Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan fraksiyonu - M5 Dergi
MakalelerSayı 350 Eylül 2020

Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan fraksiyonu

Abone Ol 

Kafkasya zordur ve kaostur! Zira kimi ülkelerin (Azerbaycan) petrol ve türevleri, kimi ülkelerin (Gürcistan) denize kıyıdaş olması, kimi ülkelerin ise (Ermenistan) ne petrolü ne de denize kıyısı bulunmamaktadır. Bu dezavantajlara rağmen Ermenistan’ı önemli kılan faktör Batı’nın şımarık çocuğu olarak Kafkasya jeopolitiğinde karmaşa ve kaos yaratmak faktörüdür. Ermenistan, yine boyunu aşan işler yapıyor ama bu kez gerçekten ateşle oynadığının farkında değil. Çünkü Azerbaycan hem askeri hem de ekonomik anlamda 30 yıl öncesinden çok daha güçlü ve işgal altındaki topraklarını kurtarma konusunda son derece kararlı bir iradeye sahiptir.

Kafkasya coğrafyası tarihsel süreç içerisinde günümüze kadar aynı Balkan coğrafyası gibi benzer kaderleri yaşamışlardır. Sovyetler Birliği Kafkasya’da Yugoslavya ise Balkanlarda en büyük toprak parçasına sahip devletler olmalarına rağmen emperyalist güçlerin emelleri ve politikaları doğrultusunda tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı. Ve bu tozlu sayfalardan dünyamıza da yeniden küresel güçlerin amaçları doğrultusunda birçok ‘Devlet-cik’ zuhur etmiş, zuhur etmekle kalmamış, bunların yönetimlerine karışılarak siyasi dizaynlar gerçekleştirilmiştir. Soğuk Savaş Dönemi Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılması ve 1991’de Sovyetlerin dağılmasıyla sona ermiştir. Böylelikle eski Sovyet Cumhuriyetleri teker teker bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Kafkaslar ve Orta Asya’da ortaya çıkan bu devletler yeni bir sürecin aktörleri olmuştur.

Kafkasya’daki Dağlık Karabağ sorunu henüz çözülememişken Ermenistan yine akıllanmıyor, bu defa Azerbaycan’ın toprak parçası olan Tovuz bölgesini hedef alıyor. Bu hedef hem de asker sivil ayırt etmeksizin yapılıyor. Ermenistan bildik saldırganlığından, hukuk tanımazlığından vazgeçmiyor. Tovuz şehri, Ermenistan-Gürcistan sınırı üçgeninde öz be öz bir Türk bölgesidir.

Sovyetlerdeki siyasi, jeopolitik, ideolojik ve sosyal sistemde meydana gelen hızlı değişim, mevcut tüm hukuki ve siyasi kriterleri ve normları tamamıyla alt üst etti. Sosyalist sistemin çöküşü, eski Sovyet topraklarında belirsizlik ve karışıklıklar ortaya çıkardı. Sovyetlerin yıkılışı sonrası oluşan jeopolitik yapılar, geçici ve oldukça istikrarsızdırlar. Bu kanaat sadece Moskova’dan ayrılan cumhuriyetler için değil, öncelikle Rusya’nın kendisi için de geçerlidir. Sovyet sisteminin en fazla etkilediği coğrafyalardan biri de Kafkasya’dır. Kafkasya’nın genelinde Sovyetlerden sonra çatışmalar meydana geldi. Güney Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan arasında Sovyetlerin çöküşü sırasında başlayan mücadele hala etkisini sürdürmektedir. Sürdürülen bu mücadeleye odun atarak alevlendiren güçlerin bulunması da sorunu daha farklı boyuta taşımaktadır.

Azerbaycan, Sovyetlerin yıkılması sonrasında bağımsızlığına kavuşmuş ve tarihte olduğu gibi Rusya, İran ve Türkiye’nin doğrudan etkisine maruz kalmıştır. Bu etki Azerbaycan dış politikasında da kendini göstermiştir. Bağımsızlık sonrası dönemde Azerbaycan dış politikasının şekillenmesine etki eden diğer faktörleri şu şekilde gruplandırmak mümkündür. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali; küresel süreçler; jeostratejik konum; doğal kaynakların Dünya pazarlarına ulaştırılması; küresel ve bölgesel güvenlik tehditleri; bölgesel ve uluslararası sorunlara sorumlulukla yaklaşma ve işbirliği zorunluluğudur.

ERMENİSTAN’IN SINIR TANIMAZ SALDIRGANLIĞI

Ermenistan coğrafi olarak kapalı bir devlet mekaniğine sahiptir. Denize çıkışı olmadığı gibi denizlere ve önemli ticari merkezlere olan bağlantıları da güçlü değildir. Ermenistan bu konumunu, jeopolitik konumu daha iyi olan komşularına karşı ithamlarda bulunmak suretiyle kuvvetlendirmeye ve açığını kapatmaya çalışmaktadır. Bunun için komşu devletlerin toprak bütünlüğünü tehdit eden ve bölgedeki istikrarı bozmayı hedefleyen ve kendi milli ideolojilerinin de temelini oluşturan ‘Hai-Taht’ doktrinine sıkı şekilde sarılmıştır. Ermenistan için Türkiye ve Azerbaycan hedefte olan ülkelerdir. “Büyük Ermenistan” uğruna her iki devletten toprak koparmak için ilk olarak tarihin tahrif edilmesi gerekiyor ve bu Ermenilerin öncelikli planları arasındadır. Herhalde yeryüzünde Ermeniler kadar kendi tarihlerini efsanevi unsurlarla süsleyen ikinci bir millet yoktur.

