Güney Kafkasya’da barış ve istikrar: Türkiye’nin liderlik ve arabuluculuk rolü
Ağustos 2025’te Washington’da gerçekleştirilen zirve, Azerbaycan ile Ermenistan arasında on yıllardır süregelen anlaşmazlığın barışçıl çözümü yönünde tarihi bir ilerlemeye sahne olmuştur.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde bir araya gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, barış sürecini ileri taşımak amacıyla bir mutabakat metni imzalamıştır. Tarafların barış hedefine yönelik iradelerini bu şekilde kayıt altına almaları, Güney Kafkasya’da kalıcı barışın sağlanması yolunda kritik bir eşik olarak değerlendirilmektedir.
Uluslararası çatışmaların ve krizlerin sıklaştığı bir dönemde atılan bu adım, bölgesel barış ve istikrar açısından stratejik bir öneme sahiptir. Zirvenin Washington’da gerçekleşmesi ve ABD’nin üstlendiği kolaylaştırıcı rol, çözüm arayışına küresel düzeyde verilen desteğin de göstergesi oldu. Türkiye, ABD’nin katkılarını takdir etse de bugünkü aşamaya gelmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyoner liderliğinde yürütülen kararlı diplomatik girişimlerin belirleyici olduğunu unutmamak gerekir.
Türkiye’nin Arabuluculuk Vizyonu ve Diplomatik Katkıları
Jeopolitik konumu gereği sıcak çatışmaların ve donmuş ihtilafların yoğun olduğu bir bölgede yer alan Türkiye, bölgesinde ve dünya genelinde kalıcı barış ile istikrarın tesisini temel bir hedef olarak benimsemiştir. Ankara, uluslararası sorunların barışçıl yollarla çözülmesi için arabuluculuk mekanizmalarının etkin kullanılmasına büyük önem atfetmektedir. Bu çerçevede Türkiye, arabuluculuğun küresel ölçekte tanınırlık kazanması ve kapasite geliştirilmesi yönündeki çabalarda öncü bir rol üstlenmiştir.
Son yıllarda kurumsal kapasitesini güçlendiren Türkiye, 6 Nisan 2024’te Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Uluslararası Arabuluculuk Genel Müdürlüğünü kurarak barış diplomasisine verdiği önemi kurumsal düzeyde pekiştirmiştir. Bu yapı; çatışmaların önlenmesi, kriz yönetimi ve arabuluculuk faaliyetlerinin sistematik bir yaklaşımla yürütülmesini sağlamaktadır. Türkiye’nin bu vizyonu yalnızca yakın coğrafyasıyla sınırlı kalmayıp Irak, Lübnan, Filistin, Kırgızistan, Afganistan-Pakistan, Bosna-Hersek, Somali-Somaliland, Ukrayna-Rusya esir takası ve Karadeniz Tahıl Girişimi gibi geniş bir yelpazeye yayılmıştır.
Azerbaycan-Ermenistan barış sürecine yaklaşım da bu genel vizyonun ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye iki ülke arasındaki normalleşme ve barış çabalarını en başından beri desteklemiş, bölgesel platformlarda bu konuyu gündemde tutmuş ve yapıcı/kolaylaştırıcı rol oynamıştır. İkinci Karabağ Savaşı sonrasında ortaya çıkan fırsat penceresinin kapanmaması için aktif diplomasi yürütmüş, Ermenistan’ın diyalog sürecinde kalmasını sağlayacak mekanizmalar geliştirmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Liderlik Rolü
Güney Kafkasya’da barışın tesisi sürecinde Türkiye’nin liderlik rolü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun lider diplomasisi ile belirginleşmiştir. Zaferle sonuçlanan İkinci Karabağ Savaşı sonrasında Türkiye, Azerbaycan ile tam dayanışma içinde hareket ederken Ermenistan ile normalleşme ve diyalog kanallarının açılmasını teşvik etmiştir. Cumhurbaşkanımızın gerçekleştirdiği doğrudan temaslar, Bakü ve Erivan arasındaki güven ortamının güçlenmesine ve müzakere zemininin oluşmasına katkı sunmuştur.
Ankara’nın öncülük ettiği “3+3” bölgesel iş birliği platformu gibi girişimler, Kafkasya’da kapsayıcı bir barış ve iş birliği düzeni tesis etmeyi hedeflemektedir. Bu çabalar Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki diyalog sürecinin olgunlaşmasına ve bugün gelinen noktada barış iradesinin pekişmesine doğrudan katkı sağlamıştır. Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü lider diplomasisi, barış ve istikrar sürecinin inşasına önemli katkılar sunmuştur. Türkiye’nin yapıcı ve kapsayıcı yaklaşımı sayesinde, Ermenistan tarafı da zaman içerisinde barışın ve diplomasinin savaş ve gerilimden daha faydalı olduğunu kavramıştır.
Geçmişte farklı yönlendirmelere rağmen uzlaşıdan yana tavır alınması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı diplomasi mesaisinin ve iyi niyet çabalarının bir yansımasıdır. Taraflar arasında güven inşasını öncelikli hale getiren bu çaba sayesinde tüm bölgeyi kapsayıcı bir barış vizyonu muhafaza edilebilmiştir.
Sonuç ve İleriye Dönük Perspektif
Azerbaycan ile Ermenistan arasında yakalanan barış ivmesi, Güney Kafkasya’nın huzur ve refaha kavuşması açısından tarihi bir fırsat doğurmuştur. Türkiye geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu sürecin kalıcı bir barış anlaşmasına dönüşmesi için aktif destek vermeye devam edecektir. Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Azerbaycan’ın özverili çabalarına tam destek sunacak ve taraflarla yakın temas halinde sürecin ilerlemesini sağlayacak yapıcı inisiyatiflerini sürdürecektir.
Bu vizyon yalnızca Kafkasya’da değil bölgede istikrar ve iş birliğini güçlendiren bir model ortaya koymaktadır. Türkiye, enerjisini ve diplomatik kapasitesini barışın hizmetine sunarak komşu coğrafyalarda güven ve istikrarın sürdürülebilir hale gelmesi için kararlılıkla çalışmayı sürdürecektir. Barış ve diplomasinin kazandığı bu süreç bölgede yeni bir dönemin kapılarını aralamakta ve Türkiye bu yeni dönemin inşasında kilit bir aktör olmaya devam etmektedir.
Kaynak: SETAV/ Erman Akıllı