylarda yürüttüğü askeri operasyonlar kılıfı altındaki soykırım, sadece askeri hedeflere yönelik değil, aynı zamanda siyasi ve demografik sonuçları da hedefleyen uzun vadeli bir planın parçasıdır.

İsrail’in Gazze Şeridi’nde son aylarda yürüttüğü askeri operasyonlar kılıfı altındaki soykırım, sadece askeri hedeflere yönelik değil, aynı zamanda siyasi ve demografik sonuçları da hedefleyen uzun vadeli bir planın parçasıdır. Bu planın en yeni ayağını ise, Nisan 2025’te ilan edilen “Morag Ekseni” oluşturmaktadır. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “ele geçirildi” diyerek kamuoyuna duyurduğu bu hat, Gazze’yi doğudan batıya bölen bir güvenlik koridoru işlevi görmektedir. Ancak bu açıklama sadece askeri bir başarı ilanı değil, aynı zamanda Gazze’deki mevcut savaşın geleceğine dair karanlık bir projeksiyon sunmaktadır.

Yeniden Yerleşim İması

Morag Ekseni, Gazze Şeridi’nin güneyinde, Han Yunus ile Refah arasında kalan, çoğunluğu tarım arazilerinden oluşan bir bölgedir. Bu alan, savaşın başında İsrail ordusu tarafından “insani güvenli bölge” olarak ilan edilmişti. Yani Gazze’nin yoğun bombardıman altındaki bölgelerinden kaçan Filistinlilerin sığınması için önerilen yerlerden biriydi. Ancak İsrail ordusu bu bölgeleri de defalarca hedef alarak burada toplanan sivillerin güvenliğini fiilen ortadan kaldırdı. İsrail’in hem bu tür insani güvenli bölgeleri ilan edip hem de bombalaması, sivilleri açıkça hedef aldığına dair uluslararası hukuka aykırı uygulamaların en net örneklerinden biridir.

Morag adı, 1972 ile 2005 yılları arasında bölgede yer alan yasa dışı bir İsrail yerleşiminden gelmektedir. Bu isim tercihi bile, İsrail’in bölgedeki işgalci geçmişine gönderme yaparken, aynı zamanda “yeniden yerleşim” iması taşıyan sembolik bir anlam da barındırmaktadır. Bu koridorun oluşturulmasıyla Gazze yalnızca fiziksel olarak bölünmüyor; aynı zamanda Filistin halkının sosyal ve toplumsal bütünlüğü parçalanıyor, aidiyet hissi zedeleniyor ve geri dönüş hakkı tartışmaya açılıyor.

Etnik Mühendislik Projesi

İsrail’in son saldırılarında dikkat çeken bir başka unsur ise, yalnızca askeri unsurların değil, aynı zamanda Gazze’nin yeniden inşasında ve savaş sonrası yönetiminde rol alabilecek sivil figürlerin de hedef alınmasıdır. Bu durum, İsrail’in Gazze’de savaşı uzatma niyetinin yalnızca Hamas’ı değil, direnişi sürdürebilecek tüm sosyal altyapıyı da ortadan kaldırma hedefinin göstergesidir. İsrail’in “Morag Ekseni” gibi koridorları askeri değil, stratejik ve siyasal bir araç olarak kullanması, çatışmanın ötesinde bir etnik mühendislik projesini gündeme getiriyor.

Netanyahu’nun Morag Ekseni’ni “İkinci Philadelphia Koridoru” olarak tanımlaması da bu bağlamda okunabilir. Ocak 2025’te Hamas ile varılan ateşkes anlaşmasına göre İsrail’in Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru’ndan çekilmesi gerekiyordu. Ancak bu yükümlülük yerine getirilmedi. Şimdi ise yeni bir koridor açılarak, Refah’ın tamamen izole edilmesi ve Han Yunus ile bağlantısının kesilmesi hedefleniyor. Bu, Gazze’nin kuzey-güney hattında daha önce kurulan Netzarim Koridoru gibi, kantonlaştırma planının güneydeki adımıdır.

Morag Ekseni, aynı zamanda Trump döneminde gündeme gelen “Filistinlileri Gazze’den çıkarma” stratejisiyle birebir örtüşmektedir. İsrail, kantonlara bölünmüş bir Gazze meydana getirerek halkı ya göçe zorlamakta ya da askeri kuşatma ve abluka ile yaşam alanlarını kontrol altına almaktadır. Bu yaklaşım, klasik savaş stratejilerinin ötesinde, doğrudan bir yerinden etme (forced displacement) ve alan daraltma (territorial compression) politikasıdır.

Böl ve Yönet Politikası

Bugün Morag Ekseni, on binlerce insanın yaya olarak kaçmak zorunda kaldığı, sivil altyapının yok edildiği bir savaş hattına dönüşmüş durumdadır. Son saldırılarda 1000’den fazla sivil yaşamını yitirmiş, sağlık çalışanları doğrudan hedef alınmıştır. Bu, yalnızca savaş suçu değil, aynı zamanda etnik temizlik suçlamalarıyla doğrudan ilişkilidir. Uluslararası hukuk açısından sivillere yönelik kasıtlı saldırılar, özellikle de sağlık çalışanları ve insani yardım görevlilerinin hedef alınması, 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü kapsamında ciddi suçlardır.

İsrail’in bu koridor stratejisi, bölgeyi insansızlaştırmak, toplumsal dokuyu parçalamak ve siyasi çözüm yollarını imkânsızlaştırmak amacı taşımaktadır. Filistinlilerin parçalanmış ve birbirine ulaşamayan coğrafi adacıklarda yaşamak zorunda bırakılması, yalnızca Gazze’de değil, Batı Şeria’da da benzer biçimlerde yürütülen “böl ve yönet” stratejisinin devamıdır.

Hedef Toplumsal Dokuyu Parçalamak

Bu koşullarda İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın bir savunma değil, bir istila ve etnik temizlik operasyonu olduğu yönündeki iddialar daha fazla meşruiyet kazanmaktadır. Uluslararası toplumun bu gelişmeleri yalnızca “güvenlik” söylemiyle yorumlaması, İsrail’in sorumluluktan kaçmasına hizmet etmektedir. Ancak Morag Ekseni gibi adımlar, artık bu savaşın doğasının değiştiğini ve İsrail’in hedefinin yalnızca Hamas değil, Gazze’nin tüm sosyal varlığı olduğunu göstermektedir.

Morag Ekseni, İsrail’in Gazze üzerindeki egemenliğini kalıcılaştırmak, halkı göçe zorlamak ve bölgeyi demografik olarak dönüştürmek amacıyla geliştirdiği bir stratejidir. Bu koridor, yalnızca askeri değil, aynı zamanda psikolojik, sosyal ve politik bir yıkımın da aracıdır. İsrail’in bu stratejileri, uluslararası toplumun kayıtsızlığıyla birleştiğinde, Filistin halkı için kalıcı sonuçlar doğuracak daha büyük bir felaketin habercisi olabilir. İsrail’in bu politikaları artık bir savaş değil, sistematik bir imha operasyonuna dönüşmüş durumdadır. Bu nedenle, uluslararası hukuk mekanizmalarının harekete geçirilmesi ve İsrail’in hesap vermesi, sadece Filistinliler için değil, evrensel adalet için de zorunluluktur.

Kaynak: SETAV / Mehmet Rakipoğlu

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close