Analiz: Yeni Ortadoğu paradigmasında Öcalan görüşmesinden ne çıktı? - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Analiz: Yeni Ortadoğu paradigmasında Öcalan görüşmesinden ne çıktı?

Abone Ol 

Milliyetçi Pareket Partisi lideri Devlet Bançeli’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni dönem çalışmalarının başladığı gün, Genel Kurul’da DEM milletvekillerinin sıralarına kadar giderek el sıkışmasından sonra başlayan süreç, DEM heyetinin İmralı’daki Abdullah Öcalan ile buluşmasına kadar vardı.

DEM Parti Van milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Adalat Bakanlığı’nın özel izniyle 28 Aralık 2024 cumartesi günü Öcalan ile İmralı’da bir araya geldiler. Ankara kaynakları, iki milletvekili ile görüşmenin doğrudan Öcalan’ın tercihi olduğunu, iki ismin önceki “barış sürecinde” de aktif görev almış olduklarını kaydettiler.

DEM Parti, görüşmeyle ilgili yaptığı kısa açıklamada, Öcalan’ın açıklamalarını maddeler halinde verdi.

“GEREKLİ AÇIKLAMAYI YAPACAK İRADEYE SAHİBİM”

Açıklamada şöyle denildi:
“İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile 28 Aralık 2024 tarihinde kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik. Kendisinin sağlığı iyi, morali oldukça yüksekti. Kürt Sorununa kalıcı çözüm bulmaya yönelik yaptığı değerlendirmeler hayati önemdeydi.
Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan son gelişmelerin değerlendirildiği görüşmede Sayın Öcalan, dayatılan karanlık gelecek senaryolarına karşı pozitif çözüm önerilerini sunmuştur.
Düşünceleri ve yaklaşımının genel çerçevesi aşağıdaki gibidir:

  • Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.
  • Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir.  Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.
  • Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.
  • Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.
  • Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.
  • Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.
  • Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.”

ÖCALAN YENİ BİR PAZARLIK SÜRECİNİ ISITIYOR

Yapılan açıklamada, dikkat çeken ana cümle şu oldu: “Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.

Abdullah Öcalan, DEM Parti heyetine onayladığı açıklama metninde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin beklentisi olan “silah bırakma” konusuna değinmedi, sadece “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya” cümlesiyle atıfta bulundu.

Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’la uzlaşmalı olarak yürüttüğü yeni paradigma, PKK’nın kendisini feshetmesi, silah bırakması ve DEM’in silahlı bir güçten arınmış normal bir siyasi parti konumuna gelmesi zemininde şekilleniyor.

Bahçeli, hatta, bu sürecin doğrudan DEM’in TBMM bünyesindeki grup toplantısında gerçekleşmesini, Abdullah Öcalan’ın özel izinle Ankara’ya gelerek söz konusu açıklamayı DEM grup toplantısında yapmasını istemişti.

AMERİKA-İSRAİL TEK ŞARTLA ONAYLAR

Ortadoğu’da 2015 itibariyle şekillenen jeopolitik denklem, Abdullah Öcalan “silah bırakma” kararı alsa bile, bunun, küresel ve bölgesel güçlerin onayına da ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Özellikle Amerikan-İsrail ittifakı, Suriye’deki Beşar Esed rejiminin yıkılmasından sonra ülkenin yaklaşık yüzde 35’inde Amerikan askeri desteğiyle yapılandırılmış PKK/YPG yapılanmasının korunması konusunda kararlılık gösteriyor.
Söz konusu ittifak, “tek ordu” ve “Şam’da tek siyasi otorite” esasına göre yeniden yapılanan Suriye devletinin bünyesinin federal olmasını ve PKK/YPG unsurlarının da Irak’taki peşmerge tarzı varlığını korumasını hedefliyor.

Gelişmeleri yakından izleyen siyasi kaynaklar, PKK’nın silah bırakması konusunun Türkiye’nin Suriye’de vereceği bir tavize bağlanabileceği uyarısında bulundular: “Amerikan-İsrail yönetimlerinin ana konusu Haseke’de şekillendirilen yönetim otoritesi, Kandil’i bu aşamada önemsemedikleri görülüyor. Amerikan-İsrail ittifakının Suriye’de elini kolunu bağlayan Türkiye’nin PKK/YPG olarak adlandırdığı o yapının varlığına kesin olarak karşı çıkmasıdır. Eğer Türkiye, bu bölgenin yeni Suriye anayasasında mevcut aktörler ile var olmasına onay verirse, Kandil’in feshi süreci hızlanabilir. Türkiye Suriye’deki PKK/YPG varlığına karşı politikasını değiştirmediği sürece bu örgütün, Öcalan talimat verse de silah bırakması imkansızdır. Bütün gelişmeler, İsrail’in bölgedeki kalıcı ve uzun vadeli güvenliğinin Irak-Suriye hattında oluşturulmuş güçlü bir Kürt siyasi varlığına dayandırıldığını işaret ediyor.”

KAYNAK: M5

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close