Ermenistan’da işsizlik %17’nin üzerindedir, GSYİH ise on iki milyar dolar olarak kaydedilmiştir. Ekonomik anlamda çok ciddi sıkıntılar yaşayan Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’da hâlihazırda devam eden savaşın dahi maliyetini kaldırması mümkün değilken kendi iradesiyle yeni bir cephede çatışma başlatması olası görünmemektedir. Öte yandan Kafkasya’daki destekçileri Rusya ve İran’ın yanı sıra özellikle ABD ve Fransa’daki Ermeni lobisinin etkin katılımıyla Ermenistan’ın Kafkasya’daki işgalci konumu günümüze kadar sürmüştür. Muhalefette olduğu dönemde Rusya karşıtı söylemleriyle dikkat çeken ve iktidarı devralmasının ardından Rus kamuoyunda “ABD’nin adamı” olarak nitelendirilen Nikol Paşinyan, Mayıs 2018’de ‘’Kadife Devrim’’ ile iktidara geldiğinde bölgede bir değişim başlatabileceği öne sürülmüştür. Ancak geçen süreçte Batı ile ilişkiler geliştirilmeye çalışılsa da ciddi bir değişim gerçekleşmemiş ve Moskova’nın ülke üzerindeki güçlü nüfuzu devam etmiştir.

Kafkasya’daki Dağlık Karabağ sorunu henüz çözülememişken Ermenistan yine akıllanmıyor, bu defa Azerbaycan’ın toprak parçası olan Tovuz bölgesini hedef alıyor. Bu hedef hem de asker sivil ayırt etmeksizin yapılıyor. Ermenistan bildik saldırganlığından, hukuk tanımazlığından vazgeçmiyor. Tovuz şehri, Ermenistan-Gürcistan sınırı üçgeninde öz be öz bir Türk bölgesidir. Burada Tovuz’un jeostratejik önemini tarihsel perspektiften yazmaya kalkarsak sayfalar yetmez. Velâkin Tovuz için Azerbaycan’ın eski başkenti, ikinci büyük şehri olan ‘Gence’ye giden yolun kilidi olduğudur. Gence’den başkent ‘Bakü’ye ulaşmanın ne derece kolay olacağı sonucu da çıkar. Rusya’nın Türkiye ile uluslararası kriz yaşadığı dönemlerde Moskova yönetiminin Ermeni kartını öne sürme alışkanlığı ne yazık ki unutulmamalıdır. Ortadoğu’da Suriye ve Kuzey Afrika’da Libya gelişmelerini mercek altına alırken, Ermenilerin Azerbaycan’a saldırısının tesadüf olmadığı rahatlıkla anlaşılmalıdır!

Ermenistan coğrafi olarak kapalı bir devlet mekaniğine sahiptir. Denize çıkışı olmadığı gibi denizlere ve önemli ticari merkezlere olan bağlantıları da güçlü değildir. Ermenistan bu konumunu, jeopolitik konumu daha iyi olan komşularına karşı ithamlarda bulunmak suretiyle kuvvetlendirmeye ve açığını kapatmaya çalışmaktadır

BATI’NIN ŞIMARIK ÇOCUĞU TÜRKMENİSTAN KAOS PEŞİNDE

Sonuç olarak, Kafkasya coğrafyasının zorluklarından doğan tabii şartlardan mı veyahut sert ikliminden mi bilinmez. Ne var ki bir realitedir; Kafkasya zordur ve kaos’tur! Zira kimi ülkelerin (Azerbaycan) petrol ve türevleri, kimi ülkelerin (Gürcistan) denize kıyıdaş olması ve kimi ülkelerin de (Ermenistan) ne petrolü ne de denize kıyısı bulunmamaktadır. Peki, bu dezavantajlara rağmen Ermenistan’ı önemli kılan faktör ne olabilir? Tabi ki Batı uygarlığının da şımarık çocuğu olarak Kafkasya jeopolitiğinde karmaşa ve kaos yaratmak faktörü. Özellikle Rusya’nın boyunduruğunda olan Ermenistan bağımsız bir dış politika gütmekte yıllardır zorlandı. Hatta sadece Rusların boyunduruğuyla kalmadılar, Fransızların oyuncağı oldular. Ermenistan’ın, Tovuz şehrine saldırmasıyla uluslararası hukuk hiçe sayıldı. Bununla da yetinilmedi sivilleri hedef alma alçaklığından vazgeçmediğini bir kez daha göstermiş oldu.

AZERBAYCAN BU ŞIMARIKLIĞA SON VERECEKTİR

Ermenistan, yine boyunu aşan işler yapıyor ama bu kez gerçekten ateşle oynadığının farkında değil. Çünkü Azerbaycan hem askeri hem de ekonomik anlamda 30 yıl öncesinden çok daha güçlü ve işgal altındaki topraklarını kurtarma konusunda son derece kararlı bir iradeye sahiptir. Bu konuda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in şu sözleri her şeyin özetliyor: “Gerekirse Ermeni işgali altındaki Dağlık Karabağ’ı askeri güçle geri alacağız”.

Ezcümle; üç milyonluk Ermenistan’ın saldırganlığı Azerbaycan için ‘hiç’tir. Ve Ermenistan’ın o çok güvendiği dağlar olan Rusya, Fransa gibi ülkelere de fazla güvenmesin. ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ devreye girerek Azerbaycan’ın tarihi hamlesinde başat rolünü gerekirse gerçekleştirir ve birçok oldu-bittiye son verir!

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